Meslek yaşamımda yani yaşamımın bütününde tanıdığım anıt adamlardan biri.
Fısıltıyla söylenir “eski Komünist”miş, “İş bulamıyor”muş filan.
Bilen bilir; bulan bulurdu onu.
Ben ilk, şimdi katlı otopark olan “Site sineması”nın üstündeki bir gece kulübünde izlemiştim Ruhi Baba’yı; ikinci de “Halep Pasajı”nın girişinde solda bir pavyonda; “3. sınıf”.
Denildiğine göre, aynı yerde iki kez izleyemezdiniz; polis gelip kovdururdu.
Yıllar sonra Dostlar Tiyatrosu, Ruhi Su’yu tiyatromuzun Müzik Direktörü yaptı 1976’da; öncülüğünde “Dostlar Korosu”nu kurdu.
Giderek öğrencisi Sümeyra’yı aldı yamacına.
Ruhi Su’nun en çok istenen parçası Kazak Abdal’dan “Eşşeği saldım Çayıra” idi.
Dinleyicilere bakar, her zaman da bu isteği yerine getirmezdi.
Nakaratlara “atanın da … dökeninde …” sözlerini tamamlamaz, sazın tellerinde gezinerek tamamlardı.
Koyu paltosu, boynuna doladığı kaşkolu, siyah bağa gözlükleri, gümüş saçları ve bas bariton inanılmaz sesiyle, diplomat görünümlü Usta Timur Selçuk’un ilk konseri.
Adetiydi, hep bembeyaz giyinirdi.
Bizde Sabotaj Oyununu sergiliyoruz; oyundaki tüm tabure ve sandalyeler itfaiye kırmızısına boyanmış.
Biri de bir yandan piyano çalan Timur Selçuk’a verilmiş.
Sanatçı terlemiş; taburenin kırmızısı, pantolonuna geçmiş.
“Eşşeği Saldım”ı söylüyor; nakaratlar da da “Anasını… anasını…” diye tizden sesleniyor.
Hoş değildi; hele sonunda “Faşizmin de … Faşizmin de anasını… anasını…” demesi iyice tuhaftı.
Bir iki gün sonra Ruhi Baba geldi tiyatroya.
Merak ediyoruz;
- Hocam nasıl buldunuz konseri?
Her zamanki gibi, kelimeleri ve ses tonunu tartarak ve bir yandan dinleyerek, ağır ağır konuştu Ruhi baba:
- Çocuk güzel iyi, ancak bir nokta var; bir insan, başka bir insanın anasının hatırını bir kez sorar.
Pir Sultan Abdal konseri ilk prova!
Biz de 3/4 oyuncu Pir Sultan’dan deyişler okuyacak ve
sonunda iki çift bir semah döneceğiz.
Ruhi Baba’nın ilk sözleri:
- Çocuklar!.. Pir Sultan Abdal bu ülkede yanlış tanıtılmıştır. Solcu, devrimci değildir. Müslümandır.. Şiidir… Hızır Paşa, “Şaha gideriz” sözleri üzerine onu astırmıştır; ancak suçlandığı gibi kastettiği İran Şahı değil, “Kayıp 12. İmam”dır. Biz, Pir Sultan’ın sözlerine ne birşey katacağız ne de çıkaracağız.
Öyle de yapıldı.
Konser beğeniyle izlendi; yalnız Aziz Nesin, 3. Sırada “Oğul Su”nun, Ilgın’ın yanında oturuyor.
Ofluyor-pufluyor; çocuğu dürtüyor.
Üstlerine ışık düşüyor; oradan görüyorum.
Konser bitti, alkış kıyamet!..
Sahneden indim; Aziz Nesin, ateşten bir top gibi daldı içeri:
- Sizi mahvedeceğim!.. Dostlar Tiyatrosu sahnesinde bu Allah, Muhammed isimleri ne arıyor? Allah, Pir Sultan’ın belasını versin!.. Allah… … ...
Gerisini yazamam.
Tuhaf ya hu!
Behice hanım orada, Mehmet Ali Aybar davetli.
Solun kaymak tabakasının üst kaymağı orada
Bu tepki niye?
Bir hafta kaç kez aradı.
- Siz Dostlar olmasaydınız bitirir mahvederdim sizi!
Nedenini araştırdım ve biyografisinde buldum.
5 Vakit namazında babası, onu “Kur’an’a” göndermiş; o da hocasından çok sopa yemiş.
Bir de mahallede herkesin itip-kaktığı bir meczup varmış, onu çok severmiş o da ona meyve filan verirmiş.
Bu kadar basit ve bir o kadar vahim.
Ruhi Baba için getirilen tek bir eleştiri vardı;
“Türküleri öyle bir söylüyor kapatıyor ki bir daha başkasından dinleyemiyorsunuz”
Doğru gibi gelirdi bana; sonraları kavradım ki buna üslup denirdi.
Her saz şairinin sazının belirli bir düzeni, akordu vardı.
Ve bir yazarı, müzisyeni, oyuncuyu sanatçı yapan, kendine has bir üslubu olmasıydı.
Dostlar Tiyatrosu, “1 Mayıs 77”ye Dostlar HASAD ve Dostlar KOROSU ile katıldı
Geçitten sonra Ruhi Su, Gezi’nin merdivenlerine kurulu tribüne yerleşti; Kürsü sağlarında kalıyordu.
Biz, Levent’le aşağıdan koro yapacağız; Ceco da “DİSK MARŞI”nı söyleyecek.
Birden patronu aşağı indirip, alelacele DİSK Başkanı Kemal Türkler’i kürsüye çıkardılar.
Meğer, PTT’nin oradan “Maocular.. Goşist Guruplar” alana girmeye başlamışlar!
Ben;
“Ya hu şimdi başkanın konuşması çekilmez” dedim.
Levent, TKP’li olmasına rağmen;
“Haklısın” dedi.
Pankartı derleyip-toplayıp, Şişli’ye tiyatroya doğru yola çıktık.
Hemen arkamızdan vaveyla kopmuş.
Anlatıyorlar:
Kurşunlar yağıyor, ses bombaları…
Özellikle, İntercontinental Oteli’nden uzun namlulu silahların hedefi Kürsü ve yanındaki tribün.
Herkes kendini atmış yere, tam siper…
Ruhi baba…
İstifini bozmadan “Dalay Lama” emsal oturmuş.
Ateş kesilince;
“Haydi bakalım, kalkın çocuklar!..” diyerek civcivlerini toplamış.
Telefon etti tiyatroya; evi yakında, arka sokaklarımızdan birindeydi.
- Çocuklar bizde eksik yok saydım…
Sıdıka, onlara çay, kurabiye, kek çıkardı.
Biraz heyecan var tabii.
“Merak etmeyin çocuklar! Bu işlere girince böyle şeyler olur” dedim.
Bir sene sonra patron lokavt ilan etmiş, haberimiz yok!
“Dostlar” giderek “Dost”a dönüştü.
Ruhi Su kanser oldu.
Hastalık ilerledi.
Bir umut dışarıya tedaviye gidecekti.
Olmadı.
Ömrü boyunca bu ender sanatçıya zulmeden sistem, Pasaport vermedi ona.
Ruhi Su öldü 1985
Ruhi Su Dostlar Korosu yaşıyor 2020
-“Hayatta Oynamam” kitabımdan-.
Ulvi Alacakaptan, dikGAZETE.com