Har.6: Coğrafi Değişim, Tarihî Coğrafya, Tarihî Yollar ve Ebraïke.
Ebraïke Yüzünden …
Öz
Makalenin amacı tarihi yer adlarını iyi bilememe yüzünden, tarihin nasıl savrulduğunu ve içinden çıkılamaz yanlışlara sürüklendiğini ortaya koymaktır. Buna en iyi misâl, ispatı çok kolay olduğu için Ebraïke adıdır. Ebraïke Afyon-Şuhut olduğu hâlde, yazım benzerliği yüzünden Eber denilmiştir. Böyle iki hata da, İpsos ve Aura adında yapılmış; İpsos için Afyon- Sipsin, Aura içinse Amorium denilmiştir. Benzer şekilde tarihte sayısız hata vardır. Bunlar makalede yeri geldikçe özetle verilmeye çalışılacaktır.
Açar Kelimeler: Ebraïke, Eber, Εβραïκε, Hısnu’l-Yahud, Cuhud, Çıfıt, İpsos, Sipsin, İp, Aura, Aorata, Ŏras.
Ebraïke [Εβραïκε] Eber mi, Şuhut mu?
Alexiad adlı kitabı tercüme eden Bilge Umar, “Ebraïke Skala” için Yahudi İskelesi dediği hâlde 1097 yılı Haçlı seferinde Haçlıları, Eskişehir’den sonra Bolvadin, Çay, Akşehir ve Konya şeklinde yürüttüğü için olacak, “Ebraïke” için “Eber Gölü yöresi”, “Augustopolis” için de Sultandağı [İshaklı] demiştir (Anna, 1996: 186; 332; 497 açık.1).
Hâlbuki s.186 ve s.332’de Ebraïke vardır. Buna göre Ebraïke, Yahudi olması gerekmez mi? İşin ilginç yanı tercüme kitap 1996’da yayınlandığı hâlde bugüne kadar kimseden bir itiraz da gelmemiş ve doğru kabul edilerek kitap ve makaleler yazılmıştır, yazılmaktadır. Bendeniz Eskişehir’den sonra Haçlıların Yalvaç’a geldiklerini, oradan da Konya’ya gittikleri bildiğimden Ebraïke için Eber denilmesinden şüphelendim ve Google çeviride aradım:
Ebraïke adının [Yun.] Εβραïκε yazıldığını; Εvrαïκe / Evreke telâffuz edildiğini ve Yahudi anlamında olduğunu gördüm. 2013’de İbn Hordazbih [820-912] ve el-İdrîsî’nin [1100-1166] verdikleri yolları ilk kez araziye yerleştirdim ve Hısnu’l-Yahud’un Şuhut olduğunu Şuhut için İbn Bîbî’nin Cuhud, halkın ise Çıfıt dediklerini görmüştüm. Buradan Haçlıların Afyon, Şuhut [Ebraïke], Şuhut-Çobankaya veya Uzunpınar [Augustopolis], Şuhut-Oynigan [Eumeneia] ve Bozdurmuşbeli üzerinden Kemer Boğazı’na, oradan da Yalvaç’a gelip, şehri zaptettikleri anlaşılıyordu. Merhum M. Halil “Eskişehir’den sonra Haçlılar, bir ırmağa tesadüfle oraya ihtiyatsızca atıldılar. Fakat birçokları telef oldu. Pisidya’da kâin Yalvaç’ı [Antakya] zapt ettiler” şeklinde verir (Yinanç, 2013: 203-4). Irmağın Tantalos, İndos, Halis [cıαλις], Obrimas, Menderes, Sangarios, el-Battal, Kaystros, Euros, Ebros [Avrupa], Boğazın Asya Irmağı, Doğu sınırını teşkil eden büyük nehir, Bathys Rhyax, Melis, Pisidia Antakya yanındaki ırmak, Hyeropotamum, Hierus, Mukaddes Nehir, Âbrū Mesmâne, Seha, Siberis, Tearos, Skamandros ve Almyros gibi adları var. Eskişehir- Yalvaç arasında, Temmuz gibi sıcak bir ayda, şimdi Eğirdir Gölü altında kalan bundan başka bir ırmak yok [bk.Har.6].
Remsi [Ramsay], hatalı olarak Amorion’u Emirdağ-Hisarlıkaya, Hısnu’l-Yahud’u Eskişehir-Bardakçı, Kidros’u da Bayat’a koyar. “Nikaia-Darylaion arası 38 saatlik mesafe üç günlük yol olarak hesap edildiği hâlde, Dorylaion- Kidros arası olan 23 saatlik mesafenin dört gün olmasına imkân yok. Yegâne ihtimal, yolun doğru olmamasıdır. Onun için Arap coğrafyacıların arzettiği güçlüklerden biri de yol diye gösterdikleri harikulâde zikzaklardır. Bunun için kendilerinden istifade etmek hemen hemen imkânsızdır” diye de yanılır (Remsi, 1960: 257 açık.3).
İpsos için de Umar, Remsi’nin Afyon- Çay civarı, Honigmann ve L. Robert’in Afyon-Sipsin dediklerini aktarır ki, yanlıştır (Umar, 1993: 345). Nişanyan da Yer Adları Sözlüğü’nde Sipsin der ve güya etimolojik olarak bunu izah eder. Veli Sevin ise “İpsos, Firikya Salutaris’te piskoposluk merkezidir” der (Sevin, 2001: 208). Sevin, doğru der: İpsos, Kıral Yolu üzerinde, Firikya Salutaris ve Gelendost-Köke köyü İp Kuyusu mevkiindedir. “İp” tam 2325 yıldır adını muhafaza etmiştir. Küçük Firikya [Uluborlu-Eğirdir-Yalvaç-Şarkîkaraağaç] bölgesi, çok ilginç bir bölgedir.
Arzava Memleketleri bahsinde Aura için Amorion denilir [Kınal, 1953: 10]. Alexiad’da Aorata yazılan Aura, Ŏras/Oğras [Şarkîkaraağaç-Başdeğirmen] köyüdür. Ŏras adını tam 3500 yıldır muhafaza etmiştir. Kemer Boğazı, 1501 tarihli bir belgede Firigos Boğazı geçer. Barla altı ve deniz kıyısındaki bir mevkiin adı hâlâ Firigoslar’dır.
Tarihçi maalesef yaklaşık 500 yıl önce Göller Bölgesi’nde vuku bulan coğrafî değişimi bilmeden, Herodotos’un verdiği Kıral Yolu ile İbn Hordazbih, Peutinger ve el-İdrîsî’nin verdikleri Anayol ve Bizans Askerî Yolu’nu araziye yerleştirmeden tarihî olaylar hakkında ahkâm kesiyor. Onun için de tarihte hatalardan geçilmiyor. A. Çay Hocaya Karamıkbeli iddiasının yanlış olduğunu söylediğimde [doktora tezi yanlış olmazmış gibi] benim doktora tezim dedi. Yine genç bir dostum Ankara üzerine doktora yaptı ve hatalı olarak Hıristiyan Hacılar Yolu’nu Ankara’dan geçirdi; Battal Gâzî ile Amorion’u Ankara’yla ilişkilendirdi. Hocam etme, Amorion Uluborlu, Amorion ve Battal Gâzî ile ilişkili olan Ankara ise Suğla Gölü kıyısındaki ikinci bir Ankara dedimse de nafile; bildiğinden şaşmadı ve Sykeon köyünü Beypazarı yakınına koydu. Ve Amorion-Uluborlu ise, Emirdağ- Hisarlıkaya’daki şehir nedir diye bana sordu? Onu da siz bulun dedimse de nafile. Şimdi Peutinger’e göre Pessinus’un Emirdağ-Hisarlıkaya olduğunu düşünüyorum. İkinci bir Pessinus ise, Firikya Salutaris bölgesi ve Gelendost ile Yalvaç civarında olmalıdır [bk.Har.1, 2, 3, 6].
Hatalı Bölgeler ve Hatalı Yer Adları
Hataların temel sebebi tarihî coğrafyanın bilinmemesi veya yanlış bilinmesidir. Hatadan kurtulmanın yolu ise, tarihî metinlerin iyi ve aynı olayı anlatan çeşitli kaynakların karşılaştırılmalı olarak okunmasıdır. Uyuşmayan yerlerin üzerine eğilmeli ve bunun sebebi anlaşılmalıdır. Hâlbuki umumiyetle doğru mu, yanlış mı bakılmaksızın hatalı tarihî coğrafya esas alınmaktadır. Arkeolojik yorumlara zinhar güvenmemeli ve kaynak metinlerle doğrulanmalıdır. Remsi ve Umar, yer yer Anna’nın hatalı yazdığını söylediler, ama kendilerinin yanılabileceklerini hiç düşünmediler. Biz, malûm şehirlerin dışında aynı adla anılan başka şehirlerin de olabileceğini düşündük ve okumalarımızı buna göre derinleştirdik ve sonuçta düşüncemizin doğru olduğunu gördük. Misâl: “İnalcık, 1105’te İznik’te Selçuklu yönetimi tekrar kuruldu” der. İyi biliyoruz ki, 1097 Haçlı seferiyle Eskişehir, Yalvaç ve Bolvadin’i kaybettik ve Yalvaç’ın şarkına atıldık. Aleksios, Yuannis ve Manuel devirlerinde [1081-1180] ise Bizans, giderek güçlendi ve Selçuklu aleyhine genişledi. Hâl böyleyken Türkler’i malûm Efes, İzmir, Bergama, Edremit, Balıkesir, Çanakkale ve İznik’te Bizans ile savaştırmak akıl ve mantığa sığar mı? Bizantinist Semavi Eyice, çok haklı olarak İznik, 1097’de elden çıktı ve 1331 Sultan Orhan’a kadar hiç bizim olmadı der. İnalcık’ın dediği İznik, Senirkent-Uluğbey’de ikinci bir İznik’tir. İşte 1097 Haçlı harpleriyle kaybettiğimiz bu yerleri geri alabilmek için Uluborlu, Barla ve Eğirdir [Lâdik] ile Şarkîkaraağaç arasında tam iki asır Bizans’la harp ettik. Bu harpler sırasında zikredilen diğer yerleri bu bölgede aramak gerekmez mi? 19 yıldır yaptığım çalışmalarda bu düşüncenin doğru olduğuna şahit oldum.
Har.1: Bugünkü Eğirdir Gölü ve Yağış Havzası.
Har.2: Pîrî Reis’in Eğirdir Gölü ve kuzeyden göle dökülen ırmak.
Har.3: Üstü güney, Kâtip Çelebi. Burdur, Eğirdir, Kıreli ve Beyşehir G.
Har.6: Coğrafi Değişim, Tarihî Coğrafya, Tarihî Yollar ve Ebraïke.
Misâl: Aleksios’un 1116 yılı seferine göre Santabaris Afyon, Polibotos Bolvadin, Kedrea [Kidros] Şuhut-Arızlı, Amorion Uluborlu, Poimanenon Senirkent-Garip köyü yanı, Zompè Kemer Boğazı’ndaki Yenice Köyü Köprüsü, Kırk Martyrs Hoyran Gölü, Mesanakta hisarı Senirkent-Genceli yakını, Philomelion Akşehir’dir. Aleksios ile Sultan, Augustopolis [Şuhut-Uzunpınar/ Çobankaya] ile Akronios [Afyon] arasındaki [Şuhut] ovasında antlaştılar; Aleksios, Askerî Yolu takiple Ampoun [Afyon-Beyyazı] üzerinden İstanbul’a döndü (Anna, 1996: 488-492, 495). Aleksios’un 1113-1114 olayları da aynı coğrafyada geçmektedir ve bölge komutanları da aynıdır. Lampe [İznik] valisi Kamitzes, Bursa-İznik valisi ise Boutoumites’ti. Bu olaylarda zikredilen yer adaları şöyledir: Kibotos iki tanedir ve ilki Yalova Taşköprü, diğeri Kemer Boğazı’ndaki taş kemer köprü, “kıyı bölgesi” eski Eğirdir Gölü kıyıları, İznik Gölü Hoyran Gölü, Prousa Uluborlu Bahar Mevkii, Apollonias Uluborlu, Lopadion Kemer Boğazı’nın batı yakasında bir kaledir. Kyzikos Gelendost-Afşar-Kızık öreni; Lentiana Gelendost civarı; Poimanenon ise üstte açıkladığım gibi Senirkent-Garip yanıdır. Barenos Yalvaç çayı [Orgas, Gallos]; Skamandros iki göl arasındaki ırmak; Angelokomites, Marsyas [Bigadiç, Aisepos]; Ampelos [Kaikos], Kundanlı-Değirmen veya Elek suyu; İbidos Çirişli Dağı; Abydos, Kemer Boğazı’nın doğu yakası; Edremit, Yalvaç-A. Tırtar; Khiara Yalvaç-Y. Tırtar; Bergama ise Gaziri Adası’ndaki şehirdir.
Tırnak içi -Asia [Anatolikon] ilindeki bu üç şehir [Khliara, Pergamon, Edremit], 1165-70’lerde Türklerce rahatsız edildiği için, Manuel tarafından birleştirilerek surlarla çevrilmiş ve Neokastra adı verilmişti- (Khoniates, 1995: 103). [Anna devam] Aorata [Şarkîkaraağaç-Ŏras; Hititler’de Aura], İznik [Senirkent-İlegüp: Lampe], Malagina [Senirkent-Yassıören, diğeri İnegöl], Basilika [Senirkent-Ayazmana], Olympos [Mysia Olympos: Barla dağı], Alethina [Atabey ovası], Akrokos [Eğirdir], Asya’ya yerleşmiş Türkmenler, Asia ili Türkmenleridir. Alaşehir [Yalvaç], Eğrigöz [Eğirdir] ve ikisi arasındaki ova Barla önündeki Kelbianos ovasıdır. Bu ovanın Bizans komutanı Georgios Lebounes olup, 29 Nis. 1091 Kuman-Peçenek harbi, ona ait bu ovada yapıldığı için Lebounion adını almıştır (Anna, 1996: 457-63). Lopadion, Kemer Boğazı batı yakası; İznik [İlegüp]; Karyx Kayaağzı Pınarları; Lentiana Gelendost civarı; Kotoiraikia adı üzerinde Gelendost-Kötürnek köyüdür. Lopadion, Poimanenon, Malagina ve Olympos yukarıda anlatıldı; Kellia Gelendost-Killi Kırı olup, burada imparator VI. Mihail Bringas’ın [1056-1057] bir mührü bulunmuştur. Aera, Malagina çevresidir (Anna, 1996: 480-81). Kiminas, adı üzerinde Kötürnek’in [Akhyraous, Hadrianopolis, Hadrinoutherai ve daha birçok adı var] 11 km kuzeyindeki Yalvaç-Gemen [Kiminas] köyü ve dağıdır. Hâl böyleyken Remsi ve Kiepert, Kötürnek’i Balıkesir merkeze, Kötürnek’in kuzeyindeki Gemen [Kiminas] dağını da Balikesir’in güney-batısına, Hellespontus [Firikya Hellespontia] bölgesindeki yer adlarını [bk. Remsi, 1960: 165-178; Kiepert Har.], hatalı olarak Balıkesir-Çanakkale yöresine taşımışlar ve külliyen yanlış bir tarih yazımı ortaya çıkmıştır.
Bugüne kadar tespit edebildiğim diğer bazı hataları aşağıda vermek istiyorum.
Pisidia Antiokheia mı, Phrygia Antiokheia mı?
1177/78’de Sultan, Atabek’ini denize kadar olan bölgeyi ve şehirleri tahrip etmeye gönderdi; deniz suyu, kum ve bir kürek getirmesini emretti. O, [orta] Menderes kenarındaki şehirleri tahribata uğrattı. Tralleis [Aydın] ve Frygia Antiokheia’sını zaptetti; Luma, Pentakheir ve diğer kaleleri yağmaladı. Atabek’e karşı hareket eden Bizans, Hyelion ve Leimmokheir’e yürüdü. Eskiden burada Menderes bir köprüden geçilirdi (Khoniates, 1995: 133-134).
Sultan, Menderes kıyısındaki güçsüz Karia ve Tantalos kentlerine saldırdı; bölgedeki başka kentleri yağmaladı ve Phrygia bölgesindeki Antiocheia’ya karşı yürüdü. Şehirdeki bir gürültüyü kedisine karşı askerî hareketin sesleri sanarak şehri kuşatmaktan vazgeçti ve Lampe’ye çekildi (Khoniates, 2004: 655-556, yıl 1196. Antiocheia [Yalvaç], Orta Menderes bölgesinin ana kalesi idi). “Dağlık Firikya doğudan batıya doğru uzanan bir çeşit dağ silsilesine sahiptir ve onun yakınında kentler vardır; kuzeye doğru Philomelion, öte tarafta ise Pisidia yakınındaki Antiokheia kenti bulunur. Bu kent vaktiyle [iki göl arası; orta] Menderes yakınında oturmuş olan Magnetler tarafından iskân edilmiştir. Burada Mēn Askaios Rahipliği vardır” (Strabon, XII.8.14). Antiokhus, MÖ 270’de Menderes kıyısındaki Magnetleri, Antiokheia’da [Yalvaç] iskân etti ve Magnetlerden boşalan yerde Apameia’yı kurdu; burada da Kelene halkını iskân etti. Onun için Yalvaç hisarına “Antiocheia on the Maeander” veya “Antiokheia ad Maeandrum” denilir.
Eskişehir’den sonra Haçlılar, bir ırmağa tesadüfle oraya ihtiyatsızca atıldılar ve birçokları telef oldu. Pisidya’da kâin Yalvaç’ı [Antakya] zapt ettiler (Yinanç, 2013: 203-4). İ. Bihter Barlas, hatalı olarak Haçlıların “Pisidia’da Lesser diye anılan Akşehir’den geçerek Konya’ya vardıklarını” söyler (Fulcherius, 2009: 71). Akşehir hiç Pisidia’da olmadı; bu kent Akşehir değil, Yalvaç’tır. Vakayiname ise, “Bundan [Eskişehir] sonra Pisidia ilindeki Antiochia’ya vardık ki, ‘buna daha küçük olanı’ [Antiokheia Minor] denilir; oradan da Iconium’a geldik” der (Yıldız: 1999: 46-47).
Görüldüğü gibi Strabon ve Honazlı Niketas, Yalvaç’ı [Antakya] Firikya’da gösterdikleri hâlde, Haçlı vakanüvis Pisidia’da gösterir. Arkeologlar ise Haçlıyı esas aldılar ve Bizans vakanüvislerine itibar etmediler. Hatta bazıları, Eski Tralleis’i [Barla] Aydın, Firikya Antakyası’nı ta Aydın yakını ve Karia’da gösterirler. Bu bölge, Pisidia bölgesinin kuzey sınırındadır, ama “Lesser [Küçük] Firikya” bölgesidir. Küçük Firikya bir ara Pisidia, bir ara da Galatia işgaline uğradıysa da bölgenin en eski adı, Küçük Arzava’dan beri Küçük Firikya’dır. Buraya Pisidia demek, hem gerçek dışı, hem Haçlılara hizmet demektir. Kaynak metinde zikredilen “deniz” eski Eğirdir Gölü; [Orta] Menderes iki göl arasındaki ırmak; Luma Eğirdir-İlama; Pentakheir [Pentaşeir: Pentapolis], Senirkent-Uluğbey [İlegüp], yâni Lampe; Leimmokheir ise Limenopolis olup, bilâhare Limen, İlime, İlama olmuştur. Hyelion, Barla-Eye Burnu; Karia, ikinci bir Karia olup, eski Eğirdir Gölü’nün kuzey sahili; Tantalos ise iki göl arasındaki ırmaktır. Limenopolis yanındaki köprü, İbn Sa’id el-Mağribî’nin zikrettiği el- Battâl [Menderes] nehri üzerindeki açılır kapanır ahşap köprüdür [Har.6].
Hellespontus [Phrygia Hellespontia] ve Bithynia
Kiepert, Kapı dağının alt kısmını Frygia Minor, Edremit-Balıkesir civarını Mysia, Hadrianoutherai’yi [Achyrous] Balıkesir merkezde, Ciminas dağını Balıkesir’in güney batısında gösterir. Aisepos ve Skamandros nehirleri, Caicus [Bakırçay], Alexandria Dağı, Alexandrai Troas ve Akhisar’ı [Thyateira] Ayvalık Paftası, Rhyndakos nehrini ise Bursa Paftasında göstermiştir [bk. 1912 Ayvalık Paftası]. Eğirdir Gölü güneyindeki bölgeyi Pisidia, Akşehir’i Asia ili ve Gelendost-Beyşehir arasını Galatia ilinde göstermiştir. Remsi ise, Lampsakos’u Lâpseki, onun şarkını Sigrene, Kapıdağı yarımadasının karaya birleştiği yerde Kyzikos, onun altında Lentiana ve Miletopolis; Balıkesir merkezde Hadrianoutherai [Akhyraous] ve onun güney batısında ise Kiminas dağını göstermiştir. Aisepos, Skamandros, Rhyndakos, Synaos ve Gallos nehirleri, Poimanenon, Kenkherai, Assos, Khliara, Attaleia, Ankyra, Kadoi, Kadosia, Prousa, Nikaia, Malagina ve Pithekas kentleri ile Abrettene ve Abbaitis yöreleri ile Dindymos dağını da Çanakkale, Balıkesir ve Bursa bölgesinde gösterir [bk. Hellespontus ve Bithynia haritası, Remsi, 1960: 194-195 arası]. Buradaki yer adları konusunda Kiepert ve Remsi’nin aynı düşüncede ve hatalı oldukları anlaşılmaktadır.
Remsi, 1960, s.164-165, Hellespontus listesinde verdiği Kyzikos, Proeonnesos, Priapos, Parion, Lampsakos, Abydos, Dardanos, İlion, Alexandria Troas, Skamandria, Poimanenos, Miletopolis, Hiera Germe, Hadrianoutherai, Pionia, Seepsis ve Hadrianoi gibi isimleri bazı ilâvelerle s.165-178’de yorumlar. Ve D. Hellospontus ili benim için tamamiyle meçhuldür der. Cyzicos, Hadianoutherai, Akhyraous, Miletopolis, Poimanenon, Lentiana, Kotoiraikia, Kiminas, Baris, Barenos, Granikos, Lopadion, Adraneia, Skepsis, Arteka, Sigriane, Kenkhreia, Ptelaia, Scamander, Troad, Lampes, Rhyndakos, Metopa/Mesopa, Aisepos, Larissa, Minos ve Leondos gibi yer, dağ ve ırmak adlarını verir. Bu isimlerden birçoğunun Kemer Boğazı civarında bulunduğunu kaynaklarla yukarıda açıkladım.
Miletopolis Uluborlu Şehir çayının Papa çayına [Lampes: Rhyndakos]; Baris ise, Yalvaç çayının [Barenos, Granikos, Gallos, Orgas], Orta Menderes’e [Scamander: el-Battal] döküldüğü yerdedir. Adraneia, Hadrianopolis olup, Kötürnek köyüdür. Skepsis, Ptelaia ve Minos’un yerlerini bilemedim. Larissa Barla demiştim, ama şimdi Kemer Boğazı’nın şarkında ve Troad’da bulunduğunu görüyorum. Leondos [Goe Leontos] Gelendos[t], Dindimos Çirişli dağı, Sigriane ise Çirişli dağı ve güneyidir. Arteka Afşar olmalıdır. Kenkherai, Kemer Boğazı batı kıyısındaki Miryokefalon kalesidir. Troad, Çirişli dağı ve Çirişli dağının güney ve doğu çevresidir. Abydos, ikinci bir Abydos olup Kemer Boğazı’nın doğu kıyısı; Aisepos, Bigadiç, Angelokomites ve Lykos, Marsyas suyu; Alexandria Troas ve İlion ise Tokmacık veya Kötürnek köyü veya o aradadır, Dardanos, Marsyas suyu kıyısında olmalıdır [bk.Har.5, 6].
Bu isimler ve olaylar Cedrenus, Demetrius, Silvanus, Athanasius, Philastorgius, Theophanes, Zosimus ve Atticus gibi daha birçok aziz tarafından veriliyor. [Orta] Menderes bölgesi keşiş alaylarının yerleşmesi için ikinci bir Filistin’dir (Vittek, 1999: 25). Tarihi yazan bu keşişler, elbette bulundukları bölgeyi doğru yazacaklardır.
Görüldüğü gibi Çanakkale, Balıkesir, Bursa illeri ve Kiepert’in Ayvalık Paftası ile Remsi’nin Hellespontus ve Bithynia haritası ile Hellespontus ve Phrygia bölgesi adı altında [s.165-178]’de gösterdiği yer adlarının hepsi Kemer Boğazı civarındadır. Burası Küçük Firikya, Firikya Salutaris, Yukarı [Kutsal, Mukaddes] Firikya ve Firikya Epiktetos gibi adları bulunan Firikya Hellespontus bölgesindedir. Burası aynı zamanda Asia [Anatolikon] eyaletidir [bk.Har.8].
Kadosia [Kadoi], Kötürnek arazisi ve Hamid ili, Afşar kz. Güdül köyündeki Roma örenidir. Synaos, Gallos’un Orgas koludur. Attaleia ve Yeni Truva [Eski Tralleis] Barla, Caicus vadisi ise Hoyran ovasıdır. Khliara, Edremit ve Pergamus, Hoyran ayağındaki birbirine çok yakın üç kenttir. Uluborlu önünde ikinci bir Bursa, Suğla Gölü kıyısında ikinci bir Ankara vardır. Yalvaç civarında üçüncü bir Ankara olmalıdır. [Belki ikinci] Pithekas Barla’dır [Har.5, 6].
Buna göre Truva harpleri Küçük Firikya’da ve eski Eğirdir Gölü’nün kuzey sahili ile Scamander ve Yalvaç çayı çevresinde yapılmış demektir. Diğer isimler gibi Truva adı da, bilâhare Çanakkale civarına taşınmış olabilir.
Har.5: Küçük Arzava, Mysia Olympos, Gerçek anlamda Asia, İda ve Kiminas dağı.
Har.9: İskender, Vulso ve Mithridat yol. Asia ve Mysia.
Küçük Arzava; Yukarı, Küçük veya Mukaddes Phrygia ve Mysia
“Seha Nehri memleketi Küçük Arzava beyliği ile hudut komşusu olmalıdır”. […] “Murşil, Arzava’ya yürüdüm dedikten sonra Aura’ya gittiğini söylüyor. Fakat mantıken bu yardımı da aldıktan sonra Küçük Arzava krallığına girmesi lâzımdır” (Kınal, 1953: 17, 19). Kınal, s.10, 16-22, 31, 34-36, 39, 42, 44’de 17 kez daha Küçük Arzava der.
Lidyon’dan Fricyatü’s-Sagîr meliki Bilobis bin Tantal [Tantalos oğlu Pelops], MÖ 1200 yılında kendi evlâdını bu puthânede [Eğirdir Kervansaray Mevkiinde] kurbân namıyla boğazlıyor (Süleyman Şükrü, 2013: 33).
“Pisidia’da Lesser diye anılan Akşehir’den [Yalvaç] geçerek Konya’ya vardık” (Fulcherius, 2009: 71). “Bundan sonra Pisidia ilindeki Antiochia’ya vardık ki, ‘buna daha küçük olanı’ [Antiokheia Minor] denilir” (Yıldız: 1999: 46).
Mithridat, Firikya’nın geri kalanına; Mysia ve Asia’ya saldırıya geçti. Efes’e vardı (Yıldız, 2012: 163, bk.Har.9).
İtalya’nın [Fransa] çocukları Kudüs yolunda yürüdüler; Bizans devletinin sınırlarını aşarak Yukarı Phrygia’ya, oradan Lykoania ve Pisidia yoluyla Coelesyria’ya gelip burasını işgal ettiler (Khoniates, 1995: 49).
Kiminas, sonraki müelliflerin sık sık bahsettiği Akhyraous’a yakın bir dağdı. […] Franklar da Kiminas, hatta Akhyraous da dâhil olduğu halde Mysia'nın kuzey batısındaki köşesine sahiptiler: ve Akhyraous nüfuzlarının son haddini teşkil ediyordu [2]. Bu dağdan ekseriya rahiplerin ve tariki dünyaların melcei olarak bahsediliyor [3] (Remsi, 1960: 172). [2] Akhyraous da dâhil olduğu halde, bütün Kiminas havalisi. [3] “Asia'da Kiminos adında yüksek ve hemen hemen nüfuz edilmez bir dağ vardır ki burada bir manastır bulunuyordu” [Athanasi, Azizlerin Hayatı]. “Dağdaki papazlara, Olympus ve Comina'ya, Altınkaya’ya ve Barahaio dağlarından ve bunların yanındaki Kiminas'tan” [Theophanes]. “Meşhur Olympus, Athos ve İda dağlarından ve yanındaki Kiminas'tan” [Genes].
15.07.2023 Pazar, dört arkadaş Kiminas [Yalvaç-Gemen] dağındaki Men kazı alanına çıktık [bk. 21.08.2023 DikGazete: “Mukaddes’e, Barış’a Yürüyüş”]. Yalvaç Kazı Başkanı Prof. Özhanlı, “Men Kutsal Alanı'ndaki kazılarda; tapınağın hemen önündeki prestij odalarının birinde orijinali bozulmamış hâlde tanrıça Hekate ve Kybele, tanrı Men ve Apollon ile tanrıça Athena heykellerinin hepsini bir arada bulduk. Böyle bir örnek, bugüne dek Anadolu'da hiçbir kazıda rastlanmadı. Bunların ortasında Anadolu yerli tanrısı olan Men, sunak üzerinde dururken hemen onun arkasında ana tanrıça Kybele, yine bir başka Apollon figürü ve bir sunakta Demeter'in sembollerinin olduğu küçük sunak ve tabii ki tapınağın sahibi olan at üzerinde betimlenmiş olan tanrı Men. Onun yanında Atina'nın baş tanrıçası Athena'nın varlığı bize burada bütün tanrıların, tanrı Men tarafından bir araya getirilmiş olduğunu ve Men kültüyle özdeşleştirilmiş olduğunu gösteriyor” dedi ve sözlerine Antakya’nın bir mahallesinin Salutaris olduğunu ekledi.
Remsi, Küçük Firikya’da bulunan Yalvaç, Barla, Uluborlu gibi daha birçok şehri Yukarı Pisidia’da gösterir ve “vereceğimiz piskoposluklar cetvelinin birçok noktaları müphemdir” der (Remsi, 1960: 431-463).
1. Yukarıda hepsi de aynı yer olan Küçük Arzava, Fricyatü’s-Sagîr [Küçük Firikya], Yukarı Firikya, Mysia, Asia, Mukaddes Firikya [Firikya Salutaris] ve Yukarı Pisidia, yâni Uluborlu, Eğirdir, Yalvaç, Şarkîkaraağaç yöresi için bazı kaynakları verdim. Pisidia, bu bölgenin güneyidir. Remsi bunu bildiği hâlde, Toroslar’ın bir parçası olan Anamas dağlarının kuzeyindeki Küçük veya Yukarı Firikya için hatalı olarak Yukarı Pisidia demiştir. Pisidia konusunda yanıldığını kabul etsek bile yörenin en çukur yeri için Yukarı demesi şayanı dikkattir [bk.Har.5, 8, 9].
2. Murşil, Arzava’ya yürür ve Aura’ya gider. Bu ifade Manuel’in Kelene’ye yürümesi ve Homa’ya gelmesi ile Kserkses’in Sardes’e yürümesi ve Kelene’ye gelmesi gibidir. Yürünen yer hedef ve en son yerdir. Murşil, önce Aura’ya gelmiş; Valma ve Arinnanda üzerinden Arzava’ya [Apasa: Efes] saldırmıştır [bk.Har.5].
3. Strabon bölgenin en eski adının Küçük Firikya, bilâhare de Firikya Epiktetos olduğunu söyler. Küçük Firikya adlandırması kanaatimce Küçük Arzava adlandırmasıyla ilgilidir. Manuel’in 1155’lerde Küçük Firikya’daki Türkleri katlettikten sonra Beyşehir ve eski Antalya [Side] yoluyla Adana’ya gitmesi; Fulcherius’un Yalvaç çevresi için Lesser [Küçük] ve Süleyman Şükrü’nün Eğirdir çevresi için Fricyatü’s-Sagîr demeleri Küçük Firikya bölgesine işaret eder (Cinnami, 1836: 179). Kiepert ve Remsi, Phrygia Minor ve Mysia hakkında da yanılmışlardır [bk.Har.5, 6].
4. Bizans devletinin sınırlarını aşarak Yukarı Phrygia, Lykoania ve Pisidia yoluyla yürüdüler ifadesi, 1148 yılındaki Bizans-Türk hududuna, Yukarı Firikya, Likonia ve Pisidia’ya işaret etmektedir [bk.Har.7, 8].
Har.7: Bizans-Türk sınırı, Kıral Yolu, Manuel’in 1146, 1176 yolu.
Har.8: Asia Eyâleti, Küçük Firikya, Kıral Yolu, Lykaonia, Pisidia, İsaura.
5. Remsi’nin Firikya Hellespontus bölgesindeki Kiminas’ı [Gemen köyü-Yalvaç] anlatırken verdiği Akropolites, Athanasius, Theofanes ve Genes gibi kaynaklar, çok açık olarak Mysia bölgesin Kötürnek [Kotoiraikia, Akhyraous, Hadrianoutherai, Hadrianopolis, Adriani vd.] ve Gemen yöresi ve bunların kuzey batısındaki Hoyran [Kaikos] ve Uluborlu [Lampe] ovalarıdır. Asia eyaleti coğrafî olarak Kemer Boğazı’ndaki ırmak veya Bizans-Türk sınırının şarkı olduğu hâlde, idarî olarak buna Uluborlu [Amorion] ovası da dâhil. Bu yörede [Firikya Salutaris ve Galatia Salutaris] kalan keşişlerin verdikleri bilgiler, [Mysia] Olympos’un Barla, Athos’un Çirişli, İda’nın Sultan dağları olduğuna işaret etmektedir. Yine tarihî metinlere göre Dindymos Çirişli, Kybelion ise Kiminas dağıdır. Yalvaç Kazı Başkanı Prof. Özhanlı’nın yukarıda verdiği bilgiler Firikya Salutaris ve bölgenin önemine işaret etmektedir [bk.Har.5-6-7-8-9].
Bölgeye Yukarı Firikya, Yukarı Pisidia denilmesi (Bryennios, 2008: 97; Khoniates, 1995: 49), rakımının yüksek olmasından değil, “Kutlu Bölge” veya Kybele adlı Ana Tanrıçayla ilgili olmalıdır. Zira, Pessinus, Yalvaç-Gelendost civarındadır. Prof. Kınal’ın zikrettiği Yukarı Memleket de bu bölge olabilir. Küçük Firikya, Sultan, Anamas, Barla ve Bozdurmuş dağlarıyla çevrili Uluborlu, Eğirdir, Yalvaç ve Karaağaç arasındaki küçük bölgedir [Har.5-6-7].
Pusguse Gölü, Eğirdir mi, Beyşehir mi?
Yalavaç, Akşehir ile Pasgusam Gölü [Eğirdir Gölü] arasındadır (Fulcherius, 1866: 336). Pasköza, Eğirdir Gölü’dür (Yinanç, 2013: 260). Beyşehir Gölü, Kıreli ve Beyşehir gibi iki ayrı göldür (Erdoğru, 1988: 123). Pasguse, Skleros’a ait göl ve Uz/Oğuz Gölü, eski Eğirdir Gölü’dür. Yunanistan’a göçmüş Eğirdirli birinin oğlu olan 1937’li Hıristiyan Hacı İlyas, 2010’lu yıllarda Eğirdir’deki bir görüşmemizde Eğirdir Gölü için Pazgusi Gölü demişti.
Bazı Metinlerdeki Makedonia, Selanik, Philippopolis, Tuna, Haimos vs.
Fulcherius, Afyon-Yalvaç arasını, “çok iyi toprağa sahip ve her tür ekin için verimli Romania olarak tarif eder” (Yıldız: 1999: 46-47). Strabon, Makedonia’lı bir koloni olan Kadoi'nin bazıları tarafından Mysia'da addedildiğini ilâve eder (Remsi, 1960: 157, 160) ki, Kadosia ile Kadoi aynı yer olabilir. Zira, St. Theodori’nin görevli olduğu Anastasiopolis [Lagania: Köke- Gavur öreni] ile Kadosia [Kötürnek-Güdül/Roma öreni] arası, 8 km olup, bir hastanın getirilebileceği makul bir mesafedir [bk. Remsi, 1960: 272, Har.6]. Ayrıca Güdül’ün 10 km kadar güney doğusunda bulunan Çıfıt [Yahudi] öreninde Makedonia yazan bir taş bulunmuştur [R.1]. Balkanlar’da yapıldığı zannedilen bazı Bizans-Peçenek harpleri Kemer Boğazı çevresinde yapılmıştır. Bu harplerde zikredilen Philippopolis, Kemer Boğazı batısında, Tuna [İstros] Uluborlu Papa çayı, Haimos Bozdurmuş dağları, Yalvaç-Şuhut arasında olduğu anlaşılan Selanik’in yerini tam bilemedim. Adrianople Kötürnek, Sardika [Traditza] Uluborlu önü, Dristra Uluğbey’dir.
R.1: Keçili köyü Çıfıt öreninde çıkan, Makedonia yazan taş.
Har.4: Gerçekle hiçbir ilgisi bulunmayan bu haritayı, Har.5 ile karşılaştırınız.
Ezber Bozmak Zor [Prof. Zerrin Günal’a ithaf]
İlim âlemine tarihî coğrafya konusunda çok açık ve mantık dâhilinde yepyeni teklifler sunduğum hâlde gereken ilgiyi görmedi. Prof. Zerrin Günal, Eğirdir Gölü’ndeki coğrafî değişimi inandırıcı bulmasına rağmen, “ezber bozmanın zor olduğunu” söyler. Mühendislik tahsil etmiş birine ezber bozmanın zor oluşunu anlatmak anlamsızdır. Bu bende biraz ümit kırıklığı yaratsa da çalışmalarımı sürdürüyorum. Tarihî coğrafya, hesaplanabilen ve ölçülen bir bilim dalı. İddialarımın tartışılması gerekir. Çaka Bey malûm İzmir’de bulunmadı; Bizans-Peçenek harpleri Kemer Boğazı çevresinde yapıldı. Gündüz Alp, Oğuz Alp [Kaya/Kayı Bey], Ertuğrul ve Osman Beyler, 1280’lere kadar Menteşe’ye tâbi olarak Eğirdir Gölü çevresinde, bilâhare de 1326 Aralık ayına kadar, Eğirdir Gölü ile Hamid Beyin [Amourios], Bizans imparatorundan satın aldığı Bilecik-Sakarya nehri bölgesindeki Halizones topraklarında Hamid oğullarına tâbi olarak yaşadılar. Buna rağmen hâlâ talebe ve halka yanlış bilgi verilmektedir [bk. Beylikler Şeması].
Akhalar ve Truva meselesi tamamen yanlıştır. Homeros’un verdiği yer adları Kemer Boğazı çevresiyle uyum içindedir. Onun için Homeros muhtemelen kör değildir. Hellespontus denilen yer Kemer Boğazı’dır. Yeni Truva veya Eski Tralleis Barla’dır. Deniz, Derya, Mağrip Diyarı Denizi, Ege Denizi, Uz/Oğuz ve Pusguse denilen göl, eski Eğirdir Gölü’dür. Antalya’nın kuzeyinde olduğu söylenilen Toğurla veya Tonguzlu, yâni Denizli ise Eğirdir’dir.
Sonuç
1097 Haçlı seferinde Haçlıların uğradığı Ebraïke [Εβραïκε], Bizans Askerî yolu üzerindeki Afyon-Şuhut ilçe merkezidir. Haçlılar, Şuhut’tan sonra Bozdurmuşbeli ve Kemer Boğazı yoluyla Lesser Firikya’daki [Küçük Firikya] Yalvaç’a gelip zaptetti. Fulcheri, Afyon-Yalvaç arası için verimli topraklara sahip Romania der. Kiepert ve Remsi’nin Çanakkale ve Balıkesir bölgesinde gösterdiği Mysia ve Firikya Hellespontus, Kemer Boğazı ve çevresidir.
.
Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com
Kaynak ve Tetkik Eserler
Anna Komnena (1996): Alexiad, Malazgirt’in Sonrası, Çeviri: Bilge Umar, İnkılâp Kitabevi-İstanbul.
Cinnami, Ioannis (1836): Epitome Rerum Ab Ioanne et Alexio Comnanis, Gestarum, Bonnae.
Fulcherius Carnotensis (1866): “Recueil des Historiens des Croisades”, Histories Occidentaux III, Imprimerie Impériale-Paris.
Grigoras, Nikeforos (1973): Rhomäische Geschichte, çeviri-açıklama: J. Louis V. Dieten, 1. Ks. (Bl. I-VII), Stuttgart.
Khoniates, Niketas (1995): Historia, Çeviri: Fikret Işıltan, Türk Tarih Kurumu-Ankara.
Khoniates, Niketas (2004): Niketas Khoniates’in Historiası, İstanbul’un Haçlılar Tarafından Zaptı, Yağmalanması [1195-1206], Çeviri: Işın Demirkent, Dünya Yayıncılık-İstanbul.
Kınal, Firuzan (1953): Arzava Memleketlerinin Mevkii ve Tarihi, Türk Tarih Kurumu Basımevi-Ankara.
Kiepert Haritaları: https://www.loc.gov/resource/g7430m.gct00325/?st=gallery
Ostrogorsky, Georg (1981 ve 1995): Bizans Devleti Tarihi, Çeviri: Fikret Işıltan, Türk Tarih Kurumu-Ankara.
Ramsay, W. M. (1960): Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, Çeviri: Mihri Pektaş, MEB-İstanbul.
Strabon (2009): Antik Anadolu Coğrafyası, Çev. Adnan Pekman, Arkeoloji ve Sanat Yay.-İstanbul.
Süleyman Şükrü (2013): Seyahatü’l-Kübra, Yay. Haz. Hasan Mert, Türk Tarih Kurumu-Ankara.
Topraklı, Ramazan (2023): “Mukaddes’e, Barış’a Yürüyüş” DikGazete ve academia.edu [erişim 07.08.2024].
https://www.dikgazete.com/yazi/mukaddes-e-baris-a-yuruyus-5975.html
https://www.academia.edu/116145740/MUKADDESE_BARI%C5%9EA_Y%C3%9CR%C3%9CY%C3%9C%C5%9E
Vittek, Pol [Wittek, Paul] (1999): Menteşe Beyliği, Çeviri, O. Şaik Gökyay, 3. Baskı, Türk Tarih Kurumu, Ankara.
Yıldız, M. Ertan (2012): “Kelainai ve Apameia Kibotos’un Tarihi”, Akdeniz Üniversitesi-Antalya, s.1-383, Doktora Tezi,
Yıldız, Mukadder (1999): Fulcherius Carnotensis, I. Haçlı Seferi Vakayinamesi [Fulcheri Carnotensis Historia Hierosoly mitana], Kitap 1, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Üniversitesi, Basılmamış Y. Lisans Tezi.
Madolyon, Tura yüzü
.