.
Evvelden aşinadır birbirine tekerrür… Her bayram da birbiri üstüne tekrarın bambaşka bir nimeti…
Teslimiyetse, itimatla imanın aynı aşinalıkla süregelen tekrarı…
İtimat telkin eder nefsine insanın, insandan gayrısı da…
Hazreti İsmail’in itimadı ve teslimiyeti kime; babası İbrahim’e mi Allah’a mı…
İbrahim’le çıkılan yol mu onu Allah’a götürdü, Allah’tan gelen ilhamla mı teslimiyete yöneldi de o sabırla kurbana geldi;
- Beni sabredenlerden bulacaksın babacığım…
Ve İbrahim’in sadakatle itaatinden gelen güzelliklerle erişilen itmam…
Afvın ve rahmetin nuruyla, “ve on geceye” yeminle, kalplerdeki hüzne gelmesi beklenen ferahlık, dua kapılarının da anahtarı o ikram gecelerinde…
Seyyid’üş-Şüheda’nın Kâbe’yle vedalaşıp, Kerbela seferine çıkması ile vurulan öpülesi boyun-lar-dan akan kandadır İsmail’in sabrı da İbrahim’in teslimiyeti de…
Üçü birden peş-peşe gelen ihtiram aylarına hürmetin kesilip keskinleşmesi de o günlerden bugünlere ağan ayrı bir hüzünse eğer; dünya üzre sahiplik edasıyla kuşanılan içte-dışta ne varsa kurban sana hayy-sevgili.
İslam’ın büyük bayramı ya…
Hazreti Adem’den bu yana “Allah’ın adını an” diye diye verilen emirle yere serilen kurbana bak bir; bir de Allah için sembollerden en özeli olan kurbana. Şiar-ı İslam’dandır kurban eylemek; ki şiar, senin her türden ödentinden daha önemlidir.
- Kimin kurbanısın, kimin kurban, kime kurban…
Buruklukla geçirilen her bayram gününe dair desen de sen;
- Ben hiç bayram yaşamadım ki!..
demişti ya;
- İnsan gözdür, görüştür, gerisi ettir kemiktir; neyi görüyorsa odur insan.
Nerede ne gördüğünle derecelenir, yücelirsin, öyle ise yücelerdesin; değilse, her bir şeyde aranan bit yeniğindesin.
Ne dem bu dem ne âlem bu âlem değil.
Ne gün bugün ne dün bugün, dün de bugün de hep aynı dünya; yarın diyen kimse de yarına kalmadı.
Kimsesizler kimsesinde kimi, kimine herkesten biri bir kimse.
Kiminin etekleri tutuşur, kiminin etekleri uçuşur, kiminde cayır cayır bir yürek, kimi kendinde değil, kimi emin kendinden…
Şehrin sokaklarındaki boşluk, sayfiyelerde kalabalıktaki hoşluk ve her birinde bayram sevincine denkleşen eşlik…
Çocukça bayramlaşmaların neşesiyle bir çocuğa oyuncak olmak da bayramsa sana; eşsiz günlerle, her kalbe bulunmaz bir eş yaratana şükürle -birbirine nefes olanlar gibi birlikte atan kalpler vardır- her yola bir varış bağışlayan da O’dur; onunla birlikte ona akan ne varsa, ismini fısıldadığında duyduğundan emin olduğun da O’dur.
Onu sevmek demek, “yaratılanı yaratandan ötürü” demekse de onu seveni de sevmek demek... Allah için seven de sevilen de Allah’ın sevdiği, ki; sevdiğin de senle kurbansa O’na… Sevdiğine itibar eden de O’dur.
Alev alev yanar gibi akan sudan gelen serinlikle kurban gelir kurban gider; böyle böyle bayram gelir bayram gider.
Hayy-Sevgili kurban sana.
.
Yunus Fırat, dikGAZETE.com