?>

Sporda önce cehaleti, sonra engelleri nasıl yenebiliriz!

Ahmet Gülümseyen

5 yıl önce

Toplumun önemli kesimini oluşturan engelli bireylerin, hangi eğitim süreçlerinde yer almaları önem taşımaktadır. 

Doğuştan ve sonradan yaşanan, insanoğlu için kaçınılmaz bir hal alan fiziksel ve ruhsal engelli olma durumu, onların hayatlarının kaliteli bir şekilde sürdürülebilirliği açısından, bilgi ve sorumluluğu da beraberinde getiriyor. 

Bilgisizlik en büyük cehalet. 

Engellilik konusunda bu cehalet çok değişik ortamlarda ortaya çıkmakla kalmayıp, bazen istenmeyen hadiselerin de yaşanmasına sebep oluyor.

Toplu taşıma araçlarında, otizmli olduğu için davranış bozukluğu gösteren bir bireye karşı tepki gösterilmesi, yine engellinin ‘işitme engelli’ olduğu bilinmeyen bir bireye “Sen nasıl beni duymazsın!” şeklinde söz düellosuyla başlayan ve şiddete dönüşen tartışma, kol ve bacaklarını kullanamadığı için kafasıyla yüzen bir bireye, tribünden “Çocuk boğuluyor!..” şeklinde, hiddetlenen vatandaş. Konuyla ilgili sadece birkaç örnek. 

Tüm bunların nedeni, dönüp dolaşıp ‘önce’ cehaleti, sonra ‘engelleri’ nasıl yenebiliriz gerçeğiyle yüzleşmemize sebep oluyor! 

Bu olumsuzluğun üstesinden gelinecek en önemli unsur spor, hareket ve egzersiz olmakla birlikte, çalışmaların “sebep-sonuç” bağlamında, bir nevi bilgilendirilme-cehaleti yenme açısından, kamuoyuyla paylaşılması önem taşımaktadır…

Bursa Beden Eğitimi ve Spor Bölümü Öğretim Üyesi Sayın Şenay Koparan’ın “Özel İhtiyaçları Olan Çocuklara Spor” başlıklı makalesinde şu ifadeler önem taşıyor;

“Çağımızın modern monoton günlük yaşamı içerisinde fiziksel kapasitemizin kullanılması ve kişinin anatomik, fizyolojik ve psikolojik yönden sağlıklı olabilmesi için spor iyi bir araçtır. 

Engelli bireyler için ise spor, öncelikle topluma adaptasyonlarını gerçekleştirmek ve kendi kendine yetebilme duygusunu ortaya çıkarmak için uygulanan rehabilitasyon programları içerisinde yer almış. 

Engellilere yönelik özel ve resmi müsabaka ve olimpiyatlar düzeyinde aralıklarla yapılmaya başlanmıştır. 

Beden Eğitimi derslerinde yer alacak olan uygulamaların normal çocukların eğitim programlarında olduğu gibi engelli çocukların eğitim programlarındaki spor faaliyetlerinin, engelli bireyin topluma kabul görmesini kolaylaştırarak sosyal uyumlarına olumlu etki ettiğini göstermektedir…”

Akademik çalışmalar, beden eğitimi ve spor uygulamalarında, kas ve kemik büyümesi, kalp ve akciğer fonksiyonlarının düzenli bir şekilde gelişmesinde önemli etken olmaktadır. 

Tüm bunların gerçekleşebilmesi için, gerekli olan tesis konusunda uzman eğitmen gibi alt yapının oluşması gerekmektedir. 

Bu seçimde üniversitelerin Beden Eğitimi ve Spor ve onların ilgili, engelli bölümlerinde okuyan öğrenciler önemli rol oluşturmaktadırlar.

Tüm bunların yanında, özel eğitim gerektiren bireylerin, kaliteli bir hayat sürdürülebilirliği açısından, spora katılımları eğitim, okul ve eğitmen programının da sürdürülebilir olması yarar sağlayacaktır. 

Bu süreçte, eğitim alan kişinin yaşadığı sağlık problemine bağlı olarak ihtiyaç durumunda, doktoru, fizyoterapisti, psikoloğu ya da diğer uzman kişilerden destek alınması önem taşımaktadır. 

Diğer bir ifadeyle, bireysel değil (ortak) ekip çalışması, işi kolaylaştırdığı gibi kaliteyi de beraberinde getirecektir…

Bu program ve araştırmalar ne olmalı? 

Daha ayrıntılar ve somut adımlar ne olabilir? 

Engelliler ve spor üzerine yapılmış birçok bilimsel araştırma var. 

Teorik araştırmaların, uygulamada da devamlılık sağlaması titizlikle üzerinde çalışılması-durulması gerekiyor. 

Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisinde 2019 yılında yayımlanan “Engellilerde beden eğitimi ve spor çalışmalarının çeşitli kriterler açısından gözden geçirilmesi” başlıklı makalede, 2000-2017 yılları arasında bu konuda (engelliler) makalelerde çalışılan grup, süre ve sonuç gibi kriterler gözden geçirilmiş.

Araştırmanın sonuç kısmında; “Son yıllarda engelliler ile ilgili çalışmaların önemli olduğu ve bu tür araştırmaların sayısının artırılması gerektiği düşünülmektedir... 

Özel eğitimde ‘erken eğitim’ ilkesinin benimsenmesinden dolayı yapılacak araştırmalarda küçük yaş gruplarının ağırlık verilmesi önerilmektedir…” denilmektedir. 

Tüm bu araştırmalar ve sonuçları bize, konuyla ilgili yeteri kadar kaynağın (teorik) varlığının olduğunu, daha fazla vakit kaybetmeden ‘öğrenci-eğitmen’ yetiştirip, uygulamaya geçilmesinin gerekliliğini gösteriyor… 

.

Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI