Yeni Sistem’in ilk Gençlik ve Spor Bakanı olarak Mehmet Muharrem Kasapoğlu, görevine başladı.
Hayırlı uğurlu olsun. İşi zor olduğu kadar da kolay.
Bu yaklaşımda önemli olan, Türk gençlik ve sporuna hizmet etme gayesiyle çıkılan yolda ekibini ehliyet, liyakat ve sadakatli (sadakat kelimesi 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünde daha da önem taşıdı) isimlerden oluşturması.
Başarı dileklerimizi yenilerken, uygulamalarını takip edip göreceğiz, inşallah…
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk kabinesinde yer alan Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve bakanlarla ilişkin değerlendirmelerde bulunurken Sayın Kasapoğlu için, Amerika’da eğim ve çalışma hayatında Bakanlık bünyesinde görev aldığını, başarı konusunda kendisine güvendiğini belirtmişti.
Bu demek oluyor ki, Sayın Başkan Erdoğan’ın güvendiği isimlerden Sayın Kasapoğlu.
Gençlik ve Spor Bakanımızın öz geçmişine baktığımızda 2009 yılından günümüze Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığının değişik birimlerinde görev aldığını görmekteyiz.
Bu bilgilerin devamında ise "Gençlik ve spor faaliyetlerinin finansmanı ile sportif istihdamının artırılması konularına özellikle odaklandığı…" ifadeleri yer alıyor…
HAREKET VE EGZERSİZİN ÖNEMİ...
Cumhurbaşkanımızın güvendiği, geçmişinde gençlik ve sporun içinde yer aldığı sayın Bakan’a bizler de içtenlikle başarı dileklerimizi yenileyelim.
İyi dileklerimizin yanında, yapmamız gereken, gençliğin hareket ve egzersizi başta olmak üzere Türk Sporunun bugünü ve yarını için, Bakanlık gibi devletin ilgili resmi kurumlarına, yazılarımız aracılığı ile uygulanabilir (dikkate edin hayal değil, uygulanabilir diyoruz) düşünceler sunmak.
İşte bu düşüncelerin en başında engelli vatandaşların hareket ve egzersiz yapabilmeleri gelmektedir.
"Normal vatandaş" için sağlığını muhafaza etmesi için ne denli önemliyse, doğuştan veya sonradan engelli olan vatandaşlarımızın da vücudunu dinç tutma, kaliteli hayat sürdürmesi açısından önem taşımakta.
Önemin ne olduğu konusu görmek istendiğinde, üniversitelerimizin sayısız bilimsel araştırmalarında görmek mümkün…
HERKES ENGELLİ ADAYI İSE…
Bir uzvunun eksik veya uzvun işlevini tam yapamaması, dahası sağlık açısından yaşanacak her hangi bir olumsuzluk, insanın kendi elinde olan bir durum değil.
Nasıl ki insanlar para ve mal ile imtihan oluyorsa, sağlıklı olup olmamak da Allah’ın (cc) bize yüklemiş olduğu, içinde yer almamız gereken bir sorumluluk.
Bunu yaşayan da, buna şahit olan da vebal altında.
Bu demek oluyor ki ülkemizde her on kişiden birisi engelli kategorisine giren rahatsızlığa sahip, herkes bir engelli adayı ise, işte burada görev yetkililerin sorumluluğunda.
Merkezi veya yerel yönetimlerde görev alanlarla birlikte, bu sorumluluk, tüm bunların en üst basamağı olan Gençlik ve Sporun hamisi/lokomotifi konumundaki Bakanlığa düşmektedir.
Yapılması gereken mi?
Çok değil, bir araştırma yapsınlar (bizim veya benzer –engelli- konusunda haberler taranarak) gerekli bilgilere ulaşabilirler.
Projenin kaynağı bilgi değil mi?
Bu demek olur ki, elinizin altına yeni projeler de gelir ve durum tespitinden sonra bunları da hayata geçirirsiniz…
SOSYAL HAYATIN İÇİNDE OLMAK…
Gençlik ve Spor Bakanımız Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Eski Bakan Osman Aşkın Bak’tan görevi devralırken, duygularını “Büyük sorumluluk gerektiren bu şerefli vazifeye bendenizi layık gören saygıdeğer Cumhurbaşkanımıza duydukları güven için şükranlarımı arz ediyorum” şeklinde ifade etmişti.
Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın engelli vatandaşlarımıza ne kadar yakın ilgi gösterdiğini bilmeyenimiz yoktur, sanırım!
Hal böyle olunca da, Sayın Bakanımızın engellilere karşı sorumluluğu daha da önem taşıyor demek.
Duygu ve düşünce tamam, asıl önem taşıyan icraatın, sosyal hayatın içinde yer alıp, vatandaşa dokunabilmek.
Bu da ancak, bir gün değil hayatın her anında vatandaşın yanında olmakla mümkün.
Peki, ‘Bu nasıl olacak?’ sorusunun cevabını haftaya bırakalım inşallah…
.
Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com