?>

PUTİN: Uluslararası ilişkiler hareketleniyor!

Dimitri Kherson

5 yıl önce

ANALİZ

“Dünya tehlikeli bir noktaya geldi. Uluslararası ilişkiler hararetleniyor” bu sözler, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından Moskova’da düzenlenen Rusya Federasyonu Dışişleri eski Bakanı ve Başbakanı Yevgeniy Primakov’un doğumunun 90. Yıldönümüne adanan V. “Primakov Okumaları” Bilimsel Uzmanlar Forumu’nda dünyadaki güncel politikaya dair söylendi.

Bu yılki foruma 29 ülkeden 500’den fazla uzman katılım sağladı.

- Primakov Okumaları

Bu seneki forumun başlığı: “Muvaceheye Dönüş: Alternatifler var mı?” idi. Buna yönelik; uluslararası güvenliğin ve istikrarın riskleri, silah kontrol anlaşmaları sisteminin bozulması, küreselleşme modelinin dünyada yarattığı kriz ve korumacı önlemlerin kötüye kullanımı konuları tartışıldı. 

Rusya Devlet Başkanı’nın forum aracılığıyla verdiği “Dünyadaki mevcut durumun tehlikesi” mesajı, tesadüf değildir.

- Vladimir Putin, Primakov Okumaları’nda konuşma sırasında…

Vladimir Putin konuşmasında: “Dünya tehlikeli bir noktaya geldi. Uluslararası ilişkiler hararetleniyor. Gittikçe artan muvacehe durumu, bazı ülkelerin siyasi ve iktisadi çıkarlarına yönelik acımasız, bencilce zorlamalarına; özellikle yaptırımlar ve ticaret savaşları yoluyla gerçek ve uygulanabilir alternatifler bulmaya çalışmalıyız. Akut bölgesel ve küresel sorunlara karşı yapıcı çözümlere ihtiyacımız var.” dedi.

- Putin, St. Petersburg Ekonomi Forumu’nda konuşma yaparken…

Rus liderin, dünyadaki mevcut duruma dair bu değerlendirmesi ilk değil. 6-8 Haziran tarihlerinde düzenlenen St. Petersburg Ekonomik Forumu’nda dünyanın önde gelen haber ajanslarının temsilcileriyle bir araya gelen Putin, küresel bir çatışma tehdidi konusunda endişelendiğini dile getiriyordu. 

Durumu, Slav mitolojisindeki “Ateşten Yılan”a benzeten Putin:

“Nasıl bir dünyada yaşadığımızı, hangi tehdit ve tehlikelerin bizi beklediğini idrak etmeliyiz. 

Bu ateşten yılanı kontrol edemezsek, onu serbest bırakırsak, Tanrı bizleri korusun şişeden küresel bir felaket çıkabilir.” dedi.

- INF Anlaşması (Mihail Gorbaçov-Ronald Reagan)

Rusya Devlet Başkanı Putin’i endişelendiren bir diğer konu da Amerika Birleşik Devletleri’nin son dönemdeki hamleleri oldu.

ABD, 2002 yılında ABM - Anti Balistik Füze Anlaşması’ndan çekildi ve bu yılın başında INF - Kısa ve Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması’nın yükümlülüklerini askıya aldı. Ayrıca ABD, 2021 yılında sona erecek START - III Stratejik Silah Azaltma Anlaşması konusunda da Rusya ile müzakere etmeye istekli durmuyor. 

Silahlanma yarışını sınırlayan konularda Amerika’nın çizgisi oldukça net görünüyor.

- ABM Anlaşması (Leonid Brejnev-Richard Nixon)

Vladimir Putin’e göre dünyadaki stratejik istikrar tamamıyla tehdit altında.

Rus lider bu konuda yalnızca “Nükleer Kulüp” üyelerinin (ABD, Rusya, Birleşik Krallık, Fransa ve Çin) değil, dünyadaki nükleer güce sahip tüm devletlerin katılımıyla ortak bir çalışma yapılması gerektiğini belirtiyor. 

Putin, St. Petersburg Ekonomi Forumu’nda basın mensuplarıyla düzenlediği toplantıda şunları dile getirdi: 

“Bir kez daha tekrarlıyorum. Tabi ki bugün en önemli müzakereler, en büyük nükleer potansiyele sahip olan ülkeler olarak bizimkilerdir. (Rusya ve ABD müzakerelerini kast ediyor) Ancak bence bu müzakerelere resmi ve resmi olmayan beyanlar dahilindeki; nükleer güce sahip olan tüm taraflar katılmalıdır.

Müzakere edip bir karara varmamız için böyle geniş bir platform oluşturmak gereklidir. Ancak bu şekilde tünelin sonundaki ışığa ulaşabiliriz.”

- START 3 Anlaşması (Dimitriy Medvedev-Barack Obama)

Putin aynı zamanda Rusya’nın yapıcı ve eşit bir diyaloga açık olduğunu ve diğer ülkeleri de aynı şeyi yapmaya çağırdığını yineliyor. Rus liderin son zamanlarda ABD Başkanı Donald Trump ile yaptığı görüşmeler, geleceğe yönelik iyimser olmak konusunda ilham veriyor. 

Putin’e göre, ABD Başkanı’nın yeni silahların üretimi için büyük miktarda harcama yapılması hususunda endişeleri var. Kaldı ki bu miktarda bir para başka amaçlar için de kullanılabilirdi. 

Vladimir Putin, ABD Dış İşleri Bakanı Mike Pompeo ile Soçi’de yaptığı görüşmenin de olumlu bir şekilde geçtiğine inanıyor.

- Vladimir Putin - Mike Pompeo / Soçi Görüşmesi…

Ancak Rus liderini endişelendiren yalnızca nükleer güvenlik konusu değil. 

O’na göre, bugün Batılı ülkeler ve özellikle ABD, ticari ve ekonomik alanda açık bir baskı yapıyorlar. 

ABD’nin dayattığı model, yalnızca ticari alana etki etmiyor. Bu model bitmek bilmeyen çatışmalara ve savaşlara sebep olacak. Kaldı ki zaten Amerikan Doları, tek başına bir baskı aracı haline geldi. 

Putin, St. Petersburg Ekonomi Forumu’nun genel kurul toplantısında şunları dile getirdi: 

“Önceleri ticaret özgürlüğünü, adil ve açık rekabeti konuşan devletler; bugün ticaret savaşları, yaptırımlar, ekonomik baskı ve korkuyla rakiplerini ‘Pazar dışı yöntemler’ aracılığıyla ortadan kaldırmaya çalışıyorlar.”

Aynı zamanda, Batı dünyasının teknolojiyi dünyadaki ana istikrarsızlık kaynağı olarak tayin etme arzusunu da dile getiren Putin:

“Yeni teknolojik gelişmeleri tekelleştirmeye çalışmak ve bunun meyvelerine erişimi sınırlı hale getirmek; küresel eşitsizlik sorununu tamamen yeni bir seviyeye getirmektir.” dedi.

Bu bağlamda İngilizler’in ünlü Economist’in son sayısında ABD’yi dünyadaki gücünü güçlendirmek için yeni ekonomik silahlar kullanıyor diye nitelendirmesi tesadüf değildir.

Economist’e göre bu durum verimsiz ve tehlikelidir. 

Görülen o ki ABD’nin son dönemdeki tutumundan yalnızca Rusya değil en büyük müttefiklerinden biri olan İngiltere de rahatsız.

-BREXIT-

ABD Başkanı’nın 3-5 Haziran tarihinde Londra’ya yaptığı ziyaret, Avrupa - Atlantik topluluğunu bölen ve İngiltere’nin kendi iç politik durumunu ağırlaştıran büyük bir skandalla birlikte gerçekleşti. 

İngilizler’i, AB’den bir anlaşma yapmadan çıkmaya ve Brüksel’e 39 Milyar Sterlin (Yaklaşık 50 Milyar dolar) tazminat ödememeye çağıran Trump, böylelikle Avrupalı müttefiklerine karşı açıkça bir meydan okuma başlattı. 

ABD Başkanının adeta “Ateşe barutla yaklaşan” bu çıkışı, İngiltere’deki Brexit muhalefeti kesimi değil, aynı zamanda Londra’ya taviz vermek istemeyen Brüksel’i de kızdırdı.

Görünüşe göre Trump, Brexit hakkındaki söylemleriyle yalnızca Londra’ya değil tüm Avrupa’ya gerçek patronun kim olduğunu hatırlatmak istiyor.

Zaten son dönemde ABD ve AB arasındaki ilişkiler pek de normal boyutta değil. 

Geçtiğimiz yaz ABD, Avrupa’dan ithal edilen alüminyum ve çelik ürünlerine ekstra vergi getirdi. 

Ayrıca hatırlatmak gerekirse; Washington, AB’yi “Amerikan finansal sistemiyle bağlantısının kesilmesi” ile tehdit etti.

Dahası ABD sadece ekonomik alanda baskılar uygulamıyor.

Kuzey Akımı Projesi’ne yönelik Avrupa’yı tehdidi hala devam ediyor. 

ABD, kendi isteklerini dayatarak AB ülkelerinin savunmaya yönelik yatırımlarına da müdahale ediyor.

.

Dimitri Kherson, dikGAZETE.com

DAHA ÖNCEKİ YAZILAR:

Analiz: Ukrayna’nın Çöküşü ve Kehanetler -Dimitri Kherson-

Leonid Kuçma, artık bir suçlu…

YAZARIN DİĞER YAZILARI