Tanrının hayali?
Tanrı tek bir hayal kurmaz, kesret olarak algılamış olduğun her varlıkta tanrının hayali ayrı ayrıdır.
Kapalı devre yayın yapan beyninde, senin için hayal ettiklerini sonsuz olasılıklar halinde bu yeryüzünde sanal olarak zuhura getirdiğini sanırsın.
Aslında insan, tanrıyla cem vaziyette saf bilinçtir.
Ne zuhura gelen bir varlık var, ne de gerçeklik sandığın yaşamın…
Kesret sadece varlıkta mı?
Ama da sınırlı özgürlükler içinde kesrettir, senin için seninle beraber, birlikte hayal ettiğiniz filmi, birlikte izlersin.
Farkedemediği noktada oyuncu bundan bihaberdir.
Zihin denilen hücrede, sanal bir gerçeklik içinde adına ben “dedikleri" sahte kimlik ile zannında bir hayat sürersin…
Bunu bu simülasyonun içinde farketmek, tıpkı düşünce gücü ile eğilmiş kaşığın bir gerçeklik olmadığı, zihinde bir suretten ibaret olduğunun farkedişi gibidir.
Bir tanrıyla cem olduğun bilinç, bir de, ondan bağımsız zan ettiğin ben bilinci vardır.
Simülasyonun içindeki bilincini, onun ile cem olduğun bilinçle bağlama haline ermek demişler.
Bağlandığın noktada hayale, bilinçli olarak ortaksın ve sanal zamandan sıyrılıp, an içinde onunla hayal eder, hayalin içinde zuhura getirirsin. Yani cem vaziyette hem filmi izler, hem de filmin içinde bir oyuncu olursun. Oyuncu, kendini izleyenin de kendisi olduğunu bilir.
Gözlenen ve gözlemci birlenir.
Bu kez istivayi fethi cem haldeki özgürlüğüne kavuşmuş, bilinç yapmış olur.
.
Öz’ün İfadesi, dikGAZETE.com