?>

Sayısalcılar hayattan anlamaz!..

Raşit Anaral

4 ay önce

SAYISALCILAR HAYATTAN ANLAMAZ!..

Üstad, bütün yazılarınızı takip ediyorum… “Tek gerçek para oldu.” (*) makalenizi de okudum… “Parayla saadet olmaz” sözüne de karşı çıkmışsınız… Bana göre, olaya sayısalcıların baktığı noktadan bakmışsınız…

Sayısalcılar nereden bakarsa baksın, hayattan anlamazlar!..

Bu yüzden, aşkı, sevgiyi, şevkati, yardımı, vefayı, fedakarlığı, ilkeli olmayı, kısacası soyut güzellikleri önemsemezler… Onlar, rasyonel ve somut alanların sınırlarına bağımlı, sabit düşünce amelelerdir; yoruma hiç gelmezler ve de önemsemezler… Onlara göre 2x2=4 eder; aradaki hiçbir detay onları ilgilendirmez…

Neden, niçin, nasıl” gibi felsefik sorulara da kulak asmazlar… 2 rakamının nereden hangi şartlarda oluştuğu ve de 4 rakamının nelere sebep olduğu onları hiç ilgilendirmez… Sadece 2’nin varlığı ve 4 rakamının sonucunun belirlemesi onlar için kesin bir netice parametreleridir.

Helal 1 TL.nin, haram 3 TL.den daha iyi olması, materyalist anlayıştaki insanlara komik gelebilir…

Sayısalcıların çoğu roman da okuyamaz, daha doğrusu zaman ayırmazlar, bir nevi teknik kitaplar dışındaki bilgi ve yorumları hafife alırlar…

Kısacası roman okuyamazlar, çünkü romanlar kesin olmayan bilgiler ve yalanlarla doludur (!) O tür kitapları, faydasız ve zaman kaybı sanırlar…

Çok ilginçtir, hiç roman okumayan bir mühendis arkadaş, benim romanı (**), başucu kitabı yapmıştı ve defalarca okumuştu…

Bana -övgüyle- benim romanı anlattığında ona şimdiye kadar roman okumamasının büyük kayıp olduğunu söylemiştim… Bu teknik arkadaşıma, “nasıl ki benim kitap, düşünce ve duygularında bir değişikliğe veya gelişmeye yol açtıysa, diğer okumadığın kitapların da az veya çok duygu ve düşünce dünyanda büyük faydalar sağlayacaktır…” demiştim.

İnsanların okumadıkları kitaplar, onların hayatı tanımasına yarayacak tecrübe ve detaylarla doludur… Romanlar sayısalcıların bilmediği ve de hissetmediği atmosferi oluşturarak, kişinin olayları öğrenmesi dışında, duygu ve düşüncelerini de olgunlaştıran kitaplardır… Çok roman okuyanların evlilik hayatları bile diğerlerinden daha mükemmeldir…

Gelelim “Parayla saadet Olmaz” lafına!..

Bu lafa Mehmet Şimşek elbet de gülecektir!.. Çünkü bu lafı, ne anlar ne de anlamak ister; zira işine de gelmez… Bu yüzden emeklileri ezerken çok soğukkanlı davranabiliyor, çünkü hayattan kopuk yaşamaktadır…

O sayılarla boğulmuş, uzaktaki ezilenleri bırakın, etrafındaki yakın hayatı da yorumlamaktan çok uzaktır… Bütün meselesi, global sömürü pazarının rakamlarıyla haşır neşir olmasıdır…

Benim bakış açım ise farklı

Parayla saadet Olmaz” lafı mecazidir…

Benim bu laftan anladığım, söylemek istenen mealen farklı…

Paranın önemsizliğini vurgulamıyor, sadece parayla saadetin kesin olarak gerçekleşmeyeceğini söylüyor…

Doğru olan da budur; para çok şeydir ama her şey değildir… Para, karaktersiz insanları satın alabilir ama ilkeli insanları satın alacak bir para henüz yoktur…

Biz bu uğurda çok ekonomik faturalar ödedik…

Mutluluk, saadetin eş anlamlısı sayılabilir; yine de mutluluklar, elde ettiğimiz kısa vadeli hazlarla sınırlıdır…

Saadet veya huzurun yapısı ise uzun vadeli ve tedirginlikten uzak bir rahatlama sağlıyor…

Saadet, mutluluğun en üst boyutudur. Saadet, sürekli huzur ve barış içinde olmaktır.

Saadet içinde olan kişi, huzura kavuşmuş, kainat ile bir bütün ve barış halindedir.

Başarı, mevki, statü ve para gibi dışsal faktörler, huzuru istenilen seviyede tutamaz…

Mutluluk ve saadet herkese göre farklı da olabilir… Kimisi elde ettikleriyle mutlu olurken, kimisi elde edemedikleri yüzünden mutsuz oluyor…

Kısacası “parası vardır, öyleyse mutludur veya saadet içindedir” denemez…

Zaten öyle olsaydı ekonomik olarak zengin olanların hepsinin mutlu olması gerekirdi… Hatta toplumsal açıdan baktığımızda, Kuzeyde olan, İskandinavya ülkeleri ekonomik olarak çok iyi durumdalar… O halde Norveç, İsveç, Danimarka, Finlandiya’da intiharlar diğer ülkelerden neden daha fazladır?..

Mutlu olmak, parayla da olur, parasız da olur!..

Paralı olmak, mutluluk için yetmez; hiç parasız olmak da mutsuzluğa sebep olabilir…

Buradaki sebepleri iyi tespit etmek gerekir…

Saadet veya mutluluk, bir anlayış ve beceri sanatıdır…

Bazı insanlar, az parayla mutsuz oldukları gibi, çok parayla da mutsuz olabiliyorlar?.. Çünkü mutluluk ve üzüntü, olayların kendisinde değil, olay hakkındaki düşüncelerimizden kaynaklanıyor…

Bir kişinin mutsuzluğu olaylardan çok, olaylar hakkında negatif düşünmesiyle ilgilidir… Böyle biri mutlu olamaz… Bu açıdan mutlulukları paraya bağlı bir kavram gibi göstermek pek de doğru olmaz…

Aşırı istekleri olmayan ve başkalarına yardım eden, inançlı ve sabırlı insanların çoğu huzuru yakalamış, dünyayla barışık, pozitif ve mutlu insanlardır; onlara ölüm korkusu bile fazla rahatsızlık veremez… Çünkü onlar ölümün bir bitiş değil, doğuş olduğuna gerçekten inanan, kalbi mutmain olan kişilerdir.

.

Raşit Anaral, dikGAZETE.com

(*) https://filashaber.com/kose-yazilari/tek_gercek_para_oldu_gerisi_edebiyat-2838.html 

(**)

Değişik bir heyecan, garip bir hüzün... Raşit Anaral'dan!

https://www.dikgazete.com/haber/degisik-bir-heyecan-garip-bir-huzun-rasit-anaraldan-169000.html

Raşit Anaral, 2. kez basılan kitabı "Beni Yuvada Unuttular"ı anlattı!

https://www.dikgazete.com/haber/rasit-anaral-2-kez-basilan-kitabi-beni-yuvada-unuttulari-anlatti-94962.html

Bir zamanlar neymişiz

https://www.dikgazete.com/yazi/bir-zamanlar-neymisiz-makale,3063.html-3063.html

Türkiye’de kitap, sanat ve liyakate neden değer verilmez?

https://www.dikgazete.com/yazi/turkiyede-kitap-sanat-ve-liyakate-neden-deger-verilmez-makale,3752.html-3752.html

.

YAZARIN DİĞER YAZILARI