?>

Prof. Abdülhalûk Çay’ın Karamıkbeli iddiasına bir cevap

Ramazan Topraklı

2 yıl önce

Harita 2. 1176 yılı. Tarihî Kentler ve İbn Hordazbih ile el-İdrîsî’nin verdikleri Tarihî Yollar.

PROF. ABDULHALÛK ÇAY’IN KARAMIKBELİ İDDİASINA BİR CEVAP

Özet

Tarihçinin, Remsi (Ramsay) ve onun gibilerin iğreti tarihî coğrafyası üzerine kurdukları tarihin, Osmanlı arşiv belgesindeki Yenice Köyü Köprüsü’nü fark etmemle birlikte, çok yanlış ve savunulamaz olduğunu gördüm. 

Tarih çalışmalarımı, temelini bizzat kendimin attığı sağlam tarihî coğrafya üzerine bina ettim. 

Beni yazmaya sevk eden olay, 5-19 Eylül 1176 günlerinde kendi köyüm Kötürnek’te ordugâh kuran Sultan Kılıçaslan’ın kazandığı Miryokefalon Savaşı idi.

Miryokefalon Savaşı, 17 Eylül 1176 tarihinde (11-12 RA 572 Cuma) Roma imparatoru Manuel ile Türkiye Selçuklu Sultanı Kılıçaslan arasında ve Kemer Boğazı ile Gelendost-Köke köyü arasındaki 10 millik Anayol (via regia) üzerinde yapıldı. 

Roma askerleri Kemer Boğazı’nda bulunan köprüden itibaren Türk topraklarına girmiş ve Roma ordusunun önü Köke köyüne geldiği vakit, arkası da köprüyü geçmişti ki, her yerde birden savaş naraları işitilmiştir. Türklerin Sivrisi, Sivrice veya Sivri’l-Semmâni dediği geçitte Sultan Kılıçaslan’ın galip gelmesi üzerine, İslâm âlemi bayram etti ve Mes’ûd’un oğlu Sultan Kılıçaslan’ı kutladı.

Abstract 

(An answer to Prof. Abdulhalûk Çay’s claim on Karamikbeli)

When I noticed the Yenice Village Bridge in the Ottoman archive document, I saw that the history that historians built on the makeshift historical geographies of W. M. Ramsay and those like him was very wrong and untenable. I built my historical studies on a solid historical geography, the foundation of which was laid by myself. The event that prompted me to write is, the Battle of Myriokephalon which was won by Sultan Kılıçaslan who had encamped in my own village (Koturnek) on September 5-19, 1176.

The Battle of Myryokephalon was fought on 17 September 1176 (Friday 11-12 RA 572) between the Roman Emperor Manuel and the Turkish Seljuk Sultan Kılıçaslan; It was fought on the 10-mile-long via regia between Kemer Strait and Gelendost-Köke village. Roman soldiers entered Turkish territory from the bridge on Kemer Strait, and when the front of the Roman army came to the village of Köke, the back of it had already passed the bridge, and war cries were heard everywhere. After Sultan Kılıçaslan was victorious in the pass which the Turks called Sivrisi, Sivrice or Sivri'l-Semmani, the Islamic world celebrated and congratulated Mes'ud's son Sultan Kılıçaslan.

Tenkit

Miryokefalon Savaşı ile ilgili bazı bilgiler Niketas Khoniates’in “Tarih” adlı yapıtından gelir. Aşağıda savaş yeriyle ilgili Niketas’ın ifadelerinin Fransızca tercümesi ile Türkçe tercümesini veriyorum.

1685 yılındaki Fransızca metnin çağdaş Fransızca hâli (Eriman Topbaş)

Le Sultan lui ayant demandé une seconde fois la paix, et n’en ayant point reçu d’autre réponse sinon qu’il satisferait à ses demandes lorsqu’il serait arrivé à Cogni, il dressa une embuscade dans le pays de Sybrize, par où le Romains devaient passer en partant de Myriocépfale, C’est une longue vallé, bordée d’un côté par de hautes montagnes, et de l’autre par de profonds précipices (Khoniates, 1685: 121).

Fransızca metnin Eriman Topbaş tercümesi

“Ondan (Manuel’den) ikinci defa barış talep eden ve ondan Cogni’ye [Konya] vardığında taleplerini karşılayacağını [söylemenin] dışında hiçbir cevap alamayan Sultan, Romalıların Miryokefale’den hareket ettikten sonra geçmek mecburiyetinde oldukları Sybrize ülkesinde pusu kurdu. [Zira] Sybrize bir yanı yüksek dağlarla ve diğer yanı derin uçurumlarla çevrili uzun bir vadidir” (Khoniates, 1685: 121). (bk. Şekil 1.)

Bu metnin, Miryokefalon Savaşı ile meşgul olmuş tarihçiler tarafından nasıl değerlendirildiğini ele almak ve savaşın “gerçekten nerede yapıldığını” anlamak konusunda bize bir hayli yardımı olacağını düşünüyorum.

Sybrize (Τξυβριτξή), Kinnamos’un Türk dilinde Τξιβρηλιτξημανη (Tzibrelitzemani), Manuel’in mektubunun İngilizce çevirisinde Cybrilcymani yazılan kelimedir. 

Bu yer, Sivrisi, Sivrice veya Sivri’s-Semmâni (Sivri’l-Semâni), yani Yağcı Sivrisi denilen Gelendost-Yenice Sivrisi’dir. 

Bu yerin Roma dönemindeki adı Pion Tepesi idi (Remsi, 1960: 117) ki, Pion, eski Yunancada “yağ” veya “yağ saklanan yer” demektir (Prof. Ümit Fafo Telatar).

Bu metni, çalışmalarında değerlendiren tarihçilerden biri de A. Çay’dır. “Anadolu’nun Türkleşmesinde Dönüm Noktası, Sultan II. Kılıç Arslan ve Karamıkbeli (Myriokefalon) Zaferi (17 Eylül 1176)” adlı doktora tezinde O, bu metni, “Khoniates, Manuel’in hareketini anlatırken ‘Myriokefalon istihkâm harabelerinden’ önce onun Kogni adlı bir noktaya ulaştığını haber vermektedir” diye çevirmiştir ki, yanlıştır. 

Çay devamla, “Kogni adı verilen yerin neresi olduğu hususunda, savaşla ilgilenenler bugüne kadar hiç üzerinde durmamışlardır. Hâlbuki Niketas’ın kaydı gayet açıktır: “Sultan ona ikinci bir barış çağrısında bulundu ve isteklerine uygun bir cevap alamadığından, İmparator, Kogni’ye geldiğinde Sultandağları eteklerinde pusu kurdu ki, buradan Myriokefalon’dan çıkan Romalılar (Bizanslılar) geçeceklerdi” (Khoniates, s. 121). 

Bize göre bu nokta, Sultan Dağları’nın geçit verdiği Karamıkbeli’nin ilerisinde olup, bugün Karamık Köyü adını taşıyan -Afyon’un Çay İlçesine bağlı küçük bir yerleşme merkezinin bulunduğu yerdir” der (Çay, 1984: 85-86).

Çay’ın iddiası, kitap çıktığında büyük ses getirmiş, askerî dergilere bile yansımıştı. 

Hatta Prof. Ebru Altan, Çay’ı kaynak alarak, “Sultan, Homa’dan ayrılışından itibaren Bizans ordusuna karşı yıpratma taktiğini kullanarak onları istediği yere çekmeyi başardı ve savaşın Türk topraklarında yapılmasını sağladı. Bir kısım kuvvetlerini Yalvaç ovasında toplayan II. Kılıçarslan Karamıkbeli’ne kuvvetler sevk etti. Akşehir üzerinden Konya’ya gitmek yerine Karamık belinden geçerek Yalvaç ovasında Türkleri baskına uğratmayı düşünen İmparator Manuel, Homa’dan sonra Düzbel-Kartı-Haydarlı-Uzunpınar güzergâhını takip etti” der (Türkler, Cilt: 6, s. 630-634). 

Hâlbuki bu görüş, Manuel’in mektubuna tersti. Çünkü Manuel, Anayol’da Konya’ya doğru ilerlerken, Uluborlu’yu geçtikten sonra aniden Türklerin saldırısına uğramıştı ki, Manuel’in Sultan’ın nerede bulunduğundan haberi yoktu.

Gençlik yıllarında yazdığı doktora tezinde Çay, Kogni (Cogni) denilen yerin Konya olduğunu bilmediğinin işaretini veriyordu. 

Esasen doktora tezini, kapaktan kapağa okumak zorunda olan doktora tez danışmanı da bu yanlışlığı fark etmemişti. 

Fransızca metni çeviren ve kendisine Çay’ın tercümesini gösterdiğim merhum Eriman Topbaş, Cogni’nin Konya olduğunu herkes bilir; Çay Hoca böyle bir hatayı nasıl yapar diye hayret etmişti. 

Malûm Çay, kitabını doçentken yayınlamıştır. 

Kaldı ki, Eriman Topbaş’ın tercümesinde görüldüğü gibi Manuel’in Kogni’ye gelmesi diye bir olay da yoktur! 

Olay, Manuel’in, “Kogni’ye (Konya) geldiğimde Sultan’a gerekli cevabı vereceğim” diye, Türk elçisini reddetmesi olayıydı. 

Prof. Çay, Claude Cahen’den yaptığı alıntıda; “Manuel, Sultan’ın teklifini tekrar reddederek, barış şartlarını Konya’da görüşebileceğini söyledi” derken kendisiyle de çelişmiştir (Çay, 1984: 101). 

Çay’ın iddia ettiği gibi, “Sultan’ın elçisinin üçüncü bir defa Manuel’e gelmesi” söz konusu değildir (Çay, 1984: 101). 

Türk elçisi, Manuel’e, büyük ihtimal ikinci defa Homa’da gelmiş ve Manuel elçiyi, “Sultan’la Konya’da (Kogni/Cogni) görüşebileceğim diyerek reddetmiş (Sultana gözdağı vermiş) ve Sultan, Sybrize (Sivrice, Sivrisi veya Tzibritzi) denilen yerde pusu kurmuştur. 

Olayın aslı ve esası bundan ibarettir.

Çay, davetimize icabetle üç kez Gelendost’a gelmiş çok beyefendi biridir. Biz, 16-18 Eylül 2011 günlerinde yapmış olduğumuz Hamideli seyahatinin son günü, Prof. Çay’a gezi heyeti huzurunda bu hatasını hatırlattık. 

Bilim adamı hata yapabilir. Ama Çay, o günden beri iddiasında ısrar etti; şayet hatasını itiraf edebilseydi gözümde daha da büyüyecekti.

Bu konuda Remsi (W. M. Ramsay), bize güzel örnektir. O, Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası adlı eserinde Çivril-Homa-Düzbel’i iddia etmiş, fakat Tomaşek’in ikazı üzerine Phrygia adlı eserinde “Hoyran Gölü ile Kundanlı arasında, dar bir geçidi” iddia etmiştir.

“Daha da doğudaki ülkeye ait olan konuyu burada tartışamayacağım; ama Miryokefalon, Tzyvritzi Kleisoura, Homa’dan başlayıp doğuya uzanan boğaza yerleştirmede yanıldığıma, beni Tomaschek’in ikna ettiğini söylemeye mecburum. 

Miryokefalon, Tarihî Coğrafyamı ve bu konudaki daha eski bir makalemi yazarken erişemediğim bir sürü kitapta görüldüğü gibi çok daha doğudadır. (…). Manuel’in yenilgiye uğratıldığı geçit, Limnai (Hoyran Gölü) ve Gondani (Kundanlı) arasında; her iki tarafı sarp kayalıklarla çevrili dar bir boğazda yer almaktadır. Barbarossa, (bahis konusu) boğaza uğramamak için Limnai’nin (Hoyran Gölü) kuzey-doğu ucundan; Kinnaborion (Geneli) vadisinden gitmiştir” (Remsi, 1897: 346-47).

Remsi, “Barbarossa, Hoyran Gölü’nün kuzey-doğu ucundan” geçti derken de yanılmıştır: Hoyran Gölü’nün kuzey doğu ucundan geçen tarihî yol Yoğurtçubeli, kuzey-batı ucundan geçen tarihî yol ise Bozdurmuşbeli’dir. İbn Hordazbih, 847 yılında bu iki yolu; el-İdrîsî (1100-1166) ve Peutinger ise sadece Bozdurmuşbeli’ni verirler. 

Bu üç kaynağa göre Hoyran Gölü’nün kuzey-batı ucu ile kuzey-doğu ucu arasında tarihî yol yoktur ve tarihî Anayol (via regia) Kemer Boğazı’ndan geçmektedir (Topraklı, 2013: 145-155). 

Tarihçi, İbn Hordazbih ve el-İdrîsî’yi araziye yerleştiremediği için tarihî yolları bilmemektedir ve Barbarossa, Uluborlu’dan sonra Bozdurmuşbeli’nden gitmiştir.

Çay’ın Miryokefalon Savaşı’nın yeri konusunda en büyük hatası da, Manuel’i, yanlış ve o tarihte olmayan bir yoldan yürütmüş olmasıdır. Hâlbuki Çay’ın kaynakçasında verdiği Ekkehard Eickhoff, 8. Türk Tarih Kongresi’nde (1976) sunduğu tebliğde, imparator Manuel’in Uluborlu’dan geçtiğini ve “via regia” üzerinden yürüdüğünü haber vermiştir. 

Prof. Çay’ın, kaynakçasında verdiği bu tebliğdeki ilgili ifadelere dikkat etmediği anlaşılmaktadır. Zaten Tomaşek’in (Tomaschek) ikazıyla Remsi’nin “Hoyran Gölü ile Kundanlı arasını” iddia etmelerinin temel sebebi, III. Haçlı Seferi’nde Firederik’in Uluborlu’dan sonra Bozdurmuşbeli’nden gitmiş olmasıdır (bk. Har.3, Har.2).

Türkler ile Firederik arasındaki ilk harp, Büyük Menderes’in kaynaklarında (Dinar/Pınarbaşı) oldu (Remsi, 1960: 139). 

Firederik, Uluborlu’dan bir gün sonra iki Mayıs günü Kayaağzı’nda, dağ (Gelincik) ile göl (Hoyran) arasında Türklerin ikinci bir saldırısına daha uğradı.

Esir Türk, Firederik’i, “30 bin Türk, Manuel’in mağlup olduğu geçitte sizi bekliyor; Manuel’e yaptıklarını size de yapacaklar” şeklinde uyardı. 

Kaynağın dediğine göre Firederik, Manuel’in mağlup düştüğü geçide girmemek için Kayaağzı’nda Manuel’in yürümüş olduğu via regia’dan (Kıral Yolu) sola sapmış ve üç Mayıs günü, Uluborlu ile Akşehir arasında bulunan yüksek bir dağı (Bozdurmuşbeli) aşmıştır (Eickhoff, 1981: 679, Hendy, 1985: 146). 

Kaynağın verdiği bu bilgiye göre Manuel’in mağlup düştüğü geçit, Kıral Yolu üzerindeki Kemer Boğazı ile Yenice Sivrisi arasındaki Yenice Derbendi’dir ve 1176’da Manuel, Uluborlu’dan geçmiş demektir. 

Filhakika bu geçit, “bir yanı yüksek dağlarla, diğer yanı derin uçurumları bulunan uzun bir vadidir” (Khoniates, 1685: 121, bk. Şekil 1). 

Hâlbuki tarihçi, iki yanı da dik olan bir vadi aramış (Şekil 2) ve Bağırsak-dere Boğazı’nı, (R.1)’deki gibi ibretlik bir yapay resimle tarif etmiştir. 

Bu kitap kapağı, insanın aklıyla alay etmektir. 10 mil uzunluğundaki bu geçide değil İmparator Manuel, kendileri de girmezler.

Şekil 1. Yenice Derbendi, Khoniates’e uygun olduğu halde, Şekil 2. Bağırsak-dere ve Kûfi Boğazları Khoniates’e uymamaktadır.

R.1. Bağırsak-dere Boğazı iddiasına ait kitap kapağının ön yüzü görülmektedir. Tamamı atlı olan Türk ordusu, böyle bir geçitte hareket edebilir mi? 

Biz, Çay’ın böyle büyük bir hata yapacağını düşünmediğimiz için ilk başta O’na eleştirel bakmadık ve kaynak aldık. Çay bize, 2011 yılındaki seyahat esnasında, gezi heyeti huzurunda, “Manuel’in Uluborlu’dan geçtiğini ispat et, sana inanayım” demişti. 

Biz de onun bu sözü üzerine 2012 yılında “Yol ve Tarih” adlı kitabımızı yazdık.

O an için bizim, III. Haçlı Seferi kaynaklarından haberimiz yoktu. Buna rağmen biz, Manuel’in Uluborlu’dan (Sozopolis) geçerek, Kemer Boğazı’na geldiğini ispat ettik. 

Bu ispatımız, Kelene (Kelainai) adlı ünlü Firik kentinin, Dinar’da değil, Kemer Boğazı’nda bulunduğunu ispat etmekle oldu: “Her yanı dik bayır olan Kelene Hisarı” (Arrianos, 1945: 62), Tzybritze denilen Yenice Sivrisi’nden başkası değildi. Çünkü Khoniates, “Honaz’dan imparator, Lampis üzerinden Kelene’ye yürüdü. Marsyas suyunun karıştığı Menderes’in kaynakları oradadır. Bundan sonra (bu yüzden) imparator, Homa ve Miryokefalaon’a geldi” (Khoniates, 1995: 123) demekle, Manuel’in en son geldiği yerin, Kelene olduğunu, savaşın da Kelene’de yapıldığını söylüyordu. 

Khoniates, “Manuel, Lampis üzerinden Kelene’ye yürüdü” derken, O’nun Uluborlu’dan geçtiği de anlatılmış oluyordu. Çünkü Lampis, Uluborlu ovasıydı ve ikinci kez Uluborlu’nun anılmasına gerek yoktu. 

Çay, sözünde durmadı ve 8-9 Mayıs 2017, Türk Tarih Kurumunda yapılan Miryokefalon Savaşı’nın Yeri Çalıştayı’nda eski yanlışlarını tekrarladı. 

O’nun bu hâli, istemeyerek de olsa bizi bu makaleyi yazmaya mecbur etti. Prof. Çay’ın kitabındaki hatalar, bunlardan ibaret de değildir:

Çay, Tralleis, Antiokheia, Luma, Pentakhira, Méandre, Hyelium, Limnochira isimlerinde de yanılmıştır (Çay, 1984: 123). 

Çay’ın 1177 yılındaki olayda zikrettiği Tralleis Barla, Antiokheia Yalvaç, Luma Barla-İlama, Pentakhira veya Pentapolis (Senirkent- İlegüp), Laodikya Eğirdir, Menderes ise Büyük ve Küçük Menderes’den farklı, Hoyran (Aulokran) ve Eğirdir (Ozolimne, Pusguse) gölleri arasındaki nehirdir. 

Edremit Yalvaç-A. Tırtar, Bergama Gaziri Adası, Khliara Yalvaç-Yk. Tırtar köyü yanındadır. Amorion Uluborlu (Sozopolis), Lampis Uluborlu-Senirkent ovası, Akhyraous ise Kötürnek köyüdür. 

Dikkat edilirse Pentakhira ile Pentapolis’in, Hyelium ile Barla-Boyalı Eye Burnu kelimelerinin aynı olduğu fark edilir. 

Hyelium evrimleşerek Eye olmuştur. 

Soubleon ile bir Khoma da Uluborlu şarkında ve Kemer Boğazı’nın batı yakasında vardır (bk. Har.1; Har.2; Turan, 1998: 214; Anna, 1996: 339).

Çay, birçok tarihçi gibi yanlış çeviri ve yanlış alıntıların kurbanı olmuştur. Remsi, Aydın-Tralleis’ten hariç, bir Tralleis de Denizli civarına yerleştirir ki, işte bu Tralleis Barla’dır. O, Akhyraous (Kötürnek) ve Kiminas’ı (Gemen-Yalvaç) Balıkesir, Lampsakos’u (Kemer) Lâpseki, Ankara’yı ise Kütahya Bergama arasına taşımıştır (bk. Remsi, 1960: Asia, Lydia ve Caria ile Hellespontus ve Bithynia Haritaları). 

Birçok tarihçi veya tarihî coğrafyacı, Manuel’i, hatalı olarak Honaz-Acıgöl-Dinar-Homa yoluyla yürütür. Hâlbuki Manuel, Honaz’dan itibaren Baklan ve Sundurlu yoluyla önce Homa’ya, sonra da Dinar’a gelmiştir. O’nun Acıgöl yanından gittiğine dair hiçbir delil yoktur. 

1146’da Manuel, Konya ric’ati esnasında Sundurlu yoluyla dönmüştür (Dirimtekin, 1944: 87, yıl 1146). 

1402’de Timurlenk İzmir’e, Kanunî ise Rodos seferine giderken, Kûfi Boğazı ve Baklan yoluyla Denizli’ye inmişlerdir. 

Türk tarihçisinin çok sık başvurduğu Remsi, hatasını şöyle açıklar: “Neticeyi bir kelime ile izah edebiliriz: ya benim eserim sırf bir hatadan ibarettir, yahut da Anadolu haritasının büyük bir kısmı tamamiyle değişmelidir” (Remsi, 1960: 106).

Remsi’nin ünlü eseri “Anadolu’nun Tarihî Coğrafyası” hatalarla doludur. Prof. Kurnaz’ın ifadesiyle: “Eskilerin hatası da bize yol gösterir ve ilmi nesiller tamamlar”. 

Onun için Remsi’ye müteşekkirim. 

Kimse, Çay’a saygısızlık ettiğimi sanmasın. Bu ilmî bir tartışmadır. Çay,Manuel’in Uluborlu’dan geçtiğini ispat et, sana inanayım” dememiş olsaydı; Kelene ve Apameia’yı, hâlâ 1176’da Rum toprağı olan Dinar’a yerleştiriyor olacaktık.

Sonuç

Miryokefalon Savaşı’nın yerine; 1-Manuel’in mektubu, 2-Kinnamos, 3-Khoniates, 4- Üçüncü Haçlı Seferi Kaynakları, 5-Süryani Mihail, 6-Ermeni Simbad ve 7-Ebû’l-Ferec olmak üzere yedi kaynak işaret eder. 

Tirli Vilyım savaş yeri için bir isim vermez ve “burada” der. Onun “burada” dediği yer, kaynağın Almanca çevirisinde Konya geçmiş olup, savaş yerinin Konya kentiyle bir ilgisi yoktur. Süryani Mihail’in Konya dediği yer, İbn Hordazbih ve el-İdrîsî’de “Rabaz-ı Konya” zikredilen ve Konya il hududundaki Yalvaç-Manarga köyüdür (Topraklı, 2013: 145-155). 

Bu yedi kaynağa göre savaşın yeri, Kemer Boğazı ile Gelendost Köke köyü arası ve Yenice Sivrisi’dir (bk. Har.3).

Manuel, Uluborlu’dan geçtiği için Tomaşek, Remsi, Turan, Sevim, Merçil ve Aykof, Kundanlı civarını iddia ettiler; şayet coğrafî değişimi ve Anayol’un Kemer Boğazı’ndan geçtiğini bilselerdi Kundanlı yerine Yenice Sivrisini iddia ederler; savaş yeri, yüz yıl evvelinden kesinleşirdi. Öyleyse Çivril-Kûfi Boğazı ve Afyon-Kızılören iddiaları ile Türk-Rum sınırının Eğirdir Gölü’nden geçtiğini söyleyen Bağırsak-dere Boğazı iddiası abesle iştigal değil midir? 

209 üniversiteye rağmen ülkede bu işi karara bağlayacak ilim adamlarının kalmamış olması ne kadar da acıdır.

Miryokefalon, on binlerce su kaynağının bulunduğu yer anlamında Kemer Boğazı, Uluborlu’ya 24 mil uzakta Bölük Ada’nın bulunduğu yerdeki kale ise Miryokefalon kalesidir (el-İdrîsî, 2000: II, 809). 

Türk-Rum hududundaki bu kaleden 20 mil sonra Kötürnek köyü (el-Alemeyn / Hısnu’l-Meclis), 15 mil sonra da Süryani Mihail’in zikrettiği Konya (Rabaz-ı Konya) gelir ki, Kılıçaslan’ın ordugâhı Kötürnek köyünde demektir (Topraklı, 2013: 145-155).

Miryokefalon ile başlayan çalışmam Herodotos’a, hatta daha ötesine uzandı ve bugüne kadar bize öğretilen Peçenek, Kuman, Selçuklu ve Beylikler tarihinin yanlış olduğunu gördüm (bk. dikGazete’deki yazılarım).

Malazgirt’ten 105 yıl sonra, 17 Eylül 1176 tarihinde Gelendost-Yenice Sivrisi’nde kazanılan zaferin 846’ncı sene-i devriyesinde bu toprakları bize vatan yapan gazi ve şehitlerimizi minnet ve şükranla yâd ediyorum.

.

Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com

Kaynaklar ve Tetkik Eserler

Arrianos (1945): İskender’in Anabasisi, Çeviri: Hayrullah Örs, Maarif Matbaası-İstanbul.

Çay, M. Abdülhalûk (1984): Anadolu’nun Türkleşmesinde Dönüm Noktası, Sultan II. Kılıç Arslan ve Karamıkbeli (Myriokefalon) Zaferi (17 Eylül 1176), Orkun Yayınevi-İstanbul.

Dirimtekin, Feridun (1944): Konya ve Düzbel (1146 ve 1176), Ahmet Sait Matbaası-İstanbul.

Eickhoff (Aykof), Ekkehard (1981): “Der Ort Der Schlaht Von Myriokephalon”, Bildiriler, II. Cilt, s. 679, VIII. TTK. 11-15 Ekim 1976, Ankara.

el-İdrisî (2002): Kitâbu Nüzheti’l-Müştâk fî İhtirâkî’l-Âfâk, I-II, Kahire.

Hendy, Michael F. (1985): Studies in The Byzantine Monetari Economy, c. 300-1450, s. 146-154, Appendix II.

İmparator Manuel’in İngiltere Kıralına Yazdığı Mektubun Tercümesi. Hamideli Tarih 04, s. 68, ter. Kâzım Y. Kopraman.

Khoniates, Niketas (1685): Histoire de Constantinople depuis le régne de L’ancien Justin, jussqu’à la fin de l’Empire, Traduite sur les Originaux Grecs par Mr. Cousin, Secrétaire d’Etat. Tom V., Imprimeur & Libraire ordinaire du Roi. Paris.

Khoniates, Niketas (1995): Historia (Ioannes ve Manuel Komnenos Devirleri), Çeviri: Fikret Işıltan, TTK-Ankara.

Remsi (Ramsay, W. M.) (1960): Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, Çev.: Mihri Pektaş, MEB-İstanbul.

Topraklı, Ramazan (2012): Yol ve Tarih, Dinar-Kemer Boğazı: Kelenai-Karaağaç Hattı, Semih Ofset-İskitler-Ankara.

Topraklı, Ramazan (2013): Hicrî 541/1146 Roma-Selçuklu Savaşları, Sütkuyusu Baskını ve Ammûriye, Sistem Ofset-Ankara.

Harita 3. 17 Eylül 1176 Manuel ile 3 Mayıs 1190 günleri Barbarossa’nın konumları.

Harita 1. 17 Eylül 1176 tarihi itibariyle Rum-Türk hududu ve Miryokefalon Savaşı için iddia edilen muhtelif yerler görülmektedir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI