?>

Rusya-Türkiye; öncesi, şimdi ve sonrası...

Hasan Enes Karahan

7 ay önce

Rusya-Türkiye; Öncesi, Şimdi ve Sonrası...

MOSKOVA

-Bu makale (özet hali), Rusya Federasyonu İç İşleri Bakanlığı Polis AkademisiSuça karşı mücadelede uluslararası iş birliğinin güncel sorunları” adlı Uluslararası Bilimsel Konferansı için Hasan Enes Karahan tarafından hazırlanmış ve bildirisi 300’den fazla kaynakta Rusya’da yayınlanmıştır.-

Öncesini bilmeyen, şimdinin kıymetini bilemezmiş. Geleceğimize ışık tutan ise geçmişte edindiğimiz tecrübeler ile doğrudan orantılıymış. Yani “şimdiki” tecrübeler...

Tarih boyunca Rusya-Türkiye arasındaki ilişkiler pek çok kez değişiklik göstermiştir. Ülkelerin birbirleriyle aktif olarak iş birliği yaptığı dönemler yaşandığı gibi, Türkiye-Rusya ilişkilerinde “duraksama” ve “soğukluk” dönemleri de yaşanmıştır. Bununla birlikte, bugün Rusya ve Türkiye, şüphesiz, kendi ulusal çıkarlarını dikkate alarak ezeli adetlerine bağlı kalarak devletlerarası birliğini destekleme ve güçlendirmeye yönelik ortak bir çıkar yelpazesine sahiptir. Bu yelpaze ise iyi insanların kök saldığı bir dünya için, geleceğimize göz kırpan, güçlü bir sıçrama tahtası olarak görülmelidir.

Avrupa ülkelerinden farklı olarak Rusya ve Türkiye, malum, birçok açıdan birbirlerine çok daha yakındır. Rusya'nın sosyal ve ahlaki tutumu, Türkiye gibi, geleneksel, ailesel, “cinsiyet” kavramlarının ve dostluk değerlerinin oluşmasını ve sürdürülmesini amaçlamaktadır.

Turizm ve ticari-ekonomik alanlarda da iki ülke, yakın kesişme ve karşılıklı ortak çıkarlara sahiptir. Türkiye, Rusya'dan gelen turistlere yönelik tatil yerlerindeki yer sayısını yıldan yıla artırmakta, buna karşılık Rusya kendi pazarında, daha fazla Türk malının tanıtılması ve Türk-Rus ticaret hacminin artırılması için geniş bir etkileşim alanı oluşturmaktadır. Ayrıca, bölgesel güvenlik riskleri ve günümüz gerçekleri göz önüne alındığında uluslararası suçlar ve terörle mücadele gibi hassas alanlarda iki ülkenin etkileşiminde ve iş birliğinde yol kat edilmiş olması, ancak bu çalışmaların arttırılmasının da gerekliliğini özellikle not düşmeliyiz.

Geçtiğimiz son yüzyılda, iki ülke arasında herhangi bir savaş yaşanmamış olması Rusya-Türkiye ilişkilerine derin manada bakıldığında olumlu bir eğilim olarak kabul edilmelidir.

Bu durum, iki devlet arasındaki münasebetlerde çok önemli bir bileşen olarak görülmelidir.

Rusya ile Türkiye arasında, anlaşmaya dayalı ilişkilerin hız kazanmasıyla birlikte; stratejik sorunların çözüldüğünü söylemek, sanıyorum pek abartılı bir söylem olmayacaktır. Şuranın altını çizmekte fayda var; Rusya'nın ulusal güvenlik çıkarları açısından Türkiye, dünya sahnesinde her iki ülkenin de birbirini desteklemesi nedeniyle uzun süredir önemli bir yer edinmiş ve dikkatleri üzerine çekmiştir.

Dünyada günden güne yerini perçinleyecek olan bu iki devletler topluluğu, gelecek tarihe, bugünden şu mesajı fısıldamaktadır: Türkiye'ye zarar vermek, Rusya'ya zarar vermek demektir! Nitekim bugün, Karadeniz ve Akdeniz'deki bölgesel ve küresel tehditler göz önüne alındığında, Rusya ve Türkiye aynı düzlemde birbirine her zamankinden daha yakın iki büyük devlet olarak karşımıza çıkmaktadır.

Dünyadaki pek çok ülkenin Rusya'ya yönelik düşmanca tutumu, bugün Rusya’da ulusal güvenlik değerlendirmelerinin yeniden gözden geçirilmesi gerekliliğini de ortaya çıkarmıştır. Malum; Rusya, yakın geçmişte birçok ülkeyi "düşman" ve "dost" ülkeler olarak ikiye ayırmıştır. Bilindiği üzere, bu hususta Rus hükümeti kararname dahi çıkarmıştır.

Türkiye, bu “dost ülkeler” listesine girmekle kalmayarak, içinde bulunduğumuz dönemde Rusya ile stratejik ilişkilerini her geçen gün artıran önemli devletlerden biri olmuştur. Bunun gönlümüzde yeri ayrıdır.

Tarih, Batılı ülkelerin Rusya-Türkiye dahil, bölgemizdeki birçok ülkenin içişlerine nasıl “ısrarla” müdahale ettiğini dünya toplumuna defalarca göstermiştir.

Sonuç olarak, bu yüzyılda emperyalizme karşı sıkı iş birliği içinde olan Türk ve Rus devletlerinin, dünyanın birçok yerinde birliklerini genişletmenin ortak yollarını aramaları gerektiğini düşünmekteyiz. Bu iş birliği, iki ülke arasında ülkeler arasında olabileceği gibi, dünyanın başka yerlerinde de “müşterek birliği” şeklinde sürdürülebilinir.

Kuşkusuz pek çok alanda yürütülmesi elzem olan çalışmaların en önemli ayağı, iki ülkenin kolluk kuvvetleri arasındaki etkileşimin güçlendirilmesidir.

‘Emperyalizm’ kavramını ve doğurduğu sonuçların tehditkâr manada benzerliklerini Rusya ve Türkiye penceresinden birlikte değerlendirdiğimizde iki ülke düşmanlarının ortak bir hedefe hizmet ettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

İki ülkenin tarihsel ve kadersel benzerliklerini tecrübe heybemizde taşımalı ve bu hususu göz ardı etmemeliyiz. Zira, ortak düşmanlar her yolu deneyerek Rus-Türk halklarına ve ülkeler arası ilişkilere tarihte olduğu gibi, bugün de zarar verme gayesi içindedirler.

24 Kasım 2015'te Rusya'ya ait ‘Su-24’ uçağının düşürülmesi ve iki ülke ilişkilerini bozmayı amaçlayan bir diğer provokasyon olan Rusya Büyükelçisi Andrey Karlov'un herkesin gözü önünde “sırtından vurularak” öldürülmesi de bunun somut örneklerindendir.

 

Ayrıca, Rusya ve Türkiye'nin terör örgütleriyle mücadelesinde birçok kez ortak başarılı faaliyetler sergilediğini de belirtmek gerekir.

Örneğin; Rusya, 2017 yılı başında Suriye'nin El Bab bölgesindeki “Irak ve Şam İslam Devleti” (IŞİD) hedeflerine karşı Türkiye ile ortak bir operasyon gerçekleştirmiştir. Bu operasyon, Türk ve Rus silahlı kuvvetleri arasındaki istihbarat alışverişi sayesinde gerçekleşmiştir.

Benzer operasyonlar 17 Ocak 2021 ve 21 Ocak 2021 tarihlerinde de gerçekleştirilmiştir. Bu tür genel kolluk faaliyetleri, iki ülkenin misyonlarının katılımıyla periyodik olarak yürütülmektedir. Ancak, maalesef bu ortak etkileşimin hâlâ durgunlaşma eğilimi vardır. Buna şimdiden mahal vermeyerek, daha sistematik faaliyetler bütünüyle gündeme alınmalıdır.

Diğer yandan Arap dünyasındaki dönüşümler göz önüne alındığında, iki devletin ulusal çıkarlarının korunması amaçlanarak iç ve dış tehditlere sağlıklı refleks gösterebilmesi bakımından uluslararası suçla mücadelede Rusya ile Türkiye arasında yoğun iş birliğinin arttırılması bir gerekliliktir.

Şunu belirtmekte fayda var; sürdürülebilir ortak faaliyet yürütme ihtiyacının en önemli motivasyonlarından biri küresel devletlerin, Rusya ve Türkiye'ye yönelik düşmanca sergiledikleri tavırların birbirlerine benzer özellikler taşıyor olmalarıdır. Rusya bunu ziyadesiyle tecrübe etmiştir. Nitekim Türkiye ise terörle, terörü finanse edenle ve terörden nemalananlarla mücadelede ciddi kayıplar vermiş tecrübeli bir ülke olarak -ne yazık ki- bu anlamda Rusya’dan farklı değildir.

Günümüzde ise pek çok batılı ülkeye göre Rusya'yazarar verecek” her yöntemin dünyada “uygun” görüldüğü durumu ise açık ve net olarak kabul görmektedir. Bu bağlamda Batılı devletlerin Rusya'ya ve Türkiye-Rusya ilişkilerine zarar vermek için Türkiye'nin yanı sıra Kafkas-Hazar bölgesi devletlerini de kullanma arzularının olduğunu görmezden gelemeyiz. Bunun bir örneği 15 Temmuz 2016'da Türkiye'de yaşanan darbe girişiminde görülmektedir. Zira, batılı ülkelerin hedefi FETÖ unsurlarıyla Türkiye'de darbe düzenlemek gibi görünse de diğer yandan Rusya’ya komşu olan koridorları ele geçirme arzularının olduğu da açıktır.

Türkiye’nin bir “enerji karargâhı” olma potansiyelini göz önüne aldığımızda ise, Batılı ülkelerin bu “arzularının” bugün de aktif bir biçimde sürdüğünü söyleyebiliriz.

Bölgemiz etrafında dönen tüm bu “dengeler” tümüyle değerlendirildiğinde Rusya ve Türkiye devlet kurumları arasındaki yakın etkileşim pek kıymetli ve gerekli bir alan haline gelmiştir.

Yüksek ivme kazandırılarak, Rusya-Türkiye iş birliği başta güvenlik alanında olmak üzere diğer tüm yönleriyle arttırılmalıdır. Eskiye nazaran revize edilmesi ve üzerine eklenmesi gereken onlarca konu başlığı vardır.

Sevindirici olan ise; son yüzyılda “dost” kalabilen Türk-Rus devletlerinin önümüzdeki diğer bir yüzyılda ise ilişkilerini koruyarak bir Türk-Rus savaşına mahal vermeyecekleri şimdiden görülmektedir.

Zamanla iki ülke, böyle bir savaşa itilmeye her ne kadar maruz kalacak olsa da Türkiye ve Rusya Devletlerinin derin aklı pek selimdir.

.

Hasan Enes Karahan, dikGAZETE.com

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI