Asıl kayıplar, korona salgını için piyasaya sürülecek aşı/ilaç görünümlü çipler ile olacak..
Beyin ve zihin onların kontrolü altında olduktan sonra, bedenin sağlıklı olması ne ifade eder ki?
İlk salgınlardan biri kuş gribi idi..
Türk bilim adamı Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu;
“Zamanında kuş gribi diye bir salgın vardı. Bu gribi en çok Afrika halkına yaydılar.
Ve daha sonra aşıları bu insanlar üzerinde ücretsiz olarak uyguladılar ve en çokta kadınlara yapıldı.
Biz de “ah ne güzel, ne iyi insanlar” dedik. Ama yıllar geçince anladık ki sözde salgını bitirecek olan bu aşıların içerisinde sadece ilaç yoktu.
Aynı zamanda insanları kısırlaştıran ve kadınların bebeklerini düşürmelerine sebep olan kimyasallar da vardı. İşte insanların aklıyla böyle dalga geçiyorlar ve nesillerini tüketiyorlar” açıklamasını yaparak, şifa diye sunulan aşıların aslında bir kısırlaştırıcı olduğunu bildirmişti.
Daha sonra “H1N1” yani “domuz gribi” salgını sürüldü piyasaya..
Bu salgında da Türk milletinin bir çoğunu avuçlarını kaşıya kaşıya aşılayacaklardı ki;
Bir anda "Ben aşılanmıyorum!" açıklaması ile, o vakitteki aşı oyununu bozan ve Türkiye'de zorunlu olan aşılanmayı kanunen kaldıran Başkan Recep Tayyib Erdoğan, herkesi dumura uğratmıştı!
Hatta yetmedi, Amerika'nın Türkiye'ye yolladığı aşıların içeriklerinin dahi farklı olduğunu söylemişti.
Umarım bu komploda da aynı oyunu bozar.
Netice de Rahmetli Dr. Aidin Salih, kendisinin eski sağlık danışmanı idi.
Şu anda da talebelerinden Sümeyra hanım, sağlık danışmanlarından biridir.
Bu konuda milletinin bu oyuna kurban olmaması için suyu saman altından yürüteceğine inanıyorum.
Elbette açık açık kimseye “aşılanmayın” demeyecek, ancak ima edecek!
Neticede devletler üzeri güçlerin olduğu bir dünyada yaşıyoruz.
Bugün Türkiye külliyen aşıları reddetse “WHO” gibi örgütler, akbaba gibi tepemize çöker.
Kaldı ki 80 milyonluk ülkede herkes aynı zihine, bilince, akıla ve iradeye sahip değil.
En basitinden katillik olan kürtajı dahi yasaklamaya kalkınca, sokaklarda ne rezillikler yaşandığını her birimiz biliyoruz.
Bu sebeple Erdoğan, aşı mevzusunu herkesin kendi iradesine bırakmış, zorunluluğunu kaldırmıştır.
Kendisinin, torunlarının da aşısız olduğunu biliyoruz.
Kimseye de “gidin yaptırın” demiyor, ancak üzeri kapalı yaptığı açıklamalar ile "anlayana" çok şey diyor..
Bu süreçte, tedbirli olmalı, bağışıklık sistemimizi kuvvetlendirmeli, Allah ve Rasulunun ipine sıkı sıkı sarılmalıyız.
Bizlere şifa diye sunulan hiçbir kimyasala kanmamalıyız.
Bu defa oyun çok daha büyük..
.
Yağmur İbiç Mirzayeva, dikGAZETE.com