Korona (Kovid-19) kimleri nasıl etkiliyor?
Etrafımıza baktığımızda her şey o kadar net ki!
Ancak mikroskopla şekil ve şemaline ulaşılan virüsün, kendini dev aynasında gören insanoğlunu/ülkeleri ne duruma düşürdüğü ortada!
Bazı şeyleri anlayabilmemiz için, yaşamamız gerekiyor ise işte o yaşamak.
Dokuz yaşında geçirdiği elektrik kazasında sağ kolunu ve ayağını kaybeden, 17 yaşında hafız olan ve hayat mücadelesini Paratriatlet (yüzme-bisiklet-koşu) sporcusu olarak devam ettiren Hayati Yiğitoğlu, engelli bir bireyi anlamayı, virüs salgını üzerinden o kadar güzel özetlemiş ki.
Başka söze hacet bırakmayan Hayati kardeşimizin “82 milyon engelli olduk” başlıklı o yazısı;
“Yaklaşık 1-1,5 aydır evden çıkamıyor hiçbir yere rahatça gidemiyoruz. Çünkü sokaklar, marketler, çarşılar, pazarlar, kafeler, restoranlar, parklar hiçbir yer bizler için, uygun ve güvenli de değil.
Yaşlısından gencine hepimiz engelli olduk, engellendik. Peki bizi engelleyen nedir?
Korona virüsü işte bu noktada her hangi bir durum sonucu engelli olan, hayatlarını bir ömür boyu evde veya tekerlekli sandalyede veya engellilikle geçirmesi gereken insanlar var.
İşte onların yıllardır yaşadığı durumu, engellenmeyi mecburi olarak yaşıyoruz veya yaşamaya çalışıyoruz.
Hani meşhur ‘Damdan düşenin hâlini, damdan düşen bilir’ ata sözüyle de anlıyoruz ki, bu salgın hastalık bizleri, birçok duygu ve düşünceyle beraber engelli olup evinden çıkamayan insanların neler yaşadıklarını, neler hissettiklerini, az da olsa anlamamızı sağladı.
Araban var ama kullanamıyorsun, bisikletin var ama binemiyorsun. Her imkânın var fakat değerlendiremiyorsun.
İnsan bazı şeyleri çok geç anlıyor veya kıymetini bilmiyor. Şu an anladık mı? Onu da tam olarak bilmiyoruz!
Dört duvar arasında yaşamaya mecbur bırakılmak, sokaklara çıkamamak, parklara gidememek.
İşte, empatinin zirve yaptığı bu günlerde bunu aklımızdan geçirerek biraz düşünmemiz lazım!
Bu hayatı yıllardır yaşayan insanlar var. Rabbim nasip ederse ramazandan sonra bayramı göreceğiz.
Yaşam sevincimiz ve heyecanımız artarak devam edecek. İşte o zaman evde kaldığımız bu zamanları unutmayacağız ve kimse evde kalmasın.
Kalmaması için de elimizden gelenin yapmamız lazım. Başta gönüllerimizdeki, bakışlarımızdaki, sözcüklerimizdeki engeli, engelleri kaldırmamız lazım…”
ENGELLİ GÖZÜYLE BAKIP, YAŞAYABİLMEK
“Acımak, üzülmek, vah, eyvah demek yerine bundan sonra ‘Ben de kendime bir engelli arkadaş edinmem lazım.
Onun derdi ile dertlenmek, onun acısı ile üzülmek onun sevgisi ile sevinmek kısacası onun gözünden bakıp dünyayı görmek ve yaşadığımız bu zorlu günlerin ardından ‘onların engellerini kaldırmak için ben de mücadele edeceğim’ diyerek söz vermek, sokaklarda parklarda okullarda iş yerlerinde hayatın her alanında olmaya çalışan engelli insanlara yardımcı olmak lazım.
Bunun için hangi bir iş ile iştigal ediyorsak, o işe veya yeni bir işe başlamadan, sadece kendimizi değil erişim güçlüğü çeken ve engelli olan insanları düşünerek, o işin plan ve tasarımını yapmamız lâzım.
Özellikle kamu veya özel sektörde yapılan uygulamaların daha dikkatli, daha özenli yapılması gerekiyor.
Engellenmeyen insanların mutluluğunda katkımız olacak ve başarmanın, evden çıkmanın, özgürce dolaşmanın, paylaşmanın, sevmenin ve sevilmenin bizlere yaşattığı duyguları hiçbir şey yaşatmayacak.”
.
Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com