?>

Sorulmayan sorularla: İslami - cihadist örgütler ve Türkiye

Serkan Yıldız

9 ay önce

Sorulmayan Sorularla: İslami / Cihadist Örgütler ve Türkiye 

Santa Maria Kilisesine saldırının üzerinden bir hafta geçti. Birçok şey yazıldı, çizildi. Dikkatle takip ettim hepsini. Ancak hiç iğnenin kendimize batırılan kısmını göremedim.

Hatta bu olayı övenleri bile okudum sosyal medyada şaşkınlık ve dumur içinde!?

Birçok komplo teorilerine şahit oldum!?

İddialar havada uçuştu ancak kimse kalkıp da; “Neden bu hep bizde oluyor?” sorusunu sorduğunu da görmedim…

Müsaadenizle ben sorayım…

İlki, terör örgütlerinin yeşerip – büyüyebilmesi için bazı şartlara ve bu şartların olgunlaşmasına ihtiyaçları vardır. Bu tip örgütler, her toprakta yetişmez, yeşermez, büyümez, serpilip, kendine gelmez.

Gelemez!..

Koşulların ona uygun olması gerekir.

Bu bağlamda bakıldığında ülkemiz, bu koşulları sağlayan güzel bir tabiattır.

Bu, terör örgütünün doğmasına meydan vermemiş olsa bile olgunlaşması için harika bir habitat sunmaktadır.

Çünkü söz konusu terör örgütünün ideolojisi ve hedefleri göz altına alındığında, bu topraklarda çok da yabancılık çekmez.

Kaldı ki, terör örgütü ile bağlantısı olmayan birçok masum vatandaşımız bile bu terör örgütünün ideolojisi olan “Şeriat”ı savunan, isteyen ve bunun için gönüllerinde sıcak hisler besleyen fikirlere sahip.

Geçtiğimiz günlerde AKP’li Cumhurbaşkanı Sayın R. Tayyip Erdoğan bile “Farklı maskeler altında şeriat düşmanlığı var. İslam’ın hayata dair kurallarının bütününü temsil eden şeriata düşmanlık, esasında dinin bizatihi kendisine husumettir” dememiş midir? Düşünün bunu bu ülkenin Cumhurbaşkanı demiştir!?

Malum terör örgütünün amacı nedir peki?

İslam esaslarına dayalı bir şeriat devleti kurmak ve bunu tüm dünya üzerinde hâkim kılmak.”

Peki, o zaman bu fikre sahip bir terör örgütü, hangi ülkede var olabilir?

Elbette ki yukarıdaki fikirleri açıkça ilan eden bir reis-i cumhurun ülkesinde… Bunda acayip bir durum yoktur. Hatta çok da normaldir.

Siz bu fikirleri aleni ilan ederseniz bu fikirlere sahip örgütlere de gayri resmi olarak bir davetiye çıkartmış olmaz mısınız?

Bu örgütlerin bu ülkede serpilip, büyümesi için temel ve en ihtiyaç duyulan zemini sağlamış olmaz mısınız?

Soruyorum sadece…

İddia etmiyorum; ne haddime?

- Siz seçilmiş ve çoğunluğun oylarını alarak başa gelmiş bir siyasi karar alıcı olarak, malum örgütün fikirleri ile paralellik taşıyan bu düşünceleri açmaktaki amacınız nedir?

- Kendi taban kitleniz içinde bir dalgalanma oluşturmaz mısınız?

- Ve bu dalgalanma, malum terör örgütünün eylemlerine sempati ile bakılmasına sebep olmaz mı?

- Bu diliniz, toplumu ayrıştırmaz mı?

- Nefret temellerinin oluşmasına sebep olmaz mı?

- Bu ülkede yaşayan ve çok doğal olarak “şeriat” istemeyen diğer insanları hedef yapmaz mı?

- Bu insanları terör örgütlerinin muhtelif hedefleri haline getirmez mi?

Soruyorum…

Tek yaptığım bu…

Malum terör örgütünün yine bu ülkede var olmasının başka bir önemli sebebi ise; hukuki açıklardır.

Siz terör örgütünün finansman ve faaliyetlerini engellemek ve tespit edildiğinde gerekli yaptırımları uygulamak konusunda hukuki zafiyetler verirseniz o örgütün burada eylemler düzenlemesinden daha normal ne olabilir ki?

O terör örgütünün başka ülkelerde yaptığı kanlı eylemler sonucunda gelip ülkenize sığındığında siz onları görmezden gelirseniz, buraya gelip saklanmaları ve hatta eylem hazırlıklarına burada başlamaları kadar normal olan ne olabilir ki?

Bir diğer sebep ise elbette ki sınır güvenliğinde oluşan aksaklıklar.

Sınırlarınız yol geçen hanına döndüyse, geleni-gideni tespit edemiyorsanız ve kontrolünüzden çıktıysa, ülkenize girenlerin arasında marjinal fikirlere sahip ve Cihadist terör unsurlarının olmayacağını düşünmek sanırım “pembe bir polyannacılık”tan başka bir şey olamaz diye düşünüyorum.

Kulaklarınızı, gözlerinizi ve tüm algılarınızı kapatıp, sınırlarınızın durumunu kendi içler acısı haline bırakmanız sonunda, nasıl bir tablonun ortaya çıkacağını düşünüyordunuz?

Bunlar rasyonel ve geçerli sebeplerdi.

Bir de kronik sebepler var ki bu durumu daha da içinden çıkılmaz bir hale sokuyor;

Siz, ki devleti yönetmek ve karar alma konusunda yetkili olan siz, toplumunuzda terör ve radikalizm konularında farkındalık yaratmak için çabalamanız gerekirken, farklı inanç ve kültürler arasında diyalog ve hoşgörü ortamını geliştirmek için çalışmanız gerekirken, terörün temel beslenme kaynaklarından biri olan, yoksulluk ve eğitimsizlikle mücadele etmeniz gerekirken, malum terör örgütünün propaganda faaliyetlerini engellemeniz lazımken bunların tam tersini yaparsanız ne olmasını bekliyordunuz?

Kendi ağzınızla o terör örgütünün ideolojisine paralel fikirleri dile getirseniz, kendi halkınıza bir nevi o ideolojinin güzellemesini yaparsanız, nefret temelli söylemlerle vatandaşlarınızın bir kısmını ötekileştirirseniz, yoksullukla mücadele etmek şöyle dursun bunu daha da koyulaştırırsanız nasıl bir sonuç bekliyordunuz?

Malum terör örgütüyle ilgili bir de uluslararası mücadele yöntemleri vardır ki burada durum daha da fecaattir;

Malum terör örgütünün küresel bir ağa sahip olduğu göz önüne alındığında, ülkeler arası istihbarat paylaşımı ve koordinasyonunda siz o terör örgütünü inceden kollarsanız, o terör örgütünün finansman kaynaklarını kurutmak için uluslararası alanda uygulanan yaptırımlara kulaklarınızı tıkarsanız ve en önemli kısım; söz konusu olan terör örgütünün uluslararası alanda silah ve mühimmat temin etmesinin önüne geçmeyi bırak bir de buna kolaylıklar sağlarsanız ne bekliyordunuz?

İddia etmiyorum sadece soruyorum?

Canınızın yanınca “Terörü lanetliyoruz” demek dışında uluslararası alanda mücadele etmezseniz nasıl bir son bekliyordunuz?

Ve tabii işin bir de ‘İstihbarat ve Güvenlik Politikaları’ konusu var;

Terör örgütleri arasında ayrım olmaz. Hepsi birdir, hiçbirinin birbirinden farkı yoktur. Cihadisti de, Markisist-Leninisti de hatta Sexisti de!

Ancak basit bir sorum olacak!..

Yıllardan beri boğuştuğumuz bir terör örgütüne karşı girilen “istihbarattaktik ve askeri harekâtlar”da kazanılan başarıları her gün sayfa sayfa okurken, o terör örgütüne göre çok daha küçük, beslenme kaynakları açısından yetersiz ve askeri olarak çok daha çapsız olan bu terör örgütüne karşı neden bir başarı sağlayamıyoruz?

Neden tespit edemiyoruz?

Neyi eksik yapıyoruz?

Adamlar kilise saldırısı öncesi keşif görevine çıkıyor, çiftlikte eğitimler düzenliyor, bomba yapımı konusunda kurslar veriyor, terörist kaynaklarını oluşturuyor, oturma izinleri alıyor, ülkeye giriyor, yerleşiyor, silah ve mühimmat tedarik ediyor ve tüm bunların hepsini biz, neden ve nasıl eylem gerçekleşip, bittikten sonra öğreniyoruz.

Yahu, bir terör örgütüne göz açtırmayan istihbarat ve güvenlik birimleri, bu adamları nasıl gözünden kaçırıyor?

Personel eğitiminde mi bir aksaklık var?

Verin o zaman eğitimi, tedarik edin uzman personeli… “Cihatist Terör Grupları”na karşı uzman personel ile teşkilatlanmaya gidin!

Nedir sizi tutan?

O birim, sadece bu unsurlarla ilgilensin?

Nedir size engel olan?

Ya da neden yapmıyorsunuz bunu?

Canınız mı istemiyor, içiniz mi kaldırmıyor yoksa o terör örgütü ile benzer fikirlere sahip olmanızdan dolayı eliniz mi varmıyor düğmeye basmaya?

Devletin istihbarat ve güvenlik kadrolarının başarısı ile gurur duyarken neden bu ‘İslami’ terör örgütlerine karşı ellerimizden bir şey gelmiyor?

Bunlar terör örgütü değil mi?

İllegal yapılanma değil mi?

Suç unsurları yok mu hiç bünyelerinde?

Sizi engelleyen ne?

Efendiler, ben basit sorular sordum…

Cevapları da oldukça net ve kolay sorular bunlar.

Kimseyi işaret etmiyorum, kimseden bir cevap beklemiyorum! Sadece sorulmayan soruları soruyorum kendi naçizane bilgilerim ışığında…

Ancak iğneyi kendimize batırma zamanıdır. Eğer o iğneyi kendimize bugün, şimdi batırmazsak çuvaldızı batıran daha çok çıkacaktır.

.

Serkan Yıldız, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI