?>

Paris yolunda çıkartması kolunda

Ulvi Alacakaptan

2 yıl önce

PARİS YOLUNDA ÇIKARTMASI KOLUNDA 

O da ayrılmış dünyadan dün telefonla bildirdi HHK.

Onu mu yazaydım.

Yok acısı taze olanlar var.

Medyunu şükran olanlar da…

Benim ise bambaşka düşüncelerim.

Alacaklarımı “Hesap Günü”ne yapılandırmışım.

Korona Kapatmasıyım…

Bu sözü güzel bulmuşum.

Yok kendimi beğendiğim çok seyrektir; Çatal dilli, Yılan yüreklilerin iftiraları Cennet azığım.

Tarih 20 Temmuz ancak Temmuzlardan bir yirmi temmuz değil.

1974’ün Çıkartma günü Kıbrıs’a.

Paraşütçülerimiz semalarında Kıbrıs’ın; biz de gece treniyle bilmemkaç numaralı peronunda ‘Batı Garı’nın.

Paris yerinde dursun, sabah gasteleri alıp Almanca-Türkçe parklardan bir park beğenip Kıbrıs hatimi indirmekteyim.

Öğleden sonra ise metro ki dünyada ilklerden, otobüs Louvre gezip, Notredame’i Bastil durağında bu meşhur hapisaneyi bulamama şaşarak, yıkıldığını yıllar sonra öğrenişim.

Nerde internet, Google amca daha tıfıl, Versaay’ın şehir dışında, yakınına trenle gidip, mebzul miktarda yürüneceğini keşfedip yollanmışım Saray’a.

Saray, büyük göz alıcı ancak bilmeyenler için def-i hacet sorunlu.

Tuvalet yok!..

Siz ‘Lavobo’ dersiniz biz eskiler de nasıl kullanıldığını merak ederiz.

Saray’da yok; 20. Yüzyılda bahçeye yapmışlar.

Peki zamanında nasıl giderilirmiş bu sosyal ihtiyaç!?

Asil beyler, büyükleri geldiğinde eteklerini toplar, pat pata ‘PARKE’nin (Fransızca) üstüne yaptıktan sonra şapkalarından bir tüy çekip çıkartıp, malzemeye saplarlarmış.

Mal kuruyunca, uşaklar tüyden tutup kaldırıp, malzemeyi ‘FARAŞ’la (Fransızca) alıp, bahçeye sallarlarmış.

Şimdi bile bizde adettir; özellikle yeni evliler iki kişilik geniş yataklar, sağ ve sol başlarında ‘KOMODİN’ (Fransızca) denilen küçük alçak dolaplar bulunur.

Bunlar, bir zamanların oturak dolabıdır.

Haceti gelen, komodinin içerisindeki yuvaya yerleştirilmiş oturağı alır, işini gördükten sonra pencereyi açıp sokağa serperlerdi.

Kadın-erkek geniş kenarlı ŞAPKALAR (Fransızca Şapo) giyerlerdi; üst ve başları kirlenmesin diye ve yüksek topuklu ayakkabılar kullanır, ayakları pisliğe bulanmasın endişesiyle.

KANALİZASYON’ (Fransızca) denebilecek oluklar, sokak ve caddelerde açıktan akardı; ortadan ve veya kenardan.

O sıralar bizde hamamlar, gusül abdest...

Gel gör ki şimdi övünecek halden epeyi uzaklaşmışız.

Tek istisnası Avrupa’da, Amerika’da Korona Yağmasında önce tuvalet kağıdının bitmesi!..

Çünkü onlar silinir

Biz yıkanırız.

-Korona günlerinden-

.

Ulvi Alacakaptan, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI