Millî Cephe Karşıtları:
FETÖ Mezunu Siyâsiler, Batıcı ve İşbirlikçi sözde Kemalistler, Din Maskeli Kraliçe’nin ve ABD’nin Adamları…
Tertemiz fıtratlı fedâkâr insanımızı ötekileştirilerek kamplara ayırmaya çalışıyorlar.
Bugün, Türkiye gibi köklü tarihi olan, Anadolu’da 1000 yıldır aynı halk birlikte yaşayan insanların, mikro-milliyetçilik ve bölücülük diye bir sorunu olabilir mi? Mezhepçilik gibi bir oyuna nasıl gelebilirler?
Düşünün…
Ülkemde hamdolsun, ne içeriden ne de dışarıdan kimseden nemalanmayan insanlarımız var. Onlar her defasında oyunları bozuyorlar.
Vaktiyle kendisini tehdit eden III. Napolyon’a, Fuat Paşa: “Haşmetmeab, siz, bendenize, başka bir devlet gösterebilir misiniz ki, üç yüz senedir, siz (yani dış devletler) dışarıdan, biz (yani hainler) içeriden devamlı tahribine direnebilmiş olsun! Evet, üç yüz senedir, siz dışarıdan, biz içeriden, Osmanlı’yı yıkamadık!”
Bu söze, 150 yıl daha ekleyin; 450 yıldır devletimiz yıkılmadı. Hamdolsun ayaktadır. Kıyamete kadar da İmânı ve mücâdelesi üzere devâm etmesi için çok çalışacağız.
En büyük oyun Milletimizi bölme gayretleridir.
M. Güldağı diyor ki;
“Düşman Türkiye'de halkı 3 şeyle hep kandırıyor: Din, Atatürk, Milliyetçilik…”
Mason ve Sabatayistler Atatürk maskesi,
Gladyo unsurları Milliyetçi-Türkçü maskesi,
ABD-İngiliz sağ oluşumları Din maskesi takıyor.
Her "Din, Atatürk ve Türk" diyene kanmayın. Her kesimden kitle kanıyor.
Ülkede büyük bir kesim, hayatın her alanında "sekülerleşerek" aydınlanıp çağdaşlaştığını sanıyor.
Ülkede büyük bir kesim de “şekilciliği” benimseyerek daha çok dindarlaştığını sanıyor.
Asıl ürpertici olan “Atatürk ve Din” kullanılarak kandırılmaya hazır milyonların olması.
Ülkemiz, 2023’te kritik bir seçim sürecine giriyor.
Durup dururken bir beyanda bulunuyor TBMM Başkanı, Montrö Anlaşması ile ilgili.
Bir amiral, cemaat evine gidiyor. Sarıklı, cübbeli... Bir generalimizin “kandil tebriki” gündeme taşınıyor.
Özetle, TBMM Başkanı, konunun muhatabı değil. Anlaşma içeriği ile ilgili de kanaat ifâde etmedi. Buna rağmen birileri mal bulmuş mağrîbî gibi gündemde tutuyor.
Sanki TBMM Başkanı, hükümranlık haklarımızdan tâviz veriyormuş gibi bir algı oluşturarak. Tabiî asıl hedefte Cumhurbaşkanımız ve Millet İttifâkı var.
Amiralin, cemaat evine bırakın üniformalı ve makam arabalı gitmesini, gitmesini tasvip etmiyoruz.
Bunu söyleyince, “Ne var bunda, din özgürlüğü!” diyor arkadaşlar.
Gittiği yer cami değil. Bir cemaat evi.
Türkiye Cumhuriyeti Subayı’nın alenî bir tane cemaat ve tarikatı vardır.
O da “Tarikât-ı Muhammediye”dir. Gideceği dinî sohbet yeri devletin/milletin camisidir.
2009’da ilgileri ve kamuoyunu uyarmıştım.
“FETÖ, diğer cemaat ve tarikatlarda da Paralel Yapı oluşturuyor!” diye.
Bu amiralle ilgili görüntüleri tıpkı 17–25 Aralık gibi sızdıran FETÖ’nün ilgili cemaat içindeki hücreleridir. Biliniz.
“Odatv” gibi yapılarla, sinsi FETÖ unsurlarının ilişkileri de araştırılmalıdır.
Birbirine hasım gibi duran FETÖ ve laikçi elitist yabancılaşmış kesimlerin ipleri aynı kuklacıdadır.
Merhum N. Erbakan Hocam “Kuklaya değil, kuklacıya bakın” derdi.
Bu kuklaların ipleri aynı merkezlerin elinde…
Harp Okulu’na girdiğimiz gün, akşam bir Nöbetçi Öğretmen Albay kısmımıza gelip; “Evlatlarım, siz bu eve gelin geldiniz, kefeninizle çıkacaksınız” demişti.
Doğrusu budur.
Devlet Memurları, özelliklede Subaylar, Vatan, Millet, Din ve Devletinin meşrû fedâisidir. Başka bir paralellik arz eden emir-komuta bağı olamaz.
Sözde Kemalist Amiraller, bir de “Kandil mesajı” yazan generalimize taktılar.
Neyine mi?
Karttaki “15 Temmuz Logosu”na ve Cevdet Paşa’nın “Cümlemiz faniyiz; Lâkin devlet-ü millet ve vatan bâkidir.” sözüne takıyorlar. Ayrıca kandil kutlamasına karşı çıkan E. Amiral, ADD Başkanı olarak Yahudi yurttaşların hamursuz bayramını kutlamayı ihmal etmiyor.
Asıl soru şu…
Bu amiraller, 15 Temmuz darbe gecesi neredeydi?
Bu amiraller, Libya ve Akdeniz Mücâdelesinde neredeydi?
Bu amiraller, Karabağ Hârekâtı’nda neredeydi?
Bu amiraller, Sınırötesi Operasyonlarda neredeydi?
Bu amiraller, Gara Katliamı’nda neredeydi?
Kanal İstanbul’u eleştiriyorlar ve bağımsızlığımızın gideceğini imâ ediyorlar..
Nasıl?
İşin stratejisini konuşun. Ancak şehircilik, jeolojik yapı vb. bırakın ilgili meslek dalları konuşsun.
Eğer Montrö ve Kanal İstanbul ile ilgili öneriniz varsa, bir etüt hazırlayın.
Cumhurbaşkanımıza sonuçları ile arz edin.
Bu adamlar, Yüce Türk Milleti’ne ve değerlerine yabancılaşmışlar.
Hani NATO’cu diyorlar ya..
Davranışları gayrimillî’dir.
Samimi değildir.
Kaosa dönük âdetâ bir yerlerden düğmelerine basıldı.
“Kukla, kuklacı ilişkisi” gibi görünüyor.
Bu amiraller, batıcı, işbirlikçi çevrelerle iş tutan kesimlerdir.
Listeyi incelediğimde şunu da gördüm.
Bir kısmı “balyoz” vb. düzmece mahkemelerin sanıkları.
Aklıma gelen sorular mı?
Önce, 15 Temmuz sonrası “düzmece” dediğimiz “FETÖ Mahkemeleri”nde doğruluk payı da var mıydı?
Diğeri ise, bu amirallerin gözünü Millet İttifâkı’na düşmanlık bürüdüğü için, FETÖ ile tahtaravalli oyununa mı girdiler?
Peki, Millî duruşa hasım ya da zarar veren tek kesim bu Kemalist geçinen adamların içinde mi?
Hayır!..
Birkaç yıldır sokakta konuşulan “AK PARTİ, AKP’li” ayrışması ve çekişmesi.
AK PARTİ’liler, samimi mücâdele ediyor ve çalışıyorlar.
Ya AKP’liler?
FETÖ’cülerden de aldıkları “tedbir” denen ikiyüzlü, ölçüsüz, tamâmen menfaat üzerine kurulu, liyakât, ehliyet, sadâkat gibi değerlerden yoksun derslerle siyaset ve bürokraside yer tutanlar..
İlginçtir, hepsi âdeta birbirinin aynısı.
Tevâzu ile sünepeliği iç içe sokmuş, bürokraside hiçbir sorumluluk almayan, makamının işlerini dahi yapmayan, bir yerlerden işâret bekleyen, siyasete her tür yapı ile baskı, menfaat birliği, yalan ile yer tutan, görüntü ve yalakalıkla işleri yapmadan makam işgal eden, menfaatsiz hiçbir şeye katkı sağlamayan, ilişki geliştirmeyen bir zümre.
Adama gidiyorsunuz…
60 yaşını geçmiş…
Cumhurbaşkanımız dâhil, geçmişte şimdiki bakan, bakan yardımcısı vb. ile hukuk oluşturmuş.
Ülkemiz için çok önemli bir çalışmayı ya da üretimi götürüyorsunuz.
O hamâset tellallığı yapan adam, başlıyor kıvırmaya.
Bir de bakıyorsunuz, kendi basit işleri için arayan adam, telefonlara dahi bakmamaya başlıyor.
Neden mi?
Menfaati yok!.
Eeee millet menfaati mi?
Ne gam! Umurunda bile değil.
Liyakatsiz kişilerin atamaları..
Sırf “bizden” kavramı kullanılarak..
Buyrun “Bizden!” kavramını tanımlayalım.
Herkesin “bizden” kavramı ayrı.
Devlette “Bizden!” olmaz. Liyakat olur, sadâkat olur. Ehliyet olur.
Özellikle 28 Şubat sürecinde “BÇG” ile etkinleşen tarafgirlik, maâlesef FETÖ ile devam etti.
Bu iki hâin anlayış kardeştir.
Biliniz.
Bugün, ahlaksızlık, sorumsuzluk, FETÖ gibi ihânetlerle gerçek anlamda kim mücâdele ediyor?
Birçok yerde FETÖ’cüler, farklı adlara ve sıfatlara büründüler bile.
En bariz örneği, üniversiteler başta olmak üzere, bakanlıklar ve diğer kurumlarda başka cemaatlerde kardeş pozlarında yer tutuyorlar.
Bakın suç duyurusu içeren bir yazı..
“Türk-Alman Üniversitesi, FETÖ, YÖK ve ayakta uyuyanlar: “https://m.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/fuat-ugur/618270.aspx” Neden işlem yapılmadı, hâlâ yapılmıyor?
Nur Cemaati’nin Okuyucu grupları dikkat..
Geçmişte Okuyucu Nurcular, FETÖ’cülere bir “okuyucu grup” olarak bakar ve “İzmir Cemaati” derdi. FETÖ’nün arkasındaki kütüphanede hâlen Risaleler var.
Bugün kıbleye dönen herkes başta olmak üzere, merhamet etmeniz gerekenler; bir Yüce Dinimiz, iki Aziz Milletimiz, üç Devletimiz, dört Vatanımız.
Önce bu değerlere merhamet etsin tüm İmân sahipleri.
Geçmişte fütursuzca hak yiyen, soru çalan, hırsızlığın her türünü helâl gören, Yüce Dinimizi ifsâd edenlere merhamet etmek, ülkemizin sonunu hazırlamaktır.
Guguk kuşlarının gerçek yavruyu yuvadan atıp kendilerine baktırdıkları misâli asalak ve cânice hareket edenlerin toplumumuzda yeri olamaz.
2023’e bir şey kalmadı.
Teşkilatlar tevazuu ile çalışmaya başlamalıdır. Şımarık ve arsız kişileri denizin kir tutmadığı gibi dışarıya atmalıdırlar.
Cumhur İttifâkı, daha kucaklayıcı olmalı, özellikle Kürt Türkleri’nin yaşadığı bölgelere MHP ağırlık vermelidir.
Diğer bir ihânet grubu ise Din Maskeli hâinlerdir.
Son 300 yılda, Vehhabilikle başlayıp, Selefilikle devam eden, arayış zannedilen ancak gerçekte Kraliçe ve avânesinin Yüce Dinimize çektikleri operasyonları düşünün.
Abdulhamid Han diyor ki; “Kaldırdığım her taşın altından İngiltere çıktı.”
Bugün en istismara açık kitleler dînî cemaat ve tarikatlardır. Lideri hallet. Tamamdır.
FETÖ’den IŞİD’a kadar örnekler artırılabilir.
Sebebi, şeyh, hoca vs. işin başında kim varsa, onun önünde “gassâlın önündeki meyyite benzetilmekte ve cenaze yıkayana nasıl teslim olunursa öylece mürşide, hocaefendiye teslim olunması” istenmektedir.
Yine, “Şeyhi olmayanın, şeyhi şeytandır” gibi uydurmalar fertlerin düşünüp, idrâk etmesinin önünde en büyük engellerdir.
İşte İngilizler başta olmak üzere emperyalist dünya esâsında İslâm Coğrafyası’nın böyle afyon yutmuş gibi akıl etmeden, düşünmeden, akıllarını kiraya vererek yaşamasını istemektedir. Düşünün, sabah namazını kalkıp kılmayan adam, Ramazanda teravih kılacağı günleri planlamaktadır.
Cehâlet bu kadar kötüdür.
Cumhurbaşkanımızın “Ben ne Şiî’yim ne de Sünni, ben Müslümanım” sözü şiar hâline getirilmelidir.
Başta ülkemiz olmak üzere İslam Dünyası’nda ortak sorunlar; Okumuşlar (solcu-sağcı-dindar-laik) halktan kopukturlar, seçkinci ve tepeden bakan, sorumluluk almadan yaşamak hevesindedirler.
Mühendislik okuyan genç bile “okul bitirip, masabaşı iş ne yaparım?” derdindedir.
Gençlik hızla kaybedilmektedir.
Ufuk yok, mefkûre yok.
Kazanmaktan başka çaremiz yoktur.
Kemalist, seküler, BAAS’çı kesimler hızla tasfiye edilmelidir.
103 general sonuçtur.
“Su uyur düşman uyumaz” hesabı davranmışlardır.
Millî devlet ve seçilmiş meşrû hükümete ayar vermek suçtur. Bu kadrolar yargılanmalıdır.
FETÖ hâlâ etkindir.
Her kılığa girer.
İşbirlikçilerine de göz yuman ahmak yaradılışlılara da mutlaka hesap sorulmalıdır.
Siyaset ve bürokrasideki basit ve liyakatsiz adamlar hızla sistem dışına atılmalıdır.
Kocaman Bölge Müdürü, emrindeki Şube Müdürü’nün yetkisinde bir evraka imza atmadıkları gibi yetmiyor. “İdare Mahkemesine başvurun!” diyorlar.
Başka bir İl Müdürlüğü’ne gidiyorsunuz, selâm almıyor evladınız yaşında birkaç şımarık personel.
Bunlara müsâade edilmemelidir.
Hepimiz uyarmalıyız.
Özetle;
Batıcı, işbirlikçi, seküler sözde Kemalist 103 general gibiler Milletimize dostça davranmamaktadır.
Adam o kadar dinimize düşman ki “Sınır komşumuz PKK/PYD olsun. Onlar seküler…” diyebilmektedir.
FETÖ Eğitimli Siyasiler ve çevreler Milletimize dost değildir.
Bugün muhalefete FETÖ çullanmıştır.
“AKP’li” menfaatperestler, AK PARTİ ve Cumhur İttifâkı’na, Aziz Miletimize dost değillerdir.
Yarın iktidar sendelesin gemiyi ilk onlar terk edeceklerdir. Çünkü hamâset nutukları attıklarına bakmayın. Onların gözleri menfaatten başka bir şey görmez.
Din maskeli dincilere de dikkat! FETÖ, IŞİD örnektir. Ayrıca, siyasette AK PARTİ’den kopanlara bakın. İngiltere başta olmak üzere ABD ile ilişkilerini gözlemleyin.
Aziz Milletim!
İmânı için yüzyıllardır bu toprağı tutarak, kötülüğü geçirmeyen Büyük Türk Milleti’nin 15 Temmuz’da canını ortaya koyarak direnen yiğit Evlatları…
Mikromilliyetçilik ve unsuriyetçilik düşmanımızdır.
Hükümet demek istikrar demektir.
İstikrara parmak sallayan zihniyet, kendisini devletimizin ve milletimizin sahibi zanneden zevât art niyetlidir.
Hoş görülemez.
Mahkemeler gereğini yapmalıdır.
FETÖ vb. tehdittir.
Hele de sözde dînî bir gurupta Kur’an ve sünnetin yerini adetler aldıysa ve cehâlet aldıysa devlet tedbir almalıdır.
Bizim önceliğimiz, Milletimizin değerler manzûmesine, dinine, töresine, tarihine hürmeti olan Millî Devlete bağlı insanları etkinleştirmek, bu minval üzere geleceği şekillendirmektir.
Dede Korkut diyor ki: “Kahpe içeriden olunca Kapı kilit tutmaz oğul! Halk içinde bozgunluk yapan hâindir oğul!”
Bozgunculuk yapanlar, fitneye sebep olanlar toplum dışına itilmelidir.
“Üç sınıf insanın arkadaşlığından sakın” diyor İmam Gazâlî;
1- Gaflette olan zâlimlerden...
2- Yağcı olan âlimlerden...
3- Cahil olan mutasavvıflardan…
Bu üç sınıftan kendimizi de Aziz Milletimizi de sakınmalıyız.
.
Emekli Yarbay Halil MERT, dikGAZETE.com
-Strateji ve Yönetim Uzmanı-