Polonya’dan Belarus’a siyasi olarak sığınan gençten açık mektup
Belarus ile Polonya sınır hattında birkaç sene önce yaşanan büyük mülteci krizi hafızalarda tazeliğini halen koruyor. Hatırlanacağı gibi Polonya yönetimi, Türkiye üzerinden gelmekte olan Ortadoğulu mültecilerin Polonya’ya geçmek suretiyle devamında Almanya’ya ulaşmalarına her şekilde engel olmaya çalışmıştı Pandemi döneminde.
Beyaz Rusya’nın Polonya ile olan yüzlerce kilometrelik sınır hattı boyunca Polonya hudut muhafızları ve hatta doğrudan askerler, Minsk’e uçtuktan bir süre sonra hudut boyuna intikal edip oradan da Batı Avrupa yönüne doğru iltica etmek isteyen binler, hatta on binlerden oluşan sığınmacı topluluğuna, doğrudan ateşli silahları da kullanarak defalarca müdahalede bulunmuşlardı. Bunun sonucunda da yüzlerce mülteci ölmüş, kaybolmuş ve farklı şekillerde yaralanmıştı.
Polonya’nın Belarus sınırındaki Neo-Nazi uygulamaları ülkede büyük tepki toplamıştı!..
Polonya’nın o günden bugüne devam eden faşist iktidarının Irak ve Suriye başta olmak üzere yakın doğu kökenli sığınmacı adayları ile genel olarak Belarus Cumhuriyeti’ne karşı tatbik ettiği bu zalimane, vahşi ve gaddar zulüm politikasına doğal olarak ülke içinde ciddi muhalif sesler yükseldi ve yükselmeye de devam ediyor bugüne kadar.
Söz konusu siyaseti proteste eden ve daha fazla kabullenmek istemeyen bir dolu Polonya vatandaşı, doğudaki komşuları Belarus’a siyasi olarak sığınma yoluna gidiyor. Bunlara bir örnek de geçtiğimiz günlerde yaşandı.
Minsk merkezli bir insan hakları kuruluşu ile irtibata geçmek suretiyle genç bir Polonya vatandaşı daha Belarus’a sığındı. Bartłomiej Grzelec adında 29 yaşındaki Polonyalı, kaleme aldığı mektubunda, ülkesinden Belarus başkenti Minsk’e uzanan sığınış öyküsünün nedenlerini kaleme aldı.
Biz de bu haberimizde, söz konusu mektubun özetini yayınlamak suretiyle sizlerle paylaşıyoruz:
“Devletimin siyaseti ile AB’nin cinsel-kimlik ve sosyal politikasını onaylamadığım için..”
“Merhaba, adım Bartłomiej Grzelek. 29 yaşındayım. Polonyalıyım. Aslen Wroclaw şehrindenim. Vizesiz rejim kapsamında Belarus'a, Minsk'e geldim. Gezim bir manifesto girişimi ve de devletimin ve sözde elitlerinin izlediği politikalarla uyuşmadığımın bir ifadesidir. Belarus'a göçle ilgili bilgileri “İnsan Haklarının Sistematik Korunması Merkezi” adlı Telegram kanalında buldum.
Birkaç sene önce Polonya-Belarus sınırında Polonya Ordusu’nun ve sınır muhafızlarının, Belarus üzerinden Avrupa Birliği'ne (AB) girmeye çalışan göçmenlere yönelik muamelesine karşı çıktığından dolayı Belarus'a kaçan Polonyalı asker Emil Çeçko ile ilgili bir olay yaşanmıştı. Bunlar, birkaç yıl önce bu ülkelerin yakılıp yıkılması ile sonuçlanan NATO müdahalesi sonucunda normal bir yaşam sürdürme fırsatlarının kalmaması sebebiyle zorunlu olarak göç etmek zorunda kalan göçmenlerdi.
Devletimin politikalarıyla olan anlaşmazlığımın yanı sıra; AB’nin sosyo-cinsiyet kimliği ve sosyal politikalar alanlarında uyguladığı politikalara da katılmıyorum. Polonya bin yıllık geçmişi olan güzel bir ülke ama şu anda Polonyalılar tarafından değil, yabancı gizli servisler tarafından yönetiliyor. Bu nedenle komşu ülkelere karşı düşmanca bir politika izleniyor, maksimum Rus düşmanlığı yapılıyor ve doğudaki komşular Belarus ve Rusya ile ilgili gerçekler çarpıtılıyor.
Yaygın Rus düşmanlığı ve tarihi gerçeklerin çarpıtılması, Almanların ‘Orta Avrupa’ Planının veya Anglo-Saksonların ‘Denizlerarası’ projelerinin uygulanmasına yöneliktir.
Devletimin Belarus, Rusya gibi dost Slav ülkelerine yönelik bu politikasına katılmıyorum. Bir Polonyalı olarak ülkelerimizin iyi komşuluk politikası izlemesini; kültür, bilim ve teknoloji alışverişi sahalarında işbirliği yapmasını arzu ediyorum. Slavlar olarak farklılıklarımızdan çok ortak noktalarımız var...”
.
Okay Deprem, dikGAZETE.com