MOSKOVA
28 Kasım -1 Aralık 1943 tarihleri arasında yapılan Tahran Konferansı.
Konferansa katılan dünya liderleri Josef Stalin (SSCB), Franklin D. Roosevelt (ABD) ve Winston Churchill (İngiltere)…
SSCB'nin Tahran Büyükelçiliği'nde gerçekleşen görüşmelerde Stalin, Nazi Almanyası'na karşı ikinci cephenin açılmasını isterken, ABD ve İngiltere liderleri, buna pek sıcak yanaşmıyordu.
Stalin aniden ayağa kalktı ve Sovyet heyetine dönerek, "Kalkın gidelim, vatanımızda yapacağımız daha önemli şeyler var" dedi. Stalin'in bu davranışı, herkesi şoke etti. Sonuçta, ikinci cephenin açılmasına karar verildi.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Moskova’da, İkinci Dünya Savaşı’nda Kızıl Ordu'nun Nazi Almanyası karşısındaki zaferinin 75. Yıl kutlamaları nedeniyle düzenlenen askeri geçit törenindeki konuşmasında şu cümleler dikkat çekti: "Kızıl Ordu savunmasaydı dünyamızın bir geleceği de olmazdı. Nazizme karşı mücadelede esas yükü Sovyet halkı omuzladı."
Dikkat ederseniz Putin, her defasında savaştan konu açılınca duygulanıyor ve bu duygularını da paylaşıyor.
Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov'un dediği gibi; 9 Mayıs Zafer Bayramı, Putin için de kutsal bir bayram. Çünkü Putin'in ailesi de bu savaşın acılarını yaşamıştı.
Bu arada geçenlerde Putin, Rus gazetecilere Kremlin Sarayı'ndaki çalışma odasının yanı sıra gizli odasının da kapısını açtı.
Putin, bazen çalışmak için Kremlin’de gecenin geç saatlerine kadar kalması gerektiğini, sık sık da geceyi burada geçirdiğini anlattı.
Putin, ayrıca gizli odasını anlatırken, savaş gazisi babasının Sivastopol’de bir denizaltıda görev yaptığı sırada çekilmiş fotoğrafını da gösterdi.
Dediğim gibi İkinci Dünya Savaşı konusu Putin için de çok hassas bir konu. Çünkü anne ve babası ve 2 yaşındaki abisinin yaşadıklarını hatırlayınca kendini tutamıyor…Bu duygularını ya kaleme alır, ya da anlatır.
Putin, geçtiğimiz günlerde de Washington merkezli askeri analiz dergisi “The National Interest” (NI) için kaleme aldığı "Büyük Zaferin 75. yılı: Tarih ve gelecek karşısındaki ortak sorumluluk" başlıklı makalesinde de bu duygularını saklayamadı.
Makalede Putin, genelde İkinci Dünya Savaşı'nın nedenlerini ve sonuçlarını değerlendirmişti.
"Geleneksel bir deyim vardır: Savaş her ailenin tarihinde derin iz bıraktı. Bu ifadeler, milyonlarca insanın yaşamı, sıkıntılar ve acılar, ayrıca onur, hak ve hatıralarına dayanıyor" diye anlatan Rusya lideri, 2 yaşındaki ağabeyi Vitya’nın öldüğünü ve annesinin mucizevi bir şekilde hayatta kaldığını ve Naziler tarafından kuşatılmış Leningrad’ı (şimdiki St.Petersburg) ve kentin yaşadığı korkunç acıları anlattı.
Putin'e göre babası evde kalabilirdi, ama eline silah aldı ve gönüllü olarak, doğup büyüdüğü Leningrad şehrini savunmak için cepheye gitti.
Babasının savaşta ağır yaralandığını ifade eden Putin, "Babam ve annemle bu konudaki sohbetleri, onların duygularını kutsal bir şey gibi kalbimde saklıyorum" diyerek vurguluyor.
Daha önce de kaleme aldığı yazılarında ailesinin savaşta yaşadığı acıları anlatmış olan Putin, özellikle babası savaştayken ağabeyinin tahliye için annesinden alınarak kreşe götürüldüğünü duygulu ifadelerle anlatmıştı.
Putin, ağabeyinin kreşteyken difteri hastalığına yakalandığını ve öldüğünü söylüyor. 1940 doğumlu ve 1942’de hayata veda eden ağabeyi Vitya'nın yıllar sonra kuşatma sırasında hayatını kaybedenlerin büyük bölümüyle birlikte Piskaryovskoye’de toprağa verildiği ortaya çıkmıştı.
Son olarak Peskov'un geçen yılki cümlelerini hatırlayalım: “Putin'in savaşın acılarıyla ilgili duygularını anlayabilmek, görebilmek ve hissetmek için St.Petersburg kentinde her yıl geleneksel olarak düzenlenen anma günlerini dikkatle izlemekte fayda var.”
Kremlin Sözcüsü Peskov, "Sayın Putin'in Piskaryovskiy Anıt Mezarı'na çiçek bıraktığını ve abisinin defnedilmiş olduğu toplu mezarın önünde durduğunu anlatan görüntülere bakmayı öneriyorum… Bu sahneler açıklamasız ve sessiz olarak izlenebilir" diye bir öneride de bulunmuştu.
.
Fuad Safarov, dikGAZETE.com