?>

Machiavelli’yi tutsak ettiler!

1 yıl önce

Machiavelli’yi Tutsak Ettiler

İspanyollar, 1512'de yapılan Ravenna Savaşı'nda Floransa'yı işgal ederek Medici hanedanını yeniden yönetime getirdi.

1513 yılında Medici hanedanına düzenlenen bir komploya adı karışan Machiavelli, 3 ay hapis cezası aldı ve çeşitli işkencelerden geçti. Ardından serbest bırakıldı ancak işsiz kaldı.

Santa Andrea kasabasında bir çiftliğe ailesiyle beraber yerleşti. Rahat değildi, büyük acılar çekiyordu.

Köylüler arasında, çürüme ve acz içindedir.

Gündüzleri kahvehaneye gidiyor, köylüler ve ormancılarla dama oynuyordu.

Yazık, sürüden birine dönüşüyordu…

Ailesiyle vakit geçirdikten sonra odasına çekiliyordu.

Beş parasızdı, köylülerden elde ettiği yırtık elbiselerini çıkarıyordu ve Dışişleri Bakan Yardımcısıyken giydiği bilgin kıyafetleriyle, hayal dünyasında sarayına ve makamına adım atıyordu, soylularla, aristokratlarla konuşuyor, tartışıyor, cevap veriyordu.

Çaresizlik, fakirlik ve kimsesizlik korkularını yazarak rahatlıyor, ölümden çekinmiyordu.

Mum ışığında, görkemli günlerindeki gibi, Prens kitabını kendi kendisi ile tartışırken aniden masadan düşürdü ve yere devrildi.

Şimdi Uzay-Zamanı geriye sarıyor ve başlıyoruz.

Sultan II. Mehmet’in, İtalya’yı fethedeceği korkusunun hüküm sürdüğü İtalya’da, Siyaset Bilimi’nin kurucusu ve Modern Hükümdar Modeli’nin yaratıcısı Nicolo Machiavelli’nin çocukluğundayız.

İtalya’nın fethedilme korkusu küçük Nicolo’nun hukukçu babasının içinde olduğu entelektüelleri ve çağın bürokrasisini de etkilemekteydi, kendi aralarında konuşmalar yaparlarken küçük Machiavelli de onları dikkatle izlerdi.

Avrupa kaynakları, Fatih’in askerlerinin İstanbul’u fethederken “La İlahe İllallah, Muhammed Resulullah… Roma, Roma!” diye savaşta bağırdıklarını söylüyordu.

Şüphesiz asıl hedefin Avrupa olduğu bilinmekteydi.

Prenslikler alarm durumuna geçer, Fatih’i durdurmak için Haçlı Seferleri düzenlenmesi gerektiği de broşürlerde yayımlanmaktadır.

Machiavelli, böyle bir çağda daha çocukken Hükümdar modellemelerini zihninde canlandırırken, Birleşik İtalya’nın da Fatih gibi bir hükümdara sahip olması gerektiğini hissediyordu.

Fatih’in Siyaset Bilimi’nin temellerini atan “Hükümdar” kitabını henüz yazılmamış olduğu için bilmediği, fakat Machiavelli’nin Fatih’in kişilik yapısını, fethettiği alanları nasıl yönettiğini duyduğunu, anlatılanları analiz ettiğini Prens kitabında görebiliyoruz.

Büyüyüp Bürokrasi’ye girene kadar zihninde modellediği budur.

Prens ya da Hükümdar adını verdiğimiz kitabında öğütler vermek istemekte ve bir hükümdarın işgal edeceği topraklarda ne yapacağını göstermektedir.

İşgal edilen topraklardaki din ile dil ile işgal edenin dili ve dini arasında yakınlık aramaktadır.

Eski yönetimin ortadan kaldırılması ve geleneklerin korunması gerektiğini, halkı ancak böyle yönetmenin mümkün olacağını açıklıyor:

“Bu ülkeleri ele geçiren birinin bunları elde tutmak için iki şey yapması gerekir:

Birincisi eski hükümdarın soyundan olan insanların tümünü ortadan kaldırması, ikincisi ise kanunların değiştirilmemesi ve vergilerin arttırılmaması.

Böylece işgal edilen ülkeler, az bir zaman sonra soydan geçme eski devletlerle birleşirler, tek ve aynı devlet haline gelirler.”

Fatih, ele geçirdiği topraklarda yaşayanların dinini sorun olarak görmüyor, dilleri ise yakınlaştırmak istemektedir, çünkü Osmanlı İmparatorluğu, federal bir devlettir ve her dini görüşten insan topluluğunun rahatlıkla yaşayabildiği kozmopolit yapıdadır.

Bu kabul edilirse Fatih, işgal edilen topraklarda iletişim kurulabilmesi için dilleri hariç örf ve adetlere, yaşayışa karışmadığı kabul edilebilir lakin yöneten ailenin hiçbir bireyini sağ bırakmadığı da kesin bir dille söylenebilir.

İstanbul fethinden sonra saygın bir kişiliği olan, Emperyal ailenin büyüğü, İmparator Konstantin’den sonra gelen Megadük Lukas Notaras’ın, Avrupa’nın Osmanlı kuşatmasında yardımlarını alıp, onlarla birleşmeye karşı çıktığı “Latin tacı giymektense Türk sarığını tercih ettiğini” ifade ettiği kesindir.

Fatih’in casusları, Notaras’ı İstanbul Valisi yapmak istediğini söylemiştir fakat fetihten hemen sonra imparator ailesinden tek bir ferdi canlı bırakmama, temel eğilim baskın geliyordu; Megadük ve erkek çocuklarını idam ettirdiği bilinmektedir.

Alternatif bırakmama Osmanlı yasasıdır Patricide, Filicide ve Fratricide (Baba, oğul ve kardeş katilliği) esastır. Notaras ailesi yok olmuştu ve bu Machiavelli kodlarına uygundur.

Machiavelli öğüt vermeye devam ediyor, din ve dil farklı bölgeleri işgal etme, işgal sonrası elde tutmanın zorlukları ile ilgili “buralarda tutunmak için büyük bir talihe ve yönetim ustalığına sahip olmak gerekir” ve “İyi ve etkin çarelerden biri de işgal edenlerin, gidip o bölgeye yerleşmeleridir. Bu daha güvenilir ve sürekli egemenlik getirir. Türkler de öyle yaptılar. Yunanistan’a yerleşmeseydiler bütün önlemlere rağmen orda tutunamazlardı” diyerek, hatta “Diğer bir çare de ülkenin kilit bir iki bölgesine göçmen yerleştirmektir. Bu yola başvurulmalıdır. Aksi halde kilit bölgelere çok sayıda asker gönderilmek zorunda kalınacaktır, oysa göçmenler daha az masraflıdır” tespitleriyle Osmanlı tarihini bildiği, göç politikalarına kadar dikkatle okumalar yaptığı ve Hristiyan isyanlarının Osmanlı için tehdit oluşturmamasının ana nedenlerini söylüyordu.

Yine ileri göç bölgeleri oluşturmak, göçmen evlilikleri, yönetici ve beylerin bu yolla halkla kaynaşmasını, siyasal düzene egemen olmalarını ve İstanbul’un daha batısına ilerlemenin temelini attığını anlıyoruz.

İstanbul, cephenin en önemli karakoludur. Machiavelli, planı basitleştirmektedir.

Machiavelli hiç şüphesiz Siyaset Biliminin Kurucusu olarak kabul edilmektedir. Bakışı ve derin saptamaları ile dönemin Osmanlı, İtalya ve derebeyliklerini ele almış, yönetime ve modern hükümdara ışık tutmuştur, zenginleri servetlerinden, fakirleri özgürlüklerinden etmişti, kitabı Şeytan’ın yazdığı söylentileri onu okuyan tüm hükümdarların şeytanı bile dizginleyebileceğine, onu tutsak edebilecek donanıma sahip olabileceğine inandırdı; tespitler tarihe geçmiştir.

Siyaset Bilimindedemokrasi” kavramından operasyonel-fonksiyonel olmayan halkı çıkaran materyalist, gerçekçi bir filozoftu.

Prensin, demokrasi ile halk arasında bağlantı kurmasına gerek olmadığını düşündü.

İtalyan Birliğini kurmak için popüler bir Prens yaratmak istedi. Ulus devletçiydi.

Onu köylüler içinde yaşamaya mahkum ettiler; siyasetin acımasız, tehlikeli, karmaşık yapısı üzerine de bahtsızlığı, kaderi yahut talihsizliği yakasını bırakmadı.

Onu bile harcamışlardı, Avrupa’da oda dolusu kitabı okuduğu halde bilgisiz, yanlış danışmanlarca yönlendirilen, yeteneksiz, siyasetten anlamadığı halde yaygara çıkaran, olsa olsa anca kasaba siyasetçisi olabilecek nice Prense, siyasi ortamın ne kadar tehlikeli olduğuna ilişkin ibret kaynağı olmuştur.

Ailesi, odasına girdiğinde cansız bedeni ile karşılaştılar, “Siyaset Biliminin TanrısıMachiavelli’yi bile Tutsak ettiler, fakat o ölümsüzlüğü elde etti.

Artık Özgürdür.

Saygılarımla.

.

Av. Mustafa Çelik, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI