Derneğimizin 52 kurucusundan biri olmaktan hep onur duydum.
Yıllardır, derneğimizin gecelerinde yer verilmediğinden yakınırdım…
Nihayet “30. Yıl Gecesi” için görev verildi.
Video kurgular ve diğer hazırlıklarla uğraşırken 1 Aralık’ta aşağıdaki duyuru onayıma sunuldu.
Programa benim için, 30 müttefiki ile beraber “ÖLÜRSEK CENAZEMİZİ GELMESİN, ALINMASIN” diyen Osman Doğan utanmadan hakkımdaki ihbar, tefrit ve yalanları da yutarak “30. Yıl” duyurusunda yer alıyorlardı.
İtiraz ettim Mazlum-Der Genel Başkanı ve diğer etkili ve yetkililer belli bir cemaatin desteğinde parlatılan “Külliyen Tiyatro”yu tercih ettiler.
Vahim olan, bu gurubun ücret karşılığı geceye katılmasıydı.
Yani benim elbette ücretsiz katılacağım gecede, bu henüz 10 yıllık topluluğun telifinin bir bölümünün de benim cebimden çıkacağıdır.
Yazılacak daha çok şey var ben haksızlığa uğradımda öfkelenirim genelde…
Bu kez kırıldım ve üzüldüm.
“İlla dostun attığı gül yareler bizi”
Göz yumma ezilmesine, ne kendinin ne başkasının…
Kim olursa olsun zalime karşı,
Kim olursa olsun mazlumdan yana.
*
MAZLUMDER İNSAN HAKLARI BULUŞMASI
“MAZLUMDER'in 30. Yılı münasebetiyle düzenlenen, @sonmezumit'in sunumuyla, @omer_karaoglu'nun müzikleriyle, @tiyatrokulliyen'in skeçleriyle renk katacağı etkinliğe bekliyoruz”
Önce aşağıdaki duyuru onayıma sunuldu.
Benim için “Ölürsek cenazemize gelmesin” diyen onurumla ve meslek haysiyetimle oynayarak bana zulmeden “Tiyatro Külliyen” ekibini rahatsız etmemek için programdan çıkarılmasını talep ettiğimde, ücret almadan yapacağım katkıdan vazgeçip, “Tiyatro Külliyen”e ödeme yapılmasına karar verilmiş; tüm uyarılarımız kulak ardı edilerek bu topluluğun da dahil olduğu iftiracı ve zalimlerden yana tavır gösterilmiştir.
30 yıl öce kurucularından olmakla övündüğüm Mazlum-Der’den istifa ederken anımsatırım.
Kim olursa olsun zalime karşı, kim olursa olsun mazlumdan yana.
.
Ulvi Alacakaptan, dikGAZETE.com
Muammer Karaca büyükdayımın tiyatrosu 3.yapılışı
***
İsmail Yeşilbağ ellerinden…
:
YERLİ DEĞERLERE BAĞLI KESİMLERE VE YÖNETİCİLERİMİZE VASİYETİMİZDİR…
SN. ULVİ ALACAKAPTAN’DAN ÖNCE ÖLÜRSEK CENAZEMİZE GELMESİN, GELİRSE DE ALINMASIN!..
Bizler yerli değerlere bağlı kesimlerin içinden, uzun yıllar sonucu yetişen az sayıdaki 21 tiyatrocu ve iki yakınıyız. Ulvi Alacakaptan hepimizi karalayarak engellemeye çalışmaktadır. Bu yüzden ondan önce ölürsek cenazemize gelmesini bile istemiyoruz.
Üstün İnanç, Hüseyin Goncagül, İsmail Yeşilbağ, Ahmet Yenilmez, Ahmet Fadıl Güç olarak 1980 öncesi düşüncelerimize karşı olanların bomba ve kurşun tehditleri altında uzun yıllar ekiplerimizle tiyatro yaptık, mesajlarımızı verdik ve halen mesaj vererek tiyatro yapmaya devam ediyoruz.
Birol Cürgül, Asalet Durmuş, Yasin Çetin, Sadi Beyazıt, Mehmet Fatih Koç, Sedat Baş, Kerem Yılmaz, Erkay Yavuz, Osman Doğan, İsmail Yağcı, Hale Canat Cürgül, Ahmet Yeşilbağ, Fatih Kılıç, Ömür Gökhan Daldık, Erdem Erdoğan, Zekeriya Eruzun olarak 1990’lı yıllarda tiyatroya başladık ve halen tiyatro yapmaya ve tiyatro dersleri vermeye devam ediyoruz.
