?>

Osmanlı Kültür ve Sanatında İslam Tevhid düşüncesi her zaman baskın gelmiştir

Hülya Ayhan

4 saat önce

Osmanlı Kültür ve Sanatında İslam Tevhid düşüncesi her zaman baskın gelmiştir

OSMANLI’DA KÜLTÜR VE SANAT

Osmanlı’da Kültür ve Sanat, güçlü kimliğine rağmen İslam medeniyetinin bir parçasıdır. Fakat bu durum onu çok şey borçlu olduğu Fas, Mısır, İran ve hatta Anadolu Selçuklu Kültür ve Sanatından farklı kılar. Çünkü Osmanlı İmparatorluğu, Müslüman bir devlettir ve buna binaen tüm Kültür ve Sanat eserleri, dini hükümlere uygun İslami bir tarzı yansıtmaktadır.

Osmanlı kültür ve sanatında, İslam Tevhid düşüncesi her zaman baskın gelmiştir. Birçok tasavvufi eserde ‘teslis’e / ‘üçleme’ye inat, Allah'ın birliği yani tevhid yansıtılmıştır. Nasıl ki İslam Kültürü, bir İmparatorluk Sanatı haline geldiyse, aynı şekilde Osmanlı Kültürü de zamanla dev bir İmparatorluk Sanatına dönüşmüştür.

Tüm İslam medeniyetlerinde olduğu gibi, Osmanlı kültür ve sanatında da mimariye öncelik verilmiştir. Bu öyle mimari bir anlayıştı ki, temeli tamamen teknik bilgiye dayanıyordu. Mimarinin her türlü dekorasyon ve fazlalıktan arınmış olması, ister istemez hayranlık uyandırmıştır.

Osmanlı-İslam Kültür-Sanat sentezini en iyi Sultan’ın ikamet ettiği İstanbul ve Edirne’de gözlemleyebilirsiniz. Özellikle fetihten sonra İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu'nun yeni Kültür-Sanat başkenti haline getirilmiştir.

Gerek İslam dünyasında gerek Osmanlı İmparatorluğunda, Kültür ve Sanat, insan suretindeki heykellerden kaçınır, onları hiç olmazsa mimaride kullanmaz. Kültür ve Sanat merkezleri her zaman mektep ve medreselerdir. Bu mekânlar, ilim öğrenmek, ibadet etmek, vaaz dinlemek, nefis muhasebesinde bulunmak, çocuklara Kur’an-ı Kerim öğretmek ve toplumsal meseleleri görüşmek maksadıyla oluşturulmuştur. Bu yapıların hemen yanında genelde Hükümdarın sarayı bulunmaktaydı. Saray atölyelerinde ise çeşitli sanat dallarında sürekli istihdam veyahut eğitilmek üzere yüzlerce sanatçı ve sanatkârlar bulunmaktaydı.

Osmanlı’da gelişen Kültür ve Sanat dalları; mimari, edebiyat, minyatür, musiki, tezhip, çinicilik, hattatlık, seyirlik oyunlar ve tiyatrolardan oluşmaktaydı.

16. yüzyıl ile birlikte lale, gül, sümbül, bahar temaları, çiçek desenleri Osmanlı kültür ve sanatının ana teması olmuştur. Dikkat edilmesi gereken en önemli husus ise bu motiflerle birlikte sonsuzluk yani ölümsüzlük anlayışının eserler aracılığıyla aktarılmak istenmesidir.

Lale Devri olarak adlandırılan dönemde ise “Türk Rokokosu” olarak adlandırılan üslup yaygınlaşmıştır. Bu üslup, Avrupa etkisinde kalınarak Türk üslûbuna uyarlanan barok, rokoko gibi Avrupa mimari sanatının etkilerinin Osmanlı’da izlerine rastlanmasına sebep olmuştur. İstanbul’daki Dolmabahçe, Beylerbeyi, Yıldız Sarayları bu tarz mimariye örnek yapılardır.

Özetle; Kültür bir milletin, bir medeniyetin hayat tarzına verilen addır. Buna göre sanat da kültürün unsurlarından biri olmaktadır. Yukarıda dediğim gibi İslam medeniyeti, büyük oranda Osmanlı İmparatorluğuna kültür ve sanat alanında kaynaklık etmiştir.

Kültür ve Sanat, toplumda var olan duygu ve düşünceleri, aile şeklini, dini anlayışı, sınıf yapısını ve yönetim biçimini ortaya koyması bakımından çok önemlidir.

.

Hülya Ayhan, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI