Bugün 27 Şubat 2021..
Türkiye Cumhuriyeti 54. Hükümetinin Başbakanı, Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmeddin Erbakan’ın fâni dünyaya veda edişinin 10. seneyi devriyesini idrâk ediyoruz..
Ecel şerbetini 85 yaşında içti Erbakan Hoca..
Ölüm hepimiz için..
Kaçış yok..
Azrail (as) makam mevki ayırmıyor ve zamanı geldiğinde herkesin kapısını çalıyor..
"İbret gözüyle bakın, dünya misafirhânedir.. Bir mûkim insan bulunmaz, ne tuhaf bir hânedir, Bir kefendir eni sonu, zengin fakir sermayesi.. Malına gururlanan, gâfil değil ya nedir" demiş şâir!..
Ne kadar da doğru söylemiş..
Gelen mutlaka gidiyor..
Ve öyle bir nizam kurulmuş ki, gelen gideni görmüyor.. Herşey, Cenâb-ı Hakk'ın tasarrufunda tıkır tıkır işliyor..
Evet, Erbakan Hoca bu milletin bağrından çıkmış kıymetli bir insandı..
Siyasi fotoğrafının yanı sıra ülkemizin önde gelen ilim adamlarındandı..
Mütevazı olmak ve dinini yaşamak isteyen, ancak bu arzu ve isteklerinden dolayı malûm zihniyet tarafından devamlı dışlanan insanların hâmisi olma mücadelesini yıllarca verdi..
Bu uğurda meşaleyi yakan insan oldu..
Dini reddetmenin moda olduğu yıllarda verdiği siyasi mücadele asla unutulamaz.. Tarzı tartışabilir, üslûbu konuşulabilir, ancak gösterdiği çaba, hiçbir zaman hafife alınamaz, yok sayılamaz..
Rahmetli babam da bir zamanlar Erbakan Hoca'yla birlikte siyaset yapmıştı.. Hem MNP’nin hem de MSP’nin Eminönü İlçe Başkanıydı..
Erbakan Hoca’nın parti başkanı olarak Ankara’dan İstanbul’a geldiği zamanlarda babamın ve siyaset arkadaşlarının Hocayı karşılama anları geldi şimdi gözümün önüne.. Bir film şeridi gibi.. O ne iştiyâktı..
Ne nezih, ne kibar insanlardı onlar.. Birbirine "efendim"siz konuşmayan, samimi, hasbi, zarâfet timsali beyefendiler..
Yine kapatılan MNP duruşması için Ankara'ya Anayasa Mahkemesi’ne gidişimiz.. Genç bir delikanlıydım o zamanlar.. Hey gidi yıllar..
Yazımıza devam edelim..
29 Ekim 1926 tarihinde doğan Erbakan Hocanın ailesi bilâistisna okumuş yazmış kişilerden oluşuyor..
Babası ağır ceza reisi Mehmet Sabri Erbakan..
Necmeddin Erbakan’ın kardeşleri de ülkemize ilim noktasında hizmet etmiş kimseler..
Hocanın ağabeylerinden Nizâmeddin Erbakan, cilt ve deri hastalıkları profesörü..
Selâhaddin Erbakan ise göz hastalıkları profesörü..
Küçük kardeşleri Kemâleddin Erbakan, diş doktoru..
Atifet Hanım eczacı,
Akgün Erbakan ise mühendislik eğitimi almış ancak daha sonra ticarete atılmış bir kişi..
Sırası gelmişken, rahmetli Erbakan Hoca'yla ilgili unutamadığım önemli bir anektodu sizlerle paylaşayım..
Yanılmıyorsam 1996 yılıydı..
Erbakan Başbakan'dı..
Televizyon kanallarından birinde “İşte Hayatınız” programına katılmıştı..
Program spikeri, Hoca'nın sevenlerini, arkadaşlarını, programa davet etmiş, misafirler de Erbakan hakkında kanaatlerini söylüyorlardı..
Şu an ismini hatırlayamadığım yaşlı bir profesör de Almanya'dan davet edilmişti..
Meğer ak saçlı Alman Hoca, Erbakan’ın da Teknik Üniversite'den hocasıymış..
O geceki programda Alman profesörün, Erbakan hakkında söylediği sözleri hiç unutmam.. Şöyle demişti;
"Necmeddin Bey, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da ihtiyaç duyduğu çok önemli bir bilim adamıdır.. Keşke siyasete girmeseydi.. Keşke siyasetin kısır döngüsüne takılmasaydı.. Keşke hem ülkesine hem de dünya insanlığına ilim noktasında hizmet etseydi.."
Aynen böyle söylemişti Alman profesör..
Evet değerli dostlarım;
Türkiyemize ve Türk siyasetine 40 yılı aşkın bir süredir hizmet eden çileli yolun koşucusu, susanların, mahzunların ve mağdurların savunucusu, Prof. Dr. Necmeddin Erbakan’a, Allah (cc) rahmet eylesin..
Mekânı cennet, makâmı âlî olsun..
Kederli ailesinin ve aziz milletimizin bir kere daha başı sağolsun..
Vesselâm..
.
Sami Özey, dikGAZETE.com