CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bir süredir cumhurbaşkanı adayıymış gibi vaatlerde bulunuyor.
Ana muhalefet liderinin cumhurbaşkanı adayı olması şaşırtıcı ya da garip değil. 6 kişilik masada bile Cumhurbaşkanlığını en çok hak eden kişi Kemal Kılıçdaroğlu’dur.
Millet İttifakı başkan adayını açıklamak için acele etmiyor. Başkan adaylarını yıpratma fırsatı sunan girişimlerden uzak duruyorlar.
Öte yandan, kamuoyu yoklamaları yaparak en az hatayla adayları belirlemeye çalışıyorlar.
Ne olursa olsun CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanı adayı olma hakkı var. CHP'den bazı önemli isimler de açıkça "Adayımız Kemal Kılıçdaroğlu" diyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın karşısına çıkmasını istemeyenler ve Millet İttifakı'nın bu girişimle seçimi kaybedeceğini, Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçimi kazanamayacağını düşünenler fikirlerinden vazgeçmeye başlamış görünüyor.
Kemal Kılıçdaroğlu, bir dönem, söylemleriyle Cumhurbaşkanlığı kararlarını etkilemeyi başardı. Bu gerçek, muhalefetin bir gereğidir. Olması gereken bir durumdur.
Ana muhalefet liderinin toplumsal ve ekonomik sorunları eleştirmesi ve çözüm önerileri sunması, siyasetin doğasında olması gereken bir eylemdir.
Yirmi yıllık AK Parti hükümetinin yıpranmış olması ve “metal yorgunluğu”nun kalıcı hale gelmesi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başarılı bir siyasetçi olmasına rağmen bürokrasinin hatalarından dolayı sıkıntılar yaşaması, doğal süreçlerin bu şekilde devam ettiğinin göstergesi olabilir.
Doğal olarak, bunun olduğunu düşünen muhalefetin cumhurbaşkanlığı seçimlerini garantili görmesi ayrı bir sorunu da beraberinde getiriyor.
Garanti edildiği düşünülen cumhurbaşkanlığı koltuğu için rekabet, seçimlerde sorunlara neden olabilir.
Burada “6'lı masa”da en çok oyu alan partinin lideri olarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun muhalefeti bir arada tutması, kırılmaları önlemesi ve seçim sürecini iyi bir strateji ile başarıyla yürütmesi gerekiyor.
Lider hâkimiyetinden çok CHP içindeki takım ruhundan bahsedenler var. Eğer gerçek buysa, bu takımın hata yapma, ihmalkârlık yapma ve riskleri aceleye getirme gibi bir lüksü yok.
Cumhur İttifakı'nda var olduğu düşünülen "metal yorgunluğu" ve Millet İttifakı'ndaki olası "siyasi körlük" seçmeni umutsuzluğa sürükleyebilir.
Kamuoyu araştırmalarında gözlemlenen kararsızların yoğunluğu, böyle bir dönemde garip bir durumdur.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun aday olmasını istemeyen bazı çevreler, belediye başkanlarını öne sürdü. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın belediye başkanlığından çıkıp, başbakan olması örneğini belediye başkanlarından aday göstermek için bir gerekçe olarak açıklamaya çalışmak da gereksiz bir tartışmadır.
Söz konusu belediye başkanlarının, Millet İttifakı’nı oluşturan unsurları kontrol altında tutacak, onlarla iyi bir iletişim stratejisi uygulayacak ve taleplerini belirli bir çerçevede karşılamaya çalışacak deneyim ve dirayete sahip olup olmadığı test edilmemiştir.
Ayrıca "önceliğimiz cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmak, gerisi bir sonraki iş" diye düşünmek vatana ve millete de ihanet değil midir?
Sadece seçimi kazanmaya kararlı olan cumhurbaşkanı adayının seçimi kazandıktan sonra yaşadığı sorunlar önceden hesaplanmıyorsa ya da ülkeyi yönetebilecek durumda olup olmadığı önemsenmeyip sonuç odaklı bir karar verilirse, bedelini millet olarak ödemek zorunda kalacağız.
Bunun bir örneği İBB seçimlerinde yaşandı. Ekrem İmamoğlu'nu seçimi kazanacağı için aday yapanlar, İstanbul seçimlerinde doğru bir strateji izlemiş gibi görünse de İBB Başkanlığı için doğru adayın belirlenip belirlenmediği, bugün o çevreler için tartışmalıdır.
Bu açıdan bakıldığında Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP Genel Başkanı olarak cumhurbaşkanı adayı olma olasılığı diğer tüm adaylardan daha fazladır. Elbette bu kararı sağduyu ile vereceklerdir.
Kemal Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanı adayı olup seçimleri kazanırsa koltuğuna rahat oturamayacak. Türkiye, mevcut konjonktürü ve jeopolitik konumu nedeniyle iç ve dış politikada yoğun gündemi olan bir ülkedir.
Başta ekonomi olmak üzere birçok kronik sorunla karşılaşacak ve çözüm arayacaktır. Mevcut Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yıllardır sorunların içinde olduğu için, radikal de olsa pratik çözümler geliştirecek dirayet ve becerilere sahiptir.
Kemal Kılıçdaroğlu, aday olup seçilirse kuracağı takım için aynı şey söylenemez.
Kırk defa düşünmeleri ve bir adım atmaları gerekebilir. Hangisinin ülke için daha iyi ve doğru olduğu da tartışma konusudur. Hâlâ seçmeni en çok düşündüren konuların başında bu kararsızlık yatmaktadır.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanı adayı olması ve seçimleri kazanması halinde, oluşturacağı kabine ile ülkedeki toplumsal gerilimlerde bir rahatlama olabilir.
Millet İttifakı bileşenlerinin liderlerini kabinede görmek şaşırtıcı olmaz. Bu sayede farklı siyasi eğilimlere sahip seçmenler, uzun bir süreden sonra iktidarda söz sahibi olacaklardır.
Sonuç ne olursa olsun Türkiye kazansın.
Cumhur ve Millet ittifakları, rekabet halinde olsa da sonunda bu ülke için gece gündüz çalışan politikacılardan bir araya geldiler. Seçimi hangi ittifak kazanırsa kazansın yolun sonu değil.
Cumhurbaşkanı kim seçilirse seçilsin ülkesi, milleti ve bayrağı için koltuğuna oturacak, gece gündüz devletin menfaatleri için düşünecek ve karar verecektir.
Aksini düşünmek ve "hain" etiketini kullanmak, cumhurbaşkanlığı makamına da o makamda oturan veya oturacak kişiye de son derece saygısızlıktır.
Değişim ve dönüşümlerde devlet aklı, her zaman milli kodlara dönme eğilimindedir. Ara sıra standart sapmalar olabilir lakin en az bin yıllık akıl kolayca yön değiştirmez ve silinip gitmez.
.
Muhammed Işık, dikGAZETE.com