?>

Mossad’ın suikast tekniği ve alışkanlıkları

Serkan Yıldız

1 yıl önce

Mossad’ın Suikast Tekniği ve Alışkanlıkları 

İstihbarat dünyası, casusların teknikleri ve istihbarat servislerinin faaliyetleri açısından son yıllarda önemli evrimlere tanıklık etmiştir. Geleneksel suikast ve sabotaj operasyonlarında temel yöntemler, genellikle sabit kalsa da teknolojik gelişmeler, özellikle spesifik operasyonlarda önemli bir rol oynamaktadır.

Geleneksel suikast ve sabotaj operasyonlarında temel yöntemler, genellikle değişmez. Ancak, istihbarat dünyasının evrimiyle birlikte bu operasyonlarda kullanılan araç ve yöntemlerin etkinliğinde önemli değişiklikler olmuştur.

İstihbarat servisleri, geleneksel yöntemleri modern teknolojiyle birleştirerek daha etkili operasyonlar gerçekleştirmektedir. Suikast ve sabotaj operasyonlarında, casusların kullanabileceği araç ve tekniklerdeki gelişmeler, operasyonların planlanmasından yürütülmesine kadar ciddi bir dönüşüme yol açmıştır.

Gelişen teknoloji, casusluk faaliyetlerinde önemli bir rol oynamaktadır. İleri düzey takip sistemleri, kimyasal ilaçlar ile zehirleme, uzaktan kumandalı cihazlar ve hedefe özel yazılım ile donanım kullanımı, suikast ve sabotaj operasyonlarını daha hassas ve etkili hale getirmiştir.

Diğer yandan casusların, suikast ve sabotaj operasyonlarında hala geleneksel yöntemlere başvurduğu da görülmektedir. Ancak, bu yöntemler, daha sofistike ve teknolojiyle desteklenmiş bir şekilde icra edilmektedir.

İstihbarat servisleri, değişen tehdit ortamına ve teknolojik gelişmelere uyum sağlamak için sürekli olarak teknik ve stratejik adaptasyonlar yaratmaktadır. Bu adaptasyonlar, suikast ve sabotaj operasyonlarının daha etkili ve gizli bir şekilde yürütülmesine olanak tanımaktadır.

Bu bağlamda Mossad’ın geçtiğimiz haftalarda Hamas’ın yurt dışına kaçmış ya da diğer ülkelerde ikamet eden üye ve yöneticilerine yönelik “operasyon” yapacağını açıklaması üzerine, “Suikast ve Sabotaj” konusunda Hollywood etkisi ile yüceltilmiş Mossad’ı tekrar masaya yatırmak gerekmektedir.

Mossad, 1949 yılında kuruldu ve ilk suikast operasyonunu 1956 yılında gerçekleştirdi. Bu operasyonda, Mossad ajanları, Mısır'ın milli kahramanı olan Gamal Abdel Nasser'i öldürmek için bir suikast girişiminde bulundu. Suikast başarısız oldu ancak Mossad, suikast yeteneğini dünyaya gösterdi. Ve bunu filmler ve ‘PR’ çalışmaları ile başarılı bir operasyona çevirdi.

Mossad'ın en ünlü suikast operasyonlarından biri hiç şüphe yok ki 1972 Münih Olimpiyatları'nda, 11 İsrailli sporcunun öldürülmesinden sorumlu olan Filistinli militanları ortadan kaldırmak için düzenlenen “Süngü Operasyonu”dur. Operasyonda, Mossad ajanları, 19721988 yılları arasına yayılan dilimlerde Filistinlileri yurtdışında takip ederek, telefon bombası, araç bombaları ve uzun namlulu silahlarla suikast düzenleyerek öldürmüştür.

Mossad’ınsuikast” bilançosu son yıllarda İran’a karşı girişilen operasyonlarla biraz daha dolmuştur. 2020 yılında İran'ın önemli nükleer bilim adamı Dr. Muhsin Fahrizade, parça parça kargo ile gönderilen ve uzaktan kumanda ile ateş edebilen bir silahla öldürülmüştür. İran medyası, her ne kadar bir sıcak çatışmanın yaşandığını, bu eylemi, yerel terör unsurlarının yaptığını ve onlardan da ölü ve yaralı ele geçirdiğini iddia etse de iddiaların gerçeklerle alakası yoktur. Bu operasyon, Mossad tarafından icra edilmiş ve “72 Münih Katliamı”na benzeyen ancak modern suikast teknikleriyle sonuçlanan bir operasyonun en taze örneğidir.

Devrim Muhafızları Ordusu'nda Tuğgeneral rütbesine sahip olan Dr. Fahrizade, İran Nükleer Programı'nda önemli bir yetkili ve akademik fizikçiydi. Ölümü, bölgesel ve küresel istihbarat dinamiklerinde önemli etkiler yaratmıştır.

Operasyon, geleneksel casusluk yöntemlerinden ziyade, modern teknolojik araçların kullanıldığı sofistike bir planlama ile gerektirmiştir. Parça parça kargo ile gönderilen silah, uzaktan kumanda sistemiyle kontrol edilerek hedefe yönlendirilmiştir.

Bu operasyonun, “Münih Katliamı”yla ortak benzerlikleri ise her iki olayda da hedef alınan kişilerin yüksek profilli olması ve operasyonların “hızlı, etkili ve iz bırakmadan” gerçekleştirilmesidir. Ancak, modern teknolojinin kullanımı, bu operasyonu “Münih Katliamı”ndan ayıran en önemli faktördür.

Bu olay, geleneksel suikast yöntemlerinin modern teknolojiyle birleştiği bir buluşma noktasını temsil etmektedir. Geleneksel suikast yöntemleriyle benzerlik gösteren operasyonlar, modern silah ve uzaktan kumanda sistemleri gibi teknolojik unsurlarla desteklenerek daha etkili hale getirilmiştir.

Mossad’ınMünih Katliamları” ile benzer yürütülmüş birçok suikast operasyonu vardır. Özellikle son yıllardaki bu operasyonların icrasına bakınca bir “başlık ve suikast alışkanlı"ğını görmemek aptallık olur.

2010 yılında İranlı nükleer bilim adamı Masoud Masoud Alimohammadi, işe giderken arabasının yanına park edilen bubi tuzaklı bir motosikletin infilak etmesi sonucu öldürülmüştür.

Bir yıl sonra 2011’de, İran'ın Shahid Beheshti Üniversitesi'nde profesör olan Majid Shahriari, bir suikastçının arabasına bomba yerleştirip, uzaktan patlatılması sonucu hayatını kaybetmiştir.

2011 yılında yine İranlı nükleer bilim adamı Darioush Rezaeinejad, evinin önünde motosikletli silahlı kişiler tarafından beş kez vurularak etkisiz hale getirilmişti.

2012 yılında İranlı nükleer bilim adamı Mostafa Ahmadi-Roshan, arabasının altına yerleştirilen manyetik (mıknatıslı) bir bombanın patlaması sonucu öldürülmüştür.

Ayrıca 1996'da Hamas'ın usta bomba yapımcısı Yahya Ayyaş'ın cep telefonunun patlatılması olayında olduğu gibi, “Münih Katliamı”nda sık sık kullanılan telefon bombası ile sonuçlanan operasyonlar arasında benzerlikler görülmektedir.

Bu operasyonların çoğu Mossad’ın Ortadoğu ancak genellikle Arap ülkelerinde görevlendirilmiş, "Sezariye Birimi" denilen ve içerisinde "Kidon" veya "Mızrağın Ucu" olarak bilinen gruplar tarafından gerçekleştirilmiştir.

Sezariye Birimi, 1970'lerin başında ünlü İsrailli casus Mike Harari tarafından kurulmuştur. Bu birim, esas olarak terörle mücadele, istihbarat toplama ve hedefli suikastlar gibi çeşitli görevlerde uzmanlaşmıştır. Bu grup, genellikle uzaktan kumandalı bombalar, ateşli silahlar, zehirleme ve hatta son teknoloji ile donatılmış ekipmanlar kullanarak hedeflerini ortadan kaldırır.

Mossad, zaman zaman bombalama ve ateşli silahlar dışında da suikast operasyonları düzenlemiştir. Gaz silahı sınıfı plütonyum üretimine öncülük ettiği düşünülen, nükleer araştırmalar bilim adamı, Ardeshir Hosseinpour’un diş macununa enjekte edilen zehir ile etkisiz hale getirilerek operasyon tamamlanmıştır.

Gelişen teknoloji ile Mossad, bilgi çağının tüm nimetlerinden faydalanmış ve muazzam derece orijinaline benzeyen sahte pasaportlarla Dubai’ye giren Mossad casusları, Hamas lideri, Mahmud el-Mabhuh'un odasına girmişler ve yüksek teknolojili ultrason temelli bir ekipman kullanarak Mabhuh’yi uykusunda, derisini delmeden, boğazına zehir enjekte ederek öldürmüşler ve dört saat içinde de ülkeden ayrılmışlardır.

Mossad ya da Sezariye Birimi, bu operasyonların emirlerini direkt İsrail resmi Başbakanından alırlar. Ve hükümetten habersiz çok nadir operasyonlar düzenlerler. Ancak resmi İsrail Hükümetleri, tüm bu operasyonlar karşısında sessizdir ve “devlet düşmanlarının yok edildiğini” dudaklarını büzerek ilan ederler.

Gelişen teknolojiyle birlikte, casusluk operasyonları, zaman içinde evrilmiş olsa da özellikle "Suikast ve Sabotaj Operasyonları" alanında çeşitli yöntemlerin temelinde benzer prensipler aynen devam etmektedir. Bomba ve ateşli silahlar kullanılması buna en benzer örnektir.

Mossad'ın operasyonları incelendiğinde, teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin suikast ve sabotajın temel prensiplerinin değişmediği ve gizemini pek de koruyamadığı gözlemlenmektedir.

Hamas’ın Katar’da bulunan üst düzey yöneticilerinin, üç gün önce Mossad’ın kendilerine suikast düzenleme riski sebebiyle telefonlarını kapatıp, ortadan yok olmaları, bu bilgiler eşliğinde “yersiz ve gereksiz bir panikhali gibi durmaktadır. Çünkü Mossad’ın bu işi nasıl yaptığı artık bilinmekte ve bir sır olmanın çok ötesine geçmiştir. Bu veriler neticesinde de gereken önlemleri almak çok zor değildir.

Suikast ve sabotaj operasyonlarında temel prensipler; “gizlilik, hedefe etkili ve hızlı bir şekilde ulaşma, iz bırakmama” gibi faktörler hala önemini korumaktadır.

Bu temel başlıkların üzerine operasyon sırasında kullanılan envanter ve / veya mühimmatın ne olacağı çok da fazla çeşitlilik gösteremez. Zaman zaman “kimyasal ve biyolojik zehir” kullanılsa bile bu da klasik ve asla da eskimeyecek bir modadır. Özellikle istihbarat operasyonlarının suikast planlarında…

Bu yönleriyle bakıldığında Mossad’ıntekrar söylüyorum”; “abartılmış bir servis”ten başka bir şey olmadığını rahatlıkla iddia edebiliriz…

Bilinen, öğrenilmiş ve alışılmış metotlarla operasyon dizayn etmeleri bunun en basit göstergesidir.

Ki; başarısız olsalar bile beyaz perdede, yüksek bütçeli prodüksiyonlarla nasıl olsa bunu “kazanılmış bir zafer”e çevireceklerdir.

.

Serkan Yıldız, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI