?>

Putin'in satranç tahtasındaki Türkiye

Fuad Safarov

1 yıl önce

MOSKOVA

Rus-Türk ilişkilerinden bahsederken çok önemli tarihi bir detayı pek çok kimse bilmez; ama detaya girmeden önce İsrail istihbarat kurumu Nativ’in eski Başkanı Yakov Kedmi'nin Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ilgili bir analizine dikkat çekmek isterim.

Geçtiğimiz aylarda Rus TV Tvsentr (ТВ Центр) kanalında ünlü Rus siyaset bilimci Dmitri Kulikov'un bir programına konuk olan Kedmi, Putin ve Türk mevkidaşı Recep Tayyip Erdoğan'ın şahsi ilişkilerden yola çıktığı yönündeki görüşmelere katılmadığını ifade ederken, “Rusya ve Türkiye, bugün karşılıklı ulusal çıkarların korunması için hareket ediyor ve bu, her iki tarafa da faydalar sağlamakta" şeklinde değerlendirmede bulundu.

Rusya Devlet Başkanı’nı şahsen tanıdığını da belirten Kedmi, “Putin, diğer ülkeler ile ilişkilerde aşılamayan ulusal çelişkilerin veya ortak ulusal çıkarların olup olmadığını dikkate alır. Putin’e göre Rusya ve Türkiye arasında çelişkilerden ziyade, ikinci ya da üçüncü derecede görüş ayrılığı olan konular var. Zira bu konular ortak çıkarlardan daha az önemli” dedi.

Şimdi gelelim yazımın başında bahsettiğim o önemli tarihi detaya…

Mesele şu ki; Rus-Türk tarihi ve diplomatik ilişkilerinde Rusya lideri olarak ilk kez Türkiye'ye resmi ziyareti Vladimir Putin gerçekleştirdi.

6 Aralık 2004’te Putin, Türkiye’ye ilk resmi ziyaretini gerçekleştirirken, aynı zamanda iki ülke tarihinde önemli bir adımı da atmıştı.

Putin’den önce, 500 yılda hiçbir Rus Çarı, Sovyet Genseki (Komünist Partisi Genel Sekreteri) ve Rusya Devlet Başkanı, Türkiye’ye resmi bir ziyarette bulunmadı.

Bu arada, Putin, 2004 yılında Türkiye izlenimlerini Türk basınına şöyle anlatıyordu:

“Benim için Türkiye, güneyimizdeki NATO üyesi bir ülkeydi. Yani, bizim düşmanımız olarak görülüyordu… Antalya’ya birkaç sefer gittim. Ve size samimi olarak söyleyeyim, mest oldum. Bu ziyaretlerim sayesinde ülkeniz hakkındaki düşüncelerim kökünden değişti. Yukarıda bahsettiğim 'NATO ülkesi düşman Türkiye’ kalıpları, bir anda kafamdan silindi gitti. Ziyaretlerim sırasındaki Türk halkının bize gösterdiği ilgi, Türkiye hakkındaki düşüncelerimin temeline yerleşti.”

Tüm bunları hatırlarken, Putin'in, satranç tahtasında Türkiye'ye ne kadar önem verdiğini anlamak zor değil.

Putin'e kadar Rusya'da "Başlıca düşman ülke Türkiye" diye önyargılar hakimdi.

Putin, satranç tahtasındaki bu kuralı değiştirdi.

Putin'in politikaları (ve Erdoğan'la şahsi dostluk ilişkilerinin de önemli rolü var) sayesinde bugün Türkiye, Rusya'nın başlıca stratejik ortaklarından birine dönüştü.

Bugün Ukrayna krizi nedeniyle Batı, Rusya'ya savaş açarken, Türkiye, Moskova'ya yönelik yaptırımlara katılmadı.

Türkiye, bugünün uluslararası jeopolitik koşullarında Rusya için çok çok önemli ülke durumuna geldi.

İkili ticari işbirliğinin önemini vurgulamakta da fayda var. 

Anlaşılan 2000'li yılların başlarında Putin, Türkiye ile ilgili stratejisinde hatasız bir hamle geliştirdi.

Klasik bir atasözü var: Düşman kazanmak kolay, dost kazanmak için çok zor. 

Elbette uluslararası politik arenada ve karşılıklı ilişkilerde dostluklardan ziyade çıkarlar ön plandadır. Türkiye ve Rusya da karşılıklı yarar sağlayan çıkarlara göre hareket ediyor.

Eh... Keşke Batı ülkeleri de bu mantıkla hareket etseydi... Ya da bugün gerçeği görerek ona göre hareket etseler... Çünkü zarardan dönmek için geç değil...

Batı'nın Rusya'ya yönelik politikaları çıkmaz sokağa girdi. Ama yine de Batı, Türkiye gibi kendi ulusal çıkarlarından hareket ederse, o çıkmaz sokaktan çıkılabilir.

.

Fuad Safarov, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI