?>

Libya’da Masa da Rusya da buluşma için erken

E. Yb. Halil Mert

5 yıl önce

Bingazi..

Derne…

Tobruk..

Trablus..

Milli Mücâdelemizin şehirleri değil mi?

Tıpkı, Ankara, İzmir, Erzurum, Maraş gibi.

Adam biz “Libya” deyince okumadan yazmış; "Araplar bizi arkadan vurdu.."

Bırakın artık Arab’ı, Acem’i.. Siz bölgede nasıl etkin olursunuz ona bakın. 

Libya'ya “Arap” diye küfrettiniz. Yarısı Türk Aşiretleri çıktı. 

Devlet-i Türkiyye Memluklu'nun evlatları nerede peki? 

İngiliz Gevuru orada, Fransız, İtalyan, Rus orada.. Ben 1000 yıldır şehit verdiğim topraklarda yokum. 

İsyan eden Arap yüzde 10.. O kadar asi Anadolu’da da çıktı. Ne diyeceğiz şimdi. Milletimizi de mi ithâm edeceğiz. 

Yapmayın!

Başka ezberler yapın!..

Mesela büyük Türkiye nasıl olunur? Buna kafa yorun!.. 

Şu da çok üzüyor beni. Yazılanları okuyan yok. Bakıyor "Libya yazıyor…”, dayıyor hemen “Araplar bizi arkadan vurdu..” 

Allah aşkına siz bu kafayla hangi emperyalist düşmana çalışıyorsunuz? 

Hiç düşündünüz mü?

Hainsiniz!" desem değilsiniz.

"Ahmaksınız!" desem değilsiniz...

Ama bu kadar cehâlet, milletimizin Cihan Hâkimiyeti Mefkûresine inanması gereken evlatlarına yakışmıyor.

Yavuz Selim Han Atamız ve oğlu Süleyman Han Dedemiz neden Hicaz, Kızıldeniz, Mısır, K. Afrika ve Akdeniz için büyük mücâdeleler verdi, biliyor musunuz?

Denizcilikte ileri olan Avrupa, Kızıldeniz üzerinden Hicaz’ı işgal ve Papa’nın tâlimatı ile Beytullah’ı yıkmak, Gülümüz SAV’in kabrini yok etmek istiyorlardı. Kuzey Afrika’daki İslâm topraklarını işgale başlamışlardı. Köle olarak Avrupa’ya götürüyor ve katliamlar yapıyorlardı.

Ecdâdımız Halifeydi.

Bölge insanı kendiliğinden Osmanlı’ya katılmış, ecdâd valiler atamıştı. Büyük denizcilerimiz hep Kuzey Afrikalı komutanlardı.

Sonra “Ham yobaz, kaba softa”ların içerideki etkinliği, hem Avrupa’daki Sanayii Devrimi ve Buharlı Makinelere karşı duyarsız kalmamız sonucu yıkılış mukadder oldu. Bu süreçte birçok Vatan Toprağı gibi, Libya da işgal edildi.

Libya, Birinci Dünya Savaşı'ndan önce Trablusgarp Savaşı (1911–1912) ile Osmanlı Devleti'nden koparıldı. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal’in, İtalyan uçaklarının Ocak 1912'deki bir bombardımanı sonucunda sol gözünden yaralandığı bir savaştır Trablusgarp.

“Libya, Atatürk'ün sol gözüdür!” sözü buradan gelir.

Enver Bey, Mustafa Kemal ve diğer Türk Subayları ile Libya'ya ilk olarak 20 Eylül 1908 tarihinde gittiler. Mustafa Kemâl, “Gazeteci Mustafa Şerif” sahte kimliğiyle gitti. Libya dönemi, O’nun askerlik, siyaset, hitabet, örgütleyicilik konusundaki ilk deneyimidir.

İttihat ve Terakki'nin kurduğu, CIA'ya da ilham verecek Teşkilat-ı Mahsusa ilk olarak Libya'da ortaya çıktı. Örgütün çekirdeği, 1911'de Bingazi'de Enver Paşa komutasında İtalyanlara karşı bağımsız birliklerle oluşturuldu ve faaliyet gösterdi.

Libya’da Trablusgarp Türk Devleti’ni kurdular ve para bastılar. Şimdiki Libya Bayrağı’nın kaynağıdır Ecdâdın mücâdelesi.

Libya’nın Kurtarıcısı ve Kurucusu Şeyh Sunusi, Birinci Dünya Savaşı’na ve İstiklâl Harbimize katıldı. İstiklâl Harbimizdeki gayretlerinden dolayı İstiklâl Madalyası verildi kendisine. Mustafa Kemâl Paşa’nın da yakın dostuydu.

Şimdi, “Mustafa Kemâl’in askerleriyiz.” diyenler! “Libya’da ne işimiz var?” derken ki ikiyüzlülüğünüzün nasıl bir izâhı var? Evet, bu samimiyetsiz duruşunuzu Azîz Milletimize anlatacağız.

Libya’da şehirli halkın çoğu Türk asıllı…

Buyurun!

Libya’dan, Türk Milleti aleyhinde bir şey duydunuz mu?

Yüzsüzler!..

Akdeniz’deki menfaatlerimizi koruyacağımız toprak Libya değil mi?

Bu gün Libya’da dünyanın tanıdığı bir hükümet var. 

Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH).

Bu hükümetin talebi üzerine Libya’ya askeri danışmanlar ve teknik destek veriyoruz. Katar, Pakistan, Azerbaycan gibi kardeş ülkeler, bizimle birlikte hareket ediyor. 

Karşısında H. Hafter diye kaçkın bir general var. Rusya’da Harp Okulu okumuş, Libya Ordusu’ndan firâri, uzun yıllar ABD’nde kalmış, CIA kamplarında eğitilmiş bir hain. Bunu ABD, İngiltere ve köpekleri BAE başta olmak üzere, S. Arabistan ve Mısır, Fransa ve Rusya destekliyor.

BAE tam bir maşa. Eşkiya dedeleri gibi davranıyorlar. Hafter’e silah ve paralı asker sağlıyorlar. Özellikle Sudan ve Çad’dan paralı asker getiriyorlar. Rusya, Wagner Paralı Güçleri ile burada. BAE’nin başındaki hâine karşı bir suikast planlanmalı ve işi bitirilmelidir. Sudan’da da Türkiye’nin menfaatlerine karşı ciddi faaliyetler içindedir.

İşgalci Batı Emperyalizmi, İngiltere, Fransa ile Rusya’nın ve hatta İran’ın Libya’daki durumu aynıdır. Hangi hakla, statü ve geçmiş dayanaklarla Libya’dasınız?

Rusya, Suriye’de uzun yıllar var. Eskiden bu yana yapılan anlaşmalarla. Peki, Libya’da neden var? Hangi hakla?

Libya’da Trablusgarp başta olmak üzere, nüfusun çok olduğu Batı Libya artık UMH’nin kontrolündedir. Doğu’da Bingazi, Tobruk Bölgesi isyancıların elinde.

Libya’da çözüm kolay.

Türkiye’nin güçlü desteği ile UMH etkinliğini artırdığında şehirler ve aşiretler UMH’ne teslim olacaklar, katılacaklar. Şu ana kadar Libya Sahası böyle kontrol altına alındı zaten. Libya nüfusu 6,5 milyon civarındadır. Toprakları çok büyüktür ancak çöldür. Nüfus kıyı şehirlerindedir.

H. Hafter ve Mısır barış isteğini resmi olarak iletmiştir. Barış için şu anda erkendir. Askeri kazanımlar artmadan masaya oturmak, diplomasinin eli güçsüzken hareket etmekten başka bir şey değildir.

Libya coğrafyasının ortasındaki şehir Sirte ele geçirilmelidir. Rusya’nın üs yapmasına izin verilmemelidir. Rusya üs konusunda uluslararası hukuka ters hareket ederse, en kötü olasılık çevresi kuşatılarak askerleri ile çatışmadan ileri harekâta devam edilmelidir. Ruslar nasıl Suriye’de bizim kontrol noktalarımızı Suriye Ordusu’nun işgâl bölgelerinin içinde bıraktılar. Aynı şekilde davranılmalıdır. 

Libya’da Milli Birliğin sağlanıp, demokratik bir düzenin kurulması, Türkiye ile tıpkı Azerbaycan gibi Karşılıklı Bağımlılığı esas alan ilişkilerin geliştirilmesi öncelikli olarak planlanmalıdır.

Libya, Türkiye’nin Ulusal Güvenliğinin bir parçasıdır.

Türkiye’nin Libya’yı kontrolü, Akdeniz’in kontrolü demektir.

Libya’nın petrol ve doğalgaz altyapısının ortak şirketlerce yürütülmesi Türkiye Ekonomisine nefes aldıracaktır. Bu mânâda hükümet, tekelci yapılaşmadan uzak durmalıdır. Farklı ve birden çok şirketleri buralarda etkinleştirmelidir. Geçmiş deneyimler derstir. Somali, Sudan vd. ülkelerdeki Türk Şirketleri çoğaltılmalıdır. Meselâ Somali’de bakın bakalım mevcut emânet ettikleriniz limanlarda vb. yerlerde diğer Türk şirketlerine nasıl davranıyorlar?

Devletimiz büyüktür.

Türk Milleti, gerek tarihi, gerek mevcut direnci ve duruşu ile Büyük ve Şuurlu olduğunu göstermiştir. 

Yönetim Kadroları, Büyük bir Devleti, Büyük bir Milleti yönettiğinin farkında hareket ederek, sırtını halkımıza dayamalı, gerçek çözüm ve desteğin Milli Birlik olduğu bilinci ile davranmalı, her türlü mikro yapıların (Unsuriyetçilik, mezhep, tarikat, cemaat, STK, Siyâsi gurup) dış güçlerin eline geçebileceği gerçeği ile davranmalıdır. 

FETÖ en kötü deneyimdir. Bu itibarla, belli şirketlerle hâreket etmek yerine şirketleri Milli Yapılar içinde çoğaltmalıdır. Etkin Türkiye’nin önündeki tuzaklardan biri de budur.

Hataları azaltarak çoğalmalıyız ve büyümeliyiz.

Gördüğümüz kusur, eksik ve zafiyetleri ilgilisine iletmeliyiz.

Azîz Milletim.

Libya, ecdâd toprağıdır.

Libya, Milli gücümüzün ve Milli Güvenliğimizin bir parçasıdır.

Türkiye Libya’sız, Libya Türkiye’siz düşünülemez.   

.

Emekli Yarbay Halil Mert, dikGAZETE.com

-Strateji ve Yönetim Uzmanı-

YAZARIN DİĞER YAZILARI