?>

“Safınızı seçin!.. Ya bizimlesiniz ya da terör örgütleriyle…”

Emin Batur

4 yıl önce

GARA’ da şehit edilen savunmasız 13 vatan evladı için 

Cumhurbaşkanımız, ABD ve Avrupa’ya bu şekilde seslendi.

Ancak,

AMERİKA’YI SÜPER GÜÇ YAPAN PKK, FETÖ, DAEŞ, BOKO HARAM VB. GİBİ ÖRGÜTLERDİR…

Tayyip Bey, böyle bir çağrı yaptı.

Ama…

Ne Amerika ne de Avrupa’nın bu çağrıya olumlu cevap verme ihtimali yok.

Neden?

Çünkü bunlar, bu terör örgütleri olmadan ne süper güç ne de emperyalist güç olamazlar.

Örnek verecek olursak Amerika’nın sanayi, teknoloji, medya, finans vb. alanlarda gelişmiş olması süper güç olmasına yetmez.

Bu sırada, rakiplerinin de bu alanlarda gelişmemesine bağlıdır süper güç olması.

Bunu da rakiplerinin enerjisini kendi içinde tüketmesi için mezkûr örgütleri silahlandırarak içeride bir çatışma ortamı oluşturması gerekir.

Ki…

Rakipleri bunlarla uğraşırken kendisi arayı açarak liderlik koltuğuna oturabilsin.

Bugün cari olan sistem bu şekilde işliyor.

Peki…

Emperyalistlerin elindeki güç sadece terör örgütleri mi?

Hayır!

EĞİTİM, VAKIF VE DERNEKLER

Amerika’nın gelişmesine müsaade etmediği yani sömürmek istediği ülkelerde eğitim kurumları, vakıflar, dernekler, iş adamları ve desteklediği siyasi örgütleri vardır. 

Bunlar Amerika’nın beşinci kol faaliyetini yürütür.

Haliyle Amerika, bunlardan vaz geçmez.

Ancak…

Cumhurbaşkanımızın bu çağrısı, Ülkemizin geldiği konumu göstermesi bakımından çok önemli…

Çünkü…

BUNU AMERİKA’YA SÖYLEMEK İÇİN

1- Mangal gibi bir yürek

2- Lafınızın altında kalmayacak kadar güçlü olmanız gerekir.

Aksi halde, söylediklerinizin hiçbir manası olmadığı gibi risk de alırsınız.

İnönü buna tipik bir örnektir.

İNÖNÜ’NÜN, İNGİLİZLERE GÜVENEREK AMERİKA’NIN HOŞUNA GİTMEYEN BİR-İKİ KELAM ETMESİ…

… Neticesinde başına neler geldiği bilinmektedir.

Mevzunun anlaşılması için biraz geriye gitmemiz gerekecek.

Malum olduğu üzere, İnönü hükumetleri İngilizlere yakın bir politika izlemişlerdi.

İNÖNÜ, SUUDİLER GİBİ ROTAYI KIRMAK İSTEDİ…

Suudiler, 1932 yılından sonra rotayı İngilizlerden Amerikalılara doğru kırarak, birçok anlaşma yaptılar.

Bunlar arasında ARAMCO’nun kurulması, askeri anlaşmalar

Ve…

Çıkan petrolün Amerika ile paylaşılması var (yüzde 90 ABD, yüzde 10 Suudiler. Kral Faysal döneminde bu rakam yüzde 50’ye çekildi).

İnönü de Amerika’nın 2. Dünya Savaşı’ndan güçlü çıktığını görünce 1945’ten sonra, o da Suudiler gibi rotayı ABD’ye doğru kırdı.

Ama geç kalmıştı.

Millet, CHP’nin zulmünden yaka silkmiş.. Amerika da bunu görmüştü.

İnönü, 1945’ten itibaren Türkiye’yi ABD’ye bağlayacak bir dizi açık-gizli ikili anlaşma yapmasına rağmen 1950 seçimlerinde devrilmekten kurtulamadı. 

1960 İNGİLİZ DARBESİ…

On yıl kadar pusuda bekleyen İnönü’nün, İngilizlerin destek verdiği 1960 askeri darbesi neticesinde, Demokrat Parti mensupları zindanlara tıkılınca umutları tekrar yeşerdi.

İnönü, İngilizlerin tornasından çıkan “61 Anayasası”nı da görünce iyice umutlandı.

Çünkü…

Bu Anayasa ile devletin işleyişi öyle bir hale getiriliyordu ki, iktidarda hangi parti olursa olsun gizli iktidar CHP olacak.

Yani…

CHP’yi kollayacak şekilde Anayasa yapıldı, Anayasal kurumlar tesis edildi.

Konumuz bu olmadığı için detaya girmiyorum.

“DÜNYA YENİDEN KURULUR, TÜRKİYE İÇİNDE YERİNİ ALIR”

İnönü, ABD’ye karşı bunu söylerken Rusya’yı (O günkü SSCB) kastederek söylemedi.

Bu açıklamayı, eski İngiliz dostlarını kastederek söyledi.

Belki bir “Commonwealth” (İngiliz milletler topluluğu) hesabı yapıyordu.

Çünkü…

60 Darbesi”ne giderken İngilizlerin sokakları nasıl karıştırdığını, darbeye zemini nasıl hazırladıklarını, darbenin yapılmasındaki rolünü, yeni Anayasayı hazırlayan sivil bürokratlar üzerindeki etkinliğini görmüş ve kendisine hem devleti, hem de siyasi iktidarı altın tepsi içinde nasıl sunduklarını görünce havaya girerek yukarıdaki açıklamayı yapmıştır.

“ÖYLE BİR ŞAMAR YEDİ Kİ, OLDU O BİÇİM”

Gücünün zirvesinde olan Amerika, bu açıklamayı yapan İnönü’ye öyle bir mektup gönderdi ki, yaptığı açıklamaya pişman oldu.

Meşhur “Johnson mektubu” olarak bilinen mektupta, sert, küçük düşürücü ve kaba ifadeler bulunmaktadır.

Amerika, ülke onurumuzu zedeleyen bu mektupla iktifa etmedi.

Birkaç gün sonra Jhonson, Başkanlık uçağını göndererek İnönü’yü Amerika’ya getirtti.

Bu hareket, aslında mektuptan daha ağır ama İnönü buna da “eyvallah!” diyerek Amerika’ya atlayıp gitti.

İSTİSKAL…

İnönü, neden böyle bir hakarete maruz kaldı.. İstiskal (itibar görmeme) edildi?

Çünkü;

1-Kendi halkına değil, İngilizlere güvenerek o açıklamayı yaptı. Kendisine halkın desteği yoktu ve iktidara askeri darbe neticesinde gelmişti.

2-Ülkede tek başına iktidar olduğu 28 yılda, diğer milletlerle yarışacak teknolojik araç gereç üretimi, silah vb. en ufak bir yatırım yapmamıştı. 

Yani…

Atlantiği aşacak bir uçağımız bile yokken, kalkıp böyle bir açıklama yapmıştı.

PEKİ ŞİMDİ?

Şimdi ise…

Cumhurbaşkanımız, Amerika’ya bu sözü söylerken;

1- Gücünü halktan alıyor

2- Kendi döneminde ürettiği teknoloji ve silah bakımından Türkiye’yi ele muhtaç etmeyecek bir hale getirmiş bulunuyor.

İnönü döneminde

Amerika bize ambargo uygulasaydı, tanklar yürümez, uçaklar uçmaz, piyade tüfeğimiz bile patlamazdı.

Ama şimdi, şükürler olsun Amerika’ya ihtiyaç duymayacak bir noktaya gelmiş bulunmaktayız.

Ezcümle;

Cumhurbaşkanımız, bu açıklamasıyla şunu demeye getiriyor:

“Beyler! Maskeli balo bitti.

Siz hem terör örgütlerine destek vereceksiniz, hem yüzümüze gülüp -müttefikiz- diyeceksiniz. Yok öyle bir şey. Safınızı seçin!”

Şimdi…

Cumhurbaşkanımız diyeceğini dedi…

Bundan sonra gerisini artık onlar düşünsün.

.

Emin Batur, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI