?>

Son gelişmeler ışığında Hulusi Akar’ın sınır ziyaretleri

Mustafa Aygül

4 yıl önce

Malumunuz son günlerde Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve kuvvet komutanları, sınır denetimlerini arttırarak devam ettiriyorlar. 

Bölgemiz ve dünyada her gün cereyan eden onca olaydan sonra ordumuzun yüksek komutanlarının sınırlarımıza bu kadar değer vermesi anlaşılır bir olay. 

Hulusi Akar Paşa ve kuvvet komutanlarımız, son olarak Şanlıurfa’yı ziyaret etti. Haber kaynaklarına göre; Şanlıurfa GAP Havalimanı’nda Vali Abdullah Erin ve diğer yetkililer tarafından karşılanan Bakan Akar ve komutanlar, Kara Kuvvetleri Komutanlığı İleri Müşterek Harekat Merkezi’ne geçerek sınır ötesindeki harekat bölgeleri ile sınır hattındaki faaliyetlere ilişkin bilgi aldı. 

Harekat bölgeleri ve sınır hattında görevli birliklerin komutanları ile video konferans yöntemiyle görüşen Bakan Akar, sahadaki son duruma ilişkin brifing aldı, talimat verdi.

Brifinglerinin sonunda birlik komutanlarının, "Verilecek her vazifeye hazırız" demesi üzerine Bakan Akar, "Sizleri güçlü, kuvvetli, kararlı, azimli görmek bizlere güven veriyor" dedi.

Türk Silahlı Kuvvetleri ve kadim ordumuz, gece gündüz çalışmaya devam ederken, ABD Başkanlık Seçimleri sonuçlandıktan sonra Suriye bölgesinde her an yeni gelişmeler yaşanıyor. 

Bilindiği üzere, ABD Başkanlık Seçimlerinde seçilen yeni başkanlar, Ocak ortalarına kadar görevi devralmazlar, bu iki aylık süre ABD için bir geçiş sürecidir. 

Bu süreci bilen bölge ve dünya ülkeleri, bu iki ayda kartları yeniden oynayarak yeni yönetime karşı ön alma çabasına girişirler. 

Son haftalarda, Suriye’nin kuzeyi ve Irak’ın kuzeyindeki gelişmeler de bunun sonucu. 

İran, Irak, Türkiye ve Suriye hepsi, ABD Başkanı olarak seçilen Joe Biden dönemi öncesi hazırlık içinde. 

Biden, koltuğuna oturmadan önce, ABD’deki geçiş sürecinden faydalanmak isteyen tüm güçler, durumu kendi lehlerine çevirme peşindeler.

Pek üzerinde durulmadı ama ilginç gelişmeler silsilesini başlatan olay, Türkiye ile İran arasındaki “şiir gerilimi” oldu.

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bakü ziyareti sırasında okuduğu şiir, İran’ın hassas yanı “Güney Azerbaycan” meselesine dokununca, tepki en üst noktadan ve sosyal medya üzerinden İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’den geldi. 

İran, tepkisini daha sonra Türk Büyükelçisini, Dışişlerine çağırarak da gösterdi. 

Türkiye de aynı karşılığı vererek İran Büyükelçisine tepkisini dile getirdi. Neyse ki gerginlik daha da büyümeden Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun diplomatik yolları kullanması ile büyümeden bitti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu şiiri, “İran’a karşı bir uyarı” olarak okuduğunu düşünenler de var. 

İran’ın, Azerbaycan-Ermenistan savaşında Ermenileri desteklemesi şüphesiz bu tepkinin ilk sebebi. Türkiye ile İran’ın arasında tek sorun Karabağ savaşındaki pozisyonları değil.

TSK’nin Irak’ta terör örgütü PKK’ya karşı yürüttüğü operasyonlar olumlu etkilerini göstermeye başlamışken, İran’ın zor durumda kalan PKK’nın yardımına kendisine bağlı milis güç olan Haşdi-Şabi’yi yollaması ve dolayısıyla Türkiye’ye yönelik hasmane tavırlarını belli etmesi Türkiye’nin tepkisini çeken başka bir neden.

Bu tepkiyi gösteren bir başka neden de İranlı uyuşturucu baronu Zindaşti’nin, Türkiye içindeki bağlantılarına dönük operasyonlar. 

Diplomatik kaynaklar arasında, Türkiye’nin İran’la ilişkilerinin gerginleşmesinin nedeninin İran’ın, Türkiye karşıtı hasmane tavrı olduğu kadar, Ankara’nın Biden dönemi öncesi ön alma çabası olarak da gösteriliyor.

Bölgemizde gerçekleşen bir başka gelişme ise PKK ile “Kuzey Irak Peşmergeleri” arasındaki çatışmaların dozunun artması. 

Irak-Suriye sınırına kadar uzanan bu çatışmalarda dikkat çeken olay ise peşmergeye yapılan saldırılar sadece PKK’li teröristlerce gerçekleşmedi. 

Irak-Suriye sınır boyunu kontrol eden, PKK’nin Suriye uzantısı PYD tarafından da peşmergelere saldırı gerçekleşti.

Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’nin hükümet yetkilileri, ilk defa isim vererek PYD’nin peşmerge üslerine saldırdığını dile getirdi.

ABD’nin, Suriye ve Irak’ta en büyük destek verdiği ve devletleştirme çabalarına girdiği bu güçlerin çatışması yanında, ekonomik olarak maaş ödeyemeyecek hale gelen Kuzey Irak bölgesel yönetimine Türkiye’nin verdiği maddi destek daha da anlamlı hale geliyor. 

Türkiye, Kerkük referandumundan sonra bir süre arasına set çektiği peşmerge aracılığıyla Fırat’ın doğusunu, Irak sınırından sıkıştırma yoluna gidiyor.

Fırat’ın doğusunun Irak tarafında bu gelişmeler yaşanırken, batı tarafında da sular durulmuyor. 

Türkiye, PYD’yi bir yandan Irak sınırından sıkıştırırken diğer yandan da “ÖSO” aracılığı ile PYD güçlerinin kontrol ettiği bölgenin ortasına gelen Ayn-İsa yerleşim yerine de saldırılarını son günlerde yoğunlaştırıyor. 

PYD’ye doğudan ve batıdan saldırılarını artıran Türkiye’ye karşı Rusya da PYD korumacılığına girişerek hem Ayn-İsa civarında yeni gözlem noktaları oluşturuyor, hem de PYD’ye  “Ayn-İsa’yı rejim ordusuna bırak” çağrısı yapıyor. 

Şüphesiz Ruslar da ABD’deki geçiş sürecinden faydalanıp, bir oldu-bittiyle Esad rejimini Fırat’ın doğusunun tam ortasına pimi çekilmeye hazır bir bomba gibi bırakmak istiyor! 

Türkiye’nin Ayn-İsa’ya girme niyetinde olduğunu bilen PYD’liler, bölgenin Türkler’in eline geçmesindense Rusya eli ile Suriye rejimine bırakılmasını kendi aralarında tartışmaya açtılar. 

PYD’liler, Rusya ve Suriye rejimi ile beraber ortak gözlem noktası kurmaya sıcak yaklaşıyor. 

Daha öncesinde tıpkı Kamışlı’da olduğu gibi Ayn-İsa’da da bazı bölgeleri Rusya eli ile Suriye rejimine bırakmayı düşünen PYD, buralara Türkiye’nin girmesindense rejimin girmesinin daha evla olduğu görüşünde. 

Buna bir nevi “ikinci kamışlı projesi” diyebiliriz.

Usta gazeteci Serdar Turgut, Kamışlı projesini ABD’de görev yaptığı yıllarda, çeşitli yazılarında ortaya koyarak Türkiye’ye aktardı. 

Serdar Turgut’a göre; “Fırat’ın doğusundaki özerk Kürt oluşumu modeli, temelde Rusya’nın hazırladığı bir plan. Bunu kaleme alan da, planı Washington’da bizzat anlatmış olan Putin’in Ortadoğu danışmanı ve Kürt uzmanı Vitaly Naumkin”.

ABD-Rusya projesi olduğu anlaşılan Kamışlı projesi, Suriye’de sözde düşman olan ABD ile Rusya’nın Türkiye söz konusu olduğunda dost olma kabiliyeti gösteren iki ülke olduğunu göstermekte. 

Yine Kamışlı projesi, Serdar Turgut’a göre;

Moskova 2018 Şubat ayında yapılan yoğun temaslar sonucunda, Rusya bu modeli Washington’a da sonunda kabul ettirdi. 

Bu plana göre Fırat’ın doğusunda Kürtlere, Suriye merkezi rejiminden kopmamaları şartıyla kısıtlı bir özerklik verilecek. 

Ruslar buna 'Kuzey Irak Modeli' diyorlar ve Amerika ile bu konuda yapılan görüşmelerde de bu kavramı kullandılar.

Bu yapı resmen Suriye devleti içinde yer alacak, ancak yerel siyasi kararları alabilecek, kültürel ve ekonomi konularında kısmi özerkliği olacak.

Türkiye düşmanları boş durmazken Türkiye de elbette boş durmuyor. 

Bugün Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve üst düzey komutanların Şanlıurfa’da sınır birliklerini denetlemesini bir de bu yönden değerlendirmek gerek.

Türkiye, Suriye’de ne zaman sınır ötesi operasyonlara girişse, öncesinde PYD terör örgütü ile Rusya arasında yapılan pazarlıklar basına yansımıştır. 

PYD ne zaman Türkiye tarafından sıkıştırılsa, ne vakit zorda kalsa soluğu Ruslar’ın kucağında almıştır.

Şüphesiz ki son gelişmeler de yeni bir operasyonun habercisidir.

Sayın Hulusi Akar’ın son ziyaret ettiği Şanlıurfa’nın, yukarıda saydığımız gelişmelerin yaşandığı Ayn-İsa bölgesinin komşusu olması da bu bağlamda değerlendirilmelidir.

Fırat’ın doğusunda Türkiye’ye karşı her zaman ortak hareket etme kabiliyeti gösteren ABD ile Rusya’nın çabaları boşunadır. 

Her operasyon öncesi olduğu gibi onlar birlik olur, tuzak kurar, Kadim Türk Devleti ve Şanlı Ordumuz da bu tuzakların hepsinin başına geçirir…

.

Mustafa Aygül, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI