?>

Rusya - Ukrayna savaşı ve Balkanlar ile NATO, AB, ABD ekseninde son durum

Osman Atalay

3 yıl önce

Rusya-Ukrayna savaşının Balkanlara etkisi nasıl olacak? 

Rusya’nın Ukrayna Savaşı bir ayı geride bırakıyor.

Savaşın ilk haftalarından bu yana Ukrayna direnişi ile birlikte Rusya’nın Balkanlarda, Kosova, Bosna, Karadağ ve Bulgaristan’da operasyon yapma olasılığı tartışılmaya devam ediyor.

Savaşın geldiği noktada, Rusya iç ve dış dünyada zor bir süreç yaşamaya başladı, mevcut durum Rusya’nın aylardır Balkanlardaki sinir uçlarını harekete geçirmeyi düşündüğü planın gerçekleşmesi olasılığının çok zor olacağını gösteriyor.

Rusya’nın Suriye ve özellikle kontrolü sağlayamadığı Ukrayna’da sıcak askeri çatışmanın siyasi ekonomik maliyetleri dikkate alındığında, bu ateşi Balkanlara taşıma ihtimali hiç de kolay değil.

Askeri strateji uzmanları, her geçen gün yeni bilgiler paylaşıyor.

Rusya ve Putin için çok karmaşık, öngörülemez bir durum söz konusu.

NATO, ABD, İngiltere ve AB’nin Ukrayna’yı koruma kollama konseptinin en önemli ayağı Batı Balkanlar olarak göze çarpıyor.

Rusya’nın Suriye, Libya, Mısır, Suud açılımları Kırım ve Donbas işgalleri ile parlayan yıldızı, Ukrayna’da Afganistan sendromuna dönebilir mi?

Ukrayna Savaşı, Rusya’nın Balkan politikasını sekteye uğratacaktır…

3 ay evvel, Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un, Sarajevo’da Bosnalı Sırp lider Vuçiç ile görüşme sonrasında Vucic’inBosna Hersek’ten ayrılabiliriz” demeçleri ve Putin’in;48 saatte Kiev’i alırız, NATO’nun eski Sovyetler üyesi ülkeleri şemsiyesi altına almasına müsaade etmeyeceğiz…” açıklamaları en çok Balkan ülkelerini tedirgin etmişti.

Rusya, uzun zamandır Balkan ülkelerinde Sırp-Ortodoks-Slav-Kilise toplumu üzerinden (Karadağ, Kuzey Makedonya, Kosova, Bosna-Hersek, Sırbistan, Bulgaristan ve Romanya) siyasi ekonomik operasyonlar yürütüyor.

Ukrayna’nın direnişi, Rusya ve Putin’i hem uluslararası arenada hem de iç siyasette beklemediği bir baskı altına almaya başladı ve Putin’i daha agresif bir hale getirdi.

Şimdi Balkanlar’ın genç, yeni zayıf ülkeleri Rusya’nın saldırgan bir tutum sergilemesinden korkuyor fakat Balkanlar’ın 5 ülkesinin, NATO ve AB üyeliklerini hesaba kattığımızda durumun o kadar kolay olmadığını söyleyebiliriz.

Rusya, yıllardır Afganistan, Bosna, Çeçenistan ve Suriye’de Müslüman toplumlar ile savaştı.

Bu kez Ukrayna direndikçe Ortodoks dindaş toplumunun şehirleri ve insanlarını bombalarla harap etmesi Rusya’yı sonu belirsiz bir çıkmaza götürüyor.

Ukrayna savaşı, Putin'in Suriye, Libya ve Balkanlar politikasında uzun süre pasif bir pozisyon almasına sebep olacaktır.

NATO Zirvesi’nde Biden’ınRusya Ukrayna'da kimyasal silah kullanırsa ABD karşılık verecektir.” açıklaması, Rusya’nın Balkanlar’da Sırbistan ve Bosnalı Sırplar üzerinden Bosna, Karadağ ve Kosova’da rahat rahat provokasyonlara giremeyeceğini ortaya koydu.

NATO her geçen gün Rusya’ya karşı Ukrayna’ya dolaylı askeri destek vererek Doğu Akdeniz’e uçak gemisi ve savaş gemileri gönderme kararı, yüksek teknolojide, etkili silah sistemleri, SİHA-İHA'lar, Orta-Yüksek İrtifa hava savunma sistemleri, anti tank uçak savar silahları, Rusya’nın gerek Ukrayna’da gerekse Balkanlara yönelik niyetini gerçekleştirmeyi zorlaştıracaktır.

NATO’nun son 5 yıldır Avrupa üzerinde Balkan ülkelerinin çok oyalanmadan AB’ye dâhil edilmesi fikri ve baskıları pek karşılık bulmamıştı.

Ukrayna savaşı muhtemelen bu süreci hızlandıracaktır.

Konjonktür, Kuzey Mitrovitsa’yı gündeme getirebilir…

Bu arada, Kosova ve Sırbistan arasındaki en önemli sorun olan yüzde doksan sekiz Sırp nüfusun yaşadığı Kuzey Mitrovitsa’nın pozisyonu da gündeme gelebilir.

Uzun zamandır AB ve ABD’nin iki ülkeye bu sorunu çözmeleri noktasındaki uyarıları, büyük bir bıkkınlık oluşturmuştu.

Sırbistan ve Kosova’nın hükümetlerinin bu sorunu adeta görmezden gelmesi AB ve ABD’nin büyük tepkisine neden oluyordu.

Önümüzdeki süreçte Batı, Kuzey Mitrovitsa’yı Sırbistan’ın almasına göz yumarak savaşsız bir şekilde bu sürüncemede kalan olayı çözmeyi tercih edebilir.

Rusya’nınBalkanlarda sıcak çatışmalar” fikri tamamen Ukrayna başarısına paralel yürüyecek bir strateji idi.

Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik işgal operasyonu, kuşatma ve yıkıma rağmen uzadıkça Balkanlar politikasını olumsuz etkileyecektir.

Rusya’nın A, B ve C planları çöktü!..

2014 yılında Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso’ya; “Eğer istersem Kiev’i iki haftada alırım” diyen Rusya Devlet Başkanı Putin’in iddiaları gerçekleşmedi.

Ukrayna savaşının ordu komutanlarından Rus General Rudskoy'un bu haftaki açıklaması, operasyonun ilk evresinin tamamlandığını ve A planlarının başarısızlığını resmen ilan etti.

Rusya'daki askeri uzmanlara göre A Planı başarısız oldu.

Rusya'nın çoklu cephede saldırı yürütmesi ordudaki kayıpları artırdı. Ukrayna içlerine gittikçe tugaylar arasında bağlantı koptu ve firarlar arttı.

Rusya'nın önce 48 saatlik A planı, sonra da binlerce askeri aynı anda Ukrayna'ya harekâta başlattığı B Planı başarısız oldu. C Planına göre Ukrayna'yı uzun menzilli füzelerle yıpratmak ve altyapıyı yok etmek ana amaçlardandı.

Rusya'nın kuzeyde, ülkenin güney doğusunda temel askeri harekâtı ile hedeflerine ulaşamaması üzerine Rus ordusu, askerlerin moralini yükseltmek ve bir başarı göstermek adına Mariupol'a yoğunlaştı.

Moskova, Rus ordusunun Ukrayna'da kuzeyde, doğuda ve güneyde aynı anda harekât yürütmesinin, lojistik eksikliklerinin önemli kayıplara neden olduğunu gördü. Bu durum, cephelerin azaltılacağı, alınan yerlerin korunacağı yeni bir stratejiye geçilebileceğini gösteriyor.

Ukrayna'daki savaşta ordu komutanlarından Rus General Rudskoy'nin brifingte verdiği bilgilere göre 1 Nisan'da yeni askeri alımlarla birlikte Ukrayna'da asker ve yeni teçhizat takviyesi yapılacak.

Rusya, Dnipro'ya ve Luhansk/Donetsk'e yoğunlaşıyor…

Rus ordusunun doğuya doğru muharebe kuvvetleri, topçu yığacağı ve lojistik sağlayacağı değerlendiriliyor.

Ukrayna ordusunun ana gövdesinin Donbas sınırında olduğu ve onların yok edilmesiyle Ukrayna'nın teslim olması ve savaş gücünün kırılması bekleniyor.

Diğer cephelerde ise siperler oluşturularak, Rus ordusunun C Planında hava saldırılarını yoğunlaştıracağı tahmin ediliyor.

Rus ordusunda Ukrayna'dan sorumlu genel bir komutan atanması, yine beklentiler arasında.

Lojistikten sorumlu ordu komutanları ise görevden alındı.

NATO Olağanüstü Brüksel Liderler Zirvesi kararları önemliydi…

Rusya-Ukrayna savaşı gündemi ile geçtiğimiz Perşembe günü toplanan NATO Olağanüstü Brüksel Liderler Zirvesi sonrası ortak bildirinin içeriği Rusya’nın işinin daha da zorlaşacağını gösteriyor.

Yayınlanan ortak bildiride, "Çin de dâhil olmak üzere tüm devletleri, BM Şartı'nda yer alan egemenlik ve toprak bütünlüğü ilkeleri de dâhil olmak üzere uluslararası düzeni korumaya, Rusya'nın savaş çabalarını desteklemekten kaçınmaya ve Rusya'nın yaptırımları delmesine yardımcı olacak herhangi bir eylemden kaçınmaya çağırıyoruz. Çinli yetkililerinin son zamanlarda yaptığı açıklamalardan endişe duyuyoruz ve Çin'i, Kremlin'in özellikle savaş ve NATO hakkındaki yanlış söylemlerini büyütmeye son vermeye, çatışmaya barışçıl bir çözüm bulmaya davet ediyoruz" ifadeleri yer aldı.

NATO, Ukrayna karşısında Rusya’nın gücünü kırmaya yönelik yardımlarını arttıracağını ilan etti.

Brüksel’de müttefik liderler Ukrayna'ya daha fazla destek vermeyi de kabul etti.

Ukrayna savaşının kaybı, Putin’in iktidarını kaybetmesine yol açabilir!..

ABD Başkanı Biden; "Putin, şehirlere yıkıcı silahlarını kullanmaya devam ederse, karşılık vereceğiz" açıklaması, Rusya’ya Ukrayna savaşının büyük bir maliyeti olacağını gösteriyor.

Rusya, saha ve psikolojik üstünlüğü, lehine çevirmek için Ukrayna genelinde topçu ve roket saldırıları ile sivil kayıpları önemsemeden vuruyor.

Rus Hava Kuvvetleri, sert hava saldırıları siber saldırılar ile kritik altyapı tesislerini hedef alarak, enerji nakil hatları, iletişim altyapısını etkisiz hale getirerek, binlerce sivil ölümünü göze alabilir. Tek amacı Kiev direnişini kırmaktır.

Bu senaryo, Çeçenistan ve Suriye’de sonuç almış, Putin için imkânsız değil fakat Rus ordusunun performansı, bu günlerde buna müsait görünmüyor.

Mevcut durum, Rusların ve dünyanın hiç beklemediği uzun bir savaşa dönüşme eğilimi taşıyor.

Rus kuvvetleri, moralsiz ve lojistik liderlik sorunu nedeniyle ilerlemekte zorlanıyor.

Tüm askeri savaş uzmanları “Rusya'nın, Kiev gibi kentleri sokak sokak savaşarak alması çok uzun sürebilir” görüşünde.

Uzun kuşatmalı böylesi bir savaş, Rusya'nın 1990'lardaki uzun ve kanlı savaşla, yerle bir edilmiş durumdaki Çeçenistan'ın başkenti Grozni'yi ele geçirmesini ve yakın zaman Suriye Halep şehrini ele geçirmesini akıllara getiriyor.

Rusya, Ukrayna kentlerinde varlık gösterebilse bile bu kadar büyük bir ülkeyi kontrol altında tutmaya yetecek kadar asker sağlamasının mümkün olamayacağı gerçeği var.

Ukrayna'nın silahlı birlikleri, 38 milyon nüfusu yerel halk tarafından desteklenen isyan ve direniş gücüne dönüşmüş olması, Batı’nın silah ve mühimmat desteği ile Moskova'da ordu siyaset oligarklarının muhalif bir damarın varlığı dikkate alındığında Rus güçlerinin Ukrayna'yı tıpkı 1989'da Afganistan'ı terk ettikleri gibi bir sonuca götürebilir mi?

Ancak, Putin’in Ukrayna’da başarısızlığının onun iktidarını sarsacağı kesin. Ukrayna'da yenilmekte olduğunu görürse, gerilimi artırmak isteyebilir.

Putin, bu hafta nükleer güçlerini yüksek alarm seviyesine getirdi. Çoğu analist bu silahların kullanılmasının çok zor olacağını düşünüyor. Fakat yine de bu durum, Rus doktrininin, nükleer silahların kullanımına izin verdiği gerçeğini hatırlatıyor.

Bütün bu yaşananlara rağmen diplomatik bir çözüm mümkün olabilir mi?

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, "Şimdi silahlar konuşsa da diyalog yolu her zaman açık olmalıdır" dedi.

Diyalog devam ediyor, fakat Putin’in kendi liderliğinin imajını düzeltmeden barış masasına oturması zor görünüyor.

Yaptırımlar Moskova ekonomisini rahatsız etmeye başladığında asker cenazeleri arttığında ülke içi muhalefet, Putin’i sıkıştırmaya başladığında iki ülke için ortak senaryolar muhtemelen devreye girer.

Ukrayna’da nefes almak için Donbas'ın bir kısmı ve Kırım'daki Rus egemenliğini tanıyabilir. Putin de buna karşılık Ukrayna'nın Batı ile entegre olmasına itiraz etmeyi bırakır. Bütün bunlar olası görünmeyebilir. Fakat Rusya için Ukrayna savaşı AB, NATO ve kısmen “Putin’in savaşı”na dönüştüğünü düşünürsek neden olmasın.

Putin işgale başladığında "Her türlü sonuca hazırız" demişti. Ama sonuç, Putin’in iktidarını hedef almaya başlamışsa durum ne olacak?

Savaş Çalışmaları Profesörü Sir Lawrence Freedman’ın "Artık Moskova'da bir iktidar değişikliği, Kiev'deki bir iktidar değişikliği kadar olası" analizini yabana atmamak lazım.

Savaşın Balkanlara muhtemel etkisi…

Ukrayna-Rusya savaşı nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın Avrupa'nın güvenlik politikaları değişmiş olacak; bu durum en çok Balkanlarda kendisini hissettirecektir.

Moskova, savaşın ilk günlerinde Ukrayna şehirlerine bomba yağdırırken Rusya’nın Saraybosna Büyükelçisi, Bosna’yaders alın” mesajı vererek “NATO üyeliği kendi bilecekleri iş. Ancak Ukrayna’da beklentimizin ne olduğunu gösterdik” demişti.

Bir diplomatın kanlı işgali örnek gösterip, tehdit savurması Balkanlar’ın AB için önemini bir kez daha ortaya koymaktadır.

Bosnalı filozof ve gazeteci Dragan Bursaç; “Dodik’in hayali Banja Luka’yı Donetsk ve Luhansk gibi yapmak” demişti.

Batı’nın kangren haline gelmiş Dayton Ateşkes Anlaşması’nı ve Kosova-Sırbistan sorununu sürüncemede bırakması, artık bölge halkları ve Avrupa’nın güvenliği için de tahammülü zor bir durum olmuştur.

AB Komisyonu Başkan Yardımcısı/Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell; “Hayal kırıklığına uğradım, Kosova-Sırbistan diyaloğu ilerlemiyor. Kosova-Sırbistan ilişkileri ancak diyalogla çözülebilir. Bazı olaylar tarihin katalizatörleri gibi, Ukrayna savaşının etkileyici dalgası Batı Balkanları da kapsıyor! Bölgenin istikrarı ve güvenliğinde etkili olabilir.” İfadeleri, gerçeğin artık tükenişi anlamına geliyor.

Sırpların uzun yıllardan beri Balkanlarda Ruslar için çalışıyor olması, bölge istikrarının önünde büyük bir engel teşkil etmektedir.

Rusya, Ukrayna'yı işgal etmeye başlayalı bir ay oldu.

Yaşanan savaş, tüm dünyayı birçok alanda etkiledi.

Üçüncü Dünya Savaşı korkularının yanında dünya ekonomisini de etkiledi.

Ukrayna savaşı, Kosova - Sırbistan diyalogunu ve Açık Balkan girişimini de etkileyecektir.

Sırbistan’ın, Rusya'nın Ukrayna işgalini desteklemesi, Rusya'ya yaptırım uygulamalarına katılmaması, Sırbistan ile AB-Balkan ülkeleri ilişkilerini daha zor hale getirmektedir.

Balkanlar’ın politik ve akademik figürleri, bölgesel sorunların Rusya'nın Sırbistan ile olan ittifaklarından kaynaklandığını dile getiriyor.

Uzmanlar, Ukrayna'ya karşı savaşın, dünyadaki ve özellikle Avrupa'daki tüm siyasi sahneyi sarstığı, Rus saldırısının Balkanlar’da yeni güvenlik sorunları oluşturduğu görüşündeler.

Bölgedeki sorunlara bakacak olursak 1992-1995 Sırbistan - Bosna savaşı, 1998-1999'da Kosova - Sırbistan savaşının izleri tazeliğini korumaktadır.

Balkan toplumları, Sırbistan’a asla güvenemiyor.

Sırbistan’ın Rus saldırısını kınamadığı ve Kosova’nın bağımsızlığını tanımadığı sürece bunun bölge ve Avrupa için büyük bir sorun olacağına inanıyorlar.

Bu nedenle, Kosova Başbakanı Albin Kurti’nin; "Ukrayna'ya karşı savaşta Rusya'nın yanında yer aldıktan sonra Sırbistan ile görüşmeler zorlaştı" beyanatı çok haklı bir gerekçeye dayanıyor.

Sırbistan'ın Kremlin'in Kiev ve Ukrayna topraklarına yönelik askeri saldırısını kınamaması, sadece bölge için büyük bir sorun değil Avrupa için de büyük bir sorun.

Belgrad'ın Rusya'ya, Avrupa-ABD yaptırımlarını uygulamaması, Sırbistan'ın masum Ukraynalı sivilleri katletmelerinde Rus askeri makinesine yardım etmek istediği sonucuna varıyor.

Sırplar ve Sırbistan'ın Rusya'nın Ukrayna'daki zaferini dört gözle bekledikleri koşullarda Kosova-Sırbistan diyaloğun normal olamayacağını savunuyorlar.

Doğu Avrupa ve Balkan ülkelerinden “Rusya’ya karşı yaptırım” seslerinin de gelmeye başlaması, Sırbistan’ın bölge ülkeleriyle ilişkilerini olumsuz etkileyecektir.

Bu da, Balkanlarda Sırbistan’ın yalnızlaştırılması ve bu tercihe kendisinin razı olması demektir.

Bulgaristan ile üç Baltık ülkesi Litvanya, Letonya ve Estonya, Ukrayna'yı işgali nedeniyle Rusya'ya karşı ilave adımlar atma kararı aldı.

