Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın devam etmekte olduğu bu gergin dönemde, savaşla ilgilenen hiçbir uzmanın değinmediği bir konuya dikkat çekmek istiyoruz.
Batı ile Rusya arasında bir restleşmeye dönüşen bu savaşta, Rusya’nın “Nükleer Silah” kozunu erkenden masaya koyması, bildiğiniz üzere tüm dünyada bir tedirginlik yaratmıştı.
Fakat burada muamma olan konu, Rusya’nın ne sebeple, kimi hedef alacağıydı.
Rusya’nın hemen dibindeki Ukrayna’yı “Nükleer” şekilde hedef alması beklenemez, zira Rusya zaten mevcut konvansiyonel silahlar ve ağır hava bombardımanları ile Ukrayna’yı felç edebilirdi.
Dolayısıyla burada “Nükleer” savaş uyarısı, direkt olarak NATO ülkelerine idi; böylece Rusya, savaşa başka aktörlerin de dahil olması halinde buna karşılık en tehditkâr kozunu ortaya koymuştu(!).
Rusya, bu kozu masaya koyduktan sonra, bir anlık öfke ile çılgınlık yapacak bir ülke de değildi, çünkü Rusya, büyük bir imparatorluğun bakiyesi olarak “Devlet Aklı” ile hareket eden bir ülkedir.
Rusya, 2. Dünya Savaşı’nda, Hitler’e karşı Batı İttifakının yanında yer almıştı; Rusya’nın bu kararı, belki de savaşın seyrini değiştirecek kadar etkili olmuştu.
Dün, Nazi Ordularına karşı Batı’ya destek veren Rusya’nın karşında, bugün ilginç bir şekilde Ukrayna’da -Azov Taburu gibi- “Neo Nazi” sembollerini kullanan gruplar var.
Bu işin daha ilginç yanı da Ukrayna’nın şu anki liderinin de Musevi kökenli olmasıdır.
Ukrayna’nın Devlet Başkanı Zelenski, mevcut duruma benzetme olarak bir konuşmasında “Büyük İsrail olacağız” şeklinde bir söz sarf etmiştir.
Dün Avrupa’da birbirleri ile çatışan tarafların, bugün Neo-Nazi sembolleri ve “Büyük İsrail” söylemi ile aynı yerde durmaları, bu savaşın esas sebeplerine ilişkin bizlere bazı ip uçları vermektedir.
İsrail devleti, 2. Dünya Savaşı’nın ardından 1949 yılında kurulma aşamasına gelmişti, tabii ki bu savaşın tek sebebi bu değildi, fakat savaşın doğurduğu en önemli sonuçlardan birisi bu olmuştu.
Dolayısıyla bugün Avrupa’nın doğusunda yeni bir savaş hadisesi cereyan ederken, bu savaşın sonuçları arasında yeni bir Yahudi Devleti’nin kurulması da öngörülmüş olabilir.
ABD ve Avrupa bloğunu NATO şemsiyesi ile Rusya karşısında konumlandıran aklın, İsrail devletinin geçmişteki tertipleyicileri oldukları kuvvetle muhtemeldir.
Bizim buraya kadar kısaca özetlediğimiz tabloyu eminiz ki, Rusya’nın devlet aklı da görmüştür.
Dolayısıyla Rusya için bu savaşta İsrail’in hedef alınması, nükleer seçenekten önceki son aşama olabilecektir(!).
Çünkü Rusya için -çevre ülkelerini vurmak gibi- diğer seçenekler hem daha riskli, hem de dünya kamuoyu açısından Rusya’nın aleyhine sonuçlar doğuracaktır.
Peki Rusya’nın İsrail’i vurmak için meşru bir sebebi var mıdır?
İşte tam da bu noktada Suriye meselesi yeni bir boyut kazanarak Rusya için ön cephe olacaktır.
Çünkü bildiğiniz üzere İsrail, uzun bir süredir Suriye’deki bazı askeri noktalara saldırılar düzenlemekte, bazen de Suriye’nin hava sahasını işgal etmektedir.
Bilindiği üzere Suriye’nin Golan bölgesi, BM kararlarına aykırı şekilde halen İsrail’in işgali altındadır,
Suriye’nin oraya müdahale hakkını mahfuz olarak tutmaya devam ettiği bu dönemde, Rusya’nın desteği ile İsrail’e karşı bir cephe açılabilir(!).
Dolayısıyla Suriye devletinin resmî daveti ve aralarındaki askeri/siyasi müttefikliğe binaen Rusya, bir çatışma esnasında İsrail’in saldırılarına karşı -meşru da sayılacak şekilde- cevap verebilecektir.
Ukrayna’daki tehditleri ve sıkışmışlığı aşmak için en makul seçenek olarak Rusya’nın, İsrail’i püskürtecek şekilde hedef alması, Nükleer seçenekten önce Batı’ya karşı caydırıcı olmak için en etkili, dünya kamuoyunun göstereceği tepki açısından ise düşük etkili sonucu doğuracaktır.
Şayet şartlar oluşursa Rusya’nın yapacağı bu hamle, başta Müslüman ülkeler olmak üzere NATO/İsrail karşıtı devletleri, Rusya’nın yanına çekecektir; ki böylece Rusya, şu anki handikapları da aşarak, daha geniş bir cephede NATO’yu sıkıştırmış olacaktır.
Bu arada şunu da belirtmek isteriz;
Buraya kadar çizmiş olduğumuz bu savaş tablosu, kesinlikle bir temenni değildir; biz ne Ukrayna ne İsrail ne de başka ülkelerin savaş arenasına dönmesini arzu etmeyiz.
Hatta umuyoruz ve istiyoruz ki Rusya, bu işi bir çıkmaza sokmadan, ne İsrail’i vurmaya gerek duysun ne de nükleer bir karşılığa da gerek duymadan -gerekirse yeniden Batı ile uzlaşarak- meseleyi çözsün.
Biz burada “çok yönlü savaş stratejileri”ne uygun olarak, Rusya’nın askeri ve siyasi olarak atabileceği taktiksel hamleleri öngörmeye çalışmaktayız.
Son olarak bir ihtimali daha ekleyecek olursak, Rusya - Ukrayna savaşının lokal olarak sıçrayabileceği diğer bölge, Sırbistan/ Kosova/ Bosna hattı olabilir.
Zira Rusya, burada da Sırpların tarihi ve milli olarak yaşatmaya çalıştıkları bölgesel hedeflerini, Balkanlar’daki Müslüman toplumların aleyhine tetikleyebilir; böylece de Batı’daki Hristiyanlık bilincini de canlandırıp, yeniden Batı ile uzlaşmış olacaktır, fakat Rusya, bu seçeneğe yönelirse, bu defa da Türkiye ve diğer Müslüman ülkeleri de karşısına almış olacaktır.
Rusya ve İsrail arasındaki muhtemel bir savaş senaryosuna ilişkin, komplo teorisi sayılabilecek bir analizimiz daha bulunmaktadır…
Konunun detayları, bu makalemize sığmayacağı için, sadece konuya bir giriş olarak şunları ifade edebiliriz;
“Yeruşalim” ifadesi Kudüs merkezli “Yahudi Devleti”ni ifade etmek için kullanılır.
Tarihte ve Kitabî metinlerde Yeruşalim’in yıkıldığı, ardından “Yeni Yeruşalim” ismiyle tekrar kurulduğundan bahsedilmektedir.
Yahudi devletinin tarihsel iz düşümü olarak 1949’da kurulan İsrail’in yıkılışı söz konusu ise “Yeni Yeruşalim” sıfatıyla yeniden kurulması da planlanmış olabilir.
Rusya’nın bu konuda kullanılması da söz konusu olabilir.
İsrail’in kurulmasında başat role sahip olan -Yahudi teolojisini dünyada en iyi analiz edebilen- İngiltere, Tevratî bir senaryo icabı Rusya’nın bu süreçteki hamlelerini fırsat olarak kullanabilir ya da yönlendirebilir.
.
Cengiz Han Güven, dikGAZETE.com