Laiklik sadece din ile devlet işlerinin birbirinden ayrılması ya da birbirine karışmaması değil; aynı zamanda da Müslümanların hayatına ve davranışlarına da müdahale edilmemesidir… Tabii diğer grupların da hal ve tutumlarına karışılmamasıdır.
Son üç-beş gündür, kendisini gazeteci sanan birisinin yine kendilerini millete tarafsız haber verdiğini iddia eden sözde günlük gazete olarak çıkan; her vakit dinimiz İSLÂM’a ve Müslümanlara ateş püsküren, “öcü” görmüş gibi davranan yüzde birlik azınlık grubun güya sesi gibi yayın yapmaya çalışan, bu güruh; (çünkü ülkemiz nüfusunun yüzde 99’u MÜSLÜMAN…) maalesef yine elindeki eteklerindeki kinlerini ortaya döktüler…
Bütün çevreye lağım akmış gibi, pislik kokmaya başladı…
Bu arada, bazı “köşe taş”ları da(!) sözde bilirkişiliklerini ortaya çıkarma yarışına girdiler…
Bir şehrin, bir ilçenin idarecisini bir cümlede veya sözle ifade ederken dahi; saygı gösterilerek isimlerinin başlarına “sayın”, sonlarına “bey” gibi ifadeler kullanılırken; bu kalemşor olduklarını iddia edenlere ne oluyor da; Müslümanların Efendisinin, Önderinin, Peygamberinin ismini ağızlarına alırken, yazarken sanki arkadaşlarını anlatıyormuş gibi hiçbir “saygı” ifadesi yer almıyor…
Sen bu saygı ifadelerinden rahatsız oluyorsan, o vakit bizim kulvarlarda at koşturmaya kalkmayacaksın!..
Ne işin var?...
Git yüzde birlik güruhun oluşturduğu çukur içerisinde oyalanan!..
Haaa!..
Yok, “ben de Müslüman’ım, Cenab-ı Allah’a ve Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (SAV)’e inanıyorum” diyorsan; hürmet ve muhabbet göstermek mecburiyetindesin!.. Bu, imanın esası…
Anlaşıldı mı arkadaş?..
Bu azınlık güruh; yıllar öncesindeki Diyanet İşleri Başkanlığımızın “Fetva” kuruluna sorulan bir sualin cevabını eline geçirerek gündeme getirip, akılları sıra kafaları bulandırmaya, bir bardak suda fırtına koparmaya çalıştılar(!)…
Hem Diyanet İşleri Başkanlığı Fetva Kurulu’nun cevabını okumadan-anlamadan; hem de önlerine konulan haberin metnini dahi okumadan, hakikatlerden uzak, bir yerlerden hazine bulmuşçasına, olayın üzerine atlayan bu sazanlar; sanki milleti bilgilendiriyor(!), yeni bir şeylerden bahsediliyormuş gibi, gündem oluşturmaya çalıştılar…
Yahu insanlar, her şeyi hemen bilemeyebilir; ama öğrenmek için de biraz emek harcamak gerekir, değil mi?..
Kendilerini mürekkep yalamış(!) bunca yıllık gazeteci sanan, sözde gazetenin yayın kurulu üyeleri ve bunların paralelinde hareket eden kâğıt parçaları(!), önlerine getirilen haberin metnini bile okuma zahmetine girmeden kolacılığa kaçarak; “çamur at izi kalsın” düşüncesiyle manşete taşıyarak ve de bazı ”köşe taşları “da kendilerine ayrılan yerlerde yazarak asıl niyetlerini kustular!..
Metni eğer güzelce okumuş olsalardı, böyle bir terbiyesizliğe mahal verilmezdi; lâkin bizim bu sazan azınlıkların gayesi; üzüm yemek değil, nefretlerini ve kindarlıklarını sergilemek!…
Eğer önce, meslek haysiyetine ehemmiyet veriyorsan; doğru-düzgün ayağı yere basan vakaları haberleştir de millet bilgilensin, bir şeyler öğrensin…
Ama ne gezer…
Öte yandan; imam-hatipler, camilerde cemaate dini değerlerden, İslâmî hakikatlerden bahsederler…
Yine bu azınlık güruhunun bazı “sözcü”leri tarafından; cemiyetimizin en büyük meselelerinden olan “örtünme” üzerindeki hakikatleri, anlatan hoca üzerinden; dinimize, Müslümanlara karşı hakaretler ve saldırılar yapıldı…
Yahu, insanda biraz utanma, biraz arlanma olmalı… Hemen her bulduğuna her gördüğüne saldırma!...
Madem sen kendi çukurunda oynamak istiyorsun(!), insanların İslâmî hakikatleri öğrenmesinden neden rahatsız oluyorsun?...
Sana ne oluyor?...
Hey arkadaş!..
İSLÂM’DAN NEDEN BU KADAR KORKUYORSUN?
Korkunun ecele faydası yok ki!..
Lâkin şunu da hiçbir vakit unutma; güneş üflemekle sönmez!...
*
TEBRİK
Bütün dostların yeni Hicrî yılını tebrik eder, İSLÂM Âlemine hayırlara vesile olmasını Rabbimizden niyaz ederim…
.
Osman Ovacıklı, dikGAZETE.com