10'u Bulgaristan'dan olmak üzere, toplam 20 Rus diplomatın "istenmeyen kişi" ilan edilerek sınır dışı edileceği açıklandı.

Bulgaristan'da Dışişleri Bakanlığı, Rusya'nın Sofya Büyükelçiliği'nde görev yapan 10 diplomatı “istenmeyen kişi” ilan ettiğini duyurdu.

Karadağ devleti Dışişleri Bakanlığı 3 Mart’ta, Rusya'nın Karadağ Büyükelçiliği’nde görev yapan bir Rus diplomatın "istenmeyen kişi" ilan edildiğini duyurmuştu 

Kosova Başbakanı Albin Kurti, "Balkan Altılısı" olarak bilinen 6 ülkede (Arnavutluk, Bosna Hersek, Kosova, Kuzey Makedonya, Karadağ ve Sırbistan), Moskova’nın etkisi ve kontrolü altındaki farklı aktörlerin Rus hegemonyasını yaymaya çalıştığı “hibrit bir savaş” olduğunu belirtti. 

Albin Kurti, Belgrad’ın ve Bosna’daki Sırpların, çatışmayı bölgeye yaymak için Kremlin tarafından kullanabileceği uyarısını yaparken, ülkesinin, Avrupa Birliği (AB) ile NATO üyeliği talebini de yineledi.

Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik askeri saldırısını başından beri kınadıklarını belirten Kurti, Sırbistan’ın Niş şehrinde Rus İnsani Merkezi, Belgrat’ta Sputnik’in bölgesel merkezinin faaliyetlerine dikkat çekiyor. 

Kurti’ninBosna’daki Sırp entitesi de Kremlin’in vekili rolünü oynuyor. Sırbistan’ın ve Bosna’daki Sırp etnititesinin çatışmayı yaymak için Kremlin tarafından kullanılabileceğine inanıyorum.

Çünkü onlar, şiddetli bir nüfuz kurma amaçlı bölünmeyi tetikleyen yeni bir Yalta Konferansı üretmek istiyor. Bu yüzden, bence genel olarak Batı Balkan Altılısı fakat özellikle de Kosova, tehlike altında” açıklamaları tehlikeyi gözler önüne seriyor.

Sırbistan’ın, Rusya ve Belarus’la olan askeri yakınlığına dikkati çeken Başbakan Kurti’nin "Sırbistan, 10 yıldan fazla bir süredir AB’nin parasını, Rusya’nın da silahlarını istiyor.”

Sırbistan, milli gelirinin yüzde 3’ünü askeri ekipman ve eğitimlerine ayırmış durumda. 14 adet Mig-29 savaş uçağına sahip ve bunun 8’i Belarus’tan, 6’sı ise Rusya’dan hibe alındı. Sırbistan ve Rusya arasındaki bağlantılar geniş ve derin, bence güvenlik ve uzun dönemli sürdürülebilir barış için, tüm Batı Balkan Altılısı en kısa zamanda AB ve NATO’ya katılmalı” sözleri ve Balkanların istikrarı için çözüm teklifi dikkat çekiyor.

Sonuç olarak; Rusya’nın 2014 Kırım, Donetks ve Luhanks işgali ile başlattığı süreci, Ukrayna Kiev’de hükümet darbesi ile ülkeyi savaşsız ele geçirme stratejik planı elinde patlamış vaziyettedir.

Mevcut durumda Rusya’nın Balkanlar’da ciddi bir operasyona girişecek mecali olduğunu söylemek hata olur.

NATO ve AB’nin önümüzdeki yıllarda Batı Balkanları daha kucaklayıcı ve koruyucu politikalara yönelmesi beklenilmektedir.

ABD ordusunun ek olarak 15 bin askerini Avrupa’ya gönderme kararı, ABD askerlerinin Avrupa’ya dönüşü, yeni bir dönemin habercisi olarak görülebilir.

.

Osman Atalay, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI