?>

İlyada Destanı, Coğrafî değişim ve Truva -Homer’s Iliad, Changing Geography and Troy-

Ramazan Topraklı

11 ay önce

Har.2. Asya Eyaleti Haritası, Eğirdir ve Beyşehir Göllerindeki Coğrafî Değişim, Küçük Firikya (Mikra Phrygia), Lykaonia.

İLYADA DESTANI, COĞRAFÎ DEĞİŞİM VE TRUVA

Homer’s Iliad, Changing Geography and Troy

Öz

Bu makalenin amacı Homeros’un İlyada destanında geçen Truva, Akhalar ve diğer bazı isimleri coğrafî değişim ışığında tartışmaktır. Eğirdir Gölü, tarihte Eğirdir ve Hoyran olmak üzere iki ayrı göldü ve iki göl arasında suyu bol, derin ve yaklaşık 15 bm boyunda bir ırmak vardı.

Tarihî Anayol (via regia), bu ırmağı iki göl arasındaki Kemer Boğazı’nda, Yenice Köyü Köprüsü’nden geçmekteydi. Yaklaşık 500 yıl önce iklimin değişmesiyle göl suları yükselmiş; iki göl birleşmiş; iki göl arasındaki ırmak, köprü ve birçok kent göl suları altında kalmış ve tarihin birçok izi silinmiştir. Bu değişim bilinemediği için tarihî coğrafya değiştirildi; Kemer Boğazı (Hellespontus) civarındaki birçok isimle birlikte Truva da Çanakkale Boğazı civarına taşındı.

Son yıllarda kurak bir dönem geldi, göl seviyesi 919.00 metreden 914.50 metreye düştü ve göl altından eski kent kalıntıları çıkmaya başladı. Göl seviyesi bir metre daha düşecek olursa, Eğirdir Gölü, batimetrik haritaya göre tekrar ikiye ayrılacaktır.

Açar Kelimeler: İlyada Destanı, Coğrafî Değişim, Truva, Yeni Truva, Barla, Hellespontus, Kemer Boğazı, Eğirdir Gölü

Abstract

The aim of this article is to discuss Troy, Achaeans and some names, like Troy, Achaeans and Hellespontus, mentioned in Homer's Iliad in the light of geographical change. Lake Eğirdir was historically two separate lakes: Eğirdir and Hoyran. Between the two lakes there was a deep, water-rich and approximately 15 km long river. The Historical Main Road (via regia) crossed that river through the Yenice Village Bridge at the Kemer Strait, located between the two lakes. About 500 years ago, with the change of climate, the lake waters rose and two lakes united. Then,  the river, bridges and many settlements between the two lakes were submerged by the arisen waters and many traces of history were erased. Since this change is not known, the historical geography can not be known too. By the time, along with many other names, Hellespontus and Troy were also moved to the area around the Dardanelles. In recent years, due to the dry climate, the lake’s level has dropped from 919.00 meters to 914.50 meters, causing the ruins of some old settlements to emerge from under the water. According to the batymeric predictions, should the lake level drop another meter, the Lake Eğirdir shall be divided into two again.

Keywords: Homer’s Iliad, Changing Geography, Troy, New Troy, Old Tralles, Hellespontus, Kemer Strait, Eğirdir Lake

Giriş

Bir zaman Dünya duruyor, Güneş onun etrafında dönüyor dedik. Daha sonra Dünya’nın döndüğü anlaşıldı. Hatta Dünya hem kendi ekseni etrafında, hem de Güneş etrafında dönüyordu.

Bir zaman cisimlerin parçalanamaz en küçük parçasına atom dedik. Daha sonra atom parçalandı. Aynı bunlar gibi bugüne kadar olan tarih ve coğrafya çalışmaları da, yanlış bir Eğirdir Gölü kabulü üzerine bina edildi ve sonunda yanlış bir tarih ortaya çıktı.

Bu hatalardan birinin de Truva olduğunu düşünüyorum. Çünkü Truva’nın yerine 153 yıl evvel Şliman (Heinrich Schliemann) kendi karar verdi; konu hiç tartışılmadı; geçen zaman içinde Truva, sanki bir kaziye-i muhkeme oldu. O, Eğirdir Gölü batısındaki Akhalar’ın, bugünkü Yunanistan’da bulunduğu yanlış varsayımına göre hareket etti.

1097 yılı Haçlı seferinde Selçuklu, Bursa-İznik, Eskişehir, Bolvadin, Eğirdir, Barla, Senirkent-(Küçük) İznik ve Yalvaç’ı (Küçük Antakya: Alaşehir) kaybetti; Çay ve Yalvaç’ın şarkına atıldı.

Selçuklu kaybettiği bu yerleri geri alabilmek için Şarkîkaraağaç ile Uluborlu arasında yaklaşık iki asır mücadele etti. Bu mücadele sırasında zikredilen isimler, hatalı olarak mevcut İzmir, Balıkesir ve Çanakkale civarında arandı. İmparator Aleksios zamanı (1081-1118) Selçuklu-Bizans mücadelesinde zikredilen Khersonnesos- Kemer Boğazı’nın batı yakası; Hellespontus- Kemer Boğazı; Santabaris- Afyon; Amorion- Uluborlu; Lopadion Senirkent- Akkeçili; Poimanenon Senirkent- Kayaağzı; Lampe, Nimphaion ve Küçük İznik- Senirkent-İlegüp; Zompe (Zompos) ise Kemer Boğazı’ndaki ırmak üzerindeki köprüdür.

Kemer Boğazı’nın şarkında ikinci bir Abydos, Yalvaç-A. Tırtar köyünün bulunduğu yerde ikinci bir Edremit ve yanındaki Gaziri’de de ikinci bir Bergama vardır. Gelendost-Kiremitli Burun önü- Efes; Apameia- İzmir; Yalvaç- Alaşehir (Filadelfia); Eğirdir- Laodikya/Lâdik; Barla- Sardes gibi ikinci kentler var. Kotoiraikia, Kiminas, Aorata ve İpsos biraz değişiklikle Kötürnek, Yalvaç-Gemen, Şarkîkaraağaç-Oras ve Köke köyü- İp kuyusu oldu (Har.1). Remsi ve tarihçi, coğrafî değişimi bilmediği için bu isimleri Çanakkale ve Balıkesir bölgesine taşıdı. İki misal vereyim:

1- Norman lideri Tancred, İmparator’a uğrayarak Fransa’ya gitmek için 1112 yılında Pamphylia körfezini geçti; ardından denizde gitmekten vazgeçti ve imparatorun bulunduğu Khersonnesos’a doğru ilerleyip, Hellespontus’u geçti ve imparatorun yanına geldi (Anna, 1996: 447-448). Tancred, imparatorun o sırada Gelibolu’da bulunduğunu nasıl bildi? Farz edelim bildi. Gelibolu’ya kadar gemiyle devam etmek varken, niçin kara yolunu seçti? İmparatorun, Gelibolu gibi Türklerin olmadığı bir yerde ne işi var? Anna, deniz yolunu güvenli bulmadığı için der ama inandırıcı değil. Doğrusu şöyle: Tancred, Antalya (Side) limanına gelmiş, orada imparatorun Kemer Boğazı’nda bulunduğunu öğrenmiş ve bundan sonra Roma askerî yolu ile Beyşehir’e, ardından da Kıral Yolu’nu takiple Kemer Boğazı’nı (Hellespontus) geçmiş ve Senirkent-Karababa’da (Khersonnesos) bulunan imparatora gelmiştir. Ardından da Roma askerî yolunu takiple İstanbul üzerinden Fransa’ya gitmiş olmalıdır.

2- VI. Mithridates, Firikya’ya doğru yönelip, İskender’in mola verdiği yerlerde konakladı. O, Romalıların elindeki Firikya’nın geri kalanına, Mysia’ya ve Asia’ya saldırıya geçti. (İki göl arasındaki) Menderes üzerindeki Magnesia’dan (Apameia) geçip, Efes ve Mitylene’ye (Eğirdir yanı) vardı (Yıldız, 2012: 163). O, depremde yıkılan Apameia’ya para yardımı yaptı. Oradan Tralles (Barla) ve Laodikya’ya (Eğirdir) geçti. Sulla, Mithridates’e karşı kazandığı zafer sonrasında Troas Bölgesi’ndeki Dardanos kentinde Dardanos antlaşması yaptı (MÖ 85) (Yıldız, 2012: 109).

Olayı Yıldız’dan böyle özetledim. Mitylene’den Çaka Bey dolayısıyla da bahsedilir (Anna, 1996: 230). Firikya Mysiası ifadesine göre ikinci bir Mysia olabilir (Yıldız, 2012: 128, 141). Coğrafî değişim bilinmediği için İskender ve Manlius Vulso, Dinar, Afyon, Gordion şeklinde hatalı yürütüldü.

Hâlbuki onlar Dinar, Uluborlu, Kelene/Kelainai (Kemer Boğazı), Şarkîkaraağaç (Anaboura solu), Beyşehir yanı, Gevele/Kaballum, Ilgın ve Gordion şeklinde yürüdüler. Mithridates de bu yolu tersine yürüdü; Asya’ya ve Kemer Boğazı yanındaki Apameia’ya geldi. Yıldız’ın “Kelainai ve Apameia Kibotos’un Tarihi” adlı doktora tezine bir eleştiri yazıma bakınız (Topraklı, 2023e).

Konsül Sulla ile Kıral Mithridates, Asya eyaletinde ve Kemer Boğazı civarında savaşıp, Troas bölgesindeki Dardanos’ta bir antlaşma yaptılar. Dardanos, Kemer Boğazı civarında mı, savaş bölgesinden çok uzak ve sapa bir yerdeki Çanakkale’de mi aranır? O günün iki süper gücü olan Roma ve Pontus, bir antlaşma yapmak için 600 bm uzaktaki bir Dardanos’a giderler mi? Roma ile Selefkos, MÖ 189’da nasıl, Kemer Boğazı yanındaki Apameia’da antlaşma yaptılarsa, bu antlaşma da Kemer Boğazı yanındaki bir Dardanos’ta yapılmış olmalıdır.

A. Truva’nın yeri hakkında ilk şüpheler

11 Şubat 2016’da; “Truva savaşı ve yeri hakkında yeni düşünceler” başlığı altında şöyle dedim: [1- İlyada’da çok sık söz edildiği için meşhur olan Scamander (Σκάμανδρος), Anna ve Pahimeris’e göre Eğirdir ve Hoyran gölleri arasındaki nehirdir (Anna, 1996: 449; Pahimeris, 2009: 90-91). 2- Ben, bir zamanlar Asya'da [eyalet] dövüşerek, akınlar yapan, ama deneyimsizliğinin kurbanı olup, ünlü Alexandros Kabalikos'ça tutsak edilmiş olan o genç adamım (Anna, 1996: 232). 3- “Gerçek anlamda Asya’nın içinden geçerek ilerlediler” (Anna, 1996: 451). Bilge Umar, açık. 6’da: “İliada Il, 461'de, Kaystros boyundaki çayırlardan Asia çayırları söz edilmesi dolayısı ile o yöreyi kasdediyor” der; ama Anna’nın dediği “gerçek anlamda Asya”, Şarkîkaraağaç, Nudra ve Çavundur yerleşimleri arasındaki bölge, Kaystros boyundaki çayırlar ise, iki göl arasındaki ırmak yanındaki çayırlardır. Çünkü Kaystros, Küçük Menderes değil, iki göl arasındaki ırmağın diğer adıdır (bk. Har.1).

Bu üç mühim husus, beni, düşünmeye sevk etti: İkinci bir Skamandros ve ikinci bir Kaystros mu var, yoksa Truva’nın yeri de mi yanlıştır? Truva’yı Çanakkale’de gösterenlerin delilleri nedir diye kendi kendime sordum. Çünkü Boğaz, Deniz, Sparta, Scamander, Kaystros, Anayol vs. bunların hepsi, Eğirdir Gölü çevresinde de var.

Eğirdirli gezgin, “Eski Yunanîler devrinde, yâni Herakli’nin yaptıkları Truva harbinden sonra, kable’l-milâd bin yüz seksen dörtte, Mora şibh-i ceziresinin Mesenya, Sparta, Agras, Amanos kasabalarından Anadolu’ya hicret eden Rumlardan Spartalılar bu mevkie yerleşti. Agraslılar, mülga Ağros nahiyesinin bulunduğu mahalle, Mesanyalılar Eğirdir’e karîb Sevinçbey ovasındaki Miskinler beline, Amanoslular keza kaza-yı mezkûr mülhakatından ve elân Anamos Ortası tabir edilen araziye yerleşip her fırka eski memleketlerinin isimleriyle beraber karye teşkil etmişlerdi. Roma müverrihlerinden Istrabon’un (MÖ 64-MS 24) Africya akvâmı kâmilen Avrupa’dan gelmişlerdir diye yaptığı vukufsuzca iddiasına delil tutmak istediği bu, bir avuç Ervamdır (Rumlar). Muhâcirîn-i merkûmenin bu mevkie ilk defa tesmiye ettikleri Sparta kelimesi, zamanın tesiri ve Anadolu sekenesinin her kelimeyi elifle anması neticesinde “Isparit”e çevrilmiştir” (Süleyman Şükrü, 2013: 53) der.

1159’da Isparta adı, Sarapata Mylonos (Kinnamos, 2001: 143); Sarapata (Deguignes, 1756: 44); 1204 İbn Bîbî ve 1332 İbn Battuta'da Sparta kaydedilmiştir. Biz Kötürnek köyü olarak, Isparta için “İsparta”, kibrit için de “isbirte” derdik.

Homeros’un İzmirli olduğu söylenir. Söz konusu İzmir, bugünkü İzmir mi, yoksa Çaka Beyin yaşadığı Eğirdir Gölü altında kalan Barla önlerindeki İzmir mi, tam belli değil. İzmir, 3. Midas’ın (MÖ 738-696) başşehri Kemer Boğazı’ndaki Kelene’ye 7 bm mesafededir. Skamandros, Marsyas ve Orgas, hepsi de Eğirdir Gölü civarındadır. Amorion (Uluborlu), göle çok yakındır.

Ertuğrul, Ege Denizi’ndeki Asya ve Avrupa’ya yakın adaları yağmalamak için gemiler inşa etti. Yunanistan düzlüklerine akınlar yaptı. Donanmasını Tearos nehrinin Ainos şehri yanındaki ağzına getirip nehrin kaynağına doğru uzun süre ilerledi. Avrupa’da Peloponnes, Euboia ve Attika şehirlerine ulaştı. Ertuğrul gözünü Asya’daki yerlere çevirdi. Komşu Yunanlılara ve orada yaşayan insanlara hücum etti. Bazıları der ki Ertuğrul, Tauros Dağları’ndaki muhkem bir yeri ele geçirdi ve bu yeri, komşu yerleri almak için kullandı. Yunanlı komşularını kovdu; kuvvetlerini artırdı (s.17). Osman, Asya'daki diğer şehirleri ve o zaman Mysia'nın müreffeh şehri olan Prousa'yı kendisine tâbi kıldı. Osman’ın idaresi altında sekiz bin Türk, Hellespont’tan Avrupa’ya geçti ve Chersonese’de bir Yunan kalesini kuşattı. Trakya’da Tuna’ya kadar gitti; yağmalayıp esirler aldı (s.23). Bu esnada büyük bir İskit birliği Rusya’dan Tuna’ya ilerledi ve Trakya’da onlarla savaştı. Onları, Trakya’da öldürdüler. Sağ kalanlar Chersonese’e sığındı; oradan Asya’ya geçtiler. Bir daha dönmediler (s.25). Ertuğrul oğlu Osman, Asya’daki birçok Yunan arazisini aldıktan sonra İznik ve Filâdelfiya’ya hücum etti, fakat ele geçiremedi (Halkokondil, 2014: 17, 23, 25, 29).

Bunlar üzerine, “Ege denizi, Eski Eğirdir Gölüne işaret ediyor. Evvelce Eğirdir Gölü’nün batısı Avrupa, doğusu Asya ve iki göl arasındaki ırmak hudut. Isparta, Tavas, Honas, Kelene gibi isimlerin Yunanca olmadığı düşünülürse; Yunanistan’daki benzer isimler, Anadolu’dan gitmiş olmalıdır. Bugüne kadar bu görüşün hep tersi iddia edildi. Belki de Truva Savaşı sonunda mağlup olanlar, sonradan Yunanistan’a gelmişlerdir. İlyada’da zikredilen Sparta’nın Göller Bölgesi’ndeki Isparta olmaması için hiç bir sebep yok! Hatta Isparta, Yunanistan’daki Sparta’ya nazaran daha uygun. Isparta’daki Minasın mevkii, Sparta Kıralı Menelaos ile ilgili olabilir. Mora Yarımadası’ndaki Sparta ile Çanakkale arasındaki uzaklığa bakılırsa; Truva’yı, Eğirdir Gölü ve Asya ırmağı (Menderes) civarına yerleştirmek daha makuldür. Truva savaşından sonra Firikler, Kemer Boğazı’na (Firigos Boğazı) yerleştiğine göre; bu savaşın galibi Firikler ve Asyalılar olmalı. Umarım bana her şeyi Isparta'ya götürüyor demezsiniz. Sonunda da, “Göller Bölgesi ve Batı Anadolu’nun tarihi yeniden yazılmalı” demişim. 11 Şubat 2016].

Bilâhare Hellespontus’un Kemer Boğazı; Troas’ın Afşar-Kızık (Kyzikos) ile Hoyran (Kaikos) arasındaki bölge, Neutroja veya (Eski) Tralles’in Barla olduğunu gördüm (Remsi, 1960: 164 tablo-178; Strabon, 2009: 379; Grigoras, 1973: 137; Deguignes, 1976: 1155) ve Truva’nın Kemer Boğazı’nda bulunduğuna dair kanaatim arttı. 2023’de “Yüzleştirdin mi de, Çanakkale diyorsun, Truva Isparta’da olmasın?”, “Değişen Coğrafya ve Arzava Memleketleri” adlı iki makaleyle Truva’nın Çanakkale’de değil, Kemer Boğazı bölgesinde bulunduğuna dair tam kanaat getirdim.

Tarih eğitimcisi Prof. Bahri Ata’nın ricası üzerine okuduğum İlyada Destanı da bu kanaatimi perçinledi.

İlyada’yı okumadığımı öğrenen Bahri Bey, -İlyada’yı okumadan Truva hakkında yazmamalısın dedi. -İlyada bir destan! Müzik, şiir ve türkü sevip dinlememe rağmen İlyada’dan pek anlamam; Homeros’u Strabon, Anna, Remsi ve Umar’ın zikrettikleri kadarıyla biliyor; onlara göre yazıyorum dediysem de, Bahri Bey ikna olmadı. O’nun hatırı için İş Bankası yayınlarından çıkan İlyada hakkında eleştiriye açık bir şeyler yazdım. İlk baskısı 1958’de yapılan İlyada’yı, Azra Erhat (1915-1982) ile A. Kadir (1917-1985) tercüme etmiş. Arzava ve Akhalar hakkında ilk ciddi çalışmayı ise 1953’te Prof. Füruzan Kınal (1913-1987) yapmış, ama İlyada çevirisinde buna bakılmamış.

B. İlyada ve Truva

Makaleyi uzatmamak için çok istifade etmeme rağmen mütercimin uzun yorumlarına girmeyeceğim. Mütercim, Şliman için Homeros âşığı, Atalar da “âşığın gözü kördür” derler. Âşık, olaylara akılcı bakamaz. Bektaşi’nin “sevdim Ali’yi kâr-zarar” demesi gibi âşık, yanlış-doğru araştırmaz ve körü körüne hareket eder.

Maalesef bizim arkeolog ve Eskiçağ tarihçisi de, Batılı araştırmacılara âşık gibi yaklaşır ve onları baş tacı eder. Onun için yıllardır Truva diye Çanakkale, Amorion diye Emirdağ, Pessinus diye Ballıhisar, Apameia diye Dinar kazılır. Bakanlık da bunlara her türlü desteği verir; çünkü Bakanlıkta onlar söz sahibi. 1991’deki bir konuşmasında Prof. Akurgal, arkeoloji için tarihin yardımcısı der. Şimdi işler tersine döndü ve yanlış üzerine yanlış yapılıyor. Bunda tarihçinin de büyük suçu var.

Mütercim, s.549’da; -İlyada’da zikredilen adların birçoğu efsaneye karışmış, ya kaybolmuş, ya da değişmiş olduğundan bu yerleri Kiepert'in Atlasında bulamadık. Paul Mazon'un Les Belles Lettres yayınında çıkan İlyada metnini ve Fransızca çevirisinin dördüncü cildindeki İndeks'i esas aldık. Adları Yunanca metinle kontrol ettik- der.

551-604 sayfalarda verilen isimlerden 75 kadarının Eğirdir Gölü civarında bulunduğu anlaşılıyor. Bu isimler, Göller Bölgesi’ndeki “coğrafî değişimi” bilmeyenler tarafından hazırlandığı için hemen hemen hepsinin yeri yanlıştır.

24 sayfa önsözün 11 sayfası Truva’ya ait; mütercim, hem Türkçe, hem Yunancaya uyduğu için Truva yerine Troya dedik der, ama Troya yazımını bilgisayar bile tanımadı; o yüzden ben Truva yazacağım.

Türkiye’de boğaz çok. Neden İstanbul değil de, Çanakkale Boğazı? Bunu hiç kendimize sorduk mu?

Mütercim, -Homeros'un Truva'sı efsanelik bir kenttir. Homeros destanını yazdığı zaman Truva beş yüzyıldan beri yıkılıp gitmişti. Ozan bu kenti İda, yâni Kazdağı'nın eteğinde, Skamandros ya da Ksanthos (küçük menderes) ile Simoeis (Dümrek) Çayı'nın sınırladıkları ve bir yanı Ege Denizi'ne, bir yanı Boğaz'a bakan üçgen biçimli ovaya egemen yüksekçe bir kale olarak öylesine yerleştirir ki Truva'yı Hisarlık'ta elinizle koymuş gibi bulursunuz.

Şliman, Amerikan konsolosunun kendisine gösterdiği Hisarlık Tepesi'nde hemen kazıya başlar. (…) Helena gibi Yunanistan’dan getirdiği genç karısının şalına sığmaz olur altınlar. (…) Bu hazine üstüne bir bildiğimiz varsa, Priamos'a ait olmadığıdır, çünkü Şliman'ın Homeros Truva'sı sandığı Truva ll, Homeros Truva'sı değildir. Hisarlık'ta yapılan iki konferanstan sonra Şliman-Dörpfeld kazıları sona erdi. 1932'de Cincinnati Üniversitesi’nden Amerikalı arkeolog Blegen yeni baştan kazıya başladı ve 1938'e kadar süren bu kazılara Türk arkeologları da katıldı. (Amaç) Anadolu ile Balkanlar, Ege ve Akdeniz arasında önemli bir kilit noktası olan bu merkezde yapılacak arkeoloji araştırmalarıyla geniş bir tarih alanını aydınlatmaktı. Öyle oldu. Şliman'ın açtığı çığır, iki bilim kolunun birleşmesine yol açtı. İlyada'nın efsaneye dayanan bir destan olduğunu bilmekle birlikte bu destanın tarihî temellere dayandığına ve filoloji ile arkeoloji araştırmaları ile bu temelleri bir gün aydınlatabileceğimize inanıyoruz- (ös.16-17) der.

Mütercim, “büyük buluşlar âşıkların işidir” diye Şliman’ı över ve “Homeros Truva'sının bir gerçek olabileceğini geçen yüzyılın ortasına kadar kimse aklından bile geçirmemişti” der; ama öyle olmadı; olamazdı da! Şliman ve Blegen, Anadolu’nun tarihî coğrafyasını bilmiyorlardı ve Truva diye başka bir öreni kazmışlardı. 153 yıldır (âşık) bir Eskiçağ tarihçisi Türk de, Truva’nın Çanakkale’de olamayacağına dair bir itirazda bulunmadı.

C. Truva’nın Kemer Boğazı bölgesinde bulunduğuna dair kanıtlar

1. En büyük kanıt, Akhalar ile Arzava arasındaki hududun Eski Eğirdir Gölü ve iki göl arasındaki Seha Nehri olması, Truva’nın Seha Nehrinin şarkında bulunduğunu gösterir (Topraklı, 2023c). Başka bir kanıt olmasa bile, tek başına bu kanıt yeterlidir. Bu ırmak tarihte muhtelif adlarla çok sık zikredilir: En eski adı, Arzava bahsinde Seha, İlyada’da Skamandros, Ksantos ve Kaystros. Kaystros, Asya ilindedir (Remsi, 1960: 1111); Asya ise Kaystros’un şarkındadır. Irmağın Hieria, doğu hududunu teşkil eden Megalos Potamos (büyük nehir), Hyeronpatamum, Hyreon, Hierus ve Âbrû Mesmâne gibi mukaddes anlamına gelen adları var. Justinian nehrin üzerine bir köprü (Pontogefura) kurdu (Remsi, 1960: 176, 264, 266; İbn Hordazbih, 2008: 87). Pahimeris’e göre Kenkhreai, Skamandros’un yanında bir istihkâmdı (Remsi, 1960: 176, açık.3). Bu nehrin Tantalos, İndos, Almyros, Siberis, Bathys Rhyax, el-Battal ve Tearos gibi adları da var. Arzava devrinde mukaddes nehir geçidi anlamına gelen Kuwalia için bilâhare Kelene, Firigos Boğazı, Hellespontus ve Dardanelles denilmiş olmalı. Bu nehre Herodotos Halis (I.75), Menderes (VII.26), Ksenofon Menderes (31), Strabon Menderes ve Sangarios (Topraklı, 2023a), Anna Euros (çok), Menderes (422), Akropolites Ebros (çok), Pahimeris ise Sangarios (31, 74), Menderes (75), Boğaz’ın Asya ırmağı (80) ve Skamandros (90) der. Herodotos Çarşamba çayı için Halis der (VII.26). Pahimeris, -İmparatorun gerçek amacı Trakya’yı kazanmaktı (60); düşmanla aramızda tek sınır boğazdı (78); Türklerin Boğaz’ı geçmeleri an meselesiydi. Düşmanların kıyıdaki kalelere saldırmadığı gün yoktu. Boğaz aramızda tek sınırdı- der (yıl 1282 civarı) (80).

“İmparator Gelibolu Yarımadasına gelmişti; sonra, her yandan kara ve deniz birliklerini toplayınca, güçlü bir ordu ayırıp bunu Skamandros çayı yoluyla, Edremit'te, Thrakesion teminde konuşlanmaya gönderdi” (Anna, 1996: 449) kaydına göre Skamandros’un Çanakkale’deki Küçük Menderes çayı olması imkânsızdır. Zira Thrakesion temi Asya eyaletinin batı ucunda; Asya eyaleti ise iki göl arasındaki ırmakla Seydişehir-Çarşamba çayı arasında idi (Günal, 2023: 46, açık.33; Har.1; Har.2). Ayrıca Çanakkale Boğazı’ndan Edremit’e deniz birliği nasıl gönderilir? Ve Türklerle mücadele için yola çıkan bir imparatorun Gelibolu Yarımadası’nda işi ne?

Khersonnesos, Gelibolu Yarımadası değil, Kemer Boğazı’nın batı yakasıdır. Edremit, Bergama, İzmir, Karia, Lidya, Klazomenai, Phokai, Mitylene, Alaşehir, İznik ve daha birçok tarihî kent ve bölge adı başka yerlerde de var. Arzava devri ile Homeros arasında yaklaşık beş, Homeros ile İstanbul’un fethi arasında 22-23 asır fark var. Bu süre içinde bir kentin, bir ırmağın, bir gölün, bir dağın birçok farklı isminin olması gayet tabiî değil mi?

Pahimeris’in, “Boğaz’ın Asya ırmağı; imparatorun gerçek amacı Trakya’yı kazanmaktı: Boğaz aramızda tek sınırdı” sözleri şayanı dikkattir. Çanakkale Boğazı’nda bir ırmak mı var? Türkler, Trakya’yı almışlardı da, imparator 1282’de Trakya’yı kazanmak mı istiyordu? Hâlbuki Boğaz- Kemer Boğazı; Boğaz’ın Asya ırmağı- Skamandros veya Kaystros; Trakya ise Thrakesia temi idi ve Boğaz’daki ırmak- Türkler ile Rumlar arasında tek sınırdı.

Yol, su, orman, otlak ve sair yönleriyle tarihte müstesna bir yere sahip olan Kemer Boğazı çevresi, canlıların yaşaması için çok uygundu. Bu yüzden insanoğlu ilk çağlardan beri burada yerleşmiş ve medeniyetler kurmuştur. Onun için burada bulunan isimler bilahare başka yerlere ve bilhassa Batı Anadolu kıyılarına taşınmıştır.

2. Hellespontus (Tablo: Roma sikkeleri): Kyzikos, Parion, Lampsakos, Abydos, Dardanos, İlion, Alexsandria Troas, Skamandria-Yunan, Poimanenos, Miletopolis, Hiera Germe, Hadrianotherai, Pionia, Seepsis, Hadrianoi gibi isimlerden Kyzikos, Parion, Lampsakos, Abidos, Dardanos, Skamandros, Poimanenon, Miletopolis, Hadrianotherai kesin olarak Kemer Boğazı civarında bulunduklarına göre İlion ve Troas da aynı bölgede demektir.

Hellespontus’un Şehir ve Piskoposlukları başlığında verilen isimlerden Kotoiraikia ve Kiminas, biraz değişmiş olarak Gelendost-Kötürnek ve Yalvaç-Gemen köyleridir. Kyzikos Afşar-Kızık mevkiindeki eski kenttir. Bunlarla birlik anılan Akhyraous Kötürnek. Lentiana Gelendost veya yanında; Lopadion Ulubat değil, Senirkent- Akkeçili; Sigriane denilen dağlık arazi ise, Hoyran Gölü’nün şarkındaki Çirişli dağıdır (Remsi, 1960: 164-178).

İmparator Aleksios’un Türklere karşı seferi (1113-1115): İznik (Lampe), İznik Gölü (Hoyran Gölü), Prousa (Uluborlu önü), Apollonias (Uluborlu), Lopadion (Senirkent-Akkeçili), Poimanenon (Senirkent-Kayaağzı). Barenos (Granikos: Yalvaç çayı), Skamandros (iki göl arasındaki ırmak), Angelokomites (Aisepos: Marsyas), Empelos (?), İbidos (Çirişli dağı), Parion, Çanakkale Boğazı (Kemer Boğazı olacak), Abydos (Kemer Boğazı şarkı), (Hoyran Gölü kıyısı) sahil, Edremit (Yalvaç-Aşağı Tırtar), Khliara (Yalvaç-Yukarı Tırtar yanı). Aorata (Şarkîkaraağaç-Oras veya Başdeğirmen. Hitit metinlerinde Aura). İznik (Lampe, İlegüp), Malagina (Yassıören), Basilika (Ayazmana), Olympos (Mysia Olympos: Barla dağı), Alethia (Atabey), Akrokos (Eğirdir), Karme, Asya, Alaşehir (Yalvaç) ile Akrokos arasındaki geniş ova (Kelbianos). Kişiler: Monolykos (Eğirdir bölgesi beyi Alp Kara), Kontagmen (Kundanlı ovası beyi Kundan), Emir Muhammed, (Yalvaç kumandanı) Gabras, (Kundanlı kumandanı) Yarı Barbar Monastras ile (Kelbianos ovasının Ermeni asıllı kumandanı) Georgios Lebounes zikredilir (Anna, 1996: 457-463). Lebounion harbi, 29.04.1091’de bu Lebounes’in yerinde yapıldı. Bu harp Küçük Firikya’da yapıldığı için Küçük Lebounes anlamında Lebounion denilmiştir. Harpte geçen Ainos, Edirne-Enez değil, Barla önü ve ırmağın ağzındadır. Ainos, Truvalı kahraman Aineos’la ilgilidir (İlyada; Anna, 1996: 249; Halkokondil, 2014: 17; bk.Har.1).

3. Ya ikinci bir Dardanos vardır veya Çanakkale Boğazı için Dardanelles adlandırması yanlıştır. Çünkü MÖ 85 Sulla-Mithridates arasındaki Dardanos antlaşması Kemer Boğazı’nda yapılmıştır (bk. Topraklı, 2023e).

4. Arşiv belgesine (1501, 0994 Nu. TTD, s.92-93) göre Afşar-Maziye-Firigos Boğazı’nda gemi çalışır. Firigos Boğazı- Kemer Boğazı olup, Boğaz’da bir mezranın adı Firigos mezrası; Barla’da bir mevkiin adı Firigoslar’dır.

5. Troas, Kyzikine (Afşar) ile Kaikos (Hoyran) vadileri arasındaki bölge ve Çirişli dağıdır (Strabon, 2009: 379). Truva kenti, Kemer Boğazı ile Kötürnek köyü arasında aranmalıdır. Belki Çaltı ile Tokmacık arasındaki Hüyük’tür.

6. Yukarı Memleket, Yüce veya Mukaddes Memleket, Yukarı Firikya, Mukaddes Firikya, Küçük Arzava ve Küçük Firikya’nın, hep aynı adlandırmalar olduğu anlaşılmaktadır. İlyada’da çok zikredilen Kutsal İlyon ve Kutsal Killa da aynı bölgeye işaret etmiş olmalıdır. Kutsal İlyon Truva, Kutsal Killa muhtemelen Gelendost-Killi kırıdır.

7. Arzava devletinin yerini bilâhare Truva’nın aldığı anlaşılmaktadır. Assuva ve Assos ise Asya eyaletidir.

8. İlyada’da zikredilen Asya, Euros, gemi, Euboia, Attika şehirleri, Mysia, Hellespont ve Trakya gibi isimler, Halkokondil’de de varlar (2014: 17, 23). İlyada’daki Trakya denizi Eski Eğirdir Gölü olmalı. Bizans tarihçisi olaylarda bazen çok eski isimleri kullanır. Halkokondil, 21 Asır önce İlyada destanındaki isimleri kullanmıştır. Khoniates, MS 1176’da vukû bulan Miryokefalon harbinde, 15-16 Asır önce (MÖ 401) zikredilen bir ismi (Kelene: Kelainai) kullanır. Homeros, bizzat kendisi 4-5 Asır önceki Skamandros (Kaystros) nehri kıyısında (Doğu-Batı, Asya-Avrupa halkları arasında) vukû bulmuş bir dizi olayı destan olarak anlatır. Homeros’ta geçen isimlerin çoğu Eğirdir Gölü ve Kemer Boğazı civarındadır. Asya, Boğaz’daki (Hellespontus, Dardanelles) ırmağın şarkıdır. Euboia’nın Hoyran Gölü’nün batısı, Attika’nın ise şarkı olduğu anlaşılıyor. Mysia, Uluborlu ve Yalvaç arasındaki bölge; Trakya Thrakesia temidir. Hoyran Gölü’nün batısı için de Trakya denilir. Halkokondil’in verdiği adlardan Ege Denizi, Europe, Tearos nehri, Peloponnes, Avrupa, Ainos şehri, Tauros dağları, Prousa, Chersonese ve Tuna İlyada’da geçmez; bunların bazıları mütercimin açıklamalarındadır. Ancak Ege adı, Aigai olup, bu yer Phokaia (Fuke) veya Eğirdir olmalıdır.

9. İlyada’da zikredilen Argos, Atabey ilçesinin eski adı Aras (Ağros) olmalıdır. Truvalı yiğit Aineios, Kaystros nehri ağzındaki Ainos kenti adında, Lykaon ise Asya eyaletinin şarkı olan Lykaonia bölgesinde yaşamaktadır.

10. Mısır muhacirlerinin reisi Tanta’lı Şirkup, MÖ 1556’da Atina şehrini bina etti. Lidyon’dan Fricyatü’s-Sagir (Küçük Firikya) meliki Bilobis bin Tantal [Tantalos oğlu Pelops], MÖ 1200’de kendi evlâdını Eğirdir’deki puthânede kurban etti (Süleyman Şükrü, 2013: 32-33, 35). Bu, İlyada’daki insan kurbanını hatırlatır. J. Lydus, Philadelphiya’yı (Yalvaç) Mısırlılar kurdu der. Yalvaç’ın bir adının Küçük Atina olduğu düşünülürse, Şirkup kurmuş olabilir (Remsi, 1960: 130). “Pacatiana ve Salutaris, Yukarı Firikya’nın parçalarıdır” (Remsi, 1960: 165).

J. Lydus, Lydia’lı demektir, ancak bu Lydia, Kemer Boğazı şarkındaki Lydia (Lidyon) idi. Kemer Boğazı’ndaki ırmağın adının Tantalos, köprünün Tantaendia olması bir tesadüf değildir (Remsi, 1960: 235-239). Pelops’un, Küçük Asya, Lidya veya Firikya’lı mı olduğu tartışılır (Mansel, 1937: 197). Bu üç yer, aynı yerdir ve iki göl arasındaki ırmağın şarkıdır. Buranın Asya, Küçük Firikya, Yukarı Firikya, Mukaddes Firikya gibi adları var. Asya eyaletinin batı ucu Thrakesia temidir (Günal, 2023: 46 açık.33; bk.Har.1-2). Önce Anadolu eyaleti (Assuva, Assos, Asia) vardı; bilâhare yarımadanın tamamına Anadolu denmişti. Küçük Firikya, Küçük Arzava devletinin, Yukarı Firikya ise Yukarı Memleket adlarının birer hatırası olup, muhtemelen Küçük Asya adı da Küçük Arzava adından gelmiştir.

Peloponnes yarımadasına adını veren Agamemnon’un atası Pelops, Kemer Boğazı şarkı, Marsyas (Lykos) kıyısındaki Pelopeia (Evhippia, Arkadiopolis, Thyateira, Semiramis) adında (Mansel, 1937: 197; Remsi, 1960: 122, 130), Sparta kıralı Menelaos ise, Isparta-Minasın adında yaşıyor. Bu bilgi, Homeros’un zikrettiği Arkadialılar’ın Asya’da olduğunu gösterir, ama mütercim Yunanistan’da (yâni iki göl arasındaki ırmağın batısı) der (s.559). Peloponnes adını Peloponez yazmışız; Peloponnes Yarımadası, Kemer Boğazı’nda da var. Remsi bu isimleri, Asya eyaletinde gösterir, ama Asya’nın yerini bilmediğini itiraf eder.

11. Klazomenai ile Smyrna arasında sıcak kaynaklar vardı. Philostratos bundan Agamemnon kaynakları diye bahseder; İzmir'den 40 stadia (7 bm) mesafede idiler (Remsi, 1960: 183). Zikredilen Klazomenai, Arkadiopolis veya yanı, İzmir ise Barla Boyalı Mahallesi önündeki Apameia’dır. Filhakika bu iki yer arası 7 bm kadardır. Klazomenai, Çaka olayında şöyle geçer: “Çaka, çok sayıda tekneye ve 40 tane de avcı gemisine sahip olunca, bunlara savaşta pişmiş adamlar bindirdi ve demir alıp Klyzomenai'ye yanaştı ve bu yeri hemen zaptetti. Oradan ayrılıp Phokaia/ Foça'ya doğruldu ve orasını da hemen aldı. Ardından, Mitylene/Midilli yönetimiyle görevli kişiye bir ulak gönderip, onu, hisarı en tez zamanda boşaltıp gitmezse en kötü işkencelerden geçirmekle tehdit etti; aslında onun iyiliğini istediğini; eğer çekip gitmezse kendisini bekleyecek olan feci' akıbeti bildirerek onu uyarmakta olduğunu söyledi. Beriki, Çaka'nın tehditlerinden dolayı dehşete düşerek, gece vakti bir gemiye bindi ve başkente vardı. Bu haberi alınca, Çaka artık bir an bile yitirmedi ve hemen Midilli üzerine gidip orasını ilk saldırıda ele geçirdi” (Anna, 1996: 229-230). Phokai-Ainos, Mitylene ise MÖ 88 Mithridates olayında zikredilen Eğirdir Yeşilada olmalıdır.

12. Asya çayırları ve iki göl arasındaki Kaystros ırmağı boyundaki (Asya bölgesindeki) çayırlardır. Gerçek anlamda Asya (Anna) ise Şarkîkaraağaç ovasıdır (bk.Har.1).

13. Hızla akan Hellespontos (s.51, 142, 384, 532) ve “Lykaon’u anaforlu Skamandros (Ksanthos) taşıyacak denizin engin kucağına” (s.455) ile “kaçan Türkler Menderes'in anaforlu akan sularına düştü, hemen boğulup gitti” (Anna, 1996: 442) ifadeleri çok benzer. Anna bu ifadeyi İlyada’dan almış olmalı. Zikredilen Menderes, iki göl arası ve 15 bm boyundaki ağzı kaynağına yakın ırmak, namı diğer Skamandros, deniz ise Eski Eğirdir Gölü’dür (Har.1).

14. Lykialılara kusursuz Glaukos komuta eder (s.52) ve Glaukos vadisinin yukarısındaki beş şehir Pentapolis'i teşkil ediyordu (Remsi, 1960: 164) ifadelerinde zikredilen Glaukos vadisi, iki göl arasındaki vadidir. Pentapolis ise Senirkent-İlegüp köyüdür. Arzava bahsinde ve İbn Hordazbih’te geçen ve “kurtarın yeri” anlamındaki Lykia (Lukka: Lugga) Eski Eğirdir Gölü’nün kuzey sahili veya Anadolu (Asya) eyaletinin güney batısıdır (bk.Har.1).

15. Tripolis'in diğer adı Pliny’nin kaydettiği üzere Antoniopolis idi. Sikkelerinde Tanrıça Leto'nun, Letoia Phylia oyunlarının ve Maeander deresinin isimleri mahkuktur (Remsi, 1960: 130). Pahimeris s.88-92’de zikredilen Derebol (Tripolis), Barla veya yanındaki bir şehirdir. Maeander, iki göl arasındaki Skamandros veya Kaystros’tur.

16. Akhilleus, Aineias'la karşılaşır ve önüne gelen Truvalıyı öldürüp Truva Ovası'nda akan Skamandros ve Simoeis ırmaklarına atar (ös.13). Kaystros nehrinin ağzındaki Ainos kenti, Aineias adıyla ilgilidir; Simoeis ise Anna 1996: 451’de zikredilen Sinaos (Synaos), yâni Orgas (Örkenez) çayı, İda (s.84) ise Sultandağları olmalıdır.

17. Arkadialılar gelir, yüksek Kyllene Dağı'nın eteğinde (s.43), Pulydamas, Kylleneli Otos'u tepeledi (s.333), Kyllene (Killene), Arkadia'da bir dağ (580). Buna göre Killene Dağı Çirişli Dağı (Troas), Killene ise Kelene olmalı.

18. Bizans Asyası’nın şehir ve piskoposluğu başlığı altında verilen bütün isimler Kemer Boğazı civarındadır. İlyada’da geçen Kaystros, Hermos, Aulioi, Neu Aule, Aigai, Phokai, Myrina, Magnetler, Larissa, Trakya, Thyateira (Pelopeia, Arkadiopolis) ve daha birçok kent Kemer Boğazı civarındadır (Remsi, 1960: 111-128; bk. Har.1-2).

19. Yeni Truva veya (Eski) Tralles Barla olur da, Eski Truva, Çanakkale’de mi olur? (Grigoras, 1973: 137).

20. Homeros, Kilikyalıları Truva’ya komşu gösterir. Kallisthenes, Strabon ve Eustatios bu fikri benimserler. Truva’nın Çanakkale’de gösterilmesinin tesirinde kalan tarihçi, Homeros’un yanlış bilgi verdiğini söyler (Adak, 2000: 51). Kilikya valisi Cicero’nun (MÖ 52-51) idare yeri Laodikya’nın Eğirdir oluşu, Truva-Kilikya komşuluğuna işarettir.

21. Bu 20 Maddeye göre İlyada destanında zikredilen Truva Çanakkale’de değil, Isparta-Gelendost-Kemer Boğazı bölgesi; Sparta- Göller Bölgesi’ndeki Isparta; Argos ise Atabey (Aras, Ağros) olmalıdır.

D. İlyada ve Akhalar

Mütercim, “Larissa Yunanistan’dadır. XVI. Asırda bu Hellenler merkezi Mykene olan bir uygarlık kurdular. Homeros destanlarında Hellenlere Akhaioi (Akhalar) denir. Ama Danoi (Danaolar) ve Argoslular adları da kullanılır. Akhalar, bu ilk Hellen ırkının ancak bir kavmi olsa gerek; zaten Homeros'un bu adları rasgele ve karmakarışık bir biçimde kullanışından da bunların iyice kesinleşmediği anlaşılır” der (ös.19-20). Arzava bahsinde Akhalar’ın (Ahhijava) Eski Eğirdir Gölü ve iki göl arasındaki ırmağın batısında bulunduklarını; Halkokondil’in de Eski Eğirdir Gölü için Ege Denizi, batısına Yunanistan dediğini gördüm. Katiyetle ifade edebilirim ki, İlyada’da zikredilen Larissa Barla; Argos ise Aras’tır (Atabey). “Suriye’deki (Eğirdir Gölü şarkı) Franklara yardıma gitmekte olan Akhaia prensi Rodos’taki Cenevizlerle antlaşma yaptı” (Akropolites, 2008: 90). Rodos, Eğirdir-Gülistan Adası, Akhaia ise Eğirdir Gölü’nün batısı olup, Akropolites iki bin sene önce İlyada’da geçen Akhalar, dolayısıyla Truva’ya atıf yapmıştır.

Mütercim, “Giritli tanrı Zeus, Anadolu’lu ana tanrıça Kybele, Anadolu’lu tanrı Apollon, Akhaların din düzenine girip özlerini değiştirmişlerdir. Homeros destanlarında onlar bu ad ve biçimlerle karşımıza çıkarlar, ama bir yandan da bu destanlarda Hellenler’in ilkel dinlerinden kalma insan kurbanlarına rastlarız. İlk Hellenler’i Anadolu'ya çeken başlıca öğe maden olsa gerektir. Homeros destanlarında "tunç" sözcüğü iki dizede bir geçer. Ama tunçtan da daha değerli sayılan bir maden demirdir. Efsanenin şiir öğeleriyle süsleye süsleye Homeros destanları haline getirdiği seferin ya da seferlerin gerçek amacı bu madenleri elde etmek değil de nedir? Truva seferi bir çapulculuk seferidir, nitekim Truva önünde dokuz yıl beklerken Akhalar’ın boş durmadıkları, ta Güney Anadolu'ya kadar sokulup Lykia gibi zengin bölgeleri yağma ettikleri, llyada'da sık sık anlatılır. Bu seferlerde gelişmiş uygarlıkları yıkan Akhalar zamanla Anadolu kıyılarında ve adalarda tutunmak yolunu bulmuşlar ve kendi egemenliklerini kurmuş olacaklar ki destan onlardan "üstün ırk" diye söz ediyor” der (ös.30-31). Strabon da, “İda Dağı’nın aşağı eteklerinde oturan ve aralarında Firiklerin de bulunduğu halklar, demiri Küçük Asya’da ilk işleyenlerdir; zeytin (afyon), şarap ve mermer ticaretinde ileri gitmişlerdir. Firikyalıların, Tanrıçaya, ibadet edildiği yerleşime göre; İdaea, Dindymene, Sypilene, Pessinuntius, Kybele adları verilir. Meselâ İda dağındaki “tanrıların anasının hizmetkârları, büyücüleri” bölgeye sonradan egemen olan Firikyalılardır. Bunlar içinde Men ve Sabazios da yer alır” der (İznik, 2022: 18).

Kanaatimce, Zeus için Giritli demek yanlıştır. Zeus ve Kybele, Kemer Boğazı civarında olmalılar. Zeus, Kemer Boğazı batısında, Kybele ise şarkı, yâni Anadolu eyaletinde olmalıdır. Süleyman Şükrü, Tantalos oğlu Pelops’un, Eğirdir’de kendi oğlunu kurban ettiğini rivayet eder. Yalvaç Kazı Başkanı Prof. Özhanlı, Kiminas Dağı’ndaki “Men Kutsal Alanı'ndaki kazılarda; tapınağın hemen önünde prestij odalarının birinde, orijinali bozulmamış halde tanrıça Hekate, tanrıça Kybele, tanrı Men, tanrı Apollon ve tanrıça Athena'nın heykellerinin hepsini bir arada bulduklarını” söyledi. İda, Kazdağı değil, Sultan Dağları; Kiminas ise Sultan Dağları’nın Yalvaç-Gemen köyü üstündeki kısmıdır. Dindymene- Çirişli, Mysia Olympos- Barla dağı. Pessinuntius ve Kybele Yalvaç yakınında olmalıdır. Prof. Özhanlı, “Tapınağın güneyindeki bir tepede (1492 rakımlı Kürtlükuzkaya) bir nacak, opsidiyen taşlar ve demir işlendiğine dair izler bulmuştur”. Güney Anadolu- Anadolu eyaletinin güney batısı, Küçük Asya ise Küçük Firikya anlaşılmalıdır. Çünkü Lykia (Lukka), Eski Eğirdir Gölü’nün kuzeyi, Anadolu eyaletinin batı ucundaki Thrakesia teminin güneyidir. Yine kanaatimce Sultan Dağları’nın güney-batı eteklerinde yaşayan Firikyalılar, Truva harbinin galibi olarak iki göl arasındaki ırmağa gelmiş; boğazın adı Firigos (Firik) boğazı olmuş; mağlup Akhalar ise batıya göçmüşlerdir.

E. Büyüklerin yanlışları da yol göstericidir; ilmi nesiller tamamlar

Truva, Çanakkale’de diyenlerin kanıtları yok; kanıt dedikleri Eğirdir Gölü’ndeki değişim bilinmeden yapılan yanlışlardır. En büyük kanıt, Remsi’nin “Anadolu haritasının büyük bir kısmı tamamiyle değişmelidir” (s.106) ve “Asya bence o kadar müphem ve az bilinen bir eyalettir” (s.111) sözleridir. Şliman, İstanbul Boğazı değil de, niçin Çanakkale Boğazı dedi? Arzava ve Akhalar’ın yerini bilemeyen Şliman, Truva’nın yerini nasıl bilir? Hatalarına rağmen Remsi ve Prof. Kınal’dan çok yararlandım: Olaylara bakış ve yorumlayış tarzları, kaynaklardan aktardıkları malûmat benim yolumu aydınlattı. Remsi’nin Hellespontus tablosundaki birçok yer adının Kemer Boğazı civarında bulunması ve Eğirdir Gölü’ndeki coğrafî değişimin bilinmemesi, bu makaleyi yazma cesareti verdi. Her şey değişiyor ve her yeni bulgu ve bilgi, eski bildiklerimizde değişikliğe yol açabiliyor. Onun için Prof. Cemal Kurnaz’ın “Büyüklerin yanlışları da yol göstericidir ve ilmi nesiller tamamlar” sözü, el-Hak çok doğru.

F. Kutsal İlyon, Kutsal Killa

İlyada boyunca kulaklarımızda "Bir gün gelir, yok olur kutsal İlyon" sözleri çınlar (s.74) kaydı, Kemer Boğazı için Mukaddes Nehir Geçidi (Remsi, 1960: 264), çevresi için Mukaddes Firikya, Mukaddes Galatya, Yukarı (yüce) Memleket, Yukarı (yüce) Firikya kavramlarını hatırlatır. “Değişen Coğrafya ve Arzava Memleketleri” adlı makalede Vilusa/ Troad’ın merkezi olan Truva/İlion için, Tokmacık- Çaltı- Kötürnek üçgeninde olmalı (Topraklı, 2023c, 2023d), ama Troad, Çirişli bölgesi olduğu için Çaltı-Tokmacık arasındaki Hüyük, daha uygun dedim. Bir yandan da Kötürnek’in eski adının Alexandrou Kharax (Remsi, 1960: 147) ve Vilusa beyi Alaksandus dört Arzava kıralından biri (Kınal, 1953: 11) ifadelerine göre Vilusa’nın merkezinin -elinizle koymuş gibi bulabileceğiz- Kötürnek kalesi olabileceğini düşündüm, ama yazmaya cesaret edemedim.

İlyada’daki “Mukaddes İlyon” kavramı ve Pessinus’un da Kötürnek’te bulunma ihtimali, bu yerin Kemer Boğazı bölgesi olabileceği kanaatimi kuvvetlendirdi. Bölgeye kutsiyet, yücelik veren olay, “sıcak kaynaklar” (Remsi, 1960: 243) değil, Prof. Zerrin Günal’ın dediği gibi bölgedeki Kybele kültü olmalıdır. Kutsal Killa da, Gelendost Killi-kırı (Killia) olabilir.

G. Asgari 3000 yıl değişmeyen bir hudut

Kemer Boğazı’ndan geçen iki göl arasındaki ırmağın Doğu ile Batı arasında hudut olduğu; ırmağın şarkına Asya, garbına Avrupa denildiği; bu adlandırmanın asgari Arzava, hatta önceki devirlere kadar gittiği anlaşılmaktadır. Irmağın Euros, Ebros, Boğaz’ın Asya ırmağı, doğu hududunu teşkil eden Büyük nehir ve Hieria, Hyreon, Hierus, Hyeronpatamum, Âbrû Mesmâne gibi mukaddes anlamına gelen adları var. Euros ve Ebros Avrupa demektir. Bir ırmağın hem Avrupa, hem Asya adıyla anılması onun hudut olduğuna işarettir. Asya-Avrupa veya Suriye-Yunanistan hududu, Kemer Boğazı ve Boğaz’daki ırmak olmasına rağmen, Avrupa’da bulunan Uluborlu ovası umumiyetle Asya devletlerine tâbi olmuştur. Bu hâl, Türkiye topraklarının Trakya kısmının Avrupa’da bulunmasına benzer. Yine bu hâl, Uluborlu ovasının, iki göl arasındaki ırmağın şarkında bulunan Anadolu (Anatolikon) veya Asya eyaletine tâbi olmasına benzer (bk. İbn Hordazbih, 2008: 92).

H. Arzava ve Truva devrindeki devletlerin durumu

O günkü devletleri bugünkü devletler gibi, yâni bugünün ölçeğiyle düşünmek, Anakronizm olur. Onları bugünkü köyler ve kasabalar gibi düşünmek gerekir. Çocukken benim dünyam: Barla, Sultan ve Anamas dağları ve yer ile gökyüzü arası idi. Tabii ve sosyal bütün olaylar bu sınırlar arasında cereyan ederdi. Homeros’un dünyasının da, “Isparta ile Sultan Dağları arası” olduğunu düşünüyorum. Homeros’un olayları, Isparta ilindeki topraklarda geçmiş gibidir. O’nun anlattıkları, köyler arasındaki hudut kavgaları; su, otlak ve yayla kavgaları; kız kaçırma ve gelin alayı basma olaylarını hatırlatıyor. Tarihçi, çok eski olaylara, bugünkü dünyanın olayları gibi bakmakla Anakronizme düşmüştür.

I. Arkeolog ve tarihçinin vebali

Mütercim, “Homeros destanlarında bu kent Troia yazılır. Fransızca Troie (Trua okunur) sözcüğünü biz Truva, Trova biçimine sokmuşuz, kullanıyoruz. Oysa biz bu kentin adını Yunanca aslından alıp Troya diye yazsak, hem dilimize daha uygun düşer, hem de ikinci elden uydurma bir ad olmaz” diyerek (ös.26), bizi cahil yerine koyar. Ünlü tarihçi Turova der (Mansel, 1937: 188); eskiler ve Prof. Adak da Truva derler; uydurma olsa ne yazar! Gaye başka; gaye, bizi Batı’nın kuyruğu yapmak. Kuyruk olmaya razı olduktan sonra, doğru yazsan ne olur, yanlış yazsan ne! 15-20 gün önce bir tarih profesörü Konya-Hüyük çevresinin yer adlarıyla ilgili İngilizce bir makale gönderdi. İngilizce bilmem; Hüyük çevresi İngiliz’i değil, bizi ilgilendirir; niçin İngilizce yazdın? -Türkçe makaleler kabul edilmiyor gibi bir lâf etti. Üniversite İngilizce, köylü Türkçe yazacak? Köydeki kelime 500’ü geçmez; desenize Türkçeye veda ediyoruz? -Haklısın, maalesef gidişat öyle. Çok yazık! Anladığıma göre üniversite, “Türkçe bilim dili olmaz” diyen Kemal Gürüz gibilerinin yolunda demektir.(1)

J. Sonuç

Coğrafyadaki değişim ve tarihî metinler dikkate alınmadı; Truva diye yanlış yer kazıldı. Aradan 153 yıl geçti; Çanakkale, Truva, Dardanelles ve Hellespontus isimleriyle ünlendi ve işimiz engizisyon karşısındaki Galileo’nin hâlinden daha güç hâle geldi. “Eski metin ve olaylara atıf yapan tarihçi ve coğrafyacı ile Osmanlı arşiv belgeleri; yakın zamana kadar yer adlarını değiştirmeyen Türkler olmasaydı, Truva’nın Isparta’da bulunduğunu belki hiç bilemeyecektik”. Yenice Köyü Köprüsü, Firigos Boğazı’nda gemi hâsılından 500 (akçe) ve Firigos mezrası kayıtları ile Barla’daki Firigoslar mevkii, Gemen (Kiminas), Kötürnek (Kotoiraikia), Oras (Aorata; Aura), Enevre (Anaboura) ve İlegüp (Lampe) köy adları işi kolaylaştırdı. Bunlara Isparta Minasın (Sparta Mylonos), Aras (Ağros, Argos), Barla (Larissa) gibi adları da ekleyebiliriz. Grigoras’ın Neutouja (Tralles), Deguignes’in Eski Trall; Anna’nın Skamandros, Euros, gerçek anlamda Asya; Honiyates’in Kelene (Kelainai), Akropolites’in Ebros, Pahimeris’in Skamandros ve Boğaz’ın Asya Irmağı kayıtları kılavuz oldu. Halkokondil’in Ertuğrul ve oğlu Osman’ı Asya, Avrupa, Yunanistan, Ege Denizi, Trakya, Tauros Dağları, Tearos Nehri, İznik ve Alaşehir isimleriyle ilişkilendirmesi; İlyada’daki onlarca ismin Kemer Boğazı (Hellespontus) civarında bulunması, Truva’nın da Kemer Boğazı civarında bulunduğuna işaret etti.

Truva civarındaki İzmir, Efes, Phokaia, Klazomenai, Tralles ve sair isimlerin, bilâhare aynı adlarla başka yere, bilhassa Ege’ye taşınması olayı, “aynı kentler, Truva yakınlarında da vardı” diye ifade edilmiştir. (Adak, 2005: 51).

(Ali.) rumuzlu bir okur, -Antik Yunan mitolojisi trajedi kitabı Orestes, İda Frigya’nın ortasında der- deyince Prof. Zerrin Günal, “Baktım doğru. Orestes by Euripides, Publication date 1995, p. 75” diye okuru tasdik etti. İda, Sultan Dağları idi (Har.1).

“Luvilerin Hitit metinlerindeki urbarra (kurt), ungnad, Yun. γυκος (λυκος) ve Arzava memleketinin muayyen bir bölgesine verilen Lykia isminin menşeinin Hitit metinlerindeki Lugga (Lukka) kelimesinden gelmiş” olması kaydı ile İbn Hordazbih’in “Terkasis (Thrakesion), el-Avasi (Kurtlar: Λύκοι: Lykia) sancağında kalesi olan müstahkem Efes (Apasa) kentini ve dört kaleyi kapsar” kaydı örtüşür. Lykia (Avasi) sancağı Thrakesion teminde, Thrakesion temi de, Asya (Assuva, Assos) eyaletinin batı ucu idi. 21-22 asır geçmesine rağmen iki metin arasındaki benzerlik çok mühimdir. La cinquiéme portoit le nom de Quisitan, & avoit Ephès e pour capitale (Deguignes, 1756: 3). “Başkenti Efes olan 5. Bölgenin Quisitan (Farsça Kuhistan, yâni Dağlık veya Firikya Paoreios) olması, bu Efes’in, Selçuk-Efes olmadığını gösterir ki, bu Efes, Truva’dadır (bk.Har.1).

.

Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com

Kaynaklar

Adak, Mustafa (2005): “İlkçağ’da Beldibi”, Mağara Çağından Günümüze Beldibi (Yazarlar: M. Adak-C. Güzelyürek), Anabasis Yay.-İstanbul, s.42-57.

Akropolites, Georgios (2008): Vekayinâme, Çeviri: Bilge Umar, Arkeoloji ve Sanat Yayınları-İstanbul.

Anna Komnena (1996): Alexiad, Malazgirt’in Sonrası, Çeviri: Bilge Umar, İnkılâp Kitabevi-İstanbul.

Deguignes, Josef (1756): Histoire Générale des Huns, des Turcs, des Mogols, (Livre XI), A Paris.

Deguignes, Josef (1976): Büyük Türk Tarihi, Cilt 4, Çeviri: S. Alpay-Komisyon, Türk Kültür Yay.-İstanbul.

Grigoras, Nikeforos (1973): Rhomäische Geschichte, Çeviri-açıklama: J. Louis V. Dieten, 1. Ks. (Bl. I-VII), Stuttgart.

Günal, Zerrin (2023): Uc Savaşçıları (Uc Türkmenleri, Akritai, Anadolu Sultanları, Ümerâ ve Beyler), Urzeni-İstanbul.

Herodotos (2015): Herodot Tarihi, Türkçe Müntekim Ökmen, Sunan Azra Erhat, Remzi Kitabevi, 11. Baskı-İstanbul.

Homeros (Mart 2014): İlyada (Ίλіάς), Çeviri: Azra Erhat- A. Kadir, Türkiye İş Bankası yayını-İstanbul.

İznik, Erkan (Aralık 2022): “Strabon’un Geographika (Coğrafya) adlı eserine göre Phrygia ve Phrygialılar”, Prof. Dr. M. Mehdi İlhan Anısına: Tarihe Adanan Bir Ömür. Haz.: Mehmet Doğan ve Kâmil Çolak, Berikan Yayınevi-Ankara, s.1-20.

Khalkokondiles (Halkokondil), Laonikos (2014): The Histories, 1. Bölüm, Çeviri: Anthony Kaldellis, Londra.

Khoniates (Honiyates), Niketas (1995): Historia, Çeviri: Fikret Işıltan, Türk Tarih Kurumu-Ankara.

Kınal, Füruzan (1953): Arzava Memleketlerinin Mevkii ve Tarihi, Türk Tarih Kurumu Basımevi-Ankara.

Kinnamos, Ioannes (2001): Ioannes Kinnamos’un Historia’sı, Çeviri: Işın Demirkent, Türk Tarih Kurumu-Ankara.

Ksenofon (Ksenophon) (2011): Anabasis: Onbinlerin Dönüşü, Çeviri: Oğuz Yarlığaş, Kabalcı-İstanbul.

Mansel, Arif Müfit (1937): “Ege Tarihinde Akalar Meselesi”, 2. Türk Tarih Kongresi, 20-25 Eylül, İstanbul, s.181-211

Pahimeris (Pachymeres), Georges (2009): Bizanslı Gözüyle Türkler, Çeviri: İ. Bihter Barlas, İlgi Kültür Sanat-İstanbul.

Remsi (Ramsay, W. M.) (1960): Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, Çeviri: Mihri Pektaş, MEB-İstanbul.

Strabon (2009): Antik Anadolu Coğrafyası, Çeviri: Adnan Pekman, Arkeoloji ve Sanat Yay.-İstanbul.

Süleyman Şükrü (2013): Seyahatü’l-Kübra, Yay. Haz. Hasan Mert, Türk Tarih Kurumu-Ankara.

Topraklı, Ramazan (2023a): “Prof. İznik ve Strabon’a Coğrafya Eleştirisi” (dikGazete) erişim 07.10.23.

https://www.dikgazete.com/yazi/prof-iznik-ve-strabon-a-cografya-elestirisi-5458.html

Topraklı, Ramazan (2023b): “Yüzleştirdin mi de, Çanakkale Diyorsun, Truva Isparta’da olmasın?”, (dikGazete) erişim 07.10.23. https://www.dikgazete.com/yazi/yuzlestirdin-mi-de-canakkale-diyorsun-truva-isparta-da-olmasin-5534.html

Topraklı, Ramazan (2023c): “Değişen Coğrafya ve Arzava Memleketleri” (academia.edu) erişim 13.10.23.

https://www.academia.edu/106738001/DE%C4%9E%C4%B0%C5%9EEN_CO%C4%9ERAFYA_VE_ARZAVA_MEMLEKETLER%C4%B0

Topraklı, Ramazan (2023d): “Changing Geography and Arzawa Lands” (academia.edu) erişim 13.10.23.

https://www.academia.edu/107479431/CHANGING_GEOGRAPHY_AND_ARZAWA_LANDS

Topraklı, Ramazan (2023e): “Kelainai ve Apameia Kibotos’un Tarihi adlı doktora tezine eleştiri” (academia.edu) erişim 14.10.23.

https://www.academia.edu/108126342/_Kelainai_ve_Apameia_Kibotosun_Tarihi_Adl%C4%B1_doktora_tezi_hakk%C4%B1nda_on_y%C4%B1l_gecikmi%C5%9F_bir_ele%C5%9Ftiri

Yıldız, M. Ertan (2012): “Kelainai ve Apameia Kibotos’un Tarihi”, Doktora Tezi, Akdeniz Üniversitesi-Antalya, s.1-383. 

Açık. (1). Bu makaleyi yayınlamadan önce YÖK, 13 Kasım 2023 tarihinde, tezin ¼ inden az olmayan bir Türkçe özet şartıyla, “başka bir dille lisansüstü tez yazılabilir” kararı aldı. Bu karar, “Türk halkı kendi akademisyenini denetlemesin” demektir. 25 yıl, Erbakan’ın ardında bunun için koştum demek! Onun için YÖK’e ve İngiltere’ye kızmaya hiç hakkım yok.

Har.1: Coğrafi Değişim, Küçük Firikya, Thrakesia temi, Kıral Yolu (via regia), Tarihî Yollar (Roma Askerî Yolu, Arinnanda Yolu).

Har.2. Asya Eyaleti Haritası, Eğirdir ve Beyşehir Göllerindeki Coğrafî Değişim, Küçük Firikya (Mikra Phrygia), Lykaonia.

Har.3: Değişen coğrafya, Tarihî Yollar, Küçük Firikya ve Thrakesia Teması.

YAZARIN DİĞER YAZILARI