Süper Lig’de teknik direktörlük ‘kıyımının’ son karşılığı Hamza Hamzaoğlu. Çok değil, 28 Ekimde ajanslara, Hamza Hamzaoğlu ile ilgili bir haber düştü. Neler vardı, bu haber içeriğinde?
Galatasaray’ın teknik direktörü, belirlenen tarihte oynan ligin 10. haftasında, Eskişehir maçında takımının 50. maçına çıkıyordu. Geride kalan 11 aylık dönemde, Hamza Hamzaoğlu’nun karnesinde 49 maçta 32 galibiyet, 9 beraberlik ve 8 yenilgi yazılıydı.
Hamzaoğlu için ‘Galatasaray için daha ne yapsın!..’ savunmasını geçerli hale getiren 1 yılda Süper Lig, Ziraat Türkiye Kupası ve Süper Kupa olmak üzere, 3 kupa birden kazandırmış olması.
İşin-gönderilişinin ilginç bir yanı daha, geçen sezon İtalyan Cesare Pradelli’nin gönderilmesinden sonra 12. Hafta maçları öncesi takımın başına geçmesi ve bu sezonda yine aynı haftaya denk gelen haftada görevine son verilmesi. Diğer bir ifade ile 352 günlük süreç.
Kısa sürede bu kadar başarıya ulaşmasına rağmen, Hamzaoğlu’nu gönderilecek duruma getiren ‘etken’ ne? Sarı-kırmızılı ekibin yönetimi toplanıyor ve hocasını ayırması gerektiği kararı alıyor. Kendisine tebliğ edilen karar hakkında düşüncesi sorulduğunda ise Hamza Hamzaoğlu ne diyor: ‘Yönetim bana kararı iletti, ben de bu karara saygı duyuyorum.’
Sarı-kırmızılı ekipte başarılı bir dönem geçiren Hamza Hamzaoğlu, kendisine yakışır bir duruşla, gönderilmesi konusunda fazla konuşmak istemediğini belirtiyor. Alınan gönderilme kararı Hamza Hamzaoğlu’nun duruşu, yönetiminin kararına duyduğu saygıdan dolayı değil, yıllarca başarısı için çaba sarf ettiği Galatasaray ve kısa sürede elde ettiği başarıya ‘saygısından’ kaynaklandığından emin olabilirsiniz.
Çalıştırdığı takımlarda elbette ki kimse kalıcı değil. Dün Trabzonspor’dan Şota ayrıldı, çok değil bir hafta sonra, bugün teknik direktör Hamza Hamzaoğlu ayrılıyor. Ligin daha henüz başındayız. Bu değişimler bana ‘Dere geçilirken, atın değiştirilmeyeceği’ atasözünü hatırlatıyor. Söz mü, öz mü? Kimsenin umurunda değil!
Yine geçmişten süre gelen ‘geleneğe’ dayanarak, cevap aranan soru bir kez daha gündem meşgul etmekte; ‘Teknik adam, yönetici, futbolcu gider de, Kulüp Başkanı neden aynı hassasiyeti göstermez.’ Böyle bir durumun kimsenin işine gelmediği aşikâr. Neden?
Kulüp başkanları ağır ‘para’ cezaları alır! Bu cezaları kim öder?.. Kulüp Başkanları hak mahrumiyeti alır! Görevi askıya alınır mı? Hayır. Sonuç, ben başkanım her şey yaparım!
Sahi, parası olmayan Kulüp Başkanı olamıyor(du). Mali durumu iyi olmayanın da adaylığının önü kesiliyor. Sonuç, kartvizit başkanı olmak, işi en cazip hale getiren bir durum değil de ne!
Şimdi, böyle bir hal söz konusu olduğunda, siz teknik adam için sorgulamanın ne işe yarayacağı hakkında bir sonuca ulaşma şansına sahip olabilir misiniz? Hayır.
Evet, sonuç dedik de... Kulüpler her ay olağan toplantılarını yapıyorlar. Son toplantılarda Galatasaray ve Beşiktaş Kulüpleri için açıklanan maili tablo, her biri için 1’er milyar (yazı ile birer milyar) borç.
Böyle bir durumdan kurtulmak için en kestirme yol ne? Bugün Hamza Hamzaoğlu’na yapılan ‘gönderilme’ hadisesi, ne sürpriz ne tesadüf ne de şaşırtıcı olsa gerek. İnsanın aklına gelmiyor değil; ‘Madem bu süreç takımların mali durumu ile bağlantılı, sırada kim var?’ Tabii böyle bir durumda Şenol Güneş ismini düşünmek istemem de!. Söz konusu gündemi saptırmak olursa, işte o vakit savunma da biter...
Bugün-yarın kurulacak 64. Hükümet ile birlikte, yeni bakanlar belirlenecek. AK Parti 1 Kasım seçimlerinde halkın güvenini kazanarak, 49.50 oy oranı ile sandıktan birinci parti olarak çıktı. Geçmişten çıkarılacak derslere bakıldığında, kurulacak Bakanlıklar gibi, Gençlik ve Spor’un yeni Bakanı ve onun kurmaylarına büyük görevler-vazifeler düşeceği her halinden belli. Bu kategoriye ‘futbol’ da dahil.
*****
Twitter-Facebook: ahmetgulumseyen