Refref Öğretmenime;
Henüz 5.5 yaşında iken büyük bir heyecanla okula başlamıştım, tek isteğim en başarılı olmak ve öğretmenimin sevgisini kazanmaktı ☺ İlk kırmızı kurdeleleri hep ben taktırıp sunanın yeni serüvenlerine ilk ben başlamalıydım. Ne de hırslı imişim!
Evimiz uzak bir mahalleye taşınmıştı, annem onca yolu katedemeyeceğim düşüncesiyle beni evimize yakın bir okula almak istemişti. Öğretmenimin verdiği cevap ise muazzamdı.
"O çocuk benim evladım gibi onu asla vermem’’
Teneffüslerde tuvalette ellerimi yıkamak için erişemezdim, öğretmenim basamaklı bir tabure koydurmuştu benim için…☺
Ve her tuvalet çıkışında doğru öğretmenler odasının kapısını çalardım. Öğretmenim yanıma gelir ve çorabımı giydirirdi…☺
Evimin uzak olması birazcık bana torpil olmuştu, ilk derse gecikebilirdim. Ömrümün en uzun yollarını aşardım her sabah, gözüm o perili eve takılır, ürpererek geçerdim her seferinde… Beslenme çantamda 2 dilim kek olurdu çoğu zaman, 1 dilimi öğretmenim içindi ☺
Öğretmenimin, egomun başarılarımla her tavan yaptığında beni incitmesi beni çok üzerdi. Ve onun için hep özel olamamak adeta beni yıkardı.
Kendimi beğenmişlik ne de tavanda imiş!... Öğretmenim aslında hep bunu törpülermiş ☺
Okul dönüşleri yolun henüz 1/3'üne varmadan o köşede dedem elinde abur cuburlarla eğilip kollarını açar beni beklerdi ☺ En büyük aşkım öğretmenim ve dedemdi ☺
Yol uzundu…
Yine bir gün dedemden ayrılıp evin yolunu tutmuştum elimde simitimle, birden elimden simitim kayarak düşmüştü, tıpkı tekerlek gibi yuvarlanarak yolu ikiye ayıran derenin içine yuvarlanmıştı. Dünya başıma yıkılmıştı. Dedem beni düşünerek, bana simit almış ve ben onu dereye düşürmüştüm. Eve kadar ağlayarak gitmiştim.
"Hala ciğerimde yangınımdır o simit’’
Bu yüzden midir simiti böylesine çok sevişim… Canım dedem…
Dedem çok güzel bir öğretmendi, koşulsuz saf sevgiyi öğretmişti bana…☺ Yanlış yaptığımda bile kızamazdı bana sevgisinden…:=) Ben utanırdım yaptığım yanlıştan!..
En büyük aşkımdı, sığınağımdı dedem ☺
Okuldan eve 1 asırlık yol vardı…
Şimdi düşünüyorum da, bu olgunlukla ben o yaştaki çocuğumu yalnız bırakmazdım gibi geliyor bana ama annem 21.5 yaşında imiş ve düşünememiş yahut özgüvenimi kazanmamı istemiş de olabilir ☺
Bunu soracağım…
Eve gelir gelmez çantayla yere uzanıp ödevimi yapmaya başlardım. Hafta sonları komşumuzun yetişkin kızı ile birlikte annemin yapmış olduğu iğne oyalı yazmaları teslim etmek üzere yola çıkardık. Çoğu zaman o abla ile tartışır küfür bile ettiğim zamanlar olurdu. Tabi beni anneme şikayet eder temiz bir sopa yerdim… Demek ki çok kızdırıyormuş!.. Ya da mahallenin çocuklarından etkilenip küfür ediyormuşum!..
Aslında annem çok iyi bir öğretmendi, önce öfkesine yenik düşer nadiren sopalar ya da kızardı, sakinleşince beni karşısına alır ve doğruyu ve yanlışı açıklayarak ikna ederdi.
Babam uzak bir şehirde çalışıyor idi, annem, erkek kardeşim ve ben yaşıyorduk.
Bir gün komşumuzun oğlu, öğretmenimin öldürüldüğünü söyledi ve ben hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. Benim üzüldüğümü görünce, şaka yaptığını söylemişti.
Evet! Öğretmenim bana son şakasını yapmıştı!.. (Cem Yılmaz’ın deyimi ile)
İlk kaybımdı canım öğretmenim!..
Dilerim yattığın yerler nur üstüne nur olur canım öğretmenim…☹
Sevgiyle…
*** Özden gelen cümleler : "Yalın konuş, cümlelerin tuzaklı olmasın, okuyan anlasın, düşünen idrakine varsın".
Öz'ün İfadesi, dikGAZETE.com