MEKKE MÜŞRİKLERİ, DİYARBAKIRLI RAMAZAN HOCA’NIN ŞEHÀDETİ VE MÜSLÜMANLARIN HÀLİ
“Diyarbakırlı Ramazan Hoca” diye tanıdık O’nu…
Görünen o ki âlim değildi, ancak arif bir insandı.
Namaz kılarken şehid edildi.
Neden peki?
Ramazan Hoca, kimsenin tavuğuna kış demeden hedef haline gelmekten de korkarak hareket ediyordu.
Bildiği kadarı ile Yüce Dinimizi anlatmaya çalışıyordu.
Mezhep, tarikât vd. karşı değildi. Ancak “Din için bunlardan hesaba çekilmeyeceksiniz…” diyordu. “Bunlar yorumdur.” diyordu.
Elbette “Allah’tan isteyin Allah’tan istemek için aracıya koymayın. Rabb’imiz bunu yasaklamış.” diyordu. “Ölmüş şeyhinin oturduğu tahtı öpen müridler gördüm. Bunlar doğru şeyler değil!” diyordu.
“Topyekûn Allah’ın ipine sarılın.” emri ile dalga geçer gibi, ellerine ip tutuşturulmuş onlarca müridi karşısına almış şeyh resminin şirk olduğunu söylüyordu.
Sonra birileri çıktı. Hoca namlı birileri. Başladılar bu gariban Ramazan Hoca’ya hakaret etmeye…
“Vehhâbi” dediler, “Selefî” dediler… Oysa hiçbiri de değildi. Ayrıca bir Müslüman diğerini Vehhâbi, Şiî, Sünnî, şucu, bucu diye suçlayabilir mi?
Cevap ver adamın sözlerine…
Bunlar ne yaptılar?
Utanmadan hakaret ettiler, iftira ettiler ve hedef haline getirdiler Ramazan Hoca’yı.
Peki, Ramazan Hoca’nın tespitlerine cevap verdiler mi?
Hayır!..
Mekke Müşrikleri puta tapıyordu. Peki, Allah’a inanmıyorlar mıydı? Kendileri Gülümüz SAV’e; “Biz de senin gibi İbrahim’in Rabb’ine inanıyoruz. Bunlar put değil ki, bunları aracı ediyoruz. Bunlar bizim geçmişteki mübarek dedelerimiz, âlim, ulema, şeyh, vb. zatlar…” demediler mi?
Diyanet ne yapıyor?
Bütün kötülüğün başı, başta diyanet olmak üzere İslâm âlimlerinin susması…
Bu durum ilgili kişileri münàfıklığa kadar götürecek büyük bir sorumsuzluk…
Allah’ım, tüyü bitmemiş Müslüman Halkımızın vergisinden maaş alıp, görevini yapmayan herkesin burnundan fitil fitil getirsin…
Yetmiyor, Diyanet bir de bu tarz yapıların kitaplarını basıyor. Ama hepsini değil. Bazılarını...
Neden peki?
Basmaya cesaret edemediklerinde açık gizli şirk ihtiva edebilecek hususlar var.
Çözüm; devletin İmam Hatip Okulları, İlàhiyât Fakülteleri... Ama oralara da bu menfaat yapıları çöküyor resmen…
Bakınız, siyaset taviz verebilir. Oy kaygısı var.
Ey devlet memurları, siz işinizi neden adam gibi yapmıyorsunuz?
Siz maaş alıyorsunuz tüyü bitmemiş yetim hakkından.
Haaa “Devlet Küfür Devleti!” mi diyorsunuz yoksa… Böyle söyleyen varsa eğer, defolun gidin o zaman, devlette işiniz ne?
Cinayet sonrası başka bir garabet…
Cinayeti kimlerin işleyebileceği o kadar aşikâr ki...
Buna rağmen muhafazakâr ya da İslâmî duyarlılığı yüksek arkadaşlar “Kriminal olabilir.” ya da “PKK yaptırmıştır.”, “Kemalistler yapmıştır.” diyor.
PKK vd. o kadar aptal mı?
Yazık hödüklüğüne böyle diyenlerin!...
Katil seri suçlu. Hedef haline getirip, “selefi vs.” diye iftira edenlere Yazıklar olsun…
Adamı cinayete sürükleyeceğine hidayetine vesile olsana…
Hani kurtuluşa sen vesile idin ya… Kâtil edeceğine, hâdim etsene…
Asıl önemlisi de ne biliyor musunuz?
Milletin tepesinde diyanet, hoca, şeyh, âlim vs. diye dikilenler Ramazan Hoca’nın yarısı kadar tanındı mı?
“Ramazan Hoca” denen o kendi kıt imkânları ile kendini yetiştirmiş adamın çeyreği kadar halk bu hoca namlı adamları dinledi ve sevdi mi?
Onlara sorsanız, cevapları çok…
Rahim olan Rabb’im, Merhum Diyarbakırlı Ramazan’ın hesabını da, Allah ile aldatmanın hesabını da sorsun onlara…
Ey Aziz Türk Milleti…
Bu “HAM YOBAZ KABA SOFTA!” takımı, koca cihan devletinin yıkılışını hazırladı, hızlandırdı. Sonra da bir kısmı İngiliz Mûhipler Cemiyeti’ni kurdu, emperyalizme yapıştı, bir kısmı Kürt Teâlî Cemiyeti’ni kurdu.
Aç gözünü…
Allah ile aldatan ABD Ajanı FETÖ’yü gördün, Irak’ta Kesnizâni tarikâtı’nı gördün. Pakistan’da Pakistan FETÖ'sü; ABD Ajanı Kanada’da yaşayan Tahir-ül Kadri’yi biliyorsunuz.
İslâmî Hassasiyeti yüksek kitleler bu duruma kafa yormalıdır. Artık dindar insanlar ALLAH İLE ALDATMAK konulu kitaplar, makaleler yazıyorlar. Ancak yobaz kesim ağır basıyor.
Neden mi?
Birçoğunun arkasında doğrudan ya da dolaylı dış güçler var. En azından menfaat şebekesi muhteris kişiler. Onların kötülük için çalıştığı kadar iyiler de mücàdele etse bu duruma gelir mi toplum?
Şeyh ölüyor. Müridler ve faaliyetler miras olarak bölüşülüyor. Yok mudur “DUR!” diyecek ilim ve akıl sahipleri...
Kâmil imân için akıl gerek, akletmek gerek, Fikir, vicdan ve irfan hürriyeti gerek. Peygamber Efendimiz SAV. sahabesinde önce bunu sağlamıştır.
Büyük ve Aziz Milletim…
Öncü toprak Anadolum…
Seni sorumluluklarına davet ediyorum.
Özetle;
Fikri hür, Vicdànı hür, İrfànı hür Kâmil Mü'mine tahammül edemeyen cehaletin İslâm ile ilgisi olamaz.
Hem akılcı Màtûrìdì, hem "Kaba Akıl..." İkisi bir arada olamaz.
Bu cinayet, Müslümanların geldiği noktanın her yönü ile resmidir.
Taassup, ham yobaz ve kaba softa, gizli açık şirk galip gelmiştir.
Çoğunluk ise münafıklık emaresi oluşturacak kadar sessiz ve seyircidir.
Büyüklerin ifàdesi ile “YATACAK YERİMİZ YOK”... Biliniz...
Millî Devlet direnç merkezidir. İhyàsı ve idàmesi gerekir.
.
Emekli Yarbay Halil Mert, dikGAZETE.com
-Strateji ve Yönetim Uzmanı-
Yazıyı açıklamaları ile buradan izleyebilirsiniz;
Yazı dışında, konu ile ilgili diğer değerlendirmem de buradadır: