MANUEL’İN 1146 KONYA KUŞATMASI VE RİC’ATI: TARİHÎ COĞRAFYA
Bu çalışma, bir önceki makalede olduğu gibi Kinnamos ve Honiyates’i mukayese ve tarihî coğrafya nazara alınarak yapılacaktır.
Önceki çalışmada İmparator Manuel’i Akşehir’e kadar getirmiş ve makaleyi orada kesmiştik. 1146 yılında yapılan Konya kuşatması ve Manuel’in ric’atini Honiyates yarım sayfada verirken (s.36), Kinnamos (s.37-52) arasında tam 15 sayfada verir. Bunun sebebi Kinnamos’un 1143 yılındaki olaylar ile 1146 Konya kuşatması ve Konya ric’atindeki olayları karıştırmış olması ve birçok takdim tehir yapmış olmasındandır. Konya kuşatması sırasında Kinnamos henüz 2-3 yaşındadır; Honiyates ise 9 yıl sonra dünyaya gelecektir.
Sayfa 40; Manuel’in kuşatmadan vazgeçtiği söylenir; son paragraf dâhil kalan metinler Konya kuşatması ile ilgili değildir; Bölüm 8 (s.46-49), ric’at sırasında ve Derbent ile Hüyük arasında vuku bulan olaylar olmalıdır.
Bu bölümde Roma ordusunun büyük bir korku içinde ric’at ettiği anlaşılıyor.
Sayfa 48’de Manuel’in Hüyük, Kıreli ve Kıyakdede arasındaki ordugâhta ordusuna hitabı anlatılır. Manuel, sonra da Skleros’a ait göl / Pusguse Gölü’ne (Eski Eğirdir Gölü) doğru yola çıkar (Fulcersis Corneten, 1844: Cilt III, 3, 336; Yinanç, 2013: 260, 265).
Manuel, s.40 sonundaki mektubu, yolda, Fele Beli’nden sonra göndermiştir; bu, s. 41, Bölüm 7’nin başındaki ifadeden anlaşılır. Ayrıca kuşatma sırasındaki olaylara göre Manuel’in, Konya’da mektup yazabilecek bir durumu yoktur.
Sayfa 49; “Ordu o dar yerden ovaya çıkıp açık alana varınca” ifadesindeki “dar yer”, Yenice Derbendi ve Kemer Boğazı, “ova veya açık alan”, Lampis veya Senirkent Ovası’dır.
Manuel’in burada Sultan’a bir Türk’le gönderdiği mektup ise Türk dilinde Tzibrelitzemani (Τζιβρηλιτζημανη: Sivrilsimani: Sivri’l-Simâni: Sem’ânî Sivrisi) denilen yerdeki Türk saldırısının anlatıldığı Bölüm 7’nin sonunda olmalıdır.
Bölüm 9 ise Manuel’in 1143 Adana dönüşü sırasında Tzibrelitzemani ile Kemer Boğazı’nda Menderes’in kaynakları ve 1146 Akşehir civarında geçen olaylardır.
Bunlar dışında, Bölüm 7 ve 8’de Konya ric’atindeki olayların içine 1143 yılında Kemer Boğazı civarında meydana gelen olayların karışmış olabileceğini, ama bunları daha fazla ayırt edemediğimi söylemek isterim.
Özetle, Akşehir’den sonra taktik icabı geri çekilen Sultan Mes’ûd, Konya’nın arkasındaki yamaçlar ile Gevele Dağı eteklerinde mevzilenmiş Roma kuvvetleri, zaman zaman Konya kalesindeki Türk kuvvetlerinin çıkış hamleleri ile Gevele eteklerinde sıkıştırılmıştır.
Manuel, Türklerin çok miktarda yardım aldığını ve İkinci Haçlı Seferi’nin Avrupa’dan hareket ettiğini öğrenmesi üzerine de ric’at etmiştir.
Konya-Akşehir arasındaki yolun Türkler tarafından tutulmuş olabileceği endişesiyle Derbent, Konya-Hüyük ve Kemer Boğazı üzerinden çekilmiştir. Bu arada Hüyük, Kıreli ve Kıyakdede köyleri arasında konaklamış, askerler korkularından atlarından inmemiş ve at üzerinde sabahlamışlardır.
Sabahleyin Manuel, ordusuna hitabetmiş ve Pusguse Gölü’ne (Eğirdir) doğru hareket etmiştir.
Manuel, Konya’nın (Rabaz-ı Konya veya Manarga) ilerisinde Gelendost-Sütkuyusu ile Yenice Sivrisi (Τζιβρηλιτζημανη: Tchivretzemani) arasında Türklerin saldırısına uğramış ve piyade kıtalarının büyük bir kısmını kaybetmiştir. Manuel, Kemer Boğazı’nı geçtikten sonra Senirkent ovasının ayağında Sultan’a s.49’daki mektubu göndermiş ve daha sonra da Roma Askerî Yolu’nu takiple Bozdurmuşbeli, Afyon ve Yalova üzerinden İstanbul’a dönmüştür. 1146 sonunda iki devlet, Haçlılara karşı bir antlaşma akdetmişlerdir (Turan, 1998: 182).
Olayların Coğrafyayla Yüzleştirilmesi: Tarihî Coğrafya
Bir önceki yazımda Manuel’in Thrakesia Themi ve Kelbianon ovasındaki Türkleri mağlup ettikten sonra Bozdurmuşbeli yoluyla Akşehir’e yürüdüğünü yazmıştım. Bu yürüyüş sırasında Manuel, (muhtemelen Arızlı ile Geneli köyleri arasındaki) Kalograia Tepesi’nde kendine saldıran Uc Beyi Süleyman’ın kuvvetlerini yenmiştir. Tarihçiler, Kalograia Tepesi’nin Afyon ile Akşehir arasındaki yol üzerinde bulunduğunu söylerler.
Sultan, Türklerin Andrakman dediği yere çekildi. Manuel ise, Akşehir’den sonra Adrianopolis şehrinden geçti ve Gaita (Agait: Üçhüyük) denilen yerde ordugâh kurdu (s.37); Türkler yine mağlup olarak Konya'ya çekildi. Sultan’ın Konya’ya çekilişi ve Manuel’in yürüdüğü yol hakkında Kinnamos ve Honiyates’te açık bir bilgi yoktur.
Adrianopolis, Agait ile Akşehir arasında gösterilir (Kinnamos, 2001: 37); açık. 26’da ise Koçaş’a yerleştirilir. Demirkent’in çevirisi hatalıdır.
Manuel, Adrianopolis’e yürümüş, ama henüz gelmemiştir. Benzer hata, “Honaz’dan İmparator, Lampis üzerinden Kelene’ye yürüdü. (…) Bundan sonra imparator, Homa ve Miryokefalon’a geldi” (Honiyates, 1995: 123) çevirisinde de vardır ve Kelene, Homa ve Miryokefalon’dan daha sonradır.
Manuel, hem Andrakman’da bulunan Sultan, hem de Adrianopolis üzerine yürüdüğüne göre Andrakman ile Adrianopolis aynı yerdir.
Prof. Dr. Hasan Bahar, Adrianopolis’in, Koçaş veya Doğanhisar’a yerleşebileceği kanaatindedir. Agait’teki Rum ordugâhı ile Doğanhisar arasının 20 km gibi uzak oluşu, Andrakman veya Adrianopolis’in yeri için, ordugâha 10 km uzaktaki Koçaş daha uygundur. Ayrıca bir ordu için elzem olan akarsu da Koçaş’da vardır.
Remsi (Ramsay), Manuel için “tekrar Kaballa'ya yürüdü” ve “Sultan, Kaballa'yı Konya'dan ayıran dağların himayesine güveniyordu; Kaballa'nın Akşehir-Ilgın-Lâdik-Konya yolunda olmasına imkân yoktur” der ve Kaballa’yı Aşağı Çiğil’e yerleştirir.
Manuel'in devam ettiği yol üzerindeki güç geçit Tchivretzemani, ya Konya’nın bir kaç mil batısındaki dağların geçidi yahut da Dervent Köyün yanındaki boğazdır. Çünkü Konya'dan Çiğil’e giden yol, ikisinden de geçmektedir (Remsi, 1960: 398). F. Sarre, 1895 yılı yazında Derbent’ten geçtiği sırada “Bugün Devrend Çam Geçidi, Bizans ve Selçuklu dönemlerinde Τζιβρηλιτζημανη biliniyordu” der (Sarre, 1895: 135).
Tzibrelitzemani hakkında hem Sarre, hem de Remsi yanılır; Remsi’nin kafası çok karışıktır. Remsi, aynı kitab, s. 140’da Frederik Barbarossa’nın seferini verirken, “2 Mayıs Uluborlu, 3 Mayıs Ginlarion (Şato Cingulaire), Manuel’in mağlup düştüğü geçit” der; s.147’de Homa-Düzbel’den Kızılören’e inen Değirmen Boğazı, Honiyates’in Tzybritze dediği geçit idi der.
Böylece Remsi, Manuel’in 1176’da yenik düştüğü Tzybritzi/Tzibrelitzemani geçidini üç ayrı yerde gösterir.
Remsi, Kaballa hakkında doğru olabilir. MÖ 189 yılındaki Galat Seferinde Manlius Vulso, Beyşehir yakınındaki Tyscon’dan (Selki?) sonra Plitendum, Alyattos, Kuballum üzerinden Sakarya’nın sağ sahiline varmış ve bir köprü kurarak sol sahile atlamıştır.
Manlius’un İskender’in ayak izlerine basarcasına Gordion’a gittiğini düşünüyorum.
Bugün Gevele (Kaballa) denilen dağ, tarihi yol üzerindeki Kaballa ile anılmış olmalı, ama Kaballa ile Gevele’nin arasının 35 km gibi uzak oluşu düşündürücüdür; belki iki ayrı Kaballa vardır.
Konya ve civarını çalışan Har. Müh. Ömür Esen, Andrianopolis’i Doğanhisar’a yerleştirir ve Manuel’in, Lâdik, Yeni Sızma ve Şadiye yolu ile Konya’ya gelmiş olabileceğini ve Akşehir ile Konya arasının 140 km olduğunu söyler.
Kanaatimce burada bir çelişki vardır; Doğanhisar’a gelen bir ordu, Lâdik-Sızma yolunu değil, Derbent yolunu seçecektir.
3. Haçlı Seferi’nde Sızma, 9 Mayıs Sirma şehri civarı, 18 Mayıs Konya olarak zikredilir (Remsi, 1960: 140). Haçlıların, Sızma ile Konya arasını 9 günde almış olmaları, harbin yoğunlaştığı yere işaret eder.
Remsi, Stewart’ın yolu, Akşehir’den Eleveras (El-Firas, Ilıca) 5, Agait 7, Reis 9, Doğanhisar 17, Ruus 21, Çığıl (Aşağıçiğil) 29, Derbent 37, Kavaklı 48, Konya 64,5 mil olarak tarif ettiğini söyler ve Pötinger’deki (Peutinger) yolu, Akşehir 30 Kaballa 36 Konya olarak tashih eder (Remsi, 1960: 399). Hâlbuki Stewart’ın ölçüsünde hata vardır. Akşehir-Agait 9, Reis 11, Doğanhisar önü 22, Ruus 26, Aşağıçiğil 38, Derbent 47 mil olup, Akşehir-Konya arası, Aşağıçiğil ve Derbent üzerinden 74 mil (110 km) ve Belke-Mersich’in ölçüsü doğrudur (Kinnamos, 2001: 37, açık. 30).
Buna göre Remsi’nin verdiği “Akşehir 30 Kaballa (Aşağıçiğil) 36 Konya” yolu, “Akşehir 38 Kaballa 36 Konya” olarak düzeltilmelidir. Ölçüler, 1944 tarih ve 200 bin ölçekli bir haritadan alınmış olup, küçük hatalar olabilir.
Remsi, çok kere yaptığı gibi Lâdik-Savatra ve Akşehir-Konya yollarında Pötinger yerine kendi ölçülerini verir. Bu da işimizi güçleştirmektedir. Çünkü Remsi’nin çok kere yanıldığını gördüm.
Manuel, Derbent, Karaali, Selki, Köşk, Hüyük önü, Fele Boğazı (Nehrü’l-Ahsa), Manarga (Rabaz-ı Konya), Kötürnek (Hısnu’l-Meclis; el-Alemeyn) ve Kemer Boğazı’nı (Medinetü’l-Abidosyane; İbr-i Mismane) müteakip, Roma Askerî Yolu’nu takiple Bozdurmuşbeli, Afyonkarahisar ve Yalova üzerinden İstanbul’a dönmüştür.
Şarkîkaraağaç ve Selki üzerinden Konya’ya giden yol, Karaali’de ikiye ayrılır.
Bir yol Derbent, Elikesik Han ve Tatköy üzerinden, bir yol da Yunuslar ve Bağırsakdere üzerinden. Aslında Bağırsakdere, Ammûriyye-Akşehir ve İstanbul-Akşehir yolunu, Kıral Yolu’na (Apa, Karaman, Pozantı ve Tarsus) bağlayan tarihî yol üzerindedir.
Romen Diyojen, 1071 Malazgirt yenilgisi sonu İstanbul’a dönmek isterken Niğde ve Karaman üzerinden Bağırsakdere Boğazı yanındaki Melissopetrion’a (Bal kayası yeri) uğramış ve İstanbul’da bir darbe ile düşük ilân edildiğini haber almıştı (Attaleiates, 2008: 171).
O, bunun üzerine asker toplamak için Karaali, Selki, Fele Boğazı ve Şarkîkaraağaç yolu ile Rabaz-ı Konya yakınındaki Yalvaç-Gelegermi (Dokeia/Dakleya) kalesine gelmişti.
*****
Yeri gelmişken Miryokefalon Savaşı Bağırsakdere Boğazı’nda yapıldı diyen Konya’ya bir sorumuz var:
Miryokefalon Savaşı’nın yerine Sultan karar vermiştir. Sultan, 14 km daha kısa, kadim Derbent-Konya yolu varken ve Romalıların Bağırsakdere Boğazı’ndan geçmek gibi bir mecburiyetleri yokken (Honiyates, 1685: 121-122 ve Honiyates, 1995: 124), neden Bağırsakdere’de pusu kurmuştur? Sultan, Manuel’in, Bağırsakdere yolundan gideceğini nasıl bilmiştir? Konya’nın yanıtını, bir Selçuklu tarihi uzmanı olan SÜ Ed. Fak. Dekanı Prof. Dr. M. Ali Hacıgökmen’den bekliyoruz. Sultan, Müneccimbaşı veya bir kâhine danışmış olabilir mi?
Sn. Hoca, Manuel’in, Selki-Karaali yolu dururken, Beyşehir-Homa’ya gitmesinin hikmetini açıklamalıdır. Manuel, Kiçi Homa’ya mı, Ulu Homa’ya mı gitmiştir? Böylece Manuel, Konya’nın hatırı için Türk topraklarında beş yerine, yedi gün yürümüş olmaz mı? (bk. Harita). Ülkedeki her Homa, Honiyates’in kaydettiği Homa mıdır?
*****
İmparator Manuel, ric’at sırasında askere hitaptan sonra Pusguse Gölü’ne doğru yola çıktı (Kinnamos, 2001: 48-49) kaydına rağmen birçok tarihçi Beyşehir Gölü’ndeki değişimi bilmediği ve Pusguse’yi Beyşehir Gölü sandığı için Manuel’i Beyşehir Gölü’ne doğru yürütür. Hâlbuki o tarihte Beyşehir Gölü, Beyşehir (Trogitis) ve Kıreli (Koralis) olmak üzere iki ayrı göldür ve birçok bakımından Pusguse, Beyşehir Gölü olamaz. (bk. Haritalar)
1- Manuel’in dönüş yolu üzerinde olan göl, Beyşehir değil, Kıreli Gölü’dür. (bk. Kâtip Çelebi Haritası)
2- Koralis veya Karalis ismi, Türklerin telâffuzunda Kıreli adına dönüşmüştür.
3- Bugünkü Beyşehir Gölü’nün su seviyesini beş metre düşürürsek (1121-5=1116), Beyşehir Gölü ikiye ayrılmakta ve her iki göl içinde hiçbir ada kalmamaktadır. Hâlbuki Pusguse Gölü’nde birden çok ada olmalıdır.
4- Manuel, ordusuna, “Çünkü hâlâ düşman ülkesinin ortasındayız ve Roma sınırlarından çok uzaklardayız” diye hitap eder (Kinnamos, 2001: 48). “Hâlâ” kelimesi zaman zarfıdır ve Konya’dan itibaren geçen zamanın uzunluğunu bildirir. Konya’dan ric’at başlayalı bir gün geçseydi dün, iki gün geçseydi evvelki gün denirdi. Bu süre en az üç gündür. “Hâlâ” sözcüğü, gizli olarak, çekilmenin korku ve telâş içinde yapıldığı da anlatmaktadır ki, bu süre üç gün alınabilir. Üç gün içinde Roma, 75 ilâ 90 km yol alır. Manuel’in hitap ettiği yer, Hüyük ile Kıyakdede arasındaki ova olmalıdır. Bu yerden Beyşehir Gölü’ne doğru yürümek İstanbul’dan uzaklaşmak demektir. Bu yer, Senirkent’ten geçen hududa 110, Selki’den geçen tarihî yol üzerinden Konya’ya 90 km uzaklıktadır.
5- Manuel, hitabından sonra Kıral Yolu’nu takiple Fele Boğazı ve Rabaz-ı Konya üzerinden Eğirdir Gölü (Pusguse), Yenice Derbendi (Tzibrelitzemani) ve Kemer Boğazı’na doğru yürür. Manuel, Fele Boğazı’ndan sonra Türk takibinin durduğunu sanarak rahatlamış olacak ki, Sultan’a, s.40-41’de söz edilen mektubu göndermiştir.
6- Selçuklu tarihi uzmanı merhum Osman Turan, mektubun Beyşehir Gölü’nü (Karalis) geçtikten sonra gönderildiği söyler ki, bizim görüşümüzün doğruluğu bir kez daha anlaşılır (Turan, 1998: 182).
Harita Kâtip Çelebi:
Sütkuyusu Baskını
Türkler, Roma ordusuna baskın vermeye karar vermişler ve baskın yeri için Sütkuyusu ile Yenice Sivrisi (Tzibrelitzemani) arasını seçmişlerdir. Malûm olduğu üzere Miryokefalon Savaşı’nın yerine Sultan Kılıçaslan, Malazgirt Savaşı’nın yerine de Sultan Alpaslan karar vermişti. 1211 yılındaki Alaşehir (Yalvaç) Savaşı’nın yerine İmparator Laskaris karar vermiş ve mağlup olmuştuk. Hâlbuki Türk ordusu 20 bin, Rum ordusu 1500 kadardı.
Türkler, Şarkîkaraağaç’tan itibaren Kıral Yolu’ndan 20-25 km daha kısa olan Örenköy ve Balcı yolunu seçerek, Rumların artçılarına baskın verdi. Aynı yolu MS 838 yılında Ammûriyye’yi fethe giderken Aşina (Asena) kullanmış ve Kıral Yolu’ndan yürüyen Halife Mu’tasım’dan bir gün önce Uluborlu (Ammûriyye) önüne gelmişti.
Manuel, askerin ön tarafında olduğu hâlde Yenice Sivrisi ve Yenice Derbendi’ni geçerek Kemer Damları mevkiine gelmişti ki, Şarkîkaraağaç-Örenköy-Balcı yoluyla Sütkuyusu’na inen Türkler, Sütkuyusu ile Yenice Sivrisi arasında bulunan Roma piyadelerine saldırdı ve bunların çoğunu telef ettiler. Kinnamos, burada geçen olayları, 1143 ve 1146 Akşehir civarındaki olaylarla karıştırarak verir ki, anlayabilene aşk olsun. Osman Turan, bu olayı, “Konya ilerisinde Bizans ordusuna öyle bir darbe vuruldu ki, Rumların birçok piyade kıtaları imha edildi” diye, Süryani Mihail ve daha birçok kaynaktan nakleder (Turan, 1998: 182).
Burada zikredilen Konya, Sütkuyusu’na 162 km uzaklıkta bulunan Konya şehri değil, 28 km uzaklıktaki Rabaz-ı Konya veya Yalvaç-Manarga (Dedeçam) köyüdür. Alttaki haritada Manuel’in Akşehir ile Konya arasındaki Yürüyüş yolu siyah noktalar, ric’at yolu ise kırmızı noktalarla gösterilmiştir.
Harita:
.
Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com