27 Mart, Dünya Tiyatrolar Günü’dür.
1994 den sonra ise Mahalli İdareler Bayramı olarak kutlandı bir kaç yıl…
Çünkü Refah Partisi o günkü seçimlerde beklenmeyen bir başarı elde etmiş ve İstanbul dahil birçok belediyeyi kazanmıştı kendilerinin bile beklemediği biçimde.
Kıyamet senaryoları kopmuştu tabii.
“Bu gericiler şeriatı getirecekler… Kadınları kapatacaklar… Tiyatro bale ve operayı yasaklayacaklar”dı.
Devlet Tiyatrosu, “Sanata Evet” kampanyası başlatmış; Şehir Tiyatrosu kazanının altı azim harlatılmıştı.
yAhu bi ay geçmedi, cüzi medyada başka bir kampanya: Abdurrahman Şen sahnelere dönüyor.Yıllar sonra Şen yeniden tiyatroda!
Allah Allah!.. A.Şen'i tanırız, arkadaşlığımız iş yapmışlığımız var accık… Tiyatroculuğu nereden çıktı.
Okuduk anladık
A.Şen lisedeyken -İmam Hatip olabilir- bir-iki müsamerede oynamış
aLelacele bir Fetih oyunu kotarılmış, sezon dışı, boş Şehir Tiyatroları sahnelerinde oynatılacak.
Rahmetli Hasan Abi ve Şen'in kadim ortağı İsmail Yeşilbağ da var kadroda.
Merak ettik tabii
İbrahim Sadri ile sözleştik mi kendiliğinden mi buluştuk anımsamıyorum.
Reşat Nuri Sahnesi’ne 27 Mayıs’ta askerlere inşa ettirilen baraja, tiyatroya bir gittik ki seyirci hak getire
Kula da düşer!
İbrahim'le yakındaki İlim Yayma Yurdu’na gittik, biraz gençlerden toparladık. oYun başladı
Hasan Abi, Tarih Adam kompozisyonunda önündeki büyük kitaptan okuyor hikayet ediyor mevzuyu. Ancak Fatih rolünde A.Şen zaman darlığından olsa gerek hiç ezber.
Kulağını bir sağ, bir sol kulise yanaştırıyor, suflörlerin fısıldamasını duymaya çalışıyor.
Biz duyuyoruz o duyamıyor, heyecandan olsa gerek.
iBo ile ben sahneden çok, salonun arkasına girişe bakıyor, dua ediyoruz Allahım medyadan kimse gelmesin zaten fırsat arıyorlar rezil etme bizi Rabbim diye dua ediyoruz. kOstümler güzel
Niyazi Er’in deposundan. uLubatlı geldi, sancağı dikti durdu.
Strope Light çakmaya başladı!
Ya hu hareket olacak ki kesik kesik gözüksün, bir efekt yapsın
Yok... Uluabatlı heykel, kıpraşmıyor oYun bitti gelen-giden olmadı bir ferahladık.
Belediye, bir kaç yerde daha az buçuk seyirciye göstertip kapattı mevzuyu.
Ben bu Abdurrahman Şen’in ‘Gala’sı ve ‘Jübile’si olur aynı zamanda sanıyordum. Yanılmışım… Çok güzel yanılırım.