Saf saf hâlâ bölgede yaşanan kaosun, etnik çatışmaların, din eksenli olduğunu mu sanıyorsunuz?
Tarihe bakın!
Haçlı seferlerinin dahi en birinci nedeni, şarkın akıl almaz muhteşem zenginliğinin, ortaçağ karanlığından beyinleri dumura uğramış zır cahil Avrupalıların gözlerini kamaştırmasıdır.
Papazlar kiliselerde şarkın mücevherle bezenmiş sokaklarından söz edince, yüzbinlerce sefil Avrupalı, Şark’ı yağmalamak gayesiyle yola çıkmışlar, binlercesi daha Kudüs’e varamadan yollarda telef olmuştu.
Bu savaş, bugün de kaldığı yerden devam ediyor. Marksistler ne kadar da haklıymış! Bu savaş paylaşım savaşı. Din savaşı değil, gün savaşı.
Şii Fatımiler, Kudüs’ü Haçlılara teslim etti…
Öldürülen İranlı bir komutanın yasını tutan Türkiye’deki Acem goygoycuları, onu “Kudüs Orduları Komutanı” olarak takdim etmeye bayılıyorlar.
Bunların Kudüs davası, Kudüs’ü Haçlı sürülerine teslim etmenin başka bir versiyonudur.
15 Temmuz 1099 günü, şii Fatımîler, bir hafta süren kuşatmanın ardından teslim oldu. Fatimi ordusu Kudüs'ten çekilince Haçlı Ordusu şehre girince o gün öğleden sonra, akşam üstü ve ertesi sabah Haçlı askerleri, Kudüs'teki tüm Müslümanları ve Yahudileri öldürmeye başladı.
Haçlılar, Müslüman ve Yahudi ayrımı yapmadan Kudüs halkını cayır cayır yaktı…
Katolik Haçlılar, Kudüs'te iki gün içinde şehirdeki 70 binden fazla kişiyi katlettiler. Kudüslü Müslüman arapların çoğunluğu, Mescid-i Aksa camisine, Haremi Şerif, Süleyman Tapınak Tepesi’ne sığınmışlardı.
Yahudiler ise Batı Duvarı (Ağlama Duvarı) kenarında bulunan kendi sinagoglarına çekilmişlerdi. Haremi Şerif, Süleyman Tapınak Tepesi üstündeki kendi tapınaklarına sığınan Müslüman ve Yahudilerin tümü hiç istinasız öldürülmüşlerdir.
O günleri yaşamış, ismi bilinmeyen bir yazarının "Gesta Francorum" adlı Latince tarih eserinde bu katliam şöyle tasvir edilir:
“Bizim askerlerimiz Süleyman Tapınağına kadar onları katlederek, öldürerek takip ettiler; burada katliamla o kadar çok kişi öldürülmüştü ki ölenlerin akan kanı, katliama devam eden askerlerimizin ayak bileklerine kadar yükselmişti."
Yahudi Sinagog binası, içine sığınan Yahudilerle birlikte yakıldı. Sinagog içinde Yahudiler canlı canlı yandığı ve yananların iniltileri etrafa yayıldığı sırada Haçlı askerleri "İsam, Sana Tapıyoruz” adlı ilahiyi iniltileri bastırmak için veya yananlar duysunlar diye sinagog etrafında dönerek gayet yüksek sesle bağırarak söylediler.
Arap tarihçi İbnü’l-Kalânisî, bu vahşeti şöyle anlatır;
“Frenkler saldırıya giriştiler ve şehri ele geçirdiler. Bazı şehir sakinleri mabede kaçtı ve bir sürü kişi öldürüldü. Yahudiler sinagogda toplandı ve Frenkler orayı yakarak başlarına yıktı.
Mabet, can güvenliği teminatıyla bu yılın 22 Şaban (14 Temmuz) günü onlara teslim edildi; ardından İbrahim’in tapınaklarını ve türbesini yıktılar.”
Şehrin yağma ve talan edilişi hakkındaki bir başka tarihçi İbnü’l-Esîr, Haçlıların şamdan ve kandilleri yağmalarını anlattıktan sonra bu anlatımlarına Müslüman din adamlarının öldürüşünü de eklemiştir:
“Frenkler Mescidü’l-Aksâ’da 70 binden fazla kişiyi öldürdüler, bunlar arasında Müslüman imamlardan, din âlimlerinden, yurtlarından kopup gelerek kutsal mekânın civarında yaşayan sofulardan ve zahitlerden oluşan geniş bir topluluk vardı”
Kudüs Haçlı Krallığı’nı Selahaddin Eyyubî tarihe gömdü…
Haçlıların vahşi katliamından iki asır sonra 20 Eylül 1187'de Selahaddin Eyyubî, Kudüs'ü kuşattı. Şehri savunan Kudüs komutanı İbelinli Balian'ın 2 Ekim 1187'de şehri teslim etmesiyle kuşatma sonlandı.
Haçlıların yaptığı vahşeti, Selahaddin Eyyubi'nin ordusu yapmadı. Kudüs'te yaşayan Hristiyan toplumun şehrin teslim edilmesi ile diğer Hristiyan topraklara göç etmesine izin verildi.
Selahaddin'in Kudüs'ü almasıyla birlikte Kudüs Krallığı sona erdi.
Kudüs’e Selahaddin-i Eyyubî Modeli…
Selahaddin-i Eyyubi, istisnai bir komutan olarak hem mensubu olduğu Kürt Eyyubi hanedanının hem de hizmetinde olduğu Musul-Suriye atabeyliğinin ve Selçuki devletinin hizmetinde yetişti-ril-di.
Mısır’da şii Fatimi hakimiyetini o sona erdirdi. Selahaddin Eyyubi, Kudüs'ü aldıktan sonra bütün Yahudilere, Kudüs'e dönmeleri için çağrıda bulundu.
Birçok Yahudi de bu davet üzerine Mısır, Suriye, Mezopotamya, Güney Avrupa, Fransa ve İngiltere'den Kudüs'e geri geldiler.
Selahaddin Eyyubi'nin Kudüs’ü, Haçlıların elinden geri alması ve meşhur “Kudüs Yahudilerin kutsal mekânıdır” sözü, Müslümanlar’ın unutmaması gereken bir sözdür. Yahudilerin Kudüs'te, iskânını kolaylaştıran sultan, Selahattin Eyyubi’dir. (*)
Yahudiler, Selahaddin Eyyubi'yi hayır dualarla anarlar…
Türk Yahudi Toplumundan Denis OJALVO der ki;
"Yahudiler bağlamında söylenebilecek şeylerden bir tanesi Cennetmekân Selahaddin Eyyubi’nin, Haçlılar tarafından Kudüs’ten sürülen Yahudileri şehre tekrar yerleştiren kişi olup onların hayır duasını aldığıdır.
Ruhu şad olsun!
Selahaddin Eyyubi, Kudüs Haçlı Krallığı ile Hittin’de yaptığı savaşı kazandıktan sonra, Kudüs’ü de alarak bölgesel hâkimiyetini kesinleştirdi.
Selahaddin Eyyubi, Haçlıların kovduğu Yahudileri tekrar Kudüs’e yerleştirdi.
Frenklerin çoğu Kudüs’te kaldı, terk edenlerin malları Selahaddin’in şehre yerleştirdiği Yahudilere verildi.
Türk insanının Selahaddin Eyyubi’ye ilişkin bilmediği hususlardan bir tanesi, Eyyubi Hanedanının tabibinin (doktorunun) Ortaçağın en büyük Yahudi din bilgini Musa Ibn Meymun veya Arapça tam adıyla Abu Imran Musa bin Maimun bin Ubaidallah al-Qurtabi olduğudur.
Yavuz Sultan Selim, yalnız Kudüs’ü değil tüm Arz-ı Mev’ud coğrafyasını Yahudilere tekrar açan padişahtır.” (**)
Kudüs’ü, Vatikan'ın ve Londra'nın kuşatmasından kurtarmalı!
Günümüzde Filistin davası ve Kudüs seviciliği, İngiliz Sömürge Bakanlığı’nın projesidir! Türkiye'deki “İngilizci İslamcılar” da İngiltere Sömürge Bakanlığı’nın tezlerine sımsıkı bağlı olduklarını tekrarlayıp duruyorlar.
Kim ne derse desin, İsrail devletinin kuruluşu Türkiye’nin projesidir.
İsrail yönetimi, Kudüs’ü Türkler’e açıyor!
Türkiye, Kudüs'ün Eski Şehir'inde geniş çaplı faaliyetler yürütüyor ve İsrail Basını'nın bildirdiği gibi, özellikle Ermeni ve Hıristiyan Mahallelerinde mülk satın alıyor.
İddiaya göre, Türk diplomatlar, Ermeni mülk sahiplerini ikna etmek için mali hibe tekliflerinde bulunuyor.
Türkiye, Ermeni Mahallesi'ni satın mı alıyor?
Türk Ermenileri arasında mülk devralma veya daha fazla mülk satın alma konusunda hâlâ devam eden bir korku var.
Son yıllarda, camiler turist güzergahlarına dahil edildikten sonra Türk turistlerin Kudüs'teki Eski Şehir'e girişi arttı.
Türk sivil toplum kuruluşları, günlük olarak Kudüs'te faaliyet gösteriyor. Türk turistlerin ve Eski Şehir'de Ermenilere karşı çalıştıklarını, sözde “Ermeni soykırımı” ile ilgili posterleri ve yayınları yırttıkları basında yer almıştı.
Türk “Miras” Derneği, şehirdeki eğitim, kültür, emlak ve refah alanındaki faaliyetlerini artırmış ve aynı zamanda binlerce Müslüman ibadetçinin camiye taşınmasının yanı sıra onlarca kişinin finansmanını sağlamak için “konvoy projesi” düzenliyor.
Benzer şekilde, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) Kudüs'teki çeşitli projelerde de çok aktif. Türkler tarafından onlarca cami ve ev onarılıyor. (***)
İsrail ve Ermeni medyasında “Türk Miras Derneği” olarak geçen teşekkülün esas ismi, “Kudüs ve Civarındaki Osmanlı Mirasını Koruma ve Yaşatma Derneği” (MİRASIMIZ).
TİKA’nın partneri, “MİRASIMIZ Derneği” kendisini şöyle tanıtıyor:
"Mirasımız Derneği; Kudüs, Mescid-i Aksâ ve Osmanlı Devleti’nin bölgeye vakfettiği tarihi ve kültürel mirası korumak ve bu mirasın önemi konusunda halkımızı bilinçlendirmek amacıyla 2008 yılında kurulmuştur.
Mirasımız Derneği, Kudüs ve civarında bulunan Osmanlı dönemine ait tarihi cami, mescit ve evlerin restorasyonlarını yapmak suretiyle işgalciler tarafından yıkılmasını veya amacı dışında kullanılmasını önlemeye çalışmaktadır. Ayrıca Kudüs’te yoksullukla mücadele eden Müslümanlara eğitim, gıda, sağlık gibi alanlarda insani yardım götürmektedir.” (****)
“Kudüs’ü, Hazar Musevileri bizim için İngilizler’den çatışarak, çarpışarak aldılar” dememin nedeni sanırım daha iyi anlaşılmıştır.
Türk istihbaratı; Türkiye’den göç ettirilen Yahudiler ile Türk diplomatların Avrupa’da toplama kamplarında imha edilmekten kurtardıkları Yahudiler aracılığıyla Filistin’de bağımsız İsrail devletinin kurulması için İngilizler’e karşı savaşan “Haganah” benzeri örgütlere sızdı.
İngilizler, tersinden karşılık verdi. Araplar üzerinden Filistin davasını uluslararası krize dönüştürdüler. Kim ne derse desin, İsrail devletinin kuruluşu Türkiye’nin projesidir.
“İngiliz İslamcıları”nın, Filistin davasında nasıl Kraliçe’nin adamlarının tezlerine bağlılıkları Türk Milleti’nin ve Devlet’inin doğrusu değilse, Kıbrıs mevzusunda da İngiliz tezlerine sahip çıkmak doğru olmadığı gibi ihanettir.
Yahudiler, Filistin’i Osmanlı’dan koparıp almadı. Filistin’i İngilizler işgal etti ve kolonileştirdi. Yahudiler ise İngilizler’le çatışarak, savaşarak, karakollarını basarak, askerlerini öldürerek bu işgale son verdiler.
Türkçesi şu; kadim Türk Devleti, Hazar Yahudisi askerleriyle Filistin’i yani bugünkü İsrail topraklarını, yani Kudüs’ü, İngilizler’den geri aldı.
Ruslar’a Türkler bir vurursa İsrail iki vurur!..
Suriye’de, Ruslar ve Türkler arasında tansiyon yüksek. TSK işi şansa bırakmak niyetinde değil.
Kıbrıs'tan bölgeye çok sayıda komando takviyesi yapıldı.
Komandolar, İdlip’e gitmek üzere Hatay'a ulaştı. Kıbrıs'tan ardı ardına kalkan A400M'ler Hatay'a iniyor. Uçaklarda çok sayıda komando var.
Ruslar, Türkiye ile İsrail arasındaki bağıntıyı “one minute" düzeyinde görüyor.
Oysa Hazar Türkleri, Ankara'daki Kağan'dan gelecek işareti bekliyor.
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete
(*) https://www.yenimesaj.com.tr/kuduse-yahudileri-kim-yerlestirdi-H1291580.htm
(**) https://www.salom.com.tr/arsiv/haber-95039-selahaddin_eyyubi_mi_dediniz.html
(***) https://armedia.am/eng/news/79906/the-jewish-press-turkey-working-to-take-over-armenian-quarter-in-jerusalems-old-city.html
(****) https://www.idsb.org/tr/uye-detay/232/kudus-ve-civarindaki-osmanli-mirasini-koruma-ve-yasatma-dernegi-(mirasimiz)--turkiye