Bana yine gelmişler!.. Aslında Evren komutasında Eylül’ün 12'sinde beynime oturmaya geldiler; bir daha hiç gitmediler de…
Oturdukları yerde de huysuzlanırlar ara sıra…
Neyse.
İzmir’de Hababam Sınıfı müzikali oynuyoruz; son iki gün yine geldiler!
Kasadan avans aldım, uçağa atladım doğru İstanbul...
Orada aydım! Yahu, 3.000 kişilik Açıkhava tiyatrosunda full oynuyoruz.
Adamlar tazminat davası açsalar silibime kadar alırlar.
Hemen anneme; “Beni, La Paix’e yatır” dedim. “Barış” demek; rahibelerin filan da görev yaptığı elit sınıf tımarevi.
Entel-dantel, menevişe-kanaviçe tipleri oraya yatırırlar... Bakırköy’ün adı çıkmış ya!..
Bir hafta, on gün yattım çıktım; doğru Şan’a Lisa’ya USG’nin gölge CEO’su herşeyi, bitanemize gittim.
- Ulvicim merak etme herşey ayarlandı... Hababam Mersin’e gidiyor; sen de tabii kadrodasın!.. Yine de bir Ertem Abi’ye uğra, seni görmek ister... dedi.
Park Otel’in yanında giriş katındaki "home office"inde Ertem Abi ki bu laf o zaman yok.
Yol üstünde Venüs’de de Altan Abi, Erol Abi bir iki güne kadar ilk oyunlarını oynayacaklar, çiçeği şapkasında ortak ekiplerinde.
Onlara da uğradım; fuayede laf geçiyorlar... Altan Abi fırladı sarıldı.
- Ulviciğim kusurumuza bakma!.. Füsun’la çok gelmek istedik ama olmadı malum.
- Ne demek! Altan Abi... Tiyatro kuruyorsunuz, bilmez miyim.
"-Sen gelsene biraz” diyip, beni bir kuytuya çekti.
-Ulviciğim bu oyun bir iki güne kadar çıkıyor. Kadrosu tamam. Ancak yarın gel, muhasebeci girişini yapsın... Sonraki oyunda rolünü sen seç… dedi.
Gözlerim doldu... -37 yıl olmuş- Her anımsadığımda olduğu gibi.
- Sağol abi; benim için ne onur... Ancak Hababam’a devam ediyorum. Çok teşekkür ederim.
AH Altan abi!..
Yetenek, sevimlilik, tiyatro, karikatür, yazın... Hepsi katıksız insan hamurundan.
Özlenmez misin!..
Hem de nasıl.
-HAYATTA OYNAMAM HUA kitabımdan-.
Ulvi Alacakaptan, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @HayattaOynamam , @dikgazete