Tiyatrocu Ulvi Alacakaptan, 1985 öncesi yerli, milli, manevi değerlere karşı olan tiyatro grupları ile tiyatro yaparken 1985 yılında onlardan dönmüştür. Ulvi Alacakaptan döndükten sonra, özellikle Hasan Nail Canat’la ve diğer tiyatrocularla birlikte tiyatro yapmışlardır. Hasan Nail Canat ve Ulvi Alacakaptan Birlik sahnesinde ortak olmuşlardır. Ulvi Alacakaptan 1990'larda Hasan Nail Canat’ın yönetimindeki ekiple Almanya turnesine gitmiş ve Almanya'da ekibi zor durumlarda bırakmış, sonra da Hasan Nail Canat’la ayrılmışlardır. Ulvi Alacakaptan rahmetli Hasan Nail Canat’la ayrıldıktan sonra zaman zaman Hasan Nail Canat’ın arkasından olumsuz konuşmaktadır ve sosyal medya yaygınlaştıktan sonra da zaman zaman yazmaktadır. Bu tavrını ne yazık ki Hasan Nail Canat rahmetli olduktan sonra da sürdürmektedir. Çoğumuz bunun şahitleriyiz.
1990’lar dan beri yukarıda isimleri yazılı olan bizlerinde arkamızdan olumsuz konuşmakta ve sosyal medya yaygınlaştığından beri de yazmaktadır. Bu amaçla sosyal medyada farklı facebook hesaplarından yararlanmaktadır. (Ulvi Alacakaptan, H.Ulvi Alacakaptan, Ulvi H. Alacakaptan, Haldun Ulvi Alacakaptan, Ulvi Haldun Alacakaptan, U. Alacakaptan, Boyalı Kush gibi vd.) Yani sürekli bizi, oyunculuk, yazarlık ve yönetmenliklerimizi, tiyatro oyunlarımızı, özellikle de tarih konulu oyunlarımızı ve de tiyatro ile ilgili yaptığımız açık oturumlarımız dâhil her şeyi karalamaya çalışmaktadır. İsimleri yazılı olan bizler birbirimize diğer tiyatroculara ve Ulvi Alacakaptan’a yardımcı olduk. Ulvi Alacakaptan ise bizi sürekli karalamaya çalışmıştır ve çalışmaktadır. Bu yüzden sevgimizi tamamen kaybetmiştir.
Ulvi Alacakaptan yaptığımız tiyatro konulu açık oturumlara ve rahmetli Hasan Nail Canat gibi ustalarımızı, dostlarımızı ama programlarına çağırmadığımız için bize kızmaktadır. Bazen gelip programlarda kaba hareketlerle huzursuzluk çıkartmaktadır. Bizler huysuz ve geçimsiz olan Ulvi Alacakaptan’ı programlarımıza çağırmak zorunda değiliz. Onu programlara davet etmek bir yana buradan duyurarak vasiyet ediyoruz ki, ondan erken ölürsek cenazemize gelmesini bile istemiyoruz, gelirse de alınmasını istemiyoruz.
Ulvi Alacakaptan Toder başkanı ve yönetiminde iken yerli değerlere bağlı tiyatrocular olarak bizler Toder’e kayıt bile olamadık. Çünkü sürekli arkamızdan konuşarak ve bizi karalamaya çalışarak Toder’den de uzak tutmuştur. (Ulvi Alacakaptan Toder’den (“ayrıldıktan sonra önce üye olduk, şu anda bazılarımız Toder yönetimindedir.)
Ulvi Alacakaptan dışarıdan gelip doğuştan beri içerde olan biz tiyatro emektarlarını dışarı çıkarmaya ve engellemeye çalışır tavırlar içindedir. Yüzlerce hatta daha fazla tiyatrocular içinde özellikle bizleri karalamaya çalışmaktadır. Kültür Bakanlığından bazılarımız bir süredir destek almaktayız ama o yardım alan ikiyüze yakın tiyatronun içinde büyük çoğunlukla özellikle bizim aleyhimizde sosyal medyada yazmakta, konuşmakta ve şikâyet etmektedir.
Ulvi Alacakaptan kendisine en çok yardımcı olanların başında gelen Ahmet Yenilmez’in de arkasından karalamak amacı ile konuşmakta ve sosyal medyada yazmaktadır.
Ulvi Alacakaptan, Hasan Nail Canat rahmetli olduktan sonra eşine ve küçük çocuklarına asla yardım etmemiştir. Bunun en büyük şehitleri yengemiz, çocukları ve bizleriz. Ayrıca Ulvi Alacakaptan ekibinde çalışan başka çok emektar bir tiyatrocunun rahmetli olduktan sonra eşine ve çocuklarına yardımcı olmamıştır. Bunun da şahitleriyiz, yengemiz ve çocukları da şahittir. Şu anda adını açıklamadığımız merhumun çocuklarına da gerektiğinde sorulabilir. İnsan yanında çalışan veya ortak çalıştığı kişi rahmetli olduktan sonra eşine ve çocuklarına yardım etmelidir. İnançlarımıza ve geleneğimize en uygun davranış budur.
Ulvi Alacakaptan, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan İBB başkanı iken İBB Gösteri Sanatları Merkezine alınmıştır ama geçimsiz olduğu için bir süre sonra ayrılmıştır. Ayrıldıktan sonra da GSM’nin programlarına davetsiz olarak gitmiş ve huzursuzluk çıkararak Üstün İnanç ağabeyimiz ve kültür dairesi mensuplarına saygısızlık yapmıştır ve başta belediye başkanı Reis olmak üzere İBB yöneticilerini de zor durumda bırakmıştır. O yıllarda şehir tiyatrolarında ki bazı sıkıntıların yanında GSM’de de Ulvi Alacakaptan’ın geçimsizlikleri yüzünden sıkıntılar oluşmuştur. Bu olaylarında en büyük şahitleri Üstün İnanç, Şenol Demiröz ve diğer çalışanlardır.
Ulvi Alacakaptan eski ortağı Hasan Nail Canat rahmetli olduktan sonra eşine ve çocuklarına asla yardımcı olmadığı gibi çocuklarından Hale Canat Cürgül, tiyatro hocası olarak ders vermeye başladığında, ders vermeye yetkili olmadığını sosyal medyada ima ederek onu haksız yere karalamaya çalışmıştır. Hale Canat Cürgül, usta tiyatrocu rahmetli Hasan Nail Canat’ın belediyelerde verdiği tiyatro kurslarından yetişmiştir. Onun tiyatro dersi veremeyeceğini iddia etmek haksızlıktır ve kıskançlıktan başka bir şey değildir.
Türkiye Yazarlar Birliği Hale Canat Cürgül’ün yazdığı “Sıradışı Martı” oyununu en iyi yerli oyun olarak seçmiştir. Oyunu seçen Türkiye Yazarlar Birliği Kurulundakiler özel ve resmi tiyatroların bazı oyunlarını seyretmişler, seyrettikleri oyunlar içerisinde en çok “Sıradışı Martı” oyununu beğenmişler ki, ödülü oyunun yazarı Hale Canat Cürgül’e vermişlerdir. Bu aynı zamanda genç yerli yazarları teşvik etmek için yapılmış güzel bir harekettir. Ulvi Alacakaptan eski sebebinimeti, yönetmeni ve ortağı olan Hasan Nail Canat’ın kızının ödül almasını da kıskanmış, Türkiye Yazarlar Birliğini ve Hale Canat Cürgül’ü sosyal medyada karalamaya çalışmış ve halen karalamaya çalışmaktadır.
Ulvi Alacakaptan, rahmetli Hasan Nail Canat’ın damadı Birol Cürgül, Kültür Bakanlığı 3. Kültür Şurasında tiyatro komisyonuna alındıktan sonra, hocası rahmetli Hasan Nail Canat’ın adı birkaç kez CV’sinde yazıldığı gibi basit nedenlerden dolayı sosyal medyada eleştirmiştir. Birol Cürgül usta tiyatrocu rahmetli Hasan Nail Canat’ın yetiştirdiği iyi yetişmiş tiyatroculardandır ve onun uzun yıllar yönetmen yardımcılığını da yapmıştır. Birol Cürgül, Hasan Nail Canat’ın rahmetli olduğu yıldan günümüze kadar tiyatro yapımcılığı ve yönetmenliği de yaparak tiyatroyu devam ettirmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı 3. Kültür Şurası tiyatro komisyonuna seçilmesi çok doğru bir karardır. Ulvi Alacakaptan eleştirisinde tamamen haksızdır.
Ulvi Alacakaptan, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, İBB başkanı iken ona ve diğer pek çok yöneticiye, oyunumuzu seyretmedi, bizi seyretmeye gelmedi diye arkalarından sitem etmiş ve defalarca nezaketsiz davranmıştır. Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a onun olmadığı salonda arkasından sitem ettiği olaylardan bir örnek verelim. O dönemlerde GSM’nin oyunlarından “Ahşap Konak” oyununun galasına Reis bir nedenle gelemiyor, eşi Sayın Emine Erdoğan hanımefendiyi gönderiyor. Oyun bittikten sonra Ulvi Alacakaptan, belediye başkanı galamıza gelmiyor, niye gelmiyor diye onun olmadığı yerde üstelik muhterem eşinin yanında arkasından sitem ediyor. Üstün İnanç, Şenol Demiröz, İsmail Yeşilbağ ve seyirciler bu olayın şahitleridir. Bu katmerli nezaketsiz davranışı ancak Ulvi Alacakaptan yapabilir. Ona oyun, gala, kurs imkanını veren başkan ve yöneticileri üstelik seçmenleri olan seyircilerin gözleri önünde arkalarından sitem etmek, nezaket kurallarına çok aykırıdır. Yazdığımız gibi bir tiyatrocu belediye başkanlarına veya diğer yöneticilere bir şey söyleyecekse sahnede arkalarından değil randevu alıp ya da karşılaştıklarında yüzlerine söylemelidir. En doğru davranışın bu olduğu ortadadır ve olgun tiyatrocular böyle davranmıştır.
Ulvi Alacakaptan rahmetli tiyatro emektarlarından İbrahim Hakkı Hafız’ın da arkasından konuşmuştur. Oğlu İsmail Hakkı Hafız ve bizler bu tavrından rahatsızız.
Ulvi Alacakaptan rahmetli Hasan Nail Canat’dan ayrıldıktan sonra, Hasan Nail Canat’ın yönettiği “Başkasının Ölümü” isimli oyunu birkaç kez sahneye koymuştur ama taklitçi olduğu için başarısız olmuştur.
Ulvi Alacakaptan’ın bizim tiyatroculuğumuz hakkındaki görüşleri tamamen olumsuzdur. Bize göre de Ulvi Alacakaptan’ın oyunculuğu kötüdür. Oynadığı oyunlarda çoğunlukla eveleyerek ve geveleyerek oynamaktadır. Son yönettiği oyunlardan “Törebe” oyun metni olarak iyi olmasına rağmen yönetmen yorumu olarak kötü yönetilmiştir.
Ulvi Alacakaptan son dönemlerde mesaj olarak yerli değerlere saygılı kesimlere epey uzak kalmaktadır. Ulvi Alacakaptan’ın dizilerde ise oyunculuğu daha iyidir, çünkü defalarca çekim tekrarlanmaktadır.
Ulvi Alacakaptan belediyelerimizden çok tiyatro gösterisi alma imkânı bulmasına rağmen oyunlardan sonra belediye başkanlarına seçmenleri de olan seyircilerin gözleri önünde, belediye başkanının burada olmasını beklerdik ama burada yok diye sitem etmiştir. Ulvi Alacakaptan belediyelerimiz de en çok ve en pahalı tiyatro kursu veren birkaç tiyatrocudan biri olmasına rağmen ya kursları bırakmış ya da bir süre sonra geçimsizliğinden dolayı bırakmak zorunda kalmıştır. Sonra da belediye başkanlarının arkasından konuşmuştur, sosyal medyada yazmıştır ve halen konuşmakta ve yazmaktadır.
Ulvi Alacakaptan 1993’lü yıllardan beri büyükşehir, şehir ve ilçe belediyelerin kendisine sunduğu imkânları heba etmiştir ve etmektedir. Bu şekilde davranarak tiyatroya hizmet edilemez ve fayda sağlanamaz.
Diğer kesimlerin tiyatrocuları içinde de Ulvi Alacakaptan kadar belediye başkanlarımıza seçmenleri olan seyircileri önünde nezaketsiz davranan, sitem eden başka hiçbir tiyatrocu yoktur.
Ulvi Alacakaptan son olarak bu dönem İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığına seçilen, geçen sene Başakşehir belediye başkanı iken “Törebe” isimli oyunla kendisine oyun oynama imkânı sunan İBB Başkanı Sayın Mevlüt Uysal'ın arkasından belediye başkanının burada olmasını beklerdik ama başkan burada yok diye sitem ederek seçmenleri olan seyircilerin gözü önünde onun arkasından sitem etmiştir. Başakşehir’de oturan İsmail Yeşilbağ, Yasin Çetin ile Başakşehir Belediyesi Kültür müdürlüğünün o geceki görevlileri ile seyirciler bu olayın şahitleridir.
Bir belediye başkanına espri yapmak veya sitem etmek amacıyla da olsa seçmenleri olan seyircilerin önünde belediye başkanının arkasından laf söylemek, sitem etmek asla nezaket kurallarına uymaz. Hatta siyasetçiye ve belediye başkanına bu şekilde davranmak ona zarar verir. Ulvi Alacakaptan bu durumun bilincinde değildir ya da şımarıkça bu tip davranışlar içerisine girebilmektedir. Belediye başkanları oynama imkânı verdi diye her tiyatro grubunu seyredecek vakti bulamayabilir, aynı saatlere denk gelen seçmenlerine taziyeye gitmek, başka daha önemli toplantılara katılmak, siyasi programlara iştirak etmek gibi haklara da elbette sahiptir.
Bizler kolay kolay belediye başkanlarımızla çelişkiye düşmedik ama gerektiğinde sitemlerimizi başkanlarımızın ve yöneticilerimizin yüzlerine yapmışızdır. Onlara arkalarından sitem etmemişizdir.
Ulvi Alacakaptan ekibine oyun oynama ve Belediyesi'nde tiyatro kursu yapma imkânı veren belediye başkanlarını ve diğer yöneticileri ve siyasi öncüleri sürekli nezaketsizce sitemler ettiği için ve tiyatro oyunlarında rahmetli Hasan Nail Canat’tan sonra kalite çok düştüğü için pek çok belediyeden ve teşkilatlardan az iş alabilmektedir. Çünkü hem geçimsizdir hem de kaliteyi düşürmüştür ve mesajları da yerli değerlerden uzaklaşmıştır. Halkın oylarıyla seçilen başkanlar ve ekiplerinin program seçme hakları da elbette vardır.
Ulvi Alacakaptan şu an meclis başkanımız olan Sayın İsmail Kahraman, Kültür Bakanı iken yardım için başvurmuş ve yardım alamamıştır ve onu en büyük yardımı Ferhan Şensoy aldı ama ben alamadım diye zaman zaman sitem etmiştir ve sosyal medya yaygınlaştığından beri zaman zaman yazmıştır ama hazırladığı dosyanın eksik olabileceğini düşünmemiştir. Siyasilerin arkasından sosyal medyada yazarak sitem etmenin o siyasi harekete zarar vereceğini de düşünmemektedir.
Ulvi Alacakaptan, Başbakanımız Binali Yıldırım için Ulvi Haldun Alacakaptan isimli facebook hesabından 18 Mayıs 2016 günü sormadan nezaketsizce Birol Cürgül’ü de etiketleyerek “Herkesin yaşamı ilginçtir. Benimki bir adım daha ilginç. 2000/2001 yaz aylarında Çeşme/Brindisi arasında gidip gelen bir feribotta stand-up yaptım keyifli bir işti. Ancak ödemeler hemen her şirkette olduğu gibi geç yapılıyordu. Genel müdürümüzde Sn. Binalı Yıldırım dı. Ben yine huysuzlanıyorum. Niye paramız ödenmedi diye! Aman abi deme öyle Binali Bey Çeşme’den binecekmiş gemiye. Bana ne Binali değil Yüzbinali olsa benim için fark etmez dedim. 14 yıl oldu sanırım Başbakan da olsa gülümseyerek anımsar bunu kendileri. Hayırlısı” (Türkiye Noterler Birliği e-tespit sistemi ve Noterden tasdik ettirdiğimiz belgelerden) diye paylaşım yaparak yeni Başbakan olmuş başbakanımızın eski çalıştığı şirketteki ödemelerin geç yapıldığını iddia etmiştir. Bazılarımız İdo ve benzeri şirketlerle çalışmış kişileriz, ödemelerimizin geç yapıldığını hatırlamıyoruz. Öyle olsa bile bunu sosyal medya da paylaşmak doğru değildir. Hele o şirketin Genel Müdürü yeni başbakan olmuşsa bunu paylaşmak hiç doğru değildir. Çünkü diğer kesimlerin sanatçıları yalan yanlış paylaşımlarla halen devamlı kafa karıştırmaya çalışıyorlar. Bu şekilde paylaşımlar onların ekmeğine yağ sürmektedir.
Ulvi Haldun Alacakaptan isimli facebook hesabından 27 Eylül 2017 saat 12.33’te MAS/KOM/YAH oyununun metnini bana ilk ulaştırana 2000 TL vereceğim ile ilgili paylaşımında Ahmet Lale Areşi’nin; Ulvi hele bir bak, Siyonistlerle kimler kol kola, hem de sabra –şatilla kasabı ile diye yazmış ve Reisimizin fotoğraflarını paylaşmıştır. Ulvi Alacakaptan ise; konumuz bu değil, ben hiçbir partili değilim diyerek konuyu geçiştirmiştir ve Allah size şifa versin diye Ahmet Lale Areşi’ye dua etmiştir. Ahmet Lale Areşi’de Allah size merhamet ve şifa versin diyorum, diye yazmıştır. Ulvi Haldun Alacakaptan’da dualar karşılıklı, ırkçılıktan azade en önce demiş. Reise sabra-şatilla katliamının failleri ile birlikte hareket ettiği iftirasına cevap vermemiştir ve Reise sahip çıkmamıştır. İsmail Yeşilbağ; dünyada en çok Siyonist liderlere haddini bildiren Reisimizi savunabilirsin ama sen de öyle bir özellik yok Sayın Ulvi Haldun Alacakaptan. Sen konuştukça milletimiz seni daha iyi tanıyor. Ahmet Lale Areşi büyük devlet yöneticileri ve Reis görüşmesi gerektiğinde görüşür, hadlerini bildirmesi gerektiğinde raconu keser ama hakkı teslim etmek herkese nasip olmaz, diye yazarak gerekli cevabı vermiştir. Bizler Ulvi Alacakaptan sürekli arkamızdan karalamak amacı ile yazdığı için gerektiğinde cevap vermek amacı ile sürekli onun yazdıklarını takip ettiğimizden bu yazılanları gördük ve bu yazılanların şahitleriyiz. Biz hemen çıktısını aldık, fotoğrafı bizdedir ama Ulvi Alacakaptan ve Ahmet Lale Areşi bu bölümleri sonradan silmişlerdir.
Ulvi Alacakaptan’ın bizi ve oyunlarımızı daha çok seçim öncelerinde karalamaya çalışmasını da ilginç buluyoruz. Ulvi Alacakaptan’ın karalamalarına karşı 1990'lardan beri fitne büyümesin diye cevap vermedik, özelden kendisine böyle davranmaması gerektiğini efendi bir üslupla yazdık ama bazılarımızı özellikle sözcümüz İsmail Yeşilbağ’ı Kültür Bakanlığına şikâyet edince cevap vermeye başladık. İyi ki de başlamışız, çünkü onun gerçek yüzünü böylece ancak ortaya çıkarabilmekteyiz.
Biz bundan önce fitne büyümesin diye cevap vermedikçe, efendi davrandıkça o bu tavırlarımızı çekingenliğimize verdi ve bu şekilde arkamızdan konuştu ve sosyal medya yaygınlaştığından beri sürekli aleyhimizde karalamak amacı ile yazdı ama biz asla çekingen değiliz. Sadece dışarıdan gelmiştir, bazılarımızdan yaşlıdır, belki düzelir, belki vazgeçer diye sabrettik.
Ama Ulvi Alacakaptan Kültür Bakanlığı İstanbul İl Müdürlüğüne, bizim bakanlıktan haksız kazanç elde ettiğimizi, bakanlığa karşı sorumluluğumuzu yerine getirmediğimizi bile iddia edebilecek kadar ileri gidip bizi karalamaya çalışmaktan da çekinmedi. Bakanlık dosyalarımızı incelediğinde çok şükür en ufak bir olumsuzluk olmadığını gördü. Onun iftirası da yanına kar kalmadı. Bizler de ona cevap vererek onun gerçek yüzünü kitlelere ve yöneticilerimize göstermeye başladık. Bizim şahitlerimiz ve belgelerimiz çok şükür ki çoktur.
Ulvi Alacakaptan diğer kesimlerden dönen biri olarak tabiri caizse dağdan gelip bağdakilerin tümünü yani hepimizi karalamaya gayret ederek kovmaya çalışmaktadır ama ancak kendisine zarar vermektedir. Yerli, milli, manevi değerlere saygılı tiyatrocular olarak elbette eksiklerimiz, hatalarımız, günahlarımız vardır. Bizler bazı tiyatrocular gibi eksiksiz olduğumuzu asla düşünmüyoruz ama Ulvi Alacakaptan bizim küçük eksiklerimizi bile deve yapmaya çalışmış, kolay kolay hiçbir olumlu tarafımızı söylememiş ve yazmamıştır.
Ulvi Alacakaptan’ın herhangi bir sanat komisyonunda bulunması bizce doğru değildir. (Bundan önce bulunduğu komisyonlarda da sıkıntılara vesile olduğu söylenmektedir) Çünkü bizim aleyhimizde konuşarak ve yazarak önceden aleyhimizde olduğunu beyan etmiştir ve etmektedir. Aleyhlerinde konuştuğu ve yazdığı insanlarla ilgili karar alınacak komisyonlarda bulunması yanlıştır ve haksızlıktır.
Bizler yerli değerlere saygılı tiyatrocularız. Rahmetli Hasan Nail Canat’ın eşi Sevim Canat ve rahmetli İbrahim Hakkı Hafız’ın oğlu İsmail Hakkı Hafız en büyük şahitlerimizdendir ve isimlerini listemize yazdırmışlardır.
Ulvi Alacakaptan Yerelden Evrensele Sanat Platformumuzu ve benzeri kurumlarımızı karalamaya çalışmaktadır.
O nasıl ki hepimizi sürekli olumsuz eleştirme hakkını kendinde buluyorsa bizim de onu eleştirme ve eleştirilerine cevap verme ve de kültür sanat komisyonlarında olmamasını isteme hakkımız vardır.
Biz yukarıda da yazdığımız gibi onun sanat komisyonlarında ve ondan evvel ölürsek cenazelerimizde bile olmasını istememe hakkımızı kullanıyoruz.
Onunla aynı platformlarda olduğumuz tüm sosyal medya gruplarından ve hesaplarından da onu çok kısa bir süre sonra engelleyeceğiz, sileceğiz ama belki de o arkamızdan konuşmaya, yazmaya devam edecek.
Saygılarımızla
Üstün İnanç, Hüseyin Goncagül, İsmail Yeşilbağ, Ahmet Yenilmez, Ahmet Fadıl Güç, Birol Cürgül, Asalet Durmuş, Sadi Beyazıt, Mehmet Fatih Koç, Sedat Baş, Ahmet Yeşilbağ, Kerem Yılmaz, Yasin Çetin, Erkay Yavuz, Osman Doğan, Zekeriya Eruzun, Fatih Kılıç, Ömür Gökhan Daldık, Erdem Erdoğan, Hale Canat Cürgül, İsmail Yağcı, İsmail Hakkı Hafız, Sevim Canat.
***
Bu bildiride imzası olan kişiler, bana “Soldan dönme… Kıskanç bunak… Hakyiyici…” ve benzeri iftira, tekfir ve ihbarlarla kişisel onuruma, meslek haysiyetime saldırmakta, belediyelerde oyun sergilemelerime engel olmaktadırlar.
“Tiyatro Külliyen”in tiyatro konusunda ne bir öğretim ne de bir eğitim aldığına rastlamadığımız Osman Doğan, Tiyatro Külliyen MAZLUM-DER 30. Yıl kutlamalarına dahil edilmiş, kendisi “CENAZEMİZE GELMESİN" DEDİKLERİNDEN, KUTLAMALARDAN ÇEKİLDİĞİMİ, KURUCUSU OLDUĞUM MAZLUM DER’den İSTİFA ETTİĞİMİ BİLDİRİRİM…
HAKİKAT YALNIZ RABBİMİZİN KATINDADIR.
Haldun Ulvi Alacakaptan