Sarı-Kırmızılı renklere gönül verenlerin ötesine geçip aşık olma mertebesine ulaşanların sayısı, gün geçtikçe artıyor. Bu aşkın tarifini en iyi yapacak kişiler, hiç şüphe yok ki muhataplar!..
Galatasaray için geçerliliği ise futbolun işleyen sürecinde ‘önemli’ isimler ön plana çıkıyor; Mustafa Denizli ve Ryan Donk. İsimler futbol camiasının tanıdığı, transferin gözdeleri…
Kulüp Başkanı Dursun Özbek, sarı-kırmızılı bayrağı devraldığında ilk icraatı arasında, üç kupanın sahibi olan takımın teknik patronu Hamza Hamzaoğlu’nun gönderilip, Teknik Direktör Mustafa Denizli’nin takımın başına getirilmesi, bunu yaparken de ‘sözde’ çıtanın daha yükseğe çekilmesi vardı. Bu yükselişin olup olmayacağını hep birlikte göreceğiz…
Denizli hamlesinden bugüne kadar olan süreçte, Galatasaray’ın içinde yer aldığı yarışta, liderin 11 puan gerisine düşmesi (üstelik iki takımın arkasından), sürecin anlamını çok net şekilde ortaya koymaya yetiyor…
Özbek yönetiminin diğer hamlesi, Kasımpaşa’dan transfer edilen Donk. Bu oyuncunun transferine harcanan toplam bedel 7 milyon Euro. Kendisi eski bir Galatasaraylı olan Tanju Çolak’a göre, bu transferin inanılacak bir yanı yok. Nedeni ise, 6 ay sonra serbest kalacak oyuncuya 2,5 milyon bonservis bedeli ödenmesi...
Tabii ki transfer ihtiyacı da olacak, takımlara yeni isimler de katılacak. Peki, bunun yapılmasının da bir kriteri olması gerekiyor. Sarı-kırmızılı çiçeği burnunda ki futbolcusu Donk ne diyor; “Burada bulunmaktan, Galatasaray’ın oyuncusu olmaktan inanılmaz mutluyum. Kafamda hep Galatasaray, sarı-kırmızı renkler vardı.” Sanırım, bu tür açıklamalara bizler kadar, sizler de yabancı değilsiniz!..
İlk bakışta bu tür transfer sıradan gözükebilir ama ‘komşu’ kapıyı çalınca işte o zaman afallamaya, elimizin-ayağımıza dolaştığını görüyoruz. Kim o komşu, UEFA! Yarın finansal denetim için kapınıza geldiğinde şaşkınlık yaşamanın hiçbir anlamı yok!..
Tabii, birileri gelirken de elbette ki yolcular da olacak. Donk transferi konuşulurken, sezon başında Borussia Dortmund’dan transfer edilen Grosskreutz, kısa bir aradan sonra Stuttgart yolunu tuttu. Niye geldi, gidiş nedenine ‘anlam’ verebilmek mümkün değil! Alman futbolcunun Galatasaray’da sadece antrenmanlara çıkması, bir kez hazırlık maçında girmesi, bu şaşkınlığımızın, merakımızın artmasındaki haklılığı ortaya çıkarıyor!..
Araştırmacı gazeteciliğin bitme noktasında geldiği bir süreç yaşasak da, araştırmaya yönelik haberler ‘bayılacağımız’ kadar dikkatimizi de çekiyor. Araştırmada, Galatasaray’ın geride kalan son 15 sezonda 35 farklı futbolcu, bir tam sezonu tamamlayamadan takımdan ayrıldığı gösteriyor...
Galatasaray’ın 2004-2005 sezonun devre arasında transfer edilen Fransız oyuncu Frank Ribery’yi elinde sadece yarım sezon tutabilmesi ve transferinin üzerinden ‘alacağının ödenmemesini’ bahane ederek sözleşmesini feshetmesi, transfer ‘skandalına’ en canlı örnektir sanırım!..