?>

Liyakatsiz idarelerin sonu

Volkan Yaşar Berber

4 yıl önce

Siyonist teşkilatının Filistin ve çevresinde bir Yahudi devleti kurmaya karar vermesinin tarihi çok eskidir.

Tarihçi Simon Wiesenthal’in, Ocak 1992'de “The New Republic” dergisinde deşifre ettiği mühim bir nokta vardı ki;

“Christopher Colombus'un meşhur yolculuklarının hedefi, Yahudilere yeni bir yurt bulabilme arzusu idi ki Osmanlı gücüne karşı, güçlü bir blok oluşturabilmenin yanında zengin finansal kaynaklara ulaşabilmek amacındaydı. 

Elbette bu sayede Kutsal yerleri yeniden işgal ederek Süleymaniye tapınağını yeniden inşaa edebilmek gizli amaçlarındandı.”

Meşhur bir diğer Yahudi Araştırmacı David M. Eichorn da, “Joys of Jewish Folklore” isimli eserinde durumu şu şekilde lafz etmektedir;

“Kolomb'un gizli amacı, güçlü Yahudi dostları için bir yer bulmaktı, mamafih aslında ismi Colombus değil, Genova doğumlu Juan Colon olan ve de Pantevedra yakınlarında doğmuş bir İspanyol yahudisiydi.”

Sultan II. Abdülhamit, Filistin'e Yahudi göçünü men etmişti, bu göçün maksadından haberi vardı.

İttihat ve Terakki, Yahudi göçmenlerini Filistin'e kabul etti.

1918'de Filistin, İngilizlere geçince, Yahudi Lord Rothschild'in baskısıyla Filistin'de bir Yahudi devleti kurulmasını vadeden Dışişleri Bakanı Lord Balfour'un sözü üzerine, harpten sonra Yahudiler, dünyanın dört bir tarafından bu beldeye akın akın geldiler. 

Araplarla, Yahudi göçmenler arasında silahlı çarpışmalar baş gösterdi. 

İkinci Cihan Harbi’nden sonra, Yahudi Tedhiş Teşkilatı'nın güçlenmesiyle birlikte, başa çıkamayacağını anlayan İngiltere, ülkeyi boşaltarak Arapları kaderleriyle baş başa bıraktı. 

Tüm dünyadan çok büyük mali ve politik destekler gören Yahudiler, liyakatsiz hükümetler tarafından idare edilen zayıf ve harp kabiliyetinden mahrum Arap devletlerinin ordularını yendiler.

Siyonistler, resmi veya fiili sömürgelerinde savaşı, soykırımı, terörü, darbeyi, zulmü çok seviyorlardı; mamafih bunu çevrelerine de yayarak Global büyük geri dönüşü olmayacak yaralar açmaktadırlar. 

Vesselam, Batı Ürdün, Batı Kudüs şehri ve bu arada Müslüman ve Hristiyan kutsal makamları, Ürdün'de kaldı.

Gazze Şeridi’ni de Mısır işgal etti. 

Geriye kalan bütün ülke, (20,350 km kare) üzerinde İsrail devleti kuruldu. 

14 Mayıs 1948'de kurulan bu devlet, ‘demokrasi’ nizamını kabul etti. 

İki bin yıl önce ölmüş bulunan klasik İbrani dilini ve İbrani alfabesini, resmi dil ve alfabe olarak aldı. 

Hızla silahlanmaya, sanayileşmeye, kozmopolit nüfusunu genişletmeye, komplest yapılarını oluşturmaya başlayarak Global devletler arasında diplomatik ve siyasal ağını genişleterek halen de zamanımızda büyük bir cenk vermektedirler.

.

Volkan Yaşar Berber, dikGAZETE.com

-Araştırmacı Yazar-Tarihçi-

YAZARIN DİĞER YAZILARI