Ukrayna’nın işgalinin başladığı ilk günden itibaren, Türkiye TV’lerine çıkan, yorum yapan; asker, siyaset bilimci, sosyolog, uluslararası ilişkiler uzmanı, stratejist veya akademisyen her kimse; “Rusya’nın yenilmezliği!.. Putin’in efsanevi liderliği!.. Rus silahlarının yıkıcı gücü!.. Ukrayna’nın birkaç gün içinde yerle yeksan olacağından!..” söz ettiler.
Bugün çatışmanın 7. gününe geldiğimiz halde aynı zevat, aynı mantıkla “Ukrayna’nın dayanamayacağı!.. Kiev’in kısa süre sonra düşeceğini!..” söyleyerek bilimsel yanılgılarını inatla sürdürmektedirler.
İnanılmaz bir şey, inanılmaz bir mantık hatası!
Bu zatlar, Çeçenistan Savaşı’nın 2,5 sene Rusya’yı nasıl uğraştırdığını, 2 milyon nüfuslu millete karşı vakum bombaları dahil en vahşi-yasaklı silahların kullanıldığını Rusların ne şartlarda savaşı kazandığını bilseler veya bilimsel bir inceleme yapmış olsalardı, böyle konuşmazlardı.
Ukrayna denilen ülke, Avrupa’nın en büyük yüzölçümlü memleketidir ve 603 bin kilometrekaredir. Nüfusu 45 milyonun üstündedir.
Buraya saldıran Rus sefer kuvvetlerinin mevcudu 135 bin kişi olduğu söylenmektedir.
Bu kadar az kuvvetle koskoca Ukrayna işgal edilebilir mi?
Çeçenistan’ın ordusu yoktu, hava gücü yoktu, devleti yoktu basit bir Sovyet idari bölgesiydi, gerilla harbi ile Ruslara kök söktürdüler.
Kilometrekareye 75 kişinin düştüğü bir ülkeyi 5 kilometre kareye 1 askerin düştüğü küçük çaplı bir Rus ordusu ile nasıl işgal edeceksiniz!?
Bu mümkün mü?
Adamı tükürükle boğarlar!..
Kaldı ki Ukrayna’nın büyük bir devlet teşkilatı var, ordusu var, donanması var, hava savunma gücü var, hava kuvvetleri var. “Bu gün muharebenin 7. gününe girilmiş Batılı kaynaklarca Rusya’nın hava üstünlüğünü sağlayamadığı ifade edilmektedir.” Böyle bir ortamda, bütün analistler; Ruslar için Ukrayna’yı işgal etmenin çocuk oyuncağı olacağını göstermek, ciddi bir hata affedilmez bir yanılgıdır.
İlginç olan aynı yanlışı ısrarla tekrarlamaya devam ediyorlar.
Gözlerine perde inmiş; hakikati göremiyorlar!
Bu meyanda üç yorumcunun analizleri takdir ve övgü ile yâd edilmelidir.
Birincisi; Dr. Hulki Cevizoğlu, ikincisi; Takvim Gazetesi Yazarı Bülent Erandaç olmuştur.
Hulki Cevizoğlu, Türkiye’nin Montrö Sözleşmesi’ndeki haklarını dile getirerek, özellikle 19-20 ve 21. maddenin uygulanmasından söz ederek, karar alıcılara önemli bir hatırlatmada bulunmuştur.
Bülent Erandaç ise Rusya’nın böyle bir çatışmaya itildiğini ifade ederek Rusya’nın tuzağa düşürüldüğünü ortaya koymuştur.
Prof. Mesut Hakkı Caşın, sevdiğimiz bir Hocamızdır. Türkiye’nin menfaatlerini savunmada yılmaz bir savaşçıdır.
İşin ilginç tarafı TV’lere çıkan TSK kökenli yorumcuların “Ulusal Kanal”dan gayri hiçbir TV kanalını izlemedikleri kanaati doğmuştur. “Ulusal Kanal”a bakarsanız; “Ukrayna’nın Rusya tarafından işgali Türkiye’nin menfaatinedir; emperyalizme karşı Putin Rusya’sının başkaldırısıdır. Emperyalizmi boğma operasyonudur. ABD emperyalizmin başıdır. ABD’nin aleyhine olan her şey haktır, doğrudur, NATO, ABD’nin emrinde bir emperyalist örgüttür…”
Acaba böyle bir bakış açısı doğru olabilir mi? Bunun ortaya konması için “emperyalizm nedir ne değildir” konusunda bir analiz yapmak gerektiği kanaatindeyim.
“Emperyalizm”, kelime manası itibariyle emretme-hükmetme kelimesinden hareketle çıkar eksenli yayılma, üstünlük sağlamaktır. İslam’da, çıkar temel hedef değildir, esas kurtuluş Allah’ın rızasını kazanmaktır. Fakirin, zenginlerin malı üzerinde hakkı vardır. Çünkü mülk mutlak değer değildir, Allah’ındır.
Marksist teoriye göre Burjuva sınıfı (daha doğrusu parasını sayamayacak kadar zengin olanlar-asalaklar) işçi-köylü sınıfını (üretici unsurları) sömüren unsurdur. Mülkiyet kamuya aktarılarak dağıtılmalı, sömürü ortadan kalkmalıdır.
Rahmetli Prof. Mahir Kaynak’a göre, finans sistemini elinde tutan bir küresel sermaye vardır. Küresel Sermaye, ciddi bir aktördür, devletleri ve küresel teşkilatları yönetmektedir. Finans ve bankacılık sistemi tekellerindedir. Bütün insanlığı yönetmektedirler. Emperyalistler veya “yönetici sınıf” bunlardır.
Rahmetli Prof. Necmettin Erbakan Hocamıza göre; dünyada emperyalizm ırkçı Siyonizm’dir. Küresel sermayeyi bunlar ellerinde tutmaktadır. Son 3 asırdan beri “Yeni Dünya Düzeni” adıyla kendi çıkarlarına göre dünyaya nizam vermektedirler.
Devletleri de halkları da borçlandıran, sömüren, savaştıran yapı bunların kontrolündedir. Esas emperyalizm budur.
Perinçek’in savunduğu fikir klasik Marksist felsefeye dayanmaktadır, analizin maddi temeli yoktur.
Mahir Hoca, doğru söylemektedir ancak; “Küresel sermaye” derken sadece arkasındaki esas gücün Yahudi sermayesi olduğunu ifade etmekten kaçınmaktadır. Aslında en doğru analizi Necmettin Erbakan Hocamız yapmıştır.
Şimdi bu Ukrayna olaylarına baktığınızda Erbakancı analiz tekniğini kullanmazsanız, doğru tahmin yapamazsınız, doğru sonuçlara ulaşamazsınız.
Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski kimdir?
Neden bu ülkenin başına getirilmiştir, hangi görevi yerine getirecektir, bu savaşın sonucu nasıl olacaktır, Türkiye’nin menfaati ve güvenliği hangi yöndedir, bütün bunları söylemek için meselenin derinliğine araştırılması gereklidir.
Evet, Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski, “kipa” takan, “Ağlama Duvarı”nı ziyaret ederek ağlayan bir Yahudi’dir.
Ukrayna’nın başına Küresel Sermaye tarafından atanmıştır, tıpkı Makron gibi.
Yazının devamında, Ukrayna işgaline giden yol haritasını-Rus yayılmacılığını analiz edeceğiz.
.
Suat Gün, dikGAZETE.com