-Bosna Hersek’te son durum, Sırplar ve Avrupa ne yapmak istiyor?
Bosna Hersek Sırp Cumhuriyet lideri Dodik, bayramın ilk günü, ülkede Yüksek Temsilci'nin kararlarını kabul etmeyi reddettiğini açıklayarak referandum uyarısında bulundu.
“Anayasayı artık tanımıyoruz bugünden itibaren Bosna bizim için yoktur.” sözü, ortamı gererken 11 Temmuz Srebrenitsa soykırımı yıl dönümüne az bir zaman kala hayatını kaybeden Boşnaklara hakaret etmesi, tansiyonun iyice yükselmesine sebep oldu.
Bosna Hersek İslam Birliği Başkanı Hüseyin Kavazoviç, siyasiler toplantısında Srebrenica'daki soykırıma dair Sırp lider Dodik'in kabul edilemez provakatif davranışına karşı uyarıda bulundu.
Kavazoviç; “11 Temmuz soykırım günü yaklaşırken çok ağır, akılsızca sözler söyleniyor. Aptal bir adam, yıllardır canlı bir yaraya tuz basıyor. Dün evimizin üzerine benzin döktü ve elinde kibrit var. Eğer durmazsa, alevler içinde kalacağız. Hepimizin aklımızı başına toplama zamanı geldi”ğini söyledi.
Bosna Hersek, Ukrayna savaşının başından bu yana Sırp lider Dodik tarafından siyasi krizlere, şantajlara maruz kalmış Türkiye, Sırbistan, Rusya ilişkileri ve görüşmeleri sürecinde sakin durağan bir sürece evrilmişti.
Bu kez Sırbistan-Kosova krizinin çıkmaza girmesi ve Rusya’da Putin-Wagner sorunu yaşanırken geçtiğimiz hafta Bosna, yeni bir krize kapı araladı.
Aslında Batı ile Rusya’nın savaşı, Balkanlarda muhakkak inişli çıkışlı şekilde çok farklı ülkelerde zaman ayarlı bir şekilde tezahür ediyor, (Bulgaristan, Kosova, Kuzey Makedonya, Karadağ) Bosna krizinin önümüzdeki günlerde devam etmesi bekleniyor.
Bosna Hersek Sırp Cumhuriyeti Entite Meclisi, geçtiğimiz cuma günü bir kanun oyladı ve kabul etti.
Kanuna göre, Republika Sırpska entitesinde, Bosna Hersek Anayasa Mahkemesi’nin kararları kabul edilmeyecek. (Anayasa Mahkemesi, Dayton anlaşmasıyla getirilen bir kurum ve içerisinde 3 kurucu milletin temsilcileri olduğu kadar, AB ülkelerinin atadığı hakimler de var ve bu mahkemenin aldığı kararlar bütün ülke için nihai ve bağlayıcı. Anayasa Mahkemesi, özellikle Republika Sırpska’nın aldığı birçok ayrılıkçı kararı iptal ediyor.)
Bu durum yeni değil, Bosnalı Sırplar her sene muhakkak bu gerilimi tekrarlar durur.
Bosna genelinde ve Batılı ilgili politikacılar arasında karşılıklı tartışmalara yol açar. Özellikle Federasyon ve Bosna Hersek içerisindeki politikacılar (kısmen Hırvat siyasiler) bu kanuna sert tepki gösterirler.
Sonuç gerginlik kriz politikası med-cezir gibi kronik bir hastalık durumuna dönüşmüştür.
Geçtiğimiz hafta sonu, Bosna Hersek genelinde koalisyonu oluşturan partilerin ortak toplantısı vardı. Toplantıya Federasyondaki 3’lü koalisyon, Hırvat partisi HDZ Başkanı ve Sırp lider Milorad Dodik de katıldı.
Gerginlik bu toplantıya da yansıdı.
Tarafların birbirlerini suçlamalarının da ötesinde Milorad Dodik, özellikle 11 Temmuz Srebrenitsa Boşnak soykırım ifadesi için küfürlü ifadeler de kullandı.
Bosna Savunma Bakanı da aynı şekilde Sırp lider Dodik’e karşılık verdi.
Bosna-Hersek Boşnak Cumhurbaşkanı Denis Bekiroviç ise Yüksek Temsilci’ye bu sorunun nihai çözümü için bir hafta süre verdiğini açıkladı.
Gelişmelerin ardından, Bosna Hersek’teki Yüksek Temsilci Alman Christian Scmidt, cumartesi günü acil bir basın toplantısı düzenledi.
Toplantıda, Republika Sırpska entitesi meclisinin aldığı kanunları iptal ettiğini ve konunun takipçisi olacağını söyledi. (Yüksek Temsilcilik, AB’nin atadığı bir makam ve Bosna Hersek üzerinde tıpkı genel vali yetkilerine sahiptir. Geniş yetkileri var, bunları kullanarak, Bosna Hersek’de istediği her türlü ekonomik, siyasi, askeri ve sosyal kararı alabilir, kanun koyabilir, kanun iptal edebilir. İstediği kişiyi göreve atayıp, istediği kişiyi görevden alabilir.)
Sırp Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Dodik, Yüksek Temsilci Scmidt’in kararlarına sert tepki gösterdi.
Dodik, Cumhurbaşkanı olarak kanunlar önüne gelir gelmez imzalayacağını, Anayasa Mahkemesinin, Yüksek Temsilcinin kararlarını tanımayacağını ve ülke genelinde yetkisi olan güvenlik gücü SIPA’nın, Sırp Cumhuriyeti topraklarında geçerliliğinin olmayacağını söyledi.
Sırp lider, son üç senedir aynı cümleleri (Entiteler arası sınırlarda kontrol noktaları oluşturma planları olduğunu ve sene sonuna kadar da bağımsızlık referandumu yapmayı planladığını) söylüyor.
Dodik, ayrıca, sık sık tekrarladığı Kosova için Sırbistan’la birlik olduğunu ve gerekirse savaşacağını, işin sonunun da ayrılık ve Sırbistan’la birleşme olacağını da sözlerine ekledi.
Aslında Büyük Arnavutluk hayalleri ile suçlanan Arnavutlara karşın Sırpların, Büyük Sırbistan hayalini de unutmamak lazım. Bu konu, her ne kadar karşılıklı denge politikası olarak algılansa da Batıya karşı iki tarafın kullandığı bir bıktırıcı, moral bozucu argümandır.
Geçtiğimiz hafta sonu ve Bayram günü olmasına rağmen tepkiler siyaset, din adamları ve sivil toplum kuruluşları tarafından dikkat çekici idi.
Rusya ile Batı arasında gerilim her yükseldiğinde Bosnalı Sırp lider Dodik’in meydan okunmasına şahit oluruz; tabii bu sorun ne zamana kadar sürecek belli değil.
Fakat bu seferki zamanlama önemli, benzeri söylemlere çok aşinayız.
Bu seferkinin özelliği, hem Bosna Srebrenitsa şehitlerine tahrik, tehdit, aşağılama hem de Batılı temsilcilere yönelik sert eleştiri yapmasında…
Batı, Kosova konusunda Belgrad hükümetinden de uzun zamandır taviz vermesini istiyor.
Bu konuda sıkışan Sırbistan, dikkatleri üzerinden uzaklaştırmak için Bosna’da, Dodik üzerinden bir suni kriz oluşturmaktadır.
Daha önce Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un Bosna Hersek başkenti Sarajevo ziyareti, Putin ve Sırbistan Cumhurbaşkanı Vuçiç’in Bosnalı Sırplara açık destekleri, Dodik için önemli bir güç kaynağı olmuştur.
Rusya’nın Wagner-Prigojin krizi sonrası düştüğü durumu olayların tetikleyicisi olarak görebiliriz.
Gerek Sırbistan Cumhurbaşkanı Vuçiç gerekse de Bosnalı Sırp lider Dodik, Uluslararası Camianın (AB ve ABD) Rusya, Sırbistan ve Bosna cephesinde savaşacak maddi ve manevi gücü olmadığını çok iyi biliyorlar.
Avrupa’nın kendi içindeki dağınıklığı, Ukrayna-Rusya savaşındaki fikir ayrılıkları, Avrupa’nın asi ve kibirli ülkesi Fransa’nın sahne olduğu sürpriz kaotik ortama baktığımız zaman, Bosnalı Sırp lider Dodik’in agresif çıkışlarının mantıklı bir zamana denk geldiğini söyleyebiliriz.
Dodik, Bayramın ilk günü Amerika ve AB yetkililerini tahrik etmekten de geri kalmadı.
Beden dili ile orta parmağını kullanarak “bunun ne anlama geldiğini biliyor musunuz işte onu size gönderiyorum” sözleri aslında Bosna Hersek konusunda Avrupa ve Amerika’yı tahrik edici psikolojik harp göndermesiydi.
Dodik, aslında yeni bir cephe açtı.
Bununla, Sırbistan’ın üzerindeki Kosova baskısını paratoner gibi biraz hafifletmeyi amaçlıyor.
Kosova’nın kuzeyindeki durum ve çift taraflı çözümsüzlük önemli bir sorundur.
Oradaki gelişmeler, AB ve ABD’nin Batı Balkanlar politikasının tıkanıklığı, Bosna Hersek’i de yakından ilgilendiriyor ve olumsuz etkileyecektir.
1995 Rahmetli Boşnak Lider Aliya İzzetbegoviç’e dayatılan Dayton ile gelinen durum, gerçek kilitlenme ve çürüme sürecidir.
Bosna Hersek, önümüzdeki günlerde de bu krizle daha çok meşgul olacaktır.
Bir çözüm olur mu?
Çok zor!..
Tek çözüm radikal bir karar alınmasındadır.
Boşnak halkının nüfusu, hakları gözetilerek gerçek anlamda yeni bir DAYTON şart.
Aksi halde, bugün Bosna Hersek yapısı içerisinde ayrılıkçı Sırp lider Dodik’e karşı koyabilecek yerel bir unsur yok.
Mahkeme, polis, asker, ülkede söz sahibi tek siyasi kurum yüksek temsilcilik ve tek askeri güç, NATO’nun oluşturduğu EUFOR.
Yüksek Temsilcinin siyasi gücü var. Fakat AB ve ABD’nin, Sırpların savaş, ayrılma ve şantaj tehditlerine karşın kısa vadede şimdilik çözüm politikaları üretmesi mümkün görünmüyor.
Bu şantajlara karşın galiba bu kez Batı, radikal bir karar vermek zorunda kalacaktır.
Sene sonuna doğru Bosna Hersek’te bir referandum yapılması büyük ihtimalle söz konusu.
Bu ülke, 1995 Dayton Ateşkes Antlaşması’ndan bugüne kadar hep fiili durumlarla ve mevcudu idare etme mantığı ile yönetildi.
AB ve ABD, bu krizi de sürekli yumuşak ve sert çıkışlarla “atlatmayı” deneyecektir, fakat bu sürdürülebilir bir durum gibi görülmemektedir.
AB ve ABD’nin sabrı ve umudu, planı Sırbistan’ı Avrupa Birliği potasında eritmek; fakat bunun bedelini de siyasal anlamda Boşnak ve Arnavut toplumuna ödetmek istiyorlar.
Ukrayna Savaşı, AB ve ABD’nin Batı Balkanlar ve Doğu Avrupa NATO vizyonu politikalarına çok pahalıya mal olacağa benziyor.
Bu bölgesel genişleme politikalarının bir süre daha ekonomik siyasal ve politik değişimlere gebe olacağını göstermektedir.
.
Osman Atalay, dikGAZETE.com