Hiç kimse özel gereksinimli (engelli) birey olacağı hesabı yapmasa da, an geliyor kaderinin gerekliliğine rıza göstermek durumunda kalıyor insan.
Yaşanılan dramatik durumu, inancınızın bir sonucu kişiye cesaret, azim ve kararlılık verir. Hayata tutunmayla başlayan ve başarı yolundaki süreç, hayatında yeni bir sayfa açılmasına neden oluyor.
Önce rehabilitasyon-tedavi amaçlarıyla başlayan egzersizler sonrasında kurallar dahilinde oyuna - aktiviteye, devamında dereceye dönüşen sporcu kimlik.
Bu süreci yaşayan bireylerin örnek hayat hikâyeleri, özel gereksinimli (engelli) bireyler için ne manaya geldiği/geleceğini ortaya koymaktadır.
Kitle sporu dediğimiz, yaygın fiziksel aktiviteler ve bedenin eğitilmesinin bireyler için ne denli önem kazandığı, örnek hayat hikâyelerine yansıyor.
Şahinbey Belediyesi Ampute Futbol Takımı oyuncusu Fatih Şentürk’ün yaşadıkları da bu hikâyelerden bir tanesi. İhlas Haber Ajansından Ahmet Demir ve Lider Olgun’un haberine yansıyan bu örnek süreci paylaşmak istiyoruz.
Dileriz yetkili ve ilgililer gerekli dersler çıkararak, daha çok bireyin spor aracılığıyla hayatlarını kaliteli bir şekilde geçirmelerine katkı sağlamış oluruz;
KESKİN SİRKE KÜPÜNE ZARAR…
“2008 yılında üniversite sınavına hazırlanırken annemle münakaşa ettikten sonra o sinirle dışarı çıktım. Motosiklete bindim.
Motosiklete bindikten 5 dakika sonra da trafik kazası geçirdim. Sol bacağımı diz altından kaybettim.
5 dakika sürdü bacağımı kaybetmem. Keskin sirke küpüne zarar hesabı oldu. Daha sonra 1 yıl kadar rehabilitasyon sürecim oldu.
Rehabilitasyon sürecinin ardından ampute futbola başladım. Önceden de futbolcu olduğumdan dolayı çok kısa sürede adapte olup milli takıma seçildim…”
BAŞARILARLA DOLU KARİYER…
“İlk başlarda ampute futbolda oynamak istemedim. Arkadaşımın eniştesi o zamanın Ampute Futbol Milli Takım Teknik Direktörü Halil İbrahim Köprülü ile tanıştırdı.
Dediler ki; böyle bir branş, futbol var. Sen zaten futbolcusun gel bu branşı yap.
Arkadaşlarım beni rehabilitasyon sürecimde apar topar kaldırdılar. Daha sonra Halil İbrahim Köprülü hocam boyuma fiziğime baktı ‘senden forvet olur' dedi.
Gerçekten de beni forvet yaptı. İşte o gün başladım ampute futbola.
2010 yılında Arjantin'de ilk milli formayı giydim ve dünya 3.'sü oldum. Sonra devam ettim, Rusya'da düzenlenen Şampiyonlar Ligi turnuvasında şampiyon oldum.
2012 Meksika'da dünya 3.'lüğü, 2014 Meksika dünya 3.'lüğü, 2015-2016 Polonya Eurocuplar, 2017'de İstanbul'da yapılan Avrupa Ampute Futbol Şampiyonluğu, 6 lig şampiyonluğu, 1 tane gol krallığı derken başarılar böyle devam etti.
Milli sporcu olduktan sonra üniversite sınavına girdim. Gazi Üniversitesi beden eğitimi öğretmenliği okudum ve öğretmen oldum…”
EN ÖNEMLİ DESTEK AİLEDEN…
“Bu zorlu sürecimde bana destek veren ailem oldu. Başka kimsemiz de yoktu. Babam yurtdışında çalışıyordu. Kaza sonrası ailecek çok zor bir süreç geçirdik.
Babam yurtdışında yıprandı. Elimizde avucumuzda ne varsa gitti. 3 kardeştik ve annemizden başka da kimsemiz yoktu.
Çok duygusal bir mücadele verdik. Konuşulmadan anlatılan. Allah'a çok şükür şimdi beni görüp ağlamıyor. Sevinçten ağlıyor, en önemlisi bu.”
BALIKLIGÖL’DEN SALONLARA…
Örnek hayat hikâyelerinden birisi de Mehmet Çetingöz’e ait.
Şanlıurfa Belediyespor’un kaptanlığını yapan ve milli takım forması giyen Mehmet Çetingöz, basketbolun yanı sıra yüzme sporuyla da ilgileniyor.
dikGAZETE.com'da yer alan habere göre, Çetingöz’ün spora başlaması rastlantıyla oldu.
Balıklıgöl’ü gezerken tanıştığı antrenör aracılığıyla başarıya dönüşen spor hayatının sürecini Milli Sporcu Mehmet Çetingöz şöyle anlatıyor;
BEŞİKTAŞ’TAN ŞANLIURFA’YA…
"Bir gün ailemle Balıklıgöl'ü gezerken tanıştığım antrenör Serdar Yıldırım bana tekerlekli sandalye basketbolu oynayabileceğimi, istersem antrenmana gidebileceğimi söyledi.
Antrenmanlara başladım ve kısa sürede hayatım değişti. Spor ile Türkiye'de birçok engelli arkadaşım oldu, hayata bakışım değişti.
Milli takımda ve bir dönem Beşiktaş gibi büyük bir takımda oynama şansı buldum. Beşiktaş'a transfer olduğumda kontratıma istersem Şanlıurfa'daki takımıma dönerim diye bir madde eklettirmiştim.
Beşiktaş'ta mutlu günlerim oldu, Avrupa maçları heyecanını yaşadım. Sonra takım yöneticilerinden izin isteyerek Şanlıurfa'ya döndüm. Çünkü ben Şanlıurfa'yı çok seviyorum, benim takımım da Avrupa kupalarında oynamalı dedim…”
“HER ENGELLİ SPOR YAPMALI!..”
“Her engellinin yapacağı bir spor branşı mutlaka vardır. Benim gibi engelli kardeşlerimi araştırıyorum ve spora yönlendirmeye çalışıyorum. Engellilerin evde kalmaması gerektiğini düşünüyorum.
Ailelerinden engelli çocuklarına bu konuda yardımcı olmalarını istiyorum. Daha önceleri arkadaşlarımı izliyordum ancak bu spora başladıktan sonra izlemek yerine artık ben de oynayabiliyordum.
Arkadaşlarımın yanına gittiğimde 'artık ben de spor yapıyorum' diyordum. Bu spor bana özgüven kazandırdı…"
.
Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com