Bilmeyenin, cahilin ve kör nefretin bilene karşı bir savı olmadı, olmaz da.
Sadece fitnesi, alaveresi dalaveresi, inadı ve münafıklık lakırdısı olurmuş.
Hz. Ali’nin; “Tartıştığım her Âlimi yendim ama her cahile yenildim” ifadesi anlamlıdır.
“Âlimlerin tartışmasından rahmet doğar” misali, birçok kimseye yararlı olduk ve birçok kimseden istifade ettik.
Yazılarımızı büyük bir sorumluluk duygusuyla kaleme aldık.
Mesnetsiz yazmadık.
Öğrencilerime her ders öncesinde telkin ettiğim akademik metodu esas aldık.
Buna binaen, olayları hem egemenlerin hem yönetilen halkın zaviyesinden objektif okumaya ve tahlil etmeye çalıştık.
MÜCADELEMİZ BİRLİK İÇİN…
Adaletin sesini vicdan, bilimi rehber, Hızır’ı yoldaş, Zülfikar’ı kalem edindik.
Sözümüzü sakınmadık ancak tüm söylem ve eylemlerimizi Türk ve Suri milletin hayrı için dillendirdik.
Ankara-Şam dostluğu ve güç birliğinin baki olması için mücadele ettik.
Zira bu beraberliğin bölgenin ve âlemin huzur sigortası olduğuna müdriktik.
Yakın-uzak düşman ve hatta dost görünümlü kalemşorların, haber sitelerinin, klavye başında ahkâm kesenlerin ve sonradan görme, sonradan olma kibir abidelerin saldırısına, fitnesine, kumpasına, ithamlarına ve yalanlarına maruz kaldık.
“Zaman aramızda hakem olsun” dedik.
ESAD-ERDOĞAN BULUŞMASI OLUR MU?
Mayıs 2019’da Esad, farklı alanlarda uzman, seçkin bir toplulukla Cumhurbaşkanlığı makamında (Halk Sarayı) bir araya gelmişti.
Özel ve basına kapalı bir toplantıydı.
Rusya ve Erdoğan hakkında sorular yöneltildi.
12 Mayıs’ta, ‘Esad-Erdoğan buluşması olur mu?’ başlığıyla kaleme aldığımız yazıda, Esad’ın açıklamalarına yer vermiştik.
Esad, "Rusya hükümeti ve ordusu Suriye için büyük fedakârlıklar yaptı ve halen yapıyor. Suriye’ye karşı tertiplenen uluslararası kumpasa ve teröre karşı birçok yerde Suri ve Rus askeri birlikte savaşmaktadır.
Rusya, Suriye ile ilgili konuştuğu tüm ülke ve taraflarla Suriye hükümetinin bilgisi ve çıkarları doğrultusunda hareket etmektedir. Rusya bu savaşta Suriye için yüksek bir maddi külfet altına girdi. Ayrıca Rusya’nın Doğu Akdeniz’de olması, uluslararası güç dengesi ve güvenlik politikalarında önemlidir.
Tüm bu reel durum karşısında Suriye’nin Rusya’nın çıkarlarını gözetmesi ve koruması gayet yerindedir. Dostluk ve müttefiklik ruhunu da uygundur” demişti.
Türkiye’yi ilgilendiren soruları da Esad’a dostlarımız vasıtasıyla sorduk.
Esad’ın yanıtlarını başlıklar halinde sunalım;
- “Türkiye önemli bir ülkedir ve Türkiye ile işbirliğine açığız. Suriye çıkarlarına uygunsa ve egemenliğine yarayacaksa Erdoğan ile de görüşülebilir.”
- “Türkiye tarafı ile sadece Rusya ve İran üzerinden görüşmüyoruz. Türk ve Suri subayları, birçok noktada buluştu ve görüştü. Bu görüşmelerin en önemlisi Kesab’da (Hatay Yayladağı Hudut Kapısı-Lazkiye Kesab Hudut Kapısı) gerçekleşti.”
- “Suri heyeti MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile Tahran’da görüştü.”
- “Türk subayları ülkemizde olup bitenle ilgili Türk siyasetçilerden daha duyarlı ve anlayışlı.
- “Erdoğan hükümetinde Suriye konusu ile ilgili ciddi fikir ayrılıkları var” demişti.
EL CEZİRE'NİN HABERİ...
Aydınlık gazetesinin dış haberler bölümünden sorumlu arkadaşlarımız bu açıklamayı manşetten;
“Esad: Erdoğan ile görüşmeye hazırız” olarak taşıdı.
Hâlbuki manşet, “Söz konusu milletlerin menfaati ise Erdoğan ile de görüşülebilir” olmalıydı.
Haber, yurtta ve yurtdışında büyük yankı yaptı.
En muhteşemi de Katar merkezli El Cezire TV’nin en çok seyredilen “Zıt Görüşler” programının sunucusu Suri asıllı Faysal El-Kasım’ın haberiydi.
Faysal, programını yarıda keserek, “Güvenilir bir kaynaktan gelen habere binaen, Suriye-Türkiye hudut noktasında olan Kesab kasabasında Türk gazeteci Mehmet Yuva ile bir araya gelen Esad, Erdoğan ile görüşmeye hazırım” açıklamasını yaptı.
ARAP MEDYASININ SENARYOLARI...
Arap medyası akla hayale gelmeyecek senaryolar anlattı.
Esad’a muhalif gruplar Erdoğan’a ateş püskürdü.
Esad taraftarları Erdoğan ile görüşmeye hazır olan Esad’a anlam veremedi.
Suçlamalar, eleştiriler havada uçuştu.
Bunun üzerine, Suriye Başkanlık Basın Ofisi, medyayı daha ciddi ve sorumlu olmaya, bizatihi başkan tarafından söylenmeyenlere itibar etmeme ve medyada çıkan haberlerin asılsız olduğunu yazdı. Açıklamada ne Aydınlık gazetesine ne de yazıma atıf olmamasına rağmen, işgüzarlar “Esad Aydınlık’ı yalanladı”, “Suriye, Mehmet Yuva’yı yalanladı” yorumları ve haberleri yaptılar.
ULUSLARIN ÇIKARI İÇİN...
Aradan 5 ay geçti.
Önce Lavrov, Cenevre’de, “Şam,TSK’nın Suriye’deki varlığını meşru görüyor” dedi.
Ardından Esad, Putin ile Erdoğan arasında sağlanan Suriye Mutabakatı’nı olumlu gördüğünü ve onay verdiğini açıkladı.
Ardından devlet televizyonu ile yaptığı mülakatta Erdoğan ile görüşme konusunda gelen soruya “Milletlerin menfaatleri mevzubahis olduğunda şahsi duygularımızı bir kenara bırakmalıyız. Eğer bir araya gelmek sonuç verecekse, ulusların çıkarları için her şeyin yapılması gerektiğini söyleyebilirim” dedi.
Erdoğan’ın, “Güvenlik kuvvetleri görüşüyor ama ben konuşmam”, Esad’ın “Erdoğan’ın grubundan veya onun ideolojisini temsil edenle el sıkışmaktan onur duymam, ancak…” mahiyetindeki ifadeler külliyen manasızdır.
Türk güvenlik yetkilileri, Esad’ın güvenlik yetkilileriyle Erdoğan’ın bilgisi ve izni dâhilinde konuşmuyor mu?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, Suriye Halk Meclisi Başkanı ile Bağdat’ta görüşüp el sıkışmadı mı?
BM nezdinde Cenevre’de toplanan Anayasa görüşmelerinin yapıldığı masanın bir tarafında Suriye hükümeti adına oturan heyet, beri tarafında Suriye muhalefeti adına oturan heyet Esad ve Erdoğan’ı temsilen görüşmüyorlar mı?
MECBURİYETLER TERCİHE GALİP GELDİ...
Putin-Erdoğan zirvesinin ardından kabul edilen Suriye Sözleşmesi, Adana Güvenlik Mutabakatı'na yapılan vurgular, Rusya, Türkiye ve Suriye arasında sağlanan Suriye-Türkiye hududunda birlikte çalışma iradesi, Ankara-Şam ilişkilerinde siyasi, askeri ve güvenlik iş ve güç birliğini elzem kılmaktadır.
Bu olmadan ne terör koridoru temizlenir ne de ABD’nin petrol haramiliği engellenebilir.
Mecburiyetler, tercihe galebe geldi.
Ancak bu yeterli değil.
Yeni dönem, Ankara-Şam birlikteliğine mecbur olmayı değil bu birlikteliği tercih etmeyi dayatmaktadır.
Ve bu tercih, Erdoğan ve Esad’ın buluşması, el sıkışması ve konuşmasından öte, tüm bölgenin bir bütün olarak kalması için hayatidir.
.
Prof. Dr. Mehmet Yuva, Aydınlık