MOSKOVA
Türkiye’nin en büyük ve en kozmopolit şehri İstanbul Fatih’de doğdum.
Büyüdüğüm yıllarda seksen darbesinin üzerinden bir kaç yıl geçmiş, Türkiye'de televizyon yaygınlaşmış, kasetli video satan dükkanlar Amerikan filmleri ile dolu idi.
Amerikan savaş filmlerinde Sovyet askerleri hep canavar olandı, hiç sekmezdi.
Yıllar biraz daha geçti ve “Kablolu TV” ile bütün büyük şehirlerde yaşayan insanlar “Discovery Channel, History Channel” gibi kanalları izledikten hemen sonra oradan öğrendikleri bilgileri tamamen “tartışılamaz” doğru zannedip, eş dost akrabalarına anlatmaya, tabiri caizse bilgileri satmaya başladılar.
Biraz iyi okuma yapmayı ve çapraz sorgulama yapmayı bilen her insan bilir ki, okunulan ve ekranlara aktarılan her bilgi doğru değildir, özellikle iki ezeli düşman olan Amerika'nın Çarlık Rusyası, Sovyetler Birliği ve yeni Rusya hakkında yaptığı bütün yazılı ve görsel yapıtlar, doğru ile yanlışın birbirine ustaca karıştırıldığı içeriklerdir.
Dünya üzerinde Rusça bilmeyen, işinde ve gücünde olan milyarlarca insan Rusça kursuna gidemeyeceğine göre, bu büyük eksikliği, Rusya’nın ezeli düşmanları dünyanın çeşitli ülkelerinde saygın görünen ama doların yeşiline kaleminin mürekkebini satan “Gazeteci, Akademisyen, Tarihçi” gibi bazı soytarıları satın alarak bu coğrafya için her bir şeyi yazdırarak ortaya yalandan bir bulut çıkarırlar.
“Propaganda yapamayan zavallı Rusya!” yazımda da belirtmiştim, Rusya’nın nasıl kendini anlatmaktan aciz olduğunu, işte bütün bunların ışığında ortaya bir meslek doğmuştur.
“Rusya’yı kötüle al Benjaminleri” bu mesleğin diğer adı! Şaka yaptığımı zannetmeyin sakın, Rusya’ya ve Ukrayna’ya ayağını basmamış insanlar, burayı ilgilendiren konular hakkında makaleler, gazete yazıları, kitaplar yazmak ile kalmayıp videolar bile çekiyorlar.
Ekranlarda, elinde sopası ile esip gürleyenleri yazmıyorum bile.
En son beni çileden çıkartan ise “GZT” ve TVNET X” adlı Youtube kanallarına içerikler üreten, Kazakistan doğumlu Nazgul Kenzhetay adlı hanımefendinin Türk halkını, kin ve nefrete sürükleyecek gazetecilik faaliyetidir.
Rusya Federasyonu’nu yıllardır sizlere videolarım eşliğinde anlatıyorum ve üstüne bastırarak ısrarla şunu diyorum; Rusya yasalarına uyduğunuz müddetçe, siz ve aileniz güven içerisinde ayrımcılığa maruz kalmadan yaşarsınız.
Peki ama, bu iki ‘yarım akıllı’ gazeteci, beni neden çileden çıkardı?
Kendileri atalarımızın yaşamış olduğu topraklara gidip, oraları Türk izleyicileri ile buluşturmaya değil, birilerinin verdiği “Yeşil Benjaminler”in gücü ile Türk halkını, akılları sıra Turancılık kavramı ile vuracaklardı, fakat milliyetçiliğin yükseldiği Kazakistan’da doğup, kendini Rusya karşısında aşağılarda gören eski Sovyet ülkelerinin bazı vatandaşları gibi bu hanım da Kazakistan’da olan bazı “Turancı” tipleri burada bulamadığı ve muhtemelen kimse de böyle bir düşünceyi onlar ile konuşmadığı için, “Rus polisi bizi takip ediyor, bizim Türk kökenlilerin nasıl yaşadığını Türk halkına göstermemizi engelliyor” tarzı söylemleri ortaya atıp, aldıkları “Benjaminler”in hakkını verdi.
Tabii Altay bölgesindeki polis, belki iyi niyetinden, belki de şaşkınlığından, pasaportlarındaki vizeye ve amaçlarına dikkat etmediği için bunları bırakmış.
Hakasya Cumhuriyeti’nde ise işini yapan kişiler, bunların gazetecilik amaçlı geldiğini ve “turist” vizesi ile ülkede çekim yaptığını anlamış ki, bunları hemen nezarethanede misafir etmişler.
Tabii bunlar ve gazeteleri durur mu?
Hemen Türk kamuoyunu ayağa kaldırmaya yönelik çeşitli spekülatif haberler yapmaya başladılar.
İşte atılan bazı başlıklar!
“Vlogları için materyal toplayan editörler, Rusya'ya bağlı Hakasya Cumhuriyeti'nde kaldıkları otelin önünde Rus terörle mücadele ekipleri tarafından gözaltına alındı.”
“GZT editörleri Nazgul Kenzhetay ve Emin Karaçak 16 Aralık'ta Rusya'ya bağlı Hakasya Cumhuriyeti'nde kaldıkları otelin önünde gözaltına alınmıştı. Casuslukla suçlanan ve zor şartlar altında günlerdir gözaltında olan Kenzhetay ve Karaçak bugün serbest bırakıldı.”
“Gzt” adlı platformda, gözaltına alınan kişilerin kaldıkları hücrenin “fotoğrafları” bile vardı!
Gözaltına alınıyorlar ama cep telefonları ellerinde, hücreyi çekip, gazeteye yolluyorlar!…
Burada Türk halkının Rusya’ya karşı nefret duyması için bütün tuşlara basılmış, fakat ilginç olan, işledikleri “suç”u Türkiye’ye anlatmamaları.
Bir başka ülkenin vize rejimini ihlal edip, bir ya da iki gece, oranın nezarethanesinde elinde telefonunla kalıyorsun, üstüne de işi büyütüp, “bizi terörizm ile ilişkilendiriyorlar” diye “yalan” atıyorsun ve bu yalanın kanıtlarını kimsenin bulamayacağını zannederek, Türk milleti içerisinden çıkmış Cem Kıran’ı unutuyorsun!..
Abakan adliyesinin internet sitesinde, bu kişilerin adını yazınca zaten dosyaları önüme çıkıveriyor, orijinal dosyanın Rusçası ve Türkçeye çevrilmiş hali ile sizlere bu kişilerin yaptıkları haberlerde, Türk ulusunu kandırmaya, aldatmaya ne kadar meyilli olduğunu göstermeye çalıştım.
Dosyada açık ve net bir şekilde, “Emin Karaçak ve Nazgul Kenzhetay adlı kişilerin, Rusya Federasyonu vize rejimini ihlal ettikleri ve işledikleri suçu kabul ettikleri” yazıyor. (*) -Not: İlgili belgeler, Rusça ve Türkçe olarak yazı sonunda-
İşte bunlar gibi insanlar, Rusya’da başlarına gelenleri, ülkemizde bire bin katarak, işleyip kabul ederek altına imza attıkları “suçları” anlatmayıp, mağduru oynadıkları için, ülkemizde Rusya yanlış tanınıp, yanlış biliniyor.
Nitekim onlardan sonra Hakasya Cumhuriyeti’nde bir hafta kalıp, sizler için, “gazeteci” sıfatlı o iki kişinin göstermeye çalıştığından daha iyi bir belgesel hazırladım, kaldı ki öyle helikopterlere binmem için “Benjamin” verecek, kameramı tutacak kimsem olmadığı halde, ortaya daha güzel bir iş çıktı.
En önemlisi, bir hafta boyunca yanıma tek bir polis bile gelmedi, çünkü niyetimi önceden yerel yönetime belirtmiştim, peki ya onlar?
Videomu izlerken umarım zevk alırsınız, şimdiden iyi seyirler ve hepinize bol Benjaminler…
.
Cem Kıran, dikGAZETE.com
Hakasya video:
(*)
.
.
.
.