MOSKOVA
Son yıllarda Rusya ve Ukrayna arasında çeşitli gerginliklere sahne olan Kırım yarımadası, tarihin her döneminde önemli bir stratejik bölge olma özelliğini taşıdı. Bugün de "Karadeniz’in kalbi" sayılabilecek bir konumda.
Bugün Kırım ile ilgili çok farklı tartışmalara da tanık oluyoruz.
Bu yazıda, "Rusya için Kırım'ın ne kadar önemli" olduğunu derlediğim bilgilerle anlatmaya çalışacağım.
Tarihe kısaca bir göz atalım:
Eski dönemlerde önemli bir ticaret merkezi olan Kırım’ın ilk sakinleri M.Ö. 9. yüzyıldan itibaren Tavrlar, Kimmerler, İskitler, Sarmatlar, Alanlar, Gotlar, Miletliler, Yunanlılar, Roma, Bizans ve İtalyanlar oldu.
Kırım’da ilk Türk izlerine ise M.S. 4. yüzyılda rastlanlandı. Bu da Hunlar’ın yarımadayı kontrol altına alması ile ilgili. Daha sonra ise Kırım’da Kıpçak, Peçenek, Karayim ve başka Türk kökenli halklar da varlığını sürdürdü.
Çeşitli savaş ve kavgaların ardından, 1441 yılında "Kırım Hanlığı" adında "Kırım Tatar Devleti" kuruldu.
1783 yılına kadar varlığını sürdüren bu devlet, Altın Ordu’nun yerini alan dört Hanlıktan en uzun süre hüküm süreni sayılıyordu.
1475’ten 1774 yılında Küçük Kaynarca Antlaşması’nın imzalanmasına kadar, Osmanlı Devleti’ne bağlı kaldı.
1783 yılında Rusya’ya bağlandı.
Dönemin Rus Çariçesi 2. Katerina, Rusya İmparatorluğu’nun güçlendirilmesi ve bölgeye yayılma politikası bağlamında "Kırım’ın ilhakı" için tüm gücünü sarfetmişti.
Bölge, 1853-1856 tarihleri arasındaki "Osmanlı-Rus Savaşı" olarak bilinen Kırım Savaşı’na sahne oldu.
20. yüzyılda da Kırım’da önemli tarihi gelişmeler yaşandı.
1922 yılında kurulan Sovyetler Birliği’nde Rusya Sovyet Sosyalist Сumhuriyeti’ne bağlı “Özerk Bölge" olarak faaiyet gösterdi.
İkinci Dünya Savaşı’nda Naziler tarafından işgal edildi.
Almanlar, Kırım’ın çevresinde güçlü savunma alanı oluşturmasına rağmen Kızıl Ordu, 1944 yılında bölgeyi geri almayı başardı.
Ardından, Sovyet yönetimi, "Nazilerle işbirliği" gerekçesiyle çoğunluğu Müslüman Kırım Tatarları, Bulgar, Ermeni ve Rumları Orta Asya içlerine sürdü.
1954 yılında dönemin Sovyet lideri Nikita Kruşçev’in ani bir kararıyla Kırım, Sovyetler’in Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne bağlandı. Bu karara, Rus yurtseverler sesini çıkaramasa da içlerinde bunu kabullenmeme acısını yaşadı.
Rus tarihçilerine göre, 1991 yılının sonlarında SSCB dağılırken dönemin Rusya lideri Boris Yeltsin’in beceriksizliği yüzünden Kırım, Ukrayna sınırları içinde kaldı. Fakat 2000 yılında Vladimir Putin’in iktidara gelmesiyle, Kırım’ın tekrar Rusya’ya dönmesi için 1954 yılından 2014 yılına (Kırım’ın Rusya ile tekrar birleştirilmesine) kadar yüreklerinde kırılganlık yaşayan Rus yurtseverlerin ve bölgede yaşayan Ruslar’da “uyanış" başladı.
Bölgede bulunan Karadeniz Deniz Filosu, Rusya’nın en önemli güç merkeziydi.
Rusya Federasyonu Başkanı Putin’in tarihte çok fazla kan dökülmüş Kırım’ın, Ukrayna’ya kalmasından razı olduğunu söylemek çok zor.
Karadeniz’i "NATO’nun denizi"ne dönüştürmeye çalışan ABD önderliğindeki Batılı güçlerin davranışlarını Putin, üstü kapalı mesajlarla uyarıyordu.
Örneğin, 12 Şubat 2008 tarihinde dönemin Ukrayna Cumhurbaşkanı Viktor Yuşçenko’nun Moskova’ya yaptığı resmi ziyaret sırasında, Kremlin Sarayı’ndaki ortak basın toplantısında bir muhabirin, "Ukrayna gelecekte NATO üyesi olursa, Ukrayna ile ilişkiler yeniden gözden geçirilecek mi? Ve bu Kremlin’in resmi tutumu sayılır mı?" sorusunu Putin, şöyle yanıtlamıştı:
"Tasavvur ediniz ki bizim Rus-Ukrayna askeri deniz şan-şöhret kenti Sivastopol ve burada NATO üssü var. Bu, Ukrayna ve Rusya’da nasıl bir duygusallıkla algılanır? Bunu düşünebiliyor musunuz?” 2013 yılının sonlarında Ukrayna’da siyasi olaylar tırmandığında Putin, askeri ve siyasi kurmayları acilen topladı.
Şubat 2014’de Ukrayna’da iktidar devrilince Kırım’da referandum yapıldı. Referandum sonucunda Kırım, Rusya’ya bağlandı. Batı, hemen Rusya’ya ekonomik yaptırımlar uyguladı.
Putin, "Kırım’dan vazgeçmeyeceklerini ve konunun kapandığını" defalarca vurguladı ve her fırsatta vurgulamaya da devam ediyor.
Rusya’nın Kırım’dan vazgeçmeme sebeplerini özetle şöyle sıralayabiliriz:
- Kırım, Karadeniz’in tam kalbi; bu da Kırım’a hakim olanın, bölgeyi kontrol edeceği anlamına geliyor.
- Karadeniz kıyıdaş ülkeler Türkiye, Bulgaristan ve Romanya NATO ülkesi. Gürcistan’ın da Rusya ile ilişkileri iyi sayılmaz. Rusya, Kırım hamlesiyle ABD’nin NATO’yu bahane ederek Karadeniz’de ağırlığını arttırmasını engelledi.
- Rusya, Kırım kalesini daha da güçlendirerek Karadeniz’de konumunu güçlendirdi.
- Rusya’nın Karadeniz’de güçlü olması, Ortadoğu’da, Akdeniz’de de güçlü olacağı anlamına geliyor.
- Rusya, Kırım hamlesiyle Ukrayna’nın NATO üyeliği arzusunu da engelledi. NATO böylece Kırım’da üs kuramadı.
- Putin bu hamlesiyle, Sovyetle’rin yıkılmasının ardından Batı’nın Rusya’yı hedef alan stratejisini bozdu.
Dolayısıyla Rusya, Kırım’dan vazgeçmez.
.
Fuad Safarov, dikGAZETE.com