Rakı Türkiye mi?!.
Balıkesir Marmara Adalar Belediyesi’ni ziyaretinde halka hitap eden CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP döneminde 1 litre rakının 140 lira olacağını ifade edip, şöyle konuşmuştu:
“CHP gelince bir dönem değil, bir dönemde yarısı zor olur. Ama 10 yılın sonunda Türkiye hem Avrupa Birliği'ne girecek hem oradaki ülkeler kadar güçlenecek. 10 yıl sonra şöyle hesap edin; maaş bugünkü maaş gibi olsun, masraflardan bir sıfır atın. Yani ulaşım 500 lira değil 50 lira, dana kıyma 55, kuzu pirzola 70 lira, bir litre rakı 140 lira. Hesap böyle…”
Özel’in rakı açıklaması, Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2014 yılında, “Partiyi rakı sofralarında kurtaranlardan temizleyeceğim” sözlerini yeniden gündem getirdi.
Geçmişte, yazdığı bir yazıda; “Rumlar öyle meze yapar ki kardeşim, helali hoş olsun, Kıbrıs'ı veresin gelir” şeklinde skandal ifadeler kullanan Yılmaz Özdil; Özgür Özel'in rakı vaadinden sonra “Aman rakı demeyim falan bir şeyler derler falan değil hiç kıvırmadan, rakıyı hiç böyle eğip bükmeden cesur şekilde dile getirdiği için ben kendisini yürekten kutlarım; bütün samimiyetimle söylüyorum!.. Çünkü bak hep söylerim rakı içki değildir. Rakı vatan sevgisidir. İki tek attığında böyle 'Ne olacak bu memleketin hali’ diye kafa yorulmasının sebebi ondandır. …Türkiye rakıdır, rakı Türkiye’dir” demiş.
Genel itibariyla rakı konusunda benzer şeyleri sürekli söyleyen hatta rakı isimlerinin ilk zamanlar kadın isimleri olduğunu belirten Yılmaz Özdil’in, Rumlarla ilgi söylemlerini kan çekmesi olarak değerlendirmek lazım.
Rakının milli olduğunu da söyleyen Özdil, ne kadar doğru söylüyormuş bakalım…
Doğu Roma’da 5. yüzyılda rakı benzeri bir içkinin olduğu kayıtlarda geçmektedir.
Anadolu’da en eski rakı üretimi ve ticaretinin ilk olarak 15. Yüzyılda Trabzon bölgesinde yapıldığı kaynaklarda görülmektedir.
Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde rakı, Rumlar tarafından üretilmeye başlanmış ve zamanla Osmanlı coğrafyasına yayılmıştır. Rakı benzeri birçok içki, Yunanistan, Bulgaristan ve Akdeniz çevresindeki bazı ülkelerde de üretilmektedir.
Bulgaristan'da genellikle erik ve üzümden yapılan Bulgar rakısı Mastika, Targovitsche ve Pechterska isimleriyle bilinir.
Yunanistan'da üzümden üretilen benzer bir içkiye Uzo; anasonlu ve kurum üzüm sumasından yapılan sert içkiye Tsipouro denir.
Ülkemizde rakı, fabrika üretimi olarak 1880’li yıllarda faaliyete geçmiştir!..
Özdil’in rakı içmesi ne beni ne de başkasını ilgilendirmez!.. Her türlü içebilir…
Kendileri rakı içtiği için herkesi rakı içiyor zannediyor!..
Rakı, milli bir içki olsa, en azından diğer alkollü içkilerden daha çok tüketilmesi gerekmez miydi?!.
Bakınız; Türkiye’de tüketilen içkilerin yüzde 60'ı bira, yüzde 35'i ispirtolu içkiler ve yüzde 5'i şaraptan oluşmaktadır!..
Rakıyı devamlı gündeme getiren Yılmaz Özdil’in, Özel’i destekleyici bu son çıkışı, Özgür Özel ile hakarete varan sözlerinden geri dönme girişimidir!
Daha önce aralarında geçen tartışmada Özdil; “Erken seçim istemiyor, AKP’nin toparlanmasına fırsat tanıyor” dediğim için bana saldıran Özgür Özel, sana bu iftiranı yedireceğim” demiş; Özgür Özel ise; “Kutuplaşma ortamından beslenenler var. Normal siyaset ortamında kendisine yer olmadığını düşünenler var… Bunlar kutuplaşma olmasa yaşayamazlar” karşılığını vermişti!..
Basının güya önde gelen isimlerinin büyük çoğunluğu kısır döngü içerisindedirler!.. Çok bilgi sahibi de değildirler!..
Böylesi çıkışlarla ekonomik olarak kendilerine pay alma peşindedirler.
Para için denedikleri ikinci yol ise Atatürk istismarıdır!..
Önceki hafta video yayımlayan ve paylaşım yapan Özdil, şöyle diyordu: “Mustafa Kemal olmasa, Malazgirt'in hiçbir önemi olmayacaktı. Mustafa Kemal olmasa İstanbul'un fethinin hiçbir önemi olmayacağı gibi…”
Kendisine yazdığımız yorumu buraya alalım ve ardından son sözü söyleyelim: “Tarihimize sahip çıkalım eyvallah ama saçmalamaktan da utanalım!.. Malazgirt olmasa, Osmanlı olmazdı, Fatih olmasa Konstantinopolis/İstanbul olmaz; Doğu Roma'nın başkenti olmaya devam ederdi.
Osmanlı olmasa Atatürk subay olacak ordu bulamazdı. Osmanlı olmasa Atatürk, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e rejim değişikliği yapacak bir devlet bulamazdı. Dolayısıyla Atatürk olmazdı. Atatürk olmasaydı sen de 2.500 TL'ye kitap satamazdın. Ayrıca Osmanlı olmasa, Aksaraylı bir baban olmaz, Girit'te yerel bir gazetede fahri muhabir olabilirdin belki!.. Ahmet Özhan ve Elif Şafak'ın Celaleddin Rumi'yi ekmek kapısı yaptığı gibi, sen de Atatürk'ü ekmek kapısı yaptım diye bütün tarihi yok sayma!..”
Son sözümüz de şöyle olsun… Din tüccarları gibi, Atatürk istismarcıları da iki şekilde yollarını(!) bulmaktadırlar! Atatürk’ü istismar etmek ve kendilerine yakın hissettikleri parti/belediyelerden nemalanmak!..
Başka bir amaçları varmış gibi görünse de, yok!..
.
Ali Mevlüt Kaya, dikGAZETE.com
.