MOSKOVA
Rusya, ünlü komutan Mihail Kutuzov'un (1745-1813) 275. doğum gününü kutluyor.
Kuşkusuz Kutuzov, dünya tarihine damgasını vurmuş komutanlardan..
Osmanlı-Rus savaşlarına da katılan Kutuzov’un, Türkiye ile pek bilinmeyen bir öyküsü daha var.
İlginç tarihi öykü şöyle…
Rus aylık Soverşenno Sekretno gazetesi (1 Kasım 2010), Rusya-Türkiye ilişkileriyle ilgili ilginç bir makaleyi ele aldı.
Makaleye göre, 18. yüzyılın sonlarında Rusya, başta Boğazlar konusu olmak üzere Osmanlı İmparatorluğu ile sorunlarını çözmeye çalışıyordu.
Rusya, çok deneyimli komutan Mihail Kutuzov’u İstanbul’a elçi olarak atıyor.
Deneyimli istihbarat uzmanı da sayılan Kutuzov, Sultan 3. Selim’in annesini etkilemek için gizlice Harem’e girmiş.
Olay, İstanbul'u karıştırmıştı.
Rus tarihinde Kutuzov’un geçmişiyle ilgili yazıda da kendisinin sultanın annesiyle görüşmeler yapabilmek için gizlice Harem’e girdiği kaydediliyor.
Gazetenin muhabiri Olga Dmitriyeva’nın kaleme aldığı “Kutuzov Harem’de” başlıklı yazıda, 18. yüzyılda yaşanan siyasi olaylar anlatılıyor.
Eylül 1793’te Rusya Çariçesi 2. Katerina, ünlü komutan Kutuzov’u, İstanbul’a elçi olarak atıyor.
1787-92 yıllarında yaşanan Rus-Türk savaşları yeni bitmiş ve Rusya’nın Osmanlı ile ilgili başka planları vardı.
Başta, Boğazlar olmak üzere Rusya, Osmanlı ile ilişkilerini düzeltmeye çalışıyordu.
Fakat Rusya, Osmanlı yönetiminde güçlü istihbarat ağını da kurmayı planlıyordu.
Rus-Türk savaşının kahramanı Kutuzov’un tilki zekası dillere destan idi.
Rus komutan, Kırım'da faaliyet gösterebilmek için bir Tatar öğretmene iyi para vererek Türkçe öğreniyor.
Kutuzov’un Kırım’da böyle başarılı faaliyeti 2. Katerina ve sağ kolu Prens Grigori Potyomkin’in dikkatini çekiyor.
Potyomkin aynı zamanda Rusya’nın güney topraklarından sorumlu valisi idi.
Potyomkin’in kafasında Osmanlı’yı İstanbul Boğazlarından atmak ve Rum İmparatorluğu’nu kurmayı öngören “Rum projesi” başlıklı planı vardı.
Kutuzov göreve gelir gelmez Osmanlı ordusuyla ilgili gizli bilgileri toplamaya başladı.
Osmanlı yönetimi, yeni elçiyi güzel törenle kabul ediyor.
Eski elçiden farklı olarak daha pahalı pırlanta ve altın hediyeler gönderiyor.
Osmanlı, Kutuzov’a “cesur bir savaşçı” olarak saygı duyuyordu.
1 Kasım 1793'te Sultan, Kutuzov’u kabul ediyor.
Görüşmede Rus gemilerinin Boğazlar’dan geçmesiyle ilgili hassas konu masaya yatırıldı.
Daha sonra Sultan, kendi kurmaylarıyla istişare yapıyor.
Toplantıda deniz amiralı Şeremet Bey, Rus gemilerinin boğazlardan geçmesine kesinlikle karşı çıkıyor.
Osmanlı kurmaylarından biri, Sultan’a; “Bu aynı zamanda Ruslar’ın Harem’e girmesine izin vermek gibi bir şey” dedi.
Daha sonra bu bilgiler Kutuzov’a aktarılınca Rus elçi gülerek, “Harem harem olabilir, ama görev de görevdir” diyor.
Rus elçi Kutuzov, “Harem” sözünü duyunca aklına başka bir fikir doğuyor.
Elçi, Sultan’ın Gürcü asıllı annesi Mihrişah Valide’nin, Harem’de olduğunu biliyordu.
Ve Valide’nin, sultan olan oğlu üzerinde güçlü etkisini de öğrenmişti.
Boğazlar’la ilgili görüşmeler çıkmaz sokağa girdiği zaman Kutuzov hemen harekete geçti…
Rus elçi, risk alarak (bu suçun bedelinin idam cezası olduğunu biliyordu) gizlice Harem’e giriyor.
Elçi, girişte koruma müdürüne değerli hediye veriyor.
Kutuzov’un daha önce Harem koruma yetkilileriyle tanıştığı da iddia ediliyor.
Valide, Kutuzov’u samimi şekilde kabul ediyor.
Başta Boğazlar olmak üzere bazı konular görüşülüyor.
Rus elçinin Harem’e gizli girmesi tüm İstanbul’u ayağa kaldırdı.
Her yerde dedikodular dolaşıyordu.
Sultan, suçluların sert bir şekilde cezalandırılacağını duyurdu.
Fakat Kutuzov’dan iyi bir hediye alan Harem koruma müdürü, “Kutuzov 2. Katerina’nın en yakın arkadaşı” diyor.
Tarihçilere göre Sultan, bu olay sonucu Rusya ile ilişkilerin gerginleşmesini istemiyordu.
Rus tarihçiler, Kutuzov’un Harem ziyaretinin ikili ilişkilere fayda sağladığı görüşünde.
Mihrişah Valide, oğluna bazı önerilerde bulunuyor.
Sonuçta; Osmanlı, Fransa’ya karşı Rusya ile koalisyona girmeye razı oldu.
Ardından, 1798’te iki devlet ittifak kuruyor.
Rus donanması, İstanbul Boğazı’ndan geçiyor.
1794’te görevini tamamlayan Elçi Kutuzov, 1812 yılında Rusya'ya saldıran Napolyon ordusunu da yenmişti.
.
Fuad Safarov, dikGAZETE.com