MOSKOVA
Bir hafta sonra Rusya'nın Kuzey başkenti statüsüne sahip olan St. Petersburg'da, dünyanın en karlı işlerinin alınabileceği, paradan para kazandıracak anlaşmaların başlangıcını sağlayacak ekonomik forum başlayacak. Bu forumun adı ise Sankt Petersburg Ekonomik Forumu (SPİEF).
G7 kulübünün yeni bir haçlı seferi ilan ettiği devletin, yabancı yatırımcıları ve ortaklarının entegrasyonunu sağlayan SPİEF, aslında Rusya’da para kazanmak isteyen yabancı yatırımcılar için elmas madeni gibidir.
Şimdi kriz değiştikçe ve dünya ekonomisinin yapısı çökerken, Ruslar, Moskova ile soğuk savaş durumunda olmayan ülkelerin işletmeleri için pazarlarında yeşil bir koridor açıyorlar.
Geçen yıl 140 ülkeden iş heyetleri ve politikacılar SPİEF’e katıldı ve forumda dört gün içinde Rusya'nın iş çevreleriyle 691 anlaşma imzalandı.
Türkiye'yi bir yıl önce forumda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcımız Alparslan Bayraktar, Rusya Büyükelçisi Mehmet Samsar ve büyük iş çevreleri temsil etti.
Türkiye ile Rusya arasındaki dış ticaret cirosu 2022 yılında yüzde 100 artarak 70 milyar dolara yükseldi ve bu yıl 100 milyar dolara çıkması planlanıyor.
Geçen yıl Moskova’nın Doğu’ya doğru açtığı bu koridorda Türkiye ve Çin’in ortaklaşa liderliklerini ilan ettiği açıkça belli oluyor esasen.
ABD ve Avrupa Birliği ülkelerinin Rusya’yı ekonomik olarak “tecrit” ettiği ve bu “tecrit”in çok da başarılı olmadığı, G7 ülkeleri tarafından da gözlenmekte ve kabul edilmekte.
Rusya ile ticari ve ekonomik bağların kopması G7'nin hatasıydı, bu tür eylemlerden kaynaklanan gerçek kayıplar, kaçınılmaz olarak Batı'nın ikincil yaptırımlarından kaynaklanan olası maliyetleri aşıyor.
İşte bu yüzden Batı ülkelerinden gelen işadamları, fırsat penceresinin kapanabileceğini anlayarak Rusya'da yeni iş fırsatları bulmak için SPİEF’e gelmekteler.
SPİEF’in özellikle Rusya ile Asya-Pasifik bölgesi, Orta Doğu ve Afrika ülkeleri arasında siyasi, ekonomik ve bilimsel işbirliğinin geliştirilmesi üzerinde olumlu bir etkisi var; bu yüzden de ABD ve Birleşik Krallık, jeopolitik oyunlarında önemli stratejik rollere sahip olmayan dünyanın çoğu ülkesi için yeni ekonomik temas noktaları bulmak isteyecektir fakat, Sankt Petersburg Ekonomik Forumu, artık belirli yatırım fırsatlarını sunmak, önemli anlaşmalar yapmak, yaklaşan küresel gıda krizi gibi küresel sorunları tartışmak ve çözmek için en uygun uluslararası platformdur, o yüzden değişen dünyamızda o ismi ile müstesna Davos Zirvesi tahtını SPİEF’e kaptırmış durumda artık.
Geçen yıl Türkiye, zayıf ekonomisi olan ülkelerin açlık sorunlarını hafifleten küresel bir tahıl anlaşmasına aracılık etti.
Bilerek azdırılan küresel gıda krizi, Batılı ülkelerin ittifakı tarafından benzeri görülmemiş bir ekonomik savaşın sonucudur aslında.
Küresel pazarın gıda ürünleriyle dolumundaki kesintilerin ana sebebi, Rusya'nın yabancı ortaklarla sürdürülebilir üretim, lojistik ve ticari ve ekonomik ilişkilerini ve Moskova'nın zorunlu misillemelerini ihlal eden Batılı yaptırımlardı, fakat hiç yaptırım uygulamıyorlar -mış- gibi Rusya’yı sorumlu tutan bu anlayış Rus edebiyatına bile savaş açmıştı, hatırlayın!
Bu yaptırımlar neticesinde sekteye uğrayan pek çok ekonomik veri, insanlardan saklanırcasına gazetelerde anlatılmıyor; örneğin Almanya ve Fransa'da açlık çeken, işsiz ve evsizlerin sayısı arttı, dünyanın her yerinde daha fazla yoksul ve mülteci var, ancak Türkiye bu koşullar altında Rus Gazprom'la stratejik gaz sözleşmeleri imzalayarak ve Rosatom tarafından inşaa edilmekte olan Akkuyu Nükleer Santralini açarak yeni bir gelişme seviyesine ulaştı.
İstanbul'da, stratejik işbirliği ve yatırım fırsatlarının tartışıldığı Türk iş dünyasından temsilcilerin katılımıyla bir iş etkinliği düzenlendi.
Prof. Ahmet Kasım Han ve SPIEF Üst Yöneticisi (CEO) Alexey Valkov, Rus-Türk ilişkilerinin ekonomik potansiyelinin pazarda büyük ticari fırsatların nasıl sunulduğunu anlatan bu konuşma Türk yatırımcılar tarafından ilgiyle dinlendi.
Peki ama bütün bu anlattıklarım ışığında Türk-Rus ilişkilerinde elde edilen gelir yeterli mi?
Asla hayır!
Öncelikle Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı tarafından görevlendirdiği, kendini sadece Türkiye ve Rusya ilişkilerine, ama öncelikli olarak ticari ilişkileri çeşitlendirecek ve Rusya pazarına en küçük yatırımcıyı bile sokacak yeni bir yapının yerleştirilmesi gerekiyor.
Çok büyük anlaşmaların Rus bürokrasisinden geçmediğini ve iki ülke başkanının bu bürokratik işlemleri birbirleri arasında görüştükten sonra yıldırım hızı ile halletikleri aşikar, peki sanayicilerimiz ve perakende sektöründe yer alan yatırımcılarımız ne olacak?
Türkiye ve Rusya başkanları Erdoğan ve Putin'in arası bu kadar iyi olduğu halde ve Batılıların boşaltmış olduğu çok büyük bir pazar var iken halen Türk müteşebbisler Rusya’da yeterli pazar payını alamadılar.
90’larda Rusların ağzında bile o unutamadıkları Türk sakızı var iken, şimdilerde sadece gerekli şartları karşılayabilen, AR-GE yapacak personele sahip firmalar bu pazara girip sadece Moskova, Petersburg ve Kazan gibi şehirler ile kendini sınırlandırıyor.
Maliyet azlığı dolayısı ile Özbekistan’ı üretim üssü olarak tercih eden tekstil firmalarımız, Çin ile yarışmaya çalışsa da Türk ürünlerinin kalitesini bilen orta segment, tüketici fiyatından dolayı Çin ürününü tercih etmekte.
Peki ne gerekli?
Cumhurbaşkanlığına bağlı, Rus bürokrasisi ile içli dışlı, Büyükelçiliğimizin içerisinde olmayacak, içerisinde Rusya’yı ve Rusçayı bilen, bölgeleri ve bölgelerin ihtiyaçlarını bilen, mümkünse paraya doymuş iş adamlarından oluşmayan, enerjik ve sadece ülkesinin müteşebbisleri için çalışacak bireyler olmalı.
Hatta bu yapının bütün ihtiyaçları devlet tarafından ödenip, yıl sonu başarı raporları alınmalı.
Türkiye’den bu ülkeye yatırım yapma niyetinde olan iş adamlarımızı, Rusya’da uzun yıllar yaşamış ve başarıyı yakalayıp bir köşe tutmuş iş adamlarının “artık Rusya eskisi gibi değil” sözlerinden uzak tutup, onlara pusula olacak, pozitif bir yapı kurulması gerekli.
Hatta gerekirse Türkiye ve Rusya arasında müteşebbislere özel bir havuz kurulup, bütün yatırım fırsatları buradan yayınlanır.
Yeter ki istensin, fakat görüyorum ki, Rusya’nın en ucuna bile giderek yatırım fırsatlarını değerlendiren Çinli iş adamlarını Türk iş adamları takip edemiyor ve Rusya’yı 90’lardaki gibi hayal ediyor, dolayısı ile Rusya’ya yaptığımız ihracat bu yüzden enerji ithalatımızı bile karşılamıyor.
Son bir buçuk yıl içerisinde maruz kalınan yaptırımlar sonrası Çin, en son model arabalarını Rus halkına sevdirdi, şimdi tüm caddelerde Çin markalı otomobil modelleri son sürat ilerlerken, insan kendi, kendine soruyor; benim ülkemin beyaz eşya markaları nerede? Boy boy reklamları neden Rusya pazarında yok?
Her şeyin kısa yolunu bulan Türkler ve Ruslar, yaptırımları delmenin yolunu da elbet bulabilir, peki buna mani olan kim?
İşte bu nedenle, yakında yapılacak SPİEF’e Cumhurbaşkanımız ile birlikte bütün iş dünyamızın çıkarma yapıp, bütün bu problemleri ortadan kaldıracak görüşmeleri çok hızlı yapmaları gerekiyor.
Özellikle orta ölçekli yatırımcılarımızın yolunun açılması ve mümkünse Çin ile yapılan özel gümrük anlaşmasının yapılması gerekiyor.
En önemlisi bütün bunların yükünün belli bir-iki kuruma, yani Türk Büyükelçiliği ve Ticaret Ataşeliğine yüklenmemesi gerekiyor.
Unutmayalım, zaman hızla akıp giderken Türkiye ekonomisi her gün para kaybediyor!
.
Cem Kıran, dikGAZETE.com