Haber şöyleydi;
“Nihayet insanlık öldü. Haber aldığımıza göre, uzun zamandır amansız bir hastalıkla pençeleşen insanlık, dün hayata gözlerini yummuştur.
İnsanlıktan paylarını alamayanlar için zaten bir ölüydü; onun bu kadar uzun yaşamasına şaşılıyordu.
Yıllarca önce küçük bir kasabada dünyaya gelen insanlık, dünya savaşlarından birinde, çok rutubetli bir siperde göğsünü üşütmüş ve aylarca hasta yatmıştı.
Bu olaydan sonra, hastalığın izlerini bütün ömrünce ciğerlerinde taşıyan insanlık, önceki gece sabaha karşı nefes alamaz olmuş ve gösterilen bütün çabalara rağmen gün ağarırken doktorlar, insanlıktan ümitlerini kesmek zorunda kalmışlardır…
Not: merhumun cenazesi, önce, uzun yıllar yaşamış olduğu hürriyet caddesinden geçirilecek ve ölümüne kadar içinde barındığı ümit apartmanı, bodrum katında yapılacak kısa ve sade törenden sonra toprağa verilecektir.”
Bir bölümüne yer verdiğimiz bu haberin tamamını Oğuz Atay’ın 1973 yılında yayınlanan “Tehlikeli Oyunlar” isimli kitabında okuyabilirsiniz.
“İnsanlık Nihayet Öldü” başlıklı bu bir sayfalık yazıda, insanlığın ölümünü bir haber formatında sunan Oğuz Atay, kendine has kara mizahıyla insanlığın ölümüne neden olan hastalığın başlangıcını, birinde 11 milyon, diğerinde 16 milyon insanın öldüğü dünya savaşlarına dayandırıyor.
İyilik ve insanlık birbirini tamamlayan kelimeler.
Her dönemde olduğu gibi günümüzde de “insanlık ölmüş” dedirten olaylar devam ediyor ve kötülük belki de hiç olmadığı kadar revaçta.
Hatta o kadar revaçta ki filmlerde ve dizilerdeki kötü karakterler, iyilerden daha çok ilgi görüyor ve daha çok hayran kitlesine sahip olabiliyorlar.
Ana haber bültenlerinde, uzun zamandır iyi haberler ve iyilik haberleri çok azaldı.
Aslında bu durum iyi insanların, iyi olayların ve iyiliklerin az olmasından değil belki de “raiting” kaygısından kaynaklanıyor.
Dizilerde her türlü entrikayı çevirebilen ya da öldürdüğü insan sayısı ile itibar kazanan karakterler prim yapıyor ve “raiting” alıyor.
Geçen haftaki yazımızda, “büyüyünce mafya babası olmak isteyen çocuklar”dan bahsetmiştik.
Fakat yine de durumun bu kadar vahim olmadığını, ülkemizde sayıları on binleri bulan yardım derneklerinin, vakıfların, STK’ların yeterince bilinmeyen iyilikleri, “insanlık ölmemiş” dedirten fedakar çalışmaları olduğunu belirtelim.
Yaptığımız küçük bir araştırmada, bunu kanıtlayan müthiş sonuçlara ulaştık.
Bu yazımızda, binlerce örnekten en azından üçüne yer vermek istedik:
Televizyonda bir program, İnternette bir site ve Sakarya’da bir vakıf.
“Neden hep aldatmalar, cinayetler, tecavüzler, sapıklıklar ve şiddet eylemlerine yönelik programlar yapılıyor ve bunlar hemen her gün saatlerce yayınlanıyor, iyiliklerin anlatıldığı televizyon programları yok mu?” diye sorguladığımızda karşımıza NTV’de 2019 Aralık ayında aşağıdaki duyuru ile yayınlanmaya başlayan “İYİ HİKAYELER” programı çıktı:
“-İyilikler daha da büyüsün, yayılsın ve hepimize dokunsun- mottosu ile başlayacak bu iyilik hareketi, farkındalığın artması ve iyiliklerin çoğalmasını hedefliyor.
Umut veren, ilham kaynağı olan hikayeler her Pazar 18:25’de NTV!de. İlk bölümde Hayata Sarıl Lokantası’nda her gece evsizlere çorba dağıtan bir sivil toplum kahramanının hikayesini izleyeceksiniz.”
Bu programda, ilk bölümden itibaren her bölümde “çok şükür insanlık yaşıyor” dedirten yurdumuzun dört yanından iyilik örnekleri yayınlandı.
İhtiyaç sahipleri ile destekçilerin buluştuğu, ihtiyaç sahiplerinin destekçiye dönüştüğü örnekler ve pandemi sürecindeki dayanışma ve fedakarlık örnekleri insanın içine su serpiyor. Fakat tahmin edebileceğiniz gibi izlenme oranı düşük.
Ülkemizde çok başarılı vakıf, dernek ve iyilik hareketleri var. Çoğunlukla gönüllülerin fedakarlıkları ile çalışıyorlar.
Bunlardan bir tanesi de İHTİYAÇ HARİTASI.
Bir internet platformu olan ve “ihtiyacharitası.org" adresinde hizmet veren bu iyilik hareketinde “ihtiyaç gir, destek gir, ihtiyaç karşıla ve desteğe başvur” bölümleri yer alıyor. Bu platforma, isteyen vakıf ve dernek ve kooperatifler de dahil olabiliyor.
Sitede “çok sorulan sorular” kısmında ayrıntılı izahlar var. Öncelikle “ihtiyacharitasi.org”un ihtiyaçların karşılanmasında aracı olmayı amaçlayan bir yapı olduğu, ihtiyaç alanlarına göre bazı ihtiyaçlar için yerel yönetimler, muhtarlıklar, sosyal yardımlaşma vakıfları aracılığı ile ortak çalışmalar yapıldığı, amaçlarının nakdi yardım değil, ihtiyaçların kendi kaynakları ile karşılanması olduğu belirtiliyor.
Sakarya Kültür ve Sosyal Yardım Vakfı “SAKVA” ise, bu yıl kış şartlarının ağır geçmesi nedeni ile ciddi borç altına girerek, yardıma muhtaç kişilere kömür ve gıda yardımında bulunmuş ve gönülleri de ısıtarak sıra dışı bir iyilik örneği sergilemiştir.
Genel Koordinatör Mehmet Ersöz, borçlanarak yapılan yardımlarla ilgili sağduyulu kişileri ve STK’ları “SAKVA”ya destek olmaya davet ediyor.
Vakfın bir süredir uyguladığı sıra dışı bir projesi daha var: AHDE VEFA.
Sakarya’da bu güne kadar iyilikleri ve hizmetleri ile iz bırakan birbirinden değerli şahsiyetlerin hayat hikayeleri ve anıları, arşiv, fotoğraf ve belgeler eşliğinde kaleme alınarak Vefa Yazıları olarak yayınlanıyor ve büyük ilgi görüyor.
Nasıl daha iyi, daha mutlu ve tatmin edici bir hayat yaşayabiliriz sorusuna cevap aradığımız bu köşede, iyilikten, insanlıktan dem vurmamızın esas sebebi bizim gibi dünyayı sevmek kuyusuna düşmüş insanlar için iyilik yapmanın mucizevi faydalarına değinmekti. Bu konuda sözü Prof. Nevzat Tarhan’a bırakıyoruz:
“İyilik yapmak mutlu ediyor. Bu kavram şu anda psikoloji profesyonellerinin ve ruh sağlığıyla uğraşan uzmanların yeni keşfettiği bir kavram.
Unutulmuştu, terk edilmişti. Yeniden keşfedildi. İyilikle ilgili yapılmış çok çalışma var. Aslında iyilik yapmanın daha çok yapan insana iyi geldiği görüldü.
Depresyon ve anksiyeteyi azaltıcı bir etkisi var. İyilik yaptığı zaman kişinin öz saygısı da artıyor.
Kişinin başkasına yardım ettiği zaman, beyninde empatinin verdiği bir mutluluk hormonu salgılandığı kanıtlandı.”
Demek ki büyüklerimiz, “bu lütuf sana verilmiş, ona başkası da yardım edebilirdi, ne mutlu ki sana nasip olmuş” anlamında “yardım ettiğinin elini öp” diye boşuna dememişler.
Bu hafta, iyiliklerin arttığı bir zaman dilimi başlıyor.
Dileriz bu ay, doktorların “henüz yaşıyor fakat durumu ağır, daha çok iyilik gerekiyor” dediği insanlığın da, biz insanların da sağlığına tam olarak kavuşmasına vesile olsun.
.
Hüseyin Burak Uçar, dikGAZETE